ONUNCU YÜZYILDA TÜRK – İSLAM BİLİM GELİŞMELERİ

YAZAN: DENİZ KAYIKÇI 

Bu yüzyılın en önemli alimi Farabi et-Turki’dir (874-950). Türkistan’ın Farab şehri yakınlarındaki Vesiç kasabasında doğmuştur. Ana yurdunda iyi bir eğitim aldıktan sonra Merv, Belh, Semerkand ve Buhara gibi şehirleri gezerek Bağdat’a ardından da Hamdani emiri Seyfüddevle’nin yanına yerleşmiştir. Sultan’ın ikramlarına karşın yalnızca günlük ihtiyacı kadarını almış ve sade bir hayat sürmüştür. Kesin olmamakla birlikte Türk kıyafetlerinden başka kıyafet giymediği söylenir.[1] Farabi, tıp dışında tüm alanlarda eserler vermiştir. Felsefe ve ilahiyatla ilgili yüzden fazla eser kaleme almış ve en önemli çalışmalarını fizik alanında yapmıştır. Dönemin en önemli mekanik problemlerinden olan “boşluk” kavramıyla ilgili deneyler yapmış ve makaleler yayımlamıştır. Bilimsel açıdan başarılı deneye dayalı yöntemin pek bilinmediği Orta Çağ’da bu yöntemi kullanarak bilgi vermek bir ilki teşkil eder. Boşlukla ilgili çalışmalarının Roger Bacon’u etkilediği, Bacon’un 13.yy’da ortaya koyduğu boşluk prensiplerini Farabi’nin makalesinden etkilenerek oluşturduğu düşünülmektedir. Felsefi düşüncelerinde ise Aristo okulu öğretilerini benimsemiş ve onları geliştirmiştir.[2] Farabi, en basit kavramdan başlayarak alem kavramını incelemiş, bu bağlamda fizik, matematik, astronomi gibi alanların yanı sıra psikoloji, mantık, felsefe alanlarında da sayısız eser bırakmıştır.[3] Farabi’nin kurduğu düşünce sistemi, İbn-i Sina’ya kadar uzanan bir düşünce okulunun kurulmasını sağlamıştır. 

Ebu Vefa el Buzcani (940-997) Horasan’a bağlı Buzcan kasabasında doğmuştur. Temel eğitimini Buzcan’da aldıktan sonra Bağdat’a göçmüş ve önemli alimlerden ders almıştır. Buzcani’nin en önemli özelliği, dönemin diğer alimleriyle iletişim kurarak fikir alışverişi yapmasıdır. Mesela, Biruni ile yazışmaları ünlüdür. “El Mecisti” adlı eserinde, ekliptik eğimi hesaplamış ve Brahe’den (1546-1601) önce Ay hareketlerini gözlemlemiştir. Bulduğu parametreler Avrupa’da birkaç yüzyıl kabul edilmiştir. Aydaki kraterlerden birisi onun adını taşımaktadır. Trigonometrik elementlerin sistematik olarak ilk ele alınışına EbuelVefaʾ Muhammed bin Muhammed el- Buzecani’de (940-998) rastlamaktayız. Ayrıca Buzcani’nin yüzer pusulayı geliştirilmesi ile denizcilikte yeni ufuklar açıldı. [4] Buzcani, trigonometride fonksiyonları bir bütün olarak ele almıştır. sinüs çizelgesi değerlerini her dörtte bir dereceye göre vermektedir. Burada esas itibariyle söz konusu olan problem, küresel bir üçgenin açılarından hareketle kenarlarını hesaplamaktır. Görünen o ki, bu problemin çözümünde öncelik Ebu el Vefaʾya aittir. Buzcani’nin bir diğer orijinal katkısı astronomide karşılaştığı küresel üçgenler sorununu çözdüğü trigonometri katkısıdır. Tanjant ve sekant fonksiyonlarını açıklamış ve on beş dakikalık aralıklarla açıların yaylarını veren sinüs fonksiyonlarının tablolarını vermiştir. Trigonometrinin ayrı bir disiplin olmasına önemli katkı sağlamıştır. Açıların sinüs ve kosinüs hesaplarını veren formülleri de o bulmuştur. Ayrıca Diophantos’un “Arithmatica” adlı eserini çevirerek bilim dünyasına kazandırmıştır.[5] Buzcani, Amcası Amr el Mugazili’den matematik dersleri alarak başladığı yolculuğu geometride yeni buluşlar yaparak bilim dünyasındaki yerini taçlandırmıştır. 

