İsa

İsa (MÖ 4 – MS 30-33), birinci yüzyılda yaşamış, Hristiyan ve İslam inancına göre peygamberdir.

Hristiyan inancına göre İsa Tanrı’nın Oğlu ve beklenen Mesih’tir. Hristiyanlar, ölümünün hemen ardından İsa’nın dirildiğine ve kurduğu topluluğun Hristiyan Kilisesi’ne dönüştüğüne inanır. Hristiyan doktrinlerine göre İsa Kutsal Ruh tarafından hamile bırakılan Meryem adında bir bakireden dünyaya gelmiş, birçok mucize gerçekleştirmiş, Hristiyan Kilisesi’ni kurmuş, insanlığın günahlarının kefareti için çarmıha gerilerek ölmüş, üç gün sonra dirilmiş ve tekrar geleceği tarihe kadar cennete yükselmiştir.

Yahudiler, İsa’nın beklenen Mesih olduğu inancını reddeder ve İsa’nın Tanah’ta belirtilen Mesih kehanetlerini karşılamadığını savunur. Maniciler, Gnostikler, Müslümanlar, Bahâîler ve diğerleri dinlerinde İsa’ya farklı yorumlarla yer vermiştir. İslam inancına göre İsa Tanrı’nın görevlendirdiği ulu’l azm (eziyet çekmiş) peygamberlerdendir ve Mesih olması nedeniyle Muhammed’den sonraki en önemli ikinci peygamberdir. Müslümanlara göre İsa bakire bir anadan doğmuşsa da Tanrı’nın Oğlu değildir ve kendisine bir kutsal kitap indirilmiştir.

Kur’an’a göre İsa çarmıha gerilmemiş ancak Tanrı tarafından fiziksel olarak göğe yükseltilmiştir, dolayısıyla hiç ölmemiştir. Bahâî öğretileri, İsa’yı “Tanrı’nın Tezahürleri”nden biri sayar. Bazı Hindular, İsa’yı bir avatar veya sadu olarak görür. Tenzin Gyatso (14. Dalay Lama) da dahil olmak üzere bazı Budistler, İsa’yı hayatını halkın refahına adamış bir bodhisattva olarak görür.

Etimoloji

Türkçede kullanılan İsa adı Arapça olup Kur’an kökenlidir (عيسي). İsa ismi Aramice Yeşua olarak bilinir. İsrailoğullarında oldukça yaygın olan bu ad “kurtuluş Yehova’dadır” anlamına gelir. Birçok dilde kullanılan Christ, Christus, Cristo vb. isimler, ‘kutsal yağ ile ovulmuş, kutsanmış’ anlamına gelen Mesih’in (İbranice משיח, Arapça: مسيح) Yunanca karşılığı olan Hristos’un (Χριστός) varyasyonlarıdır. Hristiyan kaynaklarında ve yer yer Kur’an’da ismi İsa Mesih olarak geçer. Meryem oğlu İsa’nın Mesih unvânıyla anılmasının bir sebebi, hastaları eliyle meshederek iyileştirmesinden dolayıdır.

Hristiyanlıkta

Hayatı

Hristiyan tarihçi ve teorisyenlerin çoğu, İsa’nın Celileli bir öğretmen ve marangoz olduğu, şifa dağıttığı, Yahya peygamber tarafından vaftiz edildiği, “halkı isyana teşvik etmek” suçuyla, Yahudi din adamlarının tahriklerine kanan Roma İmparatorluğu’nun Yahudiye eyaletinin valisi Pontius Pilatus’un emri ile Kudüs’te çarmıha gerildiği konusunda hemfikirdir. Hristiyanlık teolojisinde kullanılan, İsa’nın yaşamına dair ana kaynaklar Yeni Ahit’teki dört kanonik incildir (Matta, Markos, Luka ve Yuhanna). Genel kabule göre bunlar İsa’nın ölümünden 60-70 yıl sonra, I. yüzyılda yazılmışlardır. İbrahim oğlu İshak’ın soyundan geldiğine inanılır. Yahudi toplumu içinde doğup büyüyen İsa’nın yaşadığı dönemde Yahudilerin geleneksel olarak babalarının ismiyle anılması sebebi ile İsa yaşamı süresince, üvey babasına izâfeten Yusuf oğlu İsa olarak bilinmiştir. Dini anlatılara göre annesi Meryem, Levioğulları soyundan geliyordu. Hristiyanlık, İsa’nın annesi Meryem üzerinden  olan gerçek biyolojik şeceresi hakkında bir bilgiye sâhip değildir. Yeni Ahit’te birbiriyle birçok uyumsuzluk gösteren iki şecere, Meryem’in kocası ve İsa’nın kanuni babası olarak andığı marangoz Yusuf’un Davud’a kadar çıkan soyağacını verir. Hristiyanlığın bakış açısına göre, Eski Ahit’te yer yer ileride zuhur edecek olan İsa’nın ima edildiği düşünülen (beklenen Mesih) inanışı vardır.

