ETİK YÖNETİCİLİK

Bütün büyük yöneticiler hayatı boyunca etik davranmışlardır. İyi bir lider olmak, saygı duyulmak istiyorsanız para için değil amaçlarınız için çalışın. Ahlak, cüzdanınızla kalbiniz arasındaki en önemli mühür olsun. Siz dürüst olun, insanlar sizi tercih edecektir. Siz amacınıza yoğunlaşın, vazgeçmeden çalışmaya devam edin, kazanç sizi orada bekliyor olacaktır.

ETİK DIŞI DAVRANIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLER 

Etik dışı eylem özünde kişisel çıkar ya da örgütün çıkarı adına etik ilke ve kuralların ihlalidir. Yani, “çıkar gözetme” esastır. Bireyin kişisel çıkarlarına mutlak öncelik vermesi, firmanın satış için çalışanların ya da müşterilerin haklarını göz ardı etmesi ya da yöneticinin kendi çıkarlarını işletmenin çıkarlarından üstün tutması buna örnektir.

Örneğin etik dışı davranışlara yatkın niteliklere sahip bir kişinin başkasına oranla bu tür bir davranışta bulunma olasılığının daha yüksek olduğu söylenebilir; ancak örgütsel ve/veya çevresel faktörler de göz önüne alındığında, örneğin etik dışı davranışların tolere edilmediği bir ortamda, kişinin böyle bir davranışta bulunma olasılığının azalacağı ileri sürülebilir. Etiğe uygun ya da etik dışı eylemler kişilerce yapılmakta ya da kararlar kişilerce verilmektedir. Bu ise bir örgüt içerisinde gerçekleştirilmektedir. Örgüt ya da kurum da bir çevre içinde etkinliklerini sürdürmektedir.

Kişiye İlişkin Faktörler

Kişinin;

• Değerleri

• Öncelikleri

• Tecrübeleri

• Pozisyon ve Kıdemi

• Demografik Özellikleri (yaş, cinsiyet, eğitim)

• Etik dışı eylemin olası getiri ve götürüleri hakkında risk değerlendirişi

Kişinin etik duyarlılığa sahip olup olmaması ve bunun yoğunluğu; kendi değerleri, öncelikleri ve tecrübeleri çerçevesinde gerçekleşmektedir. Örneğin, kişisel çıkarlarını her şeyin üstünde gören ya da başkasının hakkını çiğneyerek maddi veya manevi kazanımlar elde etme güdüsü ile hareket eden kişiler, olayları çarpıtma, yalan söyleme, insanları kullanma, haksız rekabet koşulları yaratma gibi etik dışı yol ve yöntemler kullanmaktan daha az çekineceklerdir.

Türk yöneticilerini kapsayan birçok araştırmada etik dışı davranış nedenleri arasında “kişinin ahlak anlayışı ve değerleri” başta gelmektedir. (Bayrak, 2001, s.163; Yılmazer, 2005, s.317; Aydemir, 2008, s.694– s.700).

“Aç gözlü olma”, “bencillik”, ve “aşırı kazanma isteği” çalışanları etik dışı davranmaya yönelten başlıca nedenler olarak görülmüştür. (Bayrak, 2001, s.167; Özgener ve Kaya, 2003, s.571).

Bu kişiler eylemlerini “zaten herkes yapıyor”, “ben yapmasam, onlar yapacaktı”, “bunu birimim/kurumum için yaptım” diyerek savunmaya ve meşrulaştırmaya çalışacaklardır. (Trevino ve Nelson, 2007, s.193–194).

Etik dışı davranışlara daha yatkın niteliklere sahip çalışanların eylemlerini gerçekleştirebilmeleri ise önemli ölçüde kurumun bu konulardaki duyarlılığı, müeyyideleri, geçmişteki uygulamaları ile yakından ilintilidir. Yani, olasılığın ya da potansiyelin gerçekleşmemesine kurum ilintili faktörler etkide bulunur. 