Matematik tarihinde Albategnius olarak bilinen el-Battani (858-929) Hiparkos ve Batlamyus’un çalışmalarından yola çıkarak Trigonometri’yi geliştirmiştir. Onun çağdaşı el – Kerhi ise daha çok yüksek dereceli terimlerle yapılan hesaplamalarla ilgilenmiştir. “Pascal üçgeni” olarak bilinen sayı düzenlemesi, Fransız filozof ve matematikçi Pascal’a atfedilse de Pascal’dan sekiz yüz yıl önce el – Kerhi tarafından icat edilmiştir. Bugün matematik tarihiyle ilgili araştırmalar göstermiştir ki; Latinceye çevrilen ilk eserlerde bu üçgen Pascal’dan çok daha önce kullanılmıştır.[6]

10. yüzyılda matematiğin önemli simalarından birisi de Ebu Sehl Veycan bin Rustem el-Kuhi’dir. (?-990).”Barkar Tamm” adlı pergeli keşfetti. Opergel sayesinde bir çok denklemin çözümüne ulaşıldı. Ayrıca, sonlu bir düz çizgi üzerinde sonsuz devam eden bir hareketin olup olamayacağına ilişkin probleme geometrik bir açıklama bulmaya çalıştı.[7]

10. yy’da astronomi alanında ekliptik eğim sabit mi yoksa değişken mi tartışması başlamıştır. Bu tartışmadan gelinen yüksek düzey anlaşılmaktadır. İbrahim bin Sinan, 946 yılında ekliptik eğimin sabit olmadığı görüşünü savunurken, elli yıl sonra, Hamid bin el-Hıdır el-Hucendi bu konuyu araştırmak için özel kurulan bir rasathanede yaklaşık 20 metre yarıçapındaki bir sekstantla uzun yıllar çalışarak, ekliptik eğimin sürekli bir şekilde küçüldüğü bilgisine ulaşmıştır. Ahmed bin Muhammed es-Siczi ve Cafer bin Muhammed bin Cerir daha o yüzyılda merkezde güneşin bulunduğu bir sistem ve Dünya’nın kendi ekseni etrafında döndüğünü savunmuşlardır. Aynı sıralarda Abdurrahman eş-Şufi’nin (903-986) sabit yıldızlar astronomisi konusundaki eseri ortaya çıkmıştır. Bu eserinde eş-Şufi, Hipparchos ve Ptoleme tarafından yapılan çalışmaları geniş ölçüde geliştirmiştir. Ayrıca Bu esere uygun bir de gök küresi tasarlamıştır. Astronomi alanında, Ebu Cafer Muhammed bin el-Hüseyin el-Hazin (10. yüzyılın ilk yarısı) tarafından icat edilen “Zic eş-şafa” isimli alet de çok önemlidir. Aritmetik hesaplamaya gerek kalmadan boylam hesaplamasına yarayan bu alet Bu alet, “Aquatorium” adı ile Avrupa’da 16. Yüzyıla kadar kullanılmıştır.[8] Abu Hamid bin el-Hıdr el-Hucendi (10. Yüzyılın ikinci yarısı), ekliptik konusunda, Rey kentinde Buveyhi Prensi Fahreddevle (976-991) tarafından kurdurulan rasathanede çalışmış ve günümüze çok yakın değerler elde etmiştir.[9] 

965’te dünyaya gelen ibn-Heysem’in de hakkını teslim etmek gerekir. Yaklaşık 15 eser yazmıştır. Bunların en önemlisi Kitab-ül Menazır’dır. Euklides’in ve Ptolemaios’un ışığın gözden nesneye doğru çıktığı tezini ilk çürüten de kendisidir. Parabolitik ve küresel aynalarla ilgili çalışmış ve ışığın kırılması ile ilgili çalışmaları sonrasında atmosfer yüksekliği ile ilgili hesaplamalar yapmıştır. Büyüteçilkesini buldu, dört bilinmeyenli denklem çözümünü içeren el-Hazen problemi [10] olarak bilinen sorunsala yoğunlaştı. İbn el-Heysem sonsuz küçükler hesaplamalarında önemli çalışmalar yaptı. Arşimed, Sabit bin Kurra, İbrahim bin Sinan b.Sabit ve Ebu Sehl el-Kuhi’yi aşarak, “parabollerin kendi eksenlerinin herhangi birisi etrafında dönmesiyle ve daha sonra özellikle bir parabol parçasının dönmesiyle ortaya çıkan” paraboloitleri de hesaplamıştır. [11]

