Ahî Evran

1171 ( Hoy – Selçuklu Devleti [İran] ) – 12 Nisan 1261 ( Kırşehir – Anadolu Selçuklu Devleti)

Ahî Evran namıyla bilinen Şeyh Nasirüddin Mahmud Ahî Evran bin Abbas, Dünyanın ilk ve en kapsamlı esnaf, zanaat ve sanatkar oluşumu olan Ahi Teşkilatının kurucusu ve lideri, Debbağların (Dericilerin) piri, filozof ve mutasavvuf. Anadolu coğrafyasında Nasreddin Hoca, Azerbaycan coğrafyasında Molla Nasreddin olarak bilinen halk miti olduğu düşünülen kişi.
 
Ahî Evran, Şeyh Mahmud’un namıdır ve Eski Türkçede Ahi, Ağı, Eyi (İyi) dost, barışçıl ve uyumlu anlamında; Evran (Evren, Uzay, Kainat, bütünlük) anlamındadır. Ahi Evran namıyla “Evrenle-Herşeyle Dost” anlamı çıkarılabilir. 
Ahi Evran, doğum tarihi net olmamakla beraber ölüm ve yaş aralığı hesabından 1171 tarihinde Hoy şehrinde doğduğu düşünülmektedir. Günümüz İran’ın da bulunan Hoy şehri; Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’den beri Türkmen – Oğuz yerleşkesidir.
Ahi Evran ilk yıllarını Hoy’da geçirmiştir. Eğitimi için Horasan ve Mevera’ün-nehir ( İki nehir arası ) bölgesine gitmiştir. Horasan bölgesi Türk İslam anlayışının filizlenip yeşerdiği bir bölgedir ve Hoca Ahmed Yesevi’nin ardılları ve talebelerinin etkin olduğu bir bölgedir.   
 İlim tahsilini olgunlaştırmak isteyen Mahmud otuzlu yaşlarında , (takribi 1203 veya 1204) dönemin en gözde eğitim şehri olan Bağdat’a gelmiştir. Evhaddü’d Din Kirmanî isimli alimle tanışan ve istifade eden Mahmud, yine onun tavsiyesiyle Abbasi halifesi Nasır Lidinillah tarafından kurulan Fütüvvet (Alçakgönüllülük) Teşkilatına girmiş ve önemli kişilerle temas etmiştir.
Ahi Evren, 1205 yılında Kermani nin kızı Fatma Bacı ile evlendi. Fatma Bacı eşinin telkinleriyle ilk kadın locası olan Bacıyan-ı Urum ( Anadolu Bacıları) teşkilatını kurarak toplumda kadın rolünü güçlendirmiştir.
 
Bağdat hem Abbasi Halifeliğinin merkezi olması bakımından hem de her türlü ilim merkezi olması bakımından önemli bir merkezdi. Ahi Evran, Bağdat’ın çok yönlülüğünden faydalanarak bilgi birikimini güçlendirmiştir.    
1204 senesinde Anadolu Selçuklu devletine geçerek Kayseri’ye yerleşmiştir. Bağdat’ta iken dahil olduğu Fütüvvet Teşkilatından ilham alarak daha kapsamlı ve etkin bir teşkilat olan Ahiliği oluşturmuştur. Aynı zamanda Derici olan Ahi Evran teşkilat içinde esnaf olarak liderlikle beraber teşkilat mensubu bir esnaftı. 

Teşkilat Anadolu Selçuklu Hükümdarı Keyhüsrev tarafından desteklenen Ahilik Teşkilatı, Kayseri şehrinde birçok sanat ve zanaatın icra edildiği bir alan yaratmıştır. Bu teşkilat yapısı hızlı bir şekilde Anadolu’da dağılarak esnaf ve zanaatkarlar topluluğu haline gelmiştir. 

Ahilik teşkilatı, esnaf dayanışmasının yanı sıra esnaflara karşı ciddi yaptırımlar vererek esnaflar arasında yaşanabilecek haksız rekabetin önüne geçmiş, esanfın toplum nazarında ki itibarını artırmış ve yardımlaşma anlayışı ile toplumda fakir fukarayı destekleyen bir yapı haline sokmuştur. Günümüzde kullandığımız “Pabucunu Dama Atmak” gibi bazı atasözleri o dönemden kalmıştır. Haksız rekabet yaratan ve komşularıyla iyi geçinmeyen esnafın pabucu dama atılarak veya topluma karşı hileli veya bozuk ürün satışı yapan esnaf ise eşeğe ters bindirilerek bütün şehre tehşir edilmesi en dikkat çekici yaptırımlardandı. Yaptırımlar,  çoğunlukla örf merkezliydi.   

Kayseri’de 20 sene kadar bulunan Ahi Evran 1227 – 1228 aralığında Anadolu Selçuklu başkenti Konya’ya yerleşmiştir. Dönemin hükümdarı I. Alaeddin Keykubat tarafından sevilmekte ve saygı duyulmaktaydı. Konya’da iken Şems Tebrizi ve Mevlana ile aralarında ciddi bir çekişme olduğu bilinmektedir.    