Kişinin eğitim düzeyi yükseldikçe ya da yaşı ilerledikçe etik bilincinin artacağı ve böylece etik dışı eylemlere yönelme olasılığının azalacağı ileri sürülebilir.

Ancak ABD’de ve Avrupa’da yapılan araştırmalar birbirinden farklı sonuçlar ortaya koymaktadır. Benzer karşıtlıklar kişinin cinsiyeti için de söz konusu olmuştur. Türkiye’de yapılan bazı araştırmalarda ise cinsiyetin etik yaklaşımda farklılık gösterdiği belirlenmiş (Ülgen, 2003, s.128), kadınların erkeklere oranla, daha etik olduğu sonucuna varılmıştır (Ekin ve Tezölmez, 2000, s.951). “Daha duygusal ve kurallara uyan bir karakteri temsil eden kadınlar, daha başına buyruk ve sonuca yönelik olarak davranan erkeklerden” farklı olmaktadır (Ekin ve Tezölmez, 2000, s.960).

Yönetici pozisyonunda bulunanların yönetici olmayan çalışanlara oranla etik sorunlar ile daha sık karşılaşabilecekleri ileri sürülebilir. Zira, yöneticinin tasarrufunda bazı ödüller/cezalar vardır ve kararları da çalışanları yakından etkilemektedir. Ancak bu konuda da araştırma sonuçlarında farklılıklar görülmektedir. Kişinin kurumda çalıştığı süre yani kıdemi ile iş etiğine ilişkin duyarlılığı arasında olumlu bir ilişki olduğu ileri sürülebilir. Nitekim, daha kıdemli yöneticilerin işe yeni girmiş ve kariyerinin başında olanlara kıyasla iş etiğine daha fazla önem verdikleri desteklenmiştir (Ekin ve Tezölmez, 2000, s.944).

Eyleme İlişkin Faktörler

• Açık Etik İhlali

Gri Alanlar

• Etkilenen Kişiler – Gruplar

• Durumsal Faktörler

Bazı davranışlar açık bir etik ihlali niteliğinde iken (yöneticinin kurumunun gizli bilgisini satması gibi) bazı davranışlar “gri alanda” kalmakta, yani etiğe aykırılığı çok da açık olmamaktadır. Genelde, gri alan nitelikli ihlallerin açık etik ihlallerine oranla gerçekleşme olasılığı daha çok olduğu ileri sürülebilir. 

Öte yandan kurumun kültürü ve etik kodlarının varlığı gibi kuruma ilişkin etmenler, gri alanların gerçekleşme olasılığını etkileyecektir. Örneğin, daha çok gri alanda görülen hediye kabulü, bu konuda çok duyarlı olan ve bunu etik kodlarına koyan bir işletmede daha az görülebilir. 

 “Açık Etik İhlali ve Gri Alanlar” konusu 3 boyutuyla değerlendirilmelidir:

a) Firma İlintili Olanlar

b) Yönetici İlintili Olanlar

c) Çalışan İlintili Olanlar

Firma İlintili Olanlar:

Açık Etik İhlali: Finansal raporlarda tahrifat yapmak, Sigortasız eleman çalıştırmak, Haksız rekabet, Fikri mülkiyeti ihlal etmek, Rakip firmaların ürünlerini taklit etmek, Aynı ürünü farklı isimler altında pazarlamak, Aldatıcı reklam yapmak, Tehlikeli, hatalı, ayıplı ürünü piyasaya sürmek, Ürün sorumluluğundan her şartta kaçınmak, Garanti şartlarına uymamak, Çevreye zarar vermek…

Gri Alan: Finansal raporlarda tam bilgi vermemek, Fazla mesai için zorlama, Ücretlerin birkaç gün gecikmeli ödenmesi, Reklamda tam bilgi vermemek, Düşük kalitede ürünü piyasaya sürmek ve ürün sorumluluğu konusunda politika oluşturmamak, Garanti şartlarını zorlaştırmak, Çevreye ilişkin asgari tedbirlerle yetinmek…

Yönetici İlintili Olanlar:

Açık Etik İhlali: Yazılı kuralları ihlal etmek, Rüşvet vermek/almak, Yönetim kuruluna doğru bilgi vermemek, Raporlarda/belgelerde tahrifat yapmak, İşe almada, performans değerlendirmelerinde liyakat ilkelerine uymamak (ayrımcılık yapmak), Çalışanlara yönelik taciz ve yıldırmada bulunmak, Cinsel taciz, Gideri fazla göstermek, Çalışanları sürekli olarak özel işlerinde kullanmak, Dolandırıcılığa göz yummak, Kurumun gizli ya da özel bilgilerini ve ticaret sırlarını kişisel menfaat için kullanmak…

Gri Alan: Gereken sorumluluğu göstermemek, verimsiz çalışmak, Hediye vermek/almak, Raporlarda/belgelerde tam bilgi vermemek, Performans değerlendirmelerinde kendine sadakate öncelik vermek, Çalışanlara değer vermemek / Adil davranmamak, Gereksiz harcama yapmak, Çalışanları aşırı iş yoğunluğu durumunda bazen özel işlerinde kullanmak, İşgörenin kusurunu görmezden gelmek …

Firma kararları yöneticilerce alınmakta ve uygulanmaktadır. Bu bakımdan da bu süreçte esas aktörlerin yöneticiler olduğu ileri sürülmektedir.

Çalışan İlintili Olanlar:

Açık Etik İhlali: İşe geç gelmek / erken ayrılmak, Görevi ihmal etmek ve kaynakları israf etmek, Kurum kaynaklarını kişisel iş için kullanmak, Müşteriye kötü davranmak, müşteriye yanlış bilgi vermek, Güvenlik önlemlerine uymamak, Hatayı gizlemek, başkasına yüklemek, Diğer çalışanlara fiziki saldırganlık, fiili tacizde bulunmak, kavga çıkarmak, Hırsızlık yapmak, mala zarar vermek, sabote etmek

Gri Alan: İşini baştan savma yapmak, umursamazlık, İş saatlerinde özel telefon görüşmeleri yapmak, İşletmenin zamanından çalmak, Müşteriye gereken ilgiyi göstermemek, Amire tam ve zamanında bilgi vermemek, Dedikodu yapmak, geçimsiz olmak, sözlü tacizde bulunmak…

Etik dışı kararlardan etkilenecek kişilerin ya da paydaşların karar verici tarafından algılanan gücü ve karşılık verme olasılığı etik dışı eyleme yönelme ihtimalini etkileyecektir. Örneğin, müşterilerin tüketici tepkilerinin kuvvetli olmadığı ya da çevre sorunlarına ilişkin devletin fazla takipçi olmadığı durumlarda, etik dışılığın caydırıcı bir maliyeti de olmadığı için firmalar bu yönde davranmaktan çekinmeyebilecektir. Bir yöneticinin alkol problemi olan bir çalışana ilişkin alacağı kararlar örneği… 

Kuruma İlişkin Faktörler

Kurumun Yönetim Geçmişi, Değerleri ve Kültürü Etik Kodların ve Etik Eğitimin Varlığı İşletmenin Bulunduğu Sektörün Etik İklimi ve Sektörün Rekabet Tanımı

Kurumun Yönetim Geçmişi, Değerleri ve Kültürü

Kurumun kurucusu ve üst düzey yöneticilerinin davranışları özellikle diğer yöneticiler ve çalışanlar için mesaj işlevi görür. Etik davranma konusunda hassas ve örnek davranmış bir üst yönetim, etik bir örgüt kültürü oluşturma yolunda en kritik adımı atmış demektir (Trevino ve Nelson, 2007, s.14-15). Bir başka deyişle, rol modeli olabilmiş bir üst yönetim, etik değerlerin ve ilkelerin yaşatılacağı mesajını vermektedir. İşletme içindeki iletişimde söylemler, ritüeller, hikayeler ve semboller de etik değerleri ve ilkeleri pekiştirecektir.