İsa’nın varlığının hikmeti

Hristiyanlara göre İsa’nın “dünyada kendine özgü bir önem”i vardır. Hristiyanlara göre İsa insanları Tanrı’ya yaklaştırmış ve Mahşer Günü dirilerek insanları bedensel dirilişlerinden önce ya da sonra yargılayacaktır. Kimilerine göre ise İsa’nın kurtarıcı rolü öteki dünyadan çok varoluşçu ya da toplumsal bir kimliktir; ve bazı araştırmacılar İsa’nın evrensel uzlaşıyı getireceğini savunur. Çoğu Hristiyan İsa’ya Kutsal Ruh’un insana dönüşmüş hali ve Kutsal Teslis’teki üç tanrısal ilkenin ikincisi olarak inanırken az sayıdaki bazı gruplar teslis inancını kısmen ya da tamamen reddeder.

İsa’nın tabiatı

Hristiyan inancında İsa Tanrı’nın Oğlu ve Tanrı’nın enkarnasyonudur. O, Baba (Tanrı) ile insanlar arasında aracı, Tanrı’nın sözlerinin beden bulmuş biçimi, beklenen Mesih, kurtarıcı, Rab, Tanrı ile aynı “öz”den olan, güçlü Tanrı, tek insan, dünyanın tek kralı, Kutsal Üçlü Birlik’teki kişilerden “oğul”dur. İsa için kullanılan “oğul” ifadesi biyolojik bir anlam içermemektedir, Tanrı’nın babalığı ruhanî bir babalıktır. Hristiyanlık inancına göre İsa, insanların günahlarının bağışlanması için çarmıhta bedenen can vermiştir.

İsa’nın tanrısal ve insani özellikleri farklı mezheplerce farklı yorumlanır. Hristiyanlığın monofizit görüşüne göre insani tabiatı ile tanrısal tabiatı, tanrısal özü altında erimiş ve ayrılmaz, bölünmez tek bir tabiat meydana gelmiştir. Çarmıhta sadece insanî tabiatı acı çekmiştir. Tanrısal tabiatı acı çekmemiştir.

Diofizit görüşe göre ise insani ve tanrısal olmak üzere birbirinden bağımsız iki tabiatı vardır. Çarmıha gerildiğinde tanrısal tabiatı bedeninden ayrılmış, sadece insani tabiat acı çekmiştir. Meryem, insan olan İsa’nın annesidir, dolayısıyla da ona Theotokos, yani Tanrı anası denemez Ortodoks, Katolik ve Protestanlara göre İsa’nın insani ve tanrısal iki tabiatı olup bunlar asla birleşmezler, karışmazlar ve ayrılmazlar.

İslam’da

İslam’da Meryem oğlu İsa, Mesih’tir, Allâh’ın Kelimesidir. Rûhullah’tır, bir râsuldür, beş ulu’l-azm peygamberden biridir. Ayrıca Müslümanlar İncil’in İsa’ya vahiy yoluyla indirilen kutsal bir kitap olduğuna inanırlar. İsa, Tanrı da değildir, Allah’ın oğlu da değildir. Allah’ın izniyle çeşitli mucizeler göstermiştir. Âl-i İmrân Suresi ve Meryem Suresi’nde anlatılır.

