HUKUK İNKILABI: MEDENİ KANUNUN KABULÜ VE KADIN HAKLARI
Atatürk, Türkiye’de kurulacak demokratik sistemin, kadın erkek eşitliğine dayanması, bunun için de kadın hakları konusunun halledilmesi gerektiğini düşünüyordu. Son asırlarda Türk kadını eski konumunu kaybetmiş ve adeta esir durumuna düşmüştü. İsviçre Medeni Kanunu’nun kabulü ile Türk kadını en gelişmiş ülkelerin kadınları kadar haklara sahip oldu. Bu da göstermektedir ki, Atatürk’ün kadın hakları anlayışı bugünkü medeni dünyanın kadın hakları çizgisinde olmuştur. Toplumların sosyal yapılarındaki sağlamlığının temelini o toplum kadınının iyi eğitilmesi ile yapılabildiğini gören Atatürk, Türk toplumu için de aynı düşünceleri gerçekleştirmek maksadıyla harekete geçer. 1925’de Kastamonu’da yaptığı açıklamada şöyle der: “Toplumu kalkındırmak istiyorsanız bunun bir tek emin yolu vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapmak yoludur” [1] Böylece Türk kadını hem eğitim alanında ve hem de hukuk alanında erkeklerle birlikte tam eşit haklara sahip olarak demokratik hayatımızın gelişmesinde büyük rol oynamaya başlamıştır. 1930’larda seçme ve seçilme hakkına kavuşan Türk kadını, 1935 seçimleriyle birlikte parlamentoya girmiştir. [2]
Atatürk’ün biyografisini yazan Arjantinli diplomat ve tarihçi Jorge Blanco Villalta’ya göre, Türkiye’de kadın hakları ile elde edilen netice, Türk halkının gerçek özüne bir nevi yeniden dönüş idi. Zira, Türklerin Orta Asya’daki tarihlerinin yüzyıllar içinde ve Ön-Asya’ya göçleri döneminde kadınlar kocalarının yanında güçlü bir mevkiye sahip olmuştur. Kraliçe (Hatun Kağan) olarak hüküm süren ve ordularının başında savaşa katılan bir çok Türk kadını görülmüştür. Orhun bölgesinde 7. yy.’dan kalma Türk abidelerinde şu ifade görülür: “Devletini bilen Hatun Kağan”.
Burada kadınına tanınmış olan yüksek paye ve eşitlik hakkında bir çok kanıtlar bulunmuştur. Hakanların veya Kağanların eski fermanlarında genellikle görülen hitap şekli şöyledir: “Elçilerde Kağan ve eşi tarafından kabul edildi”.
“Türklerin İslamiyeti kabul etmiş olmalarına rağmen çok kadınla evlilik ile kadının sosyal hayattan tecridi Türk toplum hayatında yer alıncaya kadar yüzyıllar geçmiştir. Çünkü Türkler kadının alışmış olduğu özgürlüklerden yoksun bırakılmasına kolayca yanaşmıştır. Ünlü Arap seyyahı ve coğrafyacısı İbn Batuta, XII. yy.’da Anadolu’da dolaşmış ve dönemindeki Türk toplumunun yaşantısı ve adetleri hakkında bazı ilginç belgeler bırakmıştır. İslam dinine rağmen kadınların yüzlerini örtmedikleri gerçeğine dikkati çekmekte ve kadınların erkekleri tarafından gördüğü saygı karşısında hayranlığını belirtmektedir. Doğu’da dolaşmış olan başka gezginler de benzer açıklamalarda bulunmuşlardır”. [3]
Atatürk, Türk milletinin daima haktan, adaletten, eşitlikten ve hoşgörüden yana olduğunu bildiği için, bu millete en uygun yaşam tarzının demokrasi ve hukuk rejimi olduğunu düşünmüştü. Nitekim, Türklük için verdiği mücadelelerde meşruiyetten ve hukuktan ayrılmamıştır. Milli Mücadele’de temel inanç ve tutumu bu idi. Cumhuriyeti kurduktan sonra demokratik hayatın Türkiye’de gelişmesi için verdiği mücadelede hedefi aynı idi. Anayasamız ona göre yapılmış ve onun öngördüğü yeni yasalar bir bir çıkarılmaya ve Türk insanının hayatına sokulmaya çalışılmıştır. Demokrat, hukuka değer veren uygar bir toplumu yaratmak için mücadele edilmiştir.
1925 – 1935 yıllan arasında her alanda çıkarılan kanunlar ile Türkiye’nin demokrasiden ve hukuktan başka bir yolu takip etmeyeceğini göstermiştir. Nitekim, Atatürk, 1 Kasım 1925’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış konuşmasında, “Yüce Meclise sunulmakta olan ceza kanununun, medeni kanunun ve ticaret kanununun bu toplantı yılında tartışılıp onaylanmasını çabuklaştırmak gerektiğini belirtmek isterim. Bu kanunlar, çağdaş uygarlığın istediği kanunlardır” diyerek Türk milletini çağdaş milletler ve uygarlıklar seviyesine getirme azmini açıkça ortaya koymuştur. [4]
DİPNOTLAR
KAYNAKLAR
KAYNAK :CUMHURİYETİN 75. YILINDA ATATÜRK iLKELERi ve DAYANDIĞI TARİHİ TEMELLER – Prof.Dr. İbrahim KAFESOGLU Prof.Dr. Mehmet SARAY : İstanbul Üniversitesi Yayın No 4174 Edebiyat Fakültesi Yayın No. 3414 ISBN 975 – 404 – 538 – O |