Örneğin, yardımseverliğe ve dürüstlüğe yönelik “jargonlar” ve vurgular, etik davranışa ödüller ya da kimi fedakarlık motifleri içeren duygusal hikayeler etkili olabilir. Etik dışı davranışları tolere etmemiş ve etik davranışları kurumsal ve sistemli olarak yüceltmiş bir yönetim, işletmenin etik ortamını ve kültürünü oluşturmuş olacaktır. Bu durumda etik dışı eylemlerin gerçekleşmesi olasılığı azalacaktır (Ferrell ve Fraedrich, 1994, s.101).

Adil olarak nitelendirilmeyen uygulamaların varlığı ya da sıklığı çalışanın kuruluşa olan “güvenini” zedelediği gibi, çalışanın etik dışı davranışlarını haklı ya da meşru kılma mazeretlerini de oluşturabilir. Eşitsizlik algısı halinde çalışan ister çalışan ister yönetici olsun örgütü kendince “cezalandırmaya” yönelebilmekte, durumu kendince “telafi” etmektedir. Bu bakımdan, yöneticinin ve çalışanın kuruluşuna ve diğer yöneticilere “güven” derecesi etik kodlardan bile etkili olabilir, zira işletmede adaletin geçerli olduğu, eşitsizliğin olmadığı kanısı kişinin işletmeye olan güvenini pekiştirmektedir (Moorman, 1991; Deluga, 1994; Mayer, Davis ve Schoorman, s.1995). 

Etik Kodların ve Etik Eğitimin Varlığı

İşletmede etik kodların ve etik eğitimin varlığı, gerek yöneticilere gerekse de çalışanlara önemli bir mesaj anlamındadır. İşletmenin etik davranışları teşvik ettiği, etik dışı davranışları da yaptırıma tutacağının ifadesidir. Nitekim çeşitli araştırmalarda yazılı iş etiği kurallarının varlığının çalışanların görüş ve davranışlarını etkilediği ve daha fazla iş etiğine uygun davranışlarda bulundukları belirtilmiştir. Ancak, ikinci temel adım da yönetimin ihlal durumunda etik yaptırımları hayata geçirmesi, etik eğitimini ciddiyetle yürütmesi ve performans değerlendirme ve terfilerde etik faktörleri göz önüne almasıdır. Aksi takdirde, etik kodlar ve eğitim göstermelik olarak kalacak, çalışanlar bu durumu çok kısa sürede fark edecektir.

İşletmenin Bulunduğu Sektörün Etik İklimi ve Sektörün Rekabet Tanımı

İşletmenin faaliyet gösterdiği sektör açısından araştırmacılar farklı savlar ileri sürmüşlerdir. Örneğin, Ford ve Richardson (1994) sektörler bakımından yöneticilerin farklı iş etiği bakışı olmadığını belirtmiştir, oysaki Vardi ve Weitz’in (2003) ileri teknoloji kullanan işletmeler üzerinde yaptıkları araştırmada, rekabet ve baskı nedeniyle bu işletmelerde etik dışı davranışların daha sık görülebileceği ortaya çıkmıştır. Ancak, sektördeki genel etik iklimi ve rekabetin keskinliği potansiyel etmenlerdir. Bu konuda bilimsel verilere sahip olmamakla birlikte bazı çıkarsamalar yapılabilir.

Örneğin, profesyonellerin görev yaptığı ve meslek etiğinin kuvvetli olduğu bir sektörde etik dışılık daha nadir görülebilir, çünkü profesyonel kişi mesleğin kurallarına uymayı normları arasına almış ve benimsemiştir.

Öte yandan, çok yüksek düzeyde uzmanlık gerektiren bazı mesleklerde (bazı tıp ve mühendislik dalları), kişinin ya da kişilerden oluşan grubun kararlarının (örneğin, savaş uçağı alımı ya da uzay teknolojisi ilintili alımlar) denetlenmesi ve değerlendirilmesi zorlaşmaktadır. Yani, uzmanlık ile birlikte takdir alanı genişlemekte, bürokratik kontrol zayıflamaktadır. Bu durumda, profesyonellik normları bir otokontrol işlevi görmektedir. Bu süreçte, ilgili meslek kuruluşunun etik dışı eylemler karşısında duyarlılığı, tepkisi ve tutarlılığı önem kazanmakta ve sektördeki etik iklimi etkilemektedir.