Hayatı

Doğumu

İslâmiyetin ana metni Kurân’a göre Îsâ, biyolojik veyâ ruhsal bir babası olmayarak, mûcizevî bir sûrette, annesinin rahminde yaratılmıştır. Kurân’da buna bir misâl olarak, toprağa insan sûreti verilip can ilka edilmesi sonucu babasız yaratılan Âdem Peygamber örnek getirilir ve iki peygamberin yaratılışı aynı mucize kategorisinde vurgulanır. Kur’an’da İsa’nın bir anne-baba ilişkisinden değil, sadece bir anneden meydâna geldiğini vurgulamak için birçok âyette, annesine izâfeten “Meryem oğlu İsa” şeklinde zikredilir. İnsanlar, doğduğunda, Şeytan tarafından dürtülüp rahatsız edilir ve ağlarlar. Meryem oğlu İsa, Şeytan’ın dokunup rahatsız edemediği kişidir.

Çarmıh’tan korunması ve göğe yükseltilişi

Kurân’da, İsa’nın çarmıha gerilmediği ve çarmıhta -veyâ başka bir şekilde- insanlar tarafından öldürülmediği öğretilir.

Şeceresi

Kurân’da Îsâ’nın soyağacı olarak annesi Meryem  ve dedesi İmran’ın  adları zikredilmektedir. Müslüman bilginlerin eserlerinde hem Hristiyanların geleneklerinden iktibas edilmiş Marangoz Yusuf’un şeceresi, hem de Hristiyan geleneğine dayanmayan Meryem’in ve kuzeni Yahya’nın şecereleri mevcuttur. Marangoz Yusuf’un şeceresi ile Meryem Ana’nın ve Yahya bin Zekeriya’nın şecereleri arasında büyük farklılık mevcuttur.

Yaşadığı dönem hakkındaki ihtilaflar

Hristiyan geleneklerinin etkisiyle, İslâm bilginleri, Meryem oğlu İsa’nın, MS 1. yüzyılda risâlet görevini yerine getirdiğini zımnî olarak kabûl etmektedir veya İslâm’ın temel metni Kurân ile çatışma arzetmediği ve ayrıca akîde konusunda bir mesele olmadığı için bu konuda bir itirazda bulunmamaktadırlar. Bununla birlikte, İslâm bilginlerinin târih boyunca yazmış oldukları eserlerde, Meryem oğlu İsa’nın ve en bilinen çağdaşları Zekeriya ve Yahya Peygamberlerin ve Meryem Ana’nın hakkında Hristiyan gelenekleriyle uyumsuzluk gösteren pek çok vakâ rivâyet edilmiştir. Meryem Ana’nın şeceresi de bunlardan birisidir. Bu örneklerden bir diğeri Ashab-ı Karye vakâsıdır. Bâzı tefsir yazarları, Ashab-ı Karye vakâsının, İsa’nın yolladığı elçiler ile ilgili olduğunu ve bu olayın Antakya’yı yöneten Antihas oğlu Antihas (انطيخس بن انطيخس) adındaki bir hükümdar zamânında yaşandığını rivâyet etmektedirler.

MS 1. asra aykırı duran bu rivâyetlerin dışında, İsa’nın Hristiyan geleneğinde anlatılandan asırlar önce yaşadığını açıkça savunan rivâyetler de İslâm geleneğinde görülmektedir. Ahmed Sirhindî de mektuplarından ikisinde, onun Eflâtun (MÖ y. 427-347) zamanında yaşadığını ve tebliğinin Eflatun’a ulaştığını dile getirir. Taberi’nin rivâyetlerinde, Makedonyalı İskender’in Babil’i ele geçirmesinin altmış beşinci senesinde (yaklaşık MÖ 266) İsa’nın doğduğunu kabûl eden Farslar; İskender’in Babil’i fethinin üç yüz üç sene sonrasında (y. MÖ 28) İsa’nın doğduğuna inanan Hristiyanlar, , Makedonyalı İskender’in hakimiyetiyle İsa’nın doğumu arasında elli bir sene geçtiğini (en geç MÖ 272) kabûl eden Zerdüştler vardı.

