DOKUZUNCU YÜZYILDA TÜRK – İSLAM BİLİM GELİŞMELERİ

YAZAN: DENİZ KAYIKÇI 

İslam biliminin altın çağı bu yüzyılda başlar. El Kındi’nin fizik ve felsefe çalışmaları ile Ebubekir el-Razi’nin Bağdat’taki tıp ve kimya çalışmaları bu dönemin başlangıcını temsil eder. Razi’nin edindiği kimya bilgisini tıpta kullanması ve hidrostatik teraziyi keşfetmesi döneme damgasını vurmaya yetmişti. Öklid’in ve Batlamyus’un eserleri bu yüzyılda çevrilmiş, Harizmi sayesinde Arap sayıları ile birlikte sıfır, matematiksel hesaplamalarda kullanılmaya başlanmıştır.[1] İbn-i Nefis, İbn-i Cahiz ve İbn-i Baytar, biyoloji alanında çalışmalar yapmış ve önemli katkıda bulunmuşlardır. el-Dinaveri ise bitki türlerini ve gelişim süreçlerini incelemiş, “Kitab’ün-Nebat” adlı kitabında yüzlerce türü tanımlayarak botanik alanına katkıda bulunmuştur. Nebati’nin öğrencisi İbn-i Baytar eczacılığa ilişkin ansiklopedi niteliğinde bir eser hazırlamış ve birçok bitki, yiyecek ve ilacı eserinde tanımlamıştır. Bu eser 18. ve 19. yüzyıllarda bile kullanılmıştır. İbn Nefis küçükve büyük kan dolaşımını doğru bir şekilde tespit etmiş, metabolizma kavramını tanımlamıştır.107 872 ya da 874’te Kahire’de Ahmed ibn Tolun tarafından kurulan hastane, ilk psikolojik tedavi merkezi olması açısından önemlidir. Hastane kompleksinde ayrıca hamamlar ve kütüphane yer almaktadır. Bu hastanenin kurulmasında Türk ailesi Bermekler’in etkisi olduğu tahmin edilmektedir.[2] Ayrıca bu dönemde denizcilik alanında da önemli gelişmeler olmuş, Hint Okyanusu adeta gümrüksüz bir alan haline gelmiştir. Pusulayı ilk Çinlilerin bulduğu varsayılsa da Watt’a göre bunu Araplardan almış olmaları kuvvetle muhtemeldir. Bu yüzyılda Arapların kullandığı pusulanın Çinlilerin kullandığından daha gelişmiş olması bunu ispatlamaktadır. [3]

9. yy’ın ilk çeyreğindeki gelişmeler, bilim üretiminde yaratıcı sürecin ortaya çıkmaya başlamasıyla, Halife el-Memun (813-833), Bizans topraklarında fethedilen yerlerdeki Yunanca eserleri Bağdat’a getirtmiş, çevrilmemişleri çevirtmiş ve birçok eski çeviriyi de yeniletmiştir. Bu gelişmeler İslam dünyasında bilimin yeni bir karakter kazanmasını sağlamıştır. 815’te inşa edildiği düşünülen Beyt-ül Hikme (Bilgelik Evi), Halife Memun’un bilim adamlarına önemli imkanlar sunduğu ve onları organize ettiği yerdir. Burası dönemin en önemli bilim merkezidir. Birçok önemli bilim adamı ve araştırmacı buradan çıkmıştır. Bağdat Şemassiye ve Şam Kasiyun’da gerçek anlamda ilk gözlemevleri kurulmuştur. Halife el Memun’un direktifiyle başlayan, Ben-u Musa kardeşlerin de dahil olduğu çalışmalardan biri, kıblenin doğru yönünün tayini için Bağdat ile Mekke arasındaki paralel farkının tespit edilmesidir. Bu konuda mühim nokta, bilim insanlarının bu iki şehrin mevcut astronomik ölçümlerine güvenmek yerine, Ay tutulmalarını şahsen gözlemleyerek paralel farkını hesaplamalarıdır. Elde edilen 3° lik boylam farkı (doğrusu 4°37’) önemli bir başarıdır. Ayrıca yine Halifenin astronomları tarafından günümüzün Suriye ve Irak çöllerinde yaptıkları çalışmalar sonucu, 1 derecelik boylam uzunluğunu modern değere çok yakın olan 56,5 mil olarak hesaplamaları, dünyanın çevresini de 39.000 km (doğrusu 40.000) ölçmeleri, ilk ciddi yeryüzü ölçümleridir. Yine Halife Memun döneminin en önemli gelişmelerinden biri de, Ptolome ve Marinos’un coğrafya ve haritalarını geliştirerek yaptıkları dünya haritasıdır. [4] 