Ayrıca gerek örgütler arası, gerekse de örgüt içi rekabetin keskinleştiği durumlarda etik dışı eylem potansiyelinin artacağı ileri sürülebilir. SPK’nın tarihli “Sermaye Piyasasında Bağımsız Denetim Standartları Hakkında Tebliği”nin 3 No.lu ekinde hileli ve usulsüz finansal raporlamada “yüksek derecede rekabet” risk faktörleri arasında sayılmıştır. Yani, keskin rekabet bir yandan işletmenin verimli ve etkin olması için, diğer yandan da yöneticilerini bazı durumlarda etik dışı eyleme yönelmesi için baskı unsuru olabilmektedir. Bu bağlamda da örgüt içi etmenler kadar, belki de daha da etkili olmak üzere, çevreye ilişkin etmenler etik dışı eylem olasılığını belirlemektedir. 

Çevreye İlişkin Faktörler

Ekonomik Çevre (Belirginlik Düzeyi)

Siyasal Çevre (Devlet ve Özel Sektörün Karşılıklı Konumları)

Sosyal – Kültürel Çevre: Türk Yönetim Kültürü

Yargı Süreci, Medya, STK ve Uluslararası Kuruluşlar

Ekonomik Çevre

Burada ön plandaki etmenler rekabetin düzenlenmesi, belirsizlik derecesi ve değişim hızıdır. Rekabetin düzenlenmesi demek oyunun kurallarının belirlenmesi ve oyuncuların bu kurallar çerçevesinde hareket etmesinin sağlanmasıdır. Kuralların varlığı, katılımcıların davranış türlerini sınırlar ve belirsizliği azaltır. Belirsizliğin yüksek olduğu ortamlarda, kısa dönemli çıkarlara öncelik verilir ve etik dışı eylem olasılığı artar. Buna karşılık, “istikrarın” belli bir düzeyde olduğu ortamda ise kısa dönemli çıkarlardan çok orta ve uzun dönemli çıkarlara yönelmek ağırlık kazanmaktadır.

Diğer bir faktör de, ekonomik sistemdeki değişim hızıdır. Değişimin belli bir hızın üzerinde gerçekleştiği durumlarda, normlar sarsıntıya uğrar, belirsizleşir, kuraldışı davranışlar için göreli olarak daha uygun ve serbest bir ortam oluşur. Sovyetler Birliği’nin dağılmasını ardından ortaya çıkan ülkelerin ekonomik sistemlerindeki sorunlar (yolsuzluk ve rüşvet gibi) ve yine ülkemizde liberal iktisadi politikaların ilk uygulanma yıllarındaki sorunlar (hayali ihracat gibi) bir bakıma yeni ekonomik sistemin normlarının henüz yerleşiklik kazanmamasından kaynaklanmıştır.

Yeni normlar yerleştikçe, kural dışı eylemlerin azalması beklenir. Nitekim, günümüzün gelişmekte olan ülkeleri gibi bugünün gelişmiş ülkeleri, 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başlarında büyük ve hızlı bir değişim sürecinden geçmişler, bu süreç içinde devlet, özel sektör, bürokrat, iş adamı, vatandaş gibi olguları yeniden tanımlamışlardır. Bu yeni tanımlamalar yerleşiklik kazanana kadar haksız rekabet, yolsuzluk ve rüşvet gibi etik dışı eylemler tırmanmış, ancak yeni normların zamanla yerleşmesi sonucu bu tür eylemler azalmıştır.