Tıp alanında çok önemli gelişmeler bu yüzyılda ortaya çıkmış ve tıbbi yayınlarda önemli bir artış görülmüştür. Bu eserler Ali bin el-Abbas el-Mecusi’nin (932 – 994) “Kamil eş-Sınaa t-Tıbbiyye” (İlk kanser ameliyatı anlatılır), Abbas-el Mecusi, Şiraz’da tıp eğitimini tamamlamış ve doktor olarak araştırmalarına devam etmiştir. Birikimlerini Kamilüs-Sırati Tıbbiye adlı eserde toplamış ve yıllarca Batı’da kaynak olarak okutulmuştur.[12] Ebu el-Kasim Halef bin Abbas ez-Zehravi’nin (936 – 1013) “et-Tasrifli-men Acizean et-Telif ” ve Ebu elHasan Ahmed bin Muhammed at-Taberi’nin (838 – 923) “el-Mulacat el-Bukratiyye” isimli eserleridir. [13] Tıp alanında Müslüman İspanya’nın bu yüzyılda yetiştirdiği en büyük alim Zehravi’dir. Zehravi’nin cerrahi ve tıp aletlerini tanıttığı eseri tıbbın bu alanına en önemli Arapça katkıdır.

Abbas el-Mecusi’nin eseri Constantinus Africanus tarafından 11. yüzyılda Salerno’da “Liber Pantegni” adıyla Latinceye çevrilmiştir ve Avrupa’da yüzlerce yıl orijinal eser gibi görülmüştür. Zehravi’nin “Et-Taşrif” isimli eserinde cerrahlığın işlendiği 30. Bölüm, 12. yüzyılda Cremonalı Gerhard tarafından Latinceye çevrilmiştir. Bu yüzyılda tıp alanındaki en çarpıcı eser, Ammar b. Ali el-Mevşıli’nin eseridir. Bu eserde açıkça ve fotoğraflarla anlatılan altı katarakt ameliyatı, tıp tarihinde ilktir ve 1800lere kadar eşine rastlanmamıştır. Ayrıca sarkık iris tabakasını alması ve bununla birlikte görme yetisinin kaybolmaması da çok önemli bir veridir. [14]

NOTLAR: 

  1. Gökdoğan, 2008: 48.
  2. Gökdoğan, 2008: 50.
  3. Açıkgenç, 2006: 96.
  4. Gökdoğan, 2008: 57.
  5. Gökdoğan, 2008: 58.
  6. Tez, 1991: 75.
  7. Sezgin, 2008: c1, 21.
  8. Sezgin, 2008: c1, 20.
  9. Sezgin, 2008: cII, 25.
  10. Belirli bir yerde bulunan bir nesnenin resminin, belirli bir yerde bulunanbir göze ulaşacağı yansıtma noktasını dairesel bir konkav aynada hesaplamak İbn el-Heysem tarafından sorulan ve çözülen bir problemdir.
  11. Watt, 2013:59
  12. Açıkgenç, 2006: 113.
  13. Watt, 2013: 64.
  14. Sezgin, 2008: c1, 23.

KAYNAKLAR: 

Gökdoğan, M., Demir, R., Unat Y., (2012), Osmanlılar’da Bilim Ve Teknoloji. Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara.

Açıkgenç, A. (2006). İslam Medeniyetinde Bilgi ve Bilim. İSAM yayınları, İstanbul. American Association Of Museums (AAM) Curators Committee (CURCOM), A Code of Ethics for Curators 15.07.2008), New York.

Sezgin, F. (2008). İslam’da Bilim Ve Teknik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları, İstanbul.

Reklam (#YSR)