Siddantha’nın Arapçaya çevrilmesinin ardından “sıfır” kavramına bir boşluğu ifade etmesi yönünden bile olsa ulaşılmasını sağlayan ve önemli bir ilerleme gösteren matematik, 9. Yüzyıl’da ortaya çıkarılan üç önemli eserle sıçrama yapmıştır. Harizmi, Sind bin Ali ve Abdulhamid bin Vasi İbn-i Türk’ün eserleri bu yüzyıla damga vurmakla kalmamış, matematik tarihine geçmiştir. Harizmi’nin kitabının başlığı “yeniden mukayese” anlamına gelen “Kitab el- Cebr vel-Mukabele”dir. Bu eser, cebiri aritmetikten net şekilde ayırmıştır. Harizmi, kitabını Halife el-Me’mun’un isteği üzerine yazmıştır. Eser, Latince’ye çevrildikten sonra 12. yüzyıldan itibaren Batı’yı çok etkilemiştir. Üç bilim insanı da, Yunan, Hint ve Babil biliminden etkilenmişlerdir.[5]

Tarihte bilinen ilk Türk ve Müslüman matematikçi Maveraünnehir bölgesindeki Ceyl kentinde doğan ve 9. yüzyılın ilk yarısında Abdülhamid İbn Türk’Tür. Hakkında çok az bilgi vardır. Bazı kaynaklarda “Cili” adıyla anılır. Cili, Hazar Denizi kıyısında bir bölgenin adıdır. Adındaki İbn Vasi İbn Türk olmasından, babasının ünlü bir Türk olduğu anlaşılmaktadır. “Kitab el-Cebr vel Mukabele” (Cebir ve Mukabele) adlı kitabının yalnızca “Katışık Denklemlerde Mantıki Zaruretler” bölümü günümüze kadar ulaşmıştır. Bu bölüm ikinci dereceden bilinmeyenli denklemlerin çözümleri ile alakalıdır. Çözümleri geometrik olarak açıklamış ve ispat etmiştir. Harizmi’den önce cebir kitabı kaleme alarak ona da yardımcı olmuştur denebilir.[6] Açıkgenç’e göre İbn-i Türk tarihin karanlıklarında unutulmuş çok önemli bir matematikçidir. Kendisine atfedilen birçok eser olsa da günümüze yalnızca yukarıda adı geçen eser kalmıştır. [7] Mevcut bilgiler ışığında, kendisinin Harizmi’ye eş değer bir matematikçi olduğunu söyleyebiliriz. Yapıtları “Kitab-ül Cami fi’l hisap” (altı cilt halindedir),” Kitab’ül muamelat”, “Kitab’ül Mesaha” (Ölçme işleri)’dır.[8]