Siyasal Çevre

Güçlü bir özel sektörün ve örgütlü çıkar gruplarının bulunduğu gelişmiş ülkelerde, gerek siyasetçiler gerekse ilgili bürokratlar ile özel sektör ve çıkar grupları temsilcileri belirli bir etkileşim halindedirler. Örneğin, devlet ekonomik nitelikli bir karar aşamasında bu temsilcilerden görüş alır, temsilciler istemlerini ve çıkarlarını siyasi karar vericilere iletir. Bir başka deyişle, iletişim kanalları açıktır ve taraflar birbirine konumları itibariyle “eşit”tir. Bu tür bir ortamda devlette saydamlık, özel sektörde ise yasalara ve normlara uyma yaygınlaşmakta, her iki kesimde de etik dışı davranış olasılığı azalmaktadır.

Devletin işletmecilik ve ekonomik işlevlerden uzaklaşarak asli görevlerine odaklanması ve rekabeti düzenleme ve denetlemeye yönelerek serbest piyasanın pürüzsüz işlemesini sağlaması durumunda firma düzeyinde etik dışı davranış olasılığı azalacaktır. Bu tür bir ortamda, ekonomik kararlar ekonomik faktörlere göre alınacak, siyaset ekonomiye egemen olamayacak, kamu ve sivil ilişkileri dengelenmiş olacaktır.

Sosyal- Kültürel Çevre

Toplumun gelenekleri ve kültüründen kaynaklanan toplumsal etik, bireylerin oluşturduğu örgütün etiğini etkilemektedir. Birey, örgüt ve toplumsal etik arasındaki “etik uyum”un sağlanması halinde, birbirlerini destekleyen bir yapı oluşur, etik davranışlar pekişir ve etik dışı eylemlere karşı yaptırımlar güçlenir. Normların uyumsuz ve çelişkili olması halinde, etik dışı eylemler için uygun bir zemin ortaya çıkar. Sonuç olarak, toplumun etik kültürü, hem kişinin hem de işletmenin etik davranmasından çok önemli bir etkendir.

Yargı Süreci, Medya, Sivil Toplum Kuruluşları ve Uluslararası Kuruluşlar

Yasa dışı eylemlerin yargıda gecikmeden ve süratli bir biçimde sonuçlandırılması en önemli caydırıcı etmenlerden birisidir. Ayrıca medyanın, STK’ların ve ilgili uluslararası kuruluşların etik konularında duyarlı, güçlü ve etkili olduğu durumlarda, özellikle kuruluşların ve üst düzey yöneticilerin etik dışı eylemleri yüksek riskler taşımakta, bu nedenle bu tür eylemlere yönelme olasılığı azalmaktadır.

Greenpeace’in çevre konularındaki aktivist nitelikli protesto hareketleri ya da medyanın ve bazı STK’ların Nike’ın bazı azgelişmiş ülkelerde anlaşma yaptığı firmaların üretim atölyelerindeki olumsuz çalışma koşullarını gündeme getirmesi gibi örnekler özellikle firmaların imajı ve itibarını zedelemesi bakımından büyük riskler içermekte olup, firma bazında etik dışı uygulamaların ihtimalini azaltmaktadır.

Ancak belirtmek gerekir ki, medya, STK ve uluslararası kuruluşların ilgisini daha çok global ölçekli dev firmalar çekmekte ve zaman zaman olayın “sansasyon” yaratma yönü öne çıkabilmektedir. Bu firmalar da, bu nedenle proaktif davranmaya yönelip, özellikle STK’lar ile işbirliğine giderek ortak projeler oluşturmaktadırlar.

Örneğin, Coca-Cola, Greenpeace ile yaptığı işbirliği çerçevesinde tüm dünyadaki soğutucularında çevreye zararlı gaz kullanmamak üzere gerekli tedbirleri almayı taahhüt etmiştir (Hürriyet, 28 Ocak 2008, s.8).

IBM, Nokia ve Sony gibi kuruluşlar da sürdürülebilir gelişme anlayışı çerçevesinde, atıkları azaltmak ve enerji tüketimlerini düşürmek üzere üretim süreçlerinde yeniden düzenlemeler yapmışlar ve STK’ların projelerine de destek vermişlerdir.

Reklam (#YSR)