İslâm’daki özel konumu

Kurân, İsa’nın, Ahmed adında, kendisinden sonra gelecek olan bir resûl olarak Muhammed’i, İsrailoğullarına haber verdiğini bildirir. Bununla ilgili olarak bir hadîste Muhammed, şöyle söylemiştir, “Benim ismim Kurân’da Muhammed, İncil’de Ahmed, Tevrat’ta Ahyed’dir. Bâzı İslâm bilginleri, Yuhanna İncili’nde geçen Faraklit’in İslâm peygamberi Muhammed olduğunu savunur. Hristiyan inanışına göre ise Faraklit, Kutsal Ruh’tur. Kanonik incillerde açıkça Muhammed’in geleceğini haber veren bir bilgi yoktur. O yüzden Müslümanların Yuhanna İncili’nde Hz. İsa’nın, Hz. Muhammed’in geleceğini bildirdiğine dair delil kabul ettikleri sözleri, Hristiyan dünyası delil olarak kabul etmez.

Evliya Çelebi, Seyahatnâme’de, İslâm’a göre Meryem oğlu İsa’nın havârilerinden kabul edilen Şem’un-u Safa’nın Nakura yakınlarındaki türbesinde bulduğu incil nüshasını defalarca okuduğunu ve incelediğini, İsa’ya inen ve Muhammed’i müjdeleyen ayetin o nüshada mevcut olduğunu iddia etmektedir. Evliya Çelebi’nin, bizzat Şem’un-u Safa tarafından yazıldığını naklettiği bu el yazması incil, bulunamamıştır.

Âhir zamanda geri dönecek olması

Kurân’da açıkça Meryem oğlu İsa’nın âhir zamanda geri gelip gelmeyeceği yazılı değildir. Âhir zamanda İsa’nın geleceğinin haber verildiği hadisler vardır.İsa, geldiğinde Deccâl’i helâk edecektir. Ancak, İslâm bilginleri, Deccâl’in mâhiyeti, İsâ’nın gelişinin mâhiyeti ve Deccâl’i helâk edişinin mâhiyeti konusunda oldukça farklı yorumlar yapmışlardır.

Yahudilikte

Yahudiler, İsa’nın Mesihliğini, peygamberliğini ya da Tanrı’nın Oğlu veya enkarnasyonu olduğunu tanımaz. İbn-i Meymun, Nasıralı İsa’nın ve Muhammed’in mevcudiyetlerinin hikmetinin, beklenen Yahudi Mesihi’nin gelişine dünyâyı hazırlamak olduğunu savunur.

Miladi takvimi ret

Miladî takvim, İsa’ya göre düzenlenmiştir. Milat, Roma imparatoru Ogüst’ün imparatorluğunun 28. yılıdır. Bu sene, Hristiyan geleneğinde İsa’nın doğum yılı olarak kabûl edilir. Bu yıl, zaman çizelgesinde başlangıç noktasını temsil eder. Milattan Önce (MÖ) ile İsa’dan Önce (İÖ) ve Milattan Sonra (MS) ile İsa’dan Sonra (İS) aynı anlamda kullanılır. “Milattan Sonra” anlamında kullanılan AD (Anno Domini) ise Latince “Rabbin yılı” anlamına gelir.

19. asrın ortalarından itibaren Yahudi akademisyenlerin öncülüğünde, Before Christ(Mesih’ten Önce) ve Anno Domini(Rab’bimizin Yılında) isimlendirmelerinin terk edilmesi gerektiği yönünde bir gelenek başlatıldı. Bunun yerine CE (İng. Common Era; Tr. Ortak Zaman) ve BCE (İng. Before Common Era, Tr. Ortak Zamandan Önce) tabirleri kullanılmaya başlandı. Bu gelenek, bilimsel çevreler tarafından benimsendi ve yaygın kabul gördü, çünkü, Ortak Zaman ve Ortak Zamandan Önce adlandırmalarında, Anno Domini (Rabbin Yılı) ve Before Christ (Mesih’ten Önce) gibi, Hristiyanlığın miladi takvimdeki belirleyiciliğinin baskınlığının hissedildiği anlamlar öne çıkmıyordu.

Reklam (#YSR)