Harizmi, döneminin en önemli matematikçisidir. 780-850 yılları arasında yaşamış ve Hazar Denizi doğusundaki Harezm’de doğmuştur. Türk bölgesi olduğu için büyük olasılıkla Türk olduğunu söyleyebiliriz. Harun Reşit tarafından kurulan Beyt-ül Hikme’de çalışmıştır. Halife Memun’un bir derecelik meridyen yayının uzunluğunu ölçmek için Sincar Ovası’na gönderdiği ekipte başı çekmiş, Şam’da bulunan Kasiyun Rasathanesinin bilim ekibinde yer almıştır. Hint matematiğini incelemek üzere Hindistan’a gitmiş ve 830’da dönmüştür. Batı bilim camiası cebiri Harezmi’den öğrenmiş, el-Cebr kelimesi Latinceye “algebra” olarak çevrilmiştir. Eser, cebir konusunda yazılmış ilk sistematik eserdir. M.Ö. iki binlere kadar uzanan cebir tarihi, ilk defa sistemli şekilde ele alınmıştır. Eser’in tam adı “Kitab el Muhtasar fi hesab el – Cebr vel Mukabele” (Cebir ve Mukabele Hesabı’nın Özeti).[10] Bu eserdeki cebir, denklemdeki negatif değerin, eşitliğin diğer tarafına pozitif olarak geçmesi anlamında, mukabele ise aynı cins terimlerin birbirini götürerek sadeleşmesi anlamında kullanılmıştır. Ön sözde kitabın miras taksimi, ticaret, kanal kazımı, arazi ölçümü ve temel matematik bilgilerinin Halife Memun’un isteği ile hazırladığını belirtmiştir. Temel bilgi içeren bir başucu kitabı olduğu için topluma etkisi büyük olmuş ve matematikçiler arasında da çok popüler olmuştur. Harizmi’nin getirdiği bir diğer önemli yenilik, onluk tabanda sıfır ile nasıl hesaplama yapılacağını öğretmesi olmuştur. Daha önce varlığı bilinen ama hesaplamada nasıl kullanılacağı bilinmeyen sıfırı matematiksel işlemlere kazandıran Harizmi’dir. Onluk sistemdeki hesap kolaylığı Batı’yı Roma rakamlarının karmaşasından kurtarmış ve daha hızlı hesap olanağı sağlamıştır. Hint kökenli olan bu sisteme, Harezmi tarafından fonksiyonlandığı için Hint-Arap rakamları denmektedir. Arapça orijinali kayıp olan Hint hesaplama yöntemini anlattığı eseri Bathlı Adelard tarafından 1120’de Latinceye “Liber Algorismi de Numero İndorum” adıyla çevrilmiştir.[11] Tez’e göre Hazar Denizi’nin doğusundaki Harezm’de doğduğu için bu adı almıştır. Özbek kökenli bir Türk’tür. Hint rakamlarını incelemiş, astronomi çizelgeleri hazırlamış ve el Memun için Suret–ul Arzadlı bir coğrafya eseri hazırlamıştır. Hint sayı sisteminde boşluk olarak gösterilen 0’ı sayı olarak ilk kullanan ve bunu “Kitab el-Muhtasar fil Hesab el-Hindi“ adlı eserinde gösteren ve ilk cebir kitaplarından birini ( Kitab el-Muhtasar fi Hesab el-Cebr ve’l Mukabel ) yayımlayan kişidir. Ayrıca bu eser; alan ölçümü, bina yapımı, kanal hafriyatı ve miras paylaşımı gibi pratik sorunların cebir yoluyla çözümünü anlatır. Bunun yanı sıra kitapta ikinci dereceden denklemlerin çözüm yolları da vardır. Harezmi, bu kitabı halk için yazdığını belirtmiştir. Kitap 12.yy’da Cremonalı Gerard tarafından Latinceye çevrilerek 17.yy’a kadar okutulmuştur. Aritmetikte on tabanlı konumsal sayı sisteminin Batı’ya geçişinde Harezmi’nin rolü büyüktür. Bu yeni hesaplama sistemiyle Harezmi’nin adı, o sisteme de adını veren “Algoritma”olarak anılmaya başlanmıştır. İngilizce karşılığı ise “algebra” olmuştur. “Cebir” kelimesinin kökeni de buradan gelmektedir.[12] Sayısal analizde kullanılan iki bilinmeyenli denklemin gerçek kökünü bulmaya yarayan “bilinmeyen” ifadesi ile ilk olarak Harezmi ilgilenmiştir ve bu kavramı, geometrik olarak ifade edenler de İslam coğrafyasında yetişen bilim adamlarıdır. 