I. Alaeddin Keykubad’ın suikast sonucu öldürülmesi sonrasında yeni hükümdar II. Gıyaseddin Keyhüsrev, Türkmen teşkilatı olan Ahiler üzerinde  baskı kurmaya başladı ve birçok kişiyi cezalandırdı. Ahi Evran bu süreçte hapsedildi. 

Iı. Gıyaseddin Keyhüsrev’in 1245 senesinde ölümü sonrasında serbest bırakılan Ahi Evran, önce Denizli’ye ardından Antalya gibi bazı şehirlere geçen Ahi Evran en sonunda Kırşehir’e geçmiştir.       

Bu olaydan sonra da Kırşehir’e gidip yerleşir ve hayatının sonuna kadar (15 yıl ) burada kalır.

Hacı Bektaş-i Veli Velayetname isimli eserinde, Kırşehir’e sık sık gidip Ahi Evran ile görüştüğü ve onunla yaptığı sohbetleri anlatmaktadır.   

Bazı araştırmacılara göre Ahi Evran, Moğol baskınlarından ve baskılarından ciddi derece zarar görmüştür. Bir Moğol saldırısı sonrasında kendisinin ve eşinin şehit edildiği düşünülmektedir. 

Düşük ihtimalli bir kanıya göre de Moğol baskınından kurtulup  Antalya’ya yerleştiği ve burada öldüğü düşünülmektedir.   

Mevlana’nın diğer oğlu Sultan Veled Ahi Evran ölümü üzerine bir rubai yazmıştır ve rubaide Ahi Evran’ın ölümünü geçen parçalı ay tutulması ile işaret etmiştir. Bu veriye dayanarak İÜ Fen Fakültesi Astronomi Bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Tarık Gökmen’in yaptığı bir çalışmaya göre bu tarih 12 Nisan 1261 tarihidir.   

Kendisinden yüzyıl kadar sonra yaşamış olan ünlü seyyah İbn-i Batuta; Burdur, Gölhisar, Ladik, Milas, Gerçin, Konya, Niğde, Aksaray, Kayseri, Sivas, Gümüş, Erzincan, Erzurum, Birgi, Tire, Manisa, Balıkesir, Bursa, Görele, Geyve, Yenice, Mudurnu, Bolu, Kastamonu, Sinop gibi Anadolu şehirlerindeki ahi zaviyelerinden bahsetmekte ve buralarda misafir olduğunu zikretmektedir

Ahi Evran Kültünde Mit Yaratma;  

Mudurnu’daki tabakların (sepicilerin) inanışına göre Ahi Evren Muhammed’in ve Ali’nin çağdaşı olup, buradan derlenen bir anlatıda ‘Evrenler (ejderhalar) gibi savaştı’ diye Ali ona kızını vermiş; Medine’de düğünü yapılmıştır. Gelen koyunların derisi yığılmış; Ahi Evren onları sepilemiş, boyamış, çehiz gibi asmış. Ali kamçısı ile bu derileri perdahlamış. İşte, sepicilere göre, açıcıların piri de Ali sayılır. Ahi Evren’e peygamber dua etmiş: ‘-Senin izninle olsun otuz iki saat’ demiş. İşte bunun için deriden otuz iki sanat sayarlar, hepsi Ahi Evren’i pir tanırlar. Onların hepsinin kalfalarına tabakların şeyhleri peştamal kuşatırlardı.

 

Kaynakça 

 Mikail Bayram, Ahi Evren ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu, Konya 1991, s.135

 Salih Özkan, Türk Eğitim Tarihi, Nobel Yayım Dağıtım, 2.basım Mart 2008, s.44 ISBN 978-605-395-089-9

 Pek çok kaynakta Ahiliğin ilk Kırşehir’de kurulduğu yazmaktadır ancak bu bilgi yanlıştır. Mikail Bayram bu tespiti Evhaddü’d Din Kirmani’ye dayandırmaktadır. Ayrıca bkz: Mikail Bayram, Ahi Evren ve Ahi Teşkilâtının Kuruluşu, Konya 1991, s.82

ahiyan.org. “Ahi Evran”. 22 Ağustos 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. (Türkçe) (21 Mart 2012).

 *huseyingazi.org.tr. “Ahi Evren”. 2 Şubat 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. (Türkçe) (21 Mart 2012).

 *sosyalarastirmalar.com. “Ahi Evren Veli’nin Doğduğu Şehir Hoy: Farsça ve Arapça Kaynaklara Göre”. (Türkçe) (21 Mart 2012).

 Salih Özkan, age s.46

 Mikail Bayram / Ahi Evren – Mevlana Mücadelesi / 3. Baskı, pages.207

 Fuat Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar Ankara 1984 s.211

 Özhan Öztürk. Folklor ve Mitoloji Sözlüğü. Phoenix Yayınevi. Ankara, 2009 s. 795

 

Reklam (#YSR)