Atom Bombası Tarihi

 

Atom bombası ve nükleer bombalar, patlayıcı enerji kaynağı olarak nükleer reaksiyonları kullanan güçlü silahlardır. Bilim adamları ilk olarak II. Dünya Savaşı sırasında nükleer silah teknolojisini geliştirdiler. Atom bombaları savaşta sadece iki kere ABD tarafından İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Japonya’ya karşı, Hiroşima ve Nagazaki’de kullanılmıştır.

Savaşın ardından nükleer silahların yayıldığı bir dönem izledi ve Soğuk Savaş sırasında ABD ve Sovyetler Birliği küresel bir nükleer silahlanma yarışında üstünlük için birbirleriyle yarıştı.

Nükleer Bombalar ve Hidrojen Bombaları

1938’de Almanya’nın Berlin kentindeki bir laboratuvarda nükleer fizikçiler olan Otto Hahn, Lise Meitner ve Fritz Strassman nükleer füzyonu keşfettikten sonra ilk atom bombasının önü açıldı.

Bir radyoaktif madde atomu daha hafif atomlara ayrıldığında, ani ve güçlü bir enerji salınımı olur. Nükleer füzyonun keşfi, silahlar da dahil olmak üzere nükleer teknolojilerin olasılığını ortaya çıkardı.

Atom bombaları enerjilerini füzyon reaksiyonlarından alan silahlardır. Termonükleer silahlar veya hidrojen bombaları, nükleer füzyon ve nükleer füzyonun bir kombinasyonuna dayanır. Nükleer füzyon, iki daha hafif atomun enerjiyi serbest bırakmak için birleştiği başka bir reaksiyon türüdür.

Manhattan Projesi

II. Dünya savaşı sırasında ABD hükümeti tarafından yürütülen fonksiyonel bir atom bombası geliştirmeye yönelik projenin adıydı. Manhattan Projesi, Alman bilim adamlarının 1930’lardan beri nükleer teknoloji kullanan bir silah üzerinde çalıştıkları korkularına yanıt olarak başladı.

28 Aralık 1942’de Başkan Franklin D. Roosevelt, nükleer araştırmalar üzerinde çalışan çeşitli bilim insanlarını ve askeri yetkilileri bir araya getirmek için Manhattan Projesi’nin oluşturulmasına izin verdi.

Atom Bombası’nı kim icat etti?

Manhattan Projesi’ndeki çalışmaların, “atom bombasının babası” olarak bilinen  fizikçi J. Robert Oppenheimer yönetiminde, New Mexico’daki Los Alamos’ta gerçekleştirildi.

16 Temmuz 1945’te Alamogordo, New Mexico yakınlarındaki uzak bir çölde, Trinity Testi adıyla ilk atom bombası başarıyla patlatıldı. Bu patlama 15 km yüksekliğinde muazzam bir mantar bulutu yarattı.

Hiroşima ve Nagazaki Bombalamaları

Los Alamos’taki bilim adamları 1945’e kadar, “Küçük Çocuk” adı verilen uranyum tabanlı tasarım ve “Şişman Adam” adı verilen plütonyum tabanlı iki farklı atom bombası geliştirdiler. 

Avrupa’daki savaş nisan ayında sona ermişken, Japon kuvvetleri ile ABD birlikleri arasında Pasifik’teki çatışmalar devam etmekteydi. Temmuz ayı sonunda Başkan Harry Truman, Japonya’nın Potsdam Deklarasyonu’na teslim olmasını istedi. Japonya teslim olmazsa, deklarasyon “hızlı ve kesin yıkım” sözü verdi.

6 Ağustos 1945’te Amerika Birleşik Devletleri, “Enole Gay” isimli ilk atom bombasını, Japonya’nın Hiroşima kenti üzerine B-29 tipi bir bombardıman uçağından attı. Atom bombası yaklaşık 13 kiloton kuvvetle patladı. Şehrin beş mil karesini düzleştirdi ve anında 80.000 insanı öldürdü. On binlerce kişi daha sonra radyasyona maruz kaldığı için ölecekti.

Japonlar hemen teslim olmadıklarından, ABD üç gün sonra Nagazaki şehrine ikinci bir atom bombası attı. “Fat Boy” isimli bomba yaklaşık 40.000 kişinin ölümüne sebep oldu.

Nagazaki ikinci bombanın asıl hedefi değildi. Amerikan bombardıman uçakları başlangıçta Japonya’nın en büyük mühimmat tesislerinden birine sahip olduğu Kokura şehrini hedeflemişti, ancak ateşli bombalamalardan çıkan duman Kokura’nın üzerinde gökyüzünü kapatmıştı. Amerikan uçakları daha sonra ikinci hedefleri olan Nagazaki’ye döndüler.

“Yeni ve en acımasız bir bomba”nın yıkıcı gücüne atıfta bulunan Japon İmparator Hirohito, ülkesinin 15 Ağustos’ta teslim olduğunu duyurdu. 

Soğuk Savaş

ABD, II. Dünya Savaşı’ndan hemen sonraki yıllarda nükleer silah sahibi tek ülkeydi. Sovyetler başlangıçta nükleer savaş başlıkları inşa edecek donanım ve hammaddeden yoksundu.

Bununla birlikte, sadece birkaç yıl içinde SSCB, uluslararası casusluk yapan bir casus ağı aracılığıyla, füzyon tarzı bir bombanın taslaklarını elde etmiş ve Doğu Avrupa’daki bölgesel uranyum kaynaklarını keşfetmişti.

29 Ağustos 1949’da Sovyetler ilk nükleer bombalarını test etti.

Amerika Birleşik Devletleri 1950’de daha gelişmiş termonükleer silahlar geliştirmek için bir program başlatarak yanıt verdi. Soğuk Savaş silahlanma yarışı başlamıştı. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği’nin yaptığı nükleer test ve araştırmalar Dünya’yı iki kutuplu bir hale getirmişti.

Küba füze krizi

Önümüzdeki birkaç on yılda, her biri dünyanın süper gücü olan ABD ve SSCB, on binlerce nükleer savaş