Dönemin bir diğer önemli Türk alimi ise Fergani’dir. Astronomi ve matematik alanında çalışmalar yapan Fergani, Tanrı Dağları ile Altay Dağları arasında kalan Türk bölgesi Fergana’da doğmuştur. Göktürk egemenliğinde olan bölge 8. yüzyılda tamamen Türkleşmiştir. “Astronomi ve Göksel Hareketlerin Prensipleri” adlı eseri, sistemli ve anlaşılır üslubuyla Batıda’da meşhur olmuştur. Fergani Batlamyus’un Almagest’ini özetlemiş ve bazı noktaları eleştirmiştir. Yeryüzünde kullanılan takvimler hakkında bilgi vermiştir.[13] “Astronomi’nin Öğeleri” başlığıyla verdiği bölüm, 15. yüzyıl sonlarına kadar Avrupa’da ana kaynak olmuştur. Eseri, Dante’nin “Convivio” adlı eserinin bazı bölümlerinde kaynak gösterilmiştir. Kesin bir veri olmasa da Fergani 900’lerin başına kadar yaşamıştır, denebilir. Halife Mem’un ve Mütevekkil dönemlerinde yaşamıştır. Meteorolojik bilgileri kullanarak Nil’in su akış miktarını ölçmesi için mütevekkil tarafından Fustat’a (Mısır) gönderilen Fergani, Usülü İlm-in Nücum ve el Kamil fil Usturlab adlı eserlerinde usturlab kullanımıyla ilgili o güne kadar bilinmeyen bilgiler vermektedir.[14]

Dönemin bir diğer önemli bilim adamı Ebu Maşer el-Belhi’dir. memleketi Belh’ten ayrılıp Bağdat’a gelmiş ve Kındi’den dersler almıştır. Eserleri Latinceye çevrilmiştir. Batı’da Albumasar adıyla tanınmaktadır.[15] 

Bu yüzyılda tıp alanında Ebubekir-er Razi’yi önemle hatırlatmalıyız. Tıp el kitabı “Mansuri”, hastanesinde uyguladığı tüm tedavileri kayıt altına aldığı ve yeni tedavileri yazdığı yirmi beş ciltlik eseri “Kitab-ül Havi fit-Tı”b ve Galen’i eleştirdiği “Şükuk–ala Calinus” adlı eserlerinin yanı sıra 200’e yakın eser yazmıştır. Ayrıca matematik, fizik, kimya alanlarında da eserleri vardır. [16] El-Razi, 865’te Tahran yakınlarındaki Rey’de doğmuştur. 930 civarında da Bağdat’ta vefat etmiştir. Latince adıyla Rhazes’in ellinin üzerinde eseri günümüze ulaşmıştır. En büyük yapıtı bütün tıp birikimini yazdığı ve öldükten sonra öğrencilerinin tamamladığı “Al-Havi” dir. En önemli eseri ise çiçek ve kızamık hastalıkları üzerine yazdığı eserdir. Razi’nin eserleri Latince, Yunanca, Fransızca ve İngilizceye çevrilmiştir.[17] Julius Hirschberg, er-Razi’nin “Kitabeṭ-Tıbb el-Mansuri”eserinde ışığa bakıldığında göz bebeğinin küçülme sebebinin açıklandığını belirtmektedir.[18]

Bu yüzyılda matematikte Benu Musa’nın oğulları olarak bilinen üç kardeş; Muhammed, Ahmed ve Hasan, Antik Yunan matematiğine merak sarmışlar ve Arşimet’in çember hesaplama yöntemini geliştirmişlerdir. Altmışlı sayı sistemindeki kesirlerde çok yüksek doğrulukta sonuçlara ulaştılar.Üçgen hesaplamalarında başarılı çalışmalar ortaya koydular ve Halife Memun’un sarayında bilimsel çalışmalar yaptılar.[21]

Musa oğulları ile aynı dönemde yaşamış olan İshak el-Kındi’nin (?-870), doğa bilimlerinde olağanüstü başarılı çalışmaları vardır. Kindi, Aristo’nun bütün öğretilerini, onun öğrencisi Theophrast’ı kaynak alarak çalışmıştır. Sıcaklık-hacim-genleşme konularında çalışmıştır.Rüzgar hakkında açıklaması şöyledir: “Güneş’in kuzey yarım küre üzerinde olduğu sırada, orada bulunan hava, sıcaklık nedeniyle genleşir ve güneye doğru akarak orada bulunan soğukluk nedeniyle küçülür.” Kindi’nin rüzgarın oluşumu hakkındaki bu açıklaması, bu alanda öncü kabul edilen George Hadley (1685-1744) ve Immanuel Kant’ın (1724-1804) açıklamalarıyla uyum göstermektedir.125265 yapıtı bulunan, ilk Müslüman-Arap Filozofu denen ve Batı’da Alkindus olarak bilinen El Kındi’ye (803-873) atfedilmiştir. Bunlar arasında meteoroloji, özgül ağırlık, ışığın yansıması gibi konuları işleyen eserler yer almaktadır.[22] Dönemin bir diğer önemli doğa filozofu Bahr-el Cahiz’dir (?-888) Cahiz gelgit olayını şöyle açıklamıştır: “Ay ile denizin ilişkisi mıknatıs ile demirin ilişkisi gibidir. Ay hareket ettikçe ve döndükçe suyu kendisine doğru çeker. ” [23]

Sabit Bin Kurra, astronomi ve matematikte elde ettiği başarılar ile döneminde meşhur alimlerden biri haline gelmiştir. Gece gündüz süreleri hakkındaki ölçümleri iyileştirmiştir. Pythagoras Teoremini her türlüüçgen için genelleştirmişse de bu başarı ilerleyen yüzyıllarda aynı yöntemi kullanan John Waills’e (1616-1703) atfedilmiştir. Ayrıca torunu İbrahim bin Sinan ile birlikte yamuk çizgiselliği keşfetmiştir. Aynı yüzyılda Ebu Kamil Şuca da matematikte yedinci derece denklemleri bularak Avrupa’yı uzun yıllar etkileyen alimlerden olmuştur. Onu Latince’ye çeviren Pisalı Leonardo, eserindeki problemlerden bazılarını harfiyen Ebu Kamil Şuca’dan almıştır.[24]

Ebu Hanife el-Dineveri’nin (815-895) “Bitkiler Kitabı” (Kitab en-Nebat) bu dönemin en önemli eserlerinden biridir. Sekiz ciltlik bu eserle ilgili çalışmalar, Dineveri’nin çalışmalarının Dioskurides’in “Materiamedica” eserine yakın kalitede olduğunu gösterir. Materiamedica, ilaç yapımında kullanılan bitkilerin nasıl buluncağını tarif ederken, Dineveri, hangi bitkinin hangi hastalığın tedavisinde kullanıldığını aktarır. Eser, Bitkileri fizyolojik yönden iyi tanımlarken, şekil ve karşılaştırma tablolarına yer vermesiyle önemli bir bilimsel kaynaktır.[25]

Fizik ve teknoloji alanında Endülüslü Abbas bin Firnas (810 – 887) isminden burada mutlaka bahsedilmelidir. Firnas, insanlık tarihinde, kendi üretimi bir aletle ve gerçek büyük kuş kanadı kullanarak uçmayı başaran ilk kişidir. [25] Aynı zaman fizik ve özellikle aerodinamik alanında pek çok çalışma yapmış ve ün kazanmıştır. Bu başarılarından dolayı İspanya’da bir havaalanına onun adı verilmiştir.

NOTLAR: 

  1. 106 Yıldırım, 2012: 89.
  2. 107 Bayraktar 2012: 36.
  3. 108 Gökdoğan, 2008: 35.
  4. 109 Watt, 2013: 38
  5. 110 Sezgin, 2008: c1,11.
  6. 111 Sezgin, 2008: c1, 13
  7. 112 Gökdoğan, 2008: 40.
  8. 113 Açıkgenç, 2006: 87.
  9. 114 Sayılı 1965: 123-124.
  10. 115 Watt, 2013: 57.
  11. 116 Watt, 2013: 44.
  12. 117 Tez 1991, 73-74.
  13. 118 Gökdoğan, 2008: 46
  14. 119 Açıkgenç, 2006: 86.
  15. 120 Açıkgenç, 2006: 86.
  16. 121 Açıkgenç, 2006: 113.
  17. 122 Watt, 2013: 63.
  18. 123 Sezgin, 2008: c1, 17.
  19. 124 Sezgin, 2008: c1,14.
  20. 125 Sezgin, 2008: c7, 242-243.
  21. 126 Tez, 1991: 105.
  22. 127 Sezgin, 2008: c1, 14
  23. 128 Sezgin, 2008: c1, 17.
  24. 129 Sezgin, 2008: c1, 18.
  25. 130 Çelik, 2014: 73.
Reklam (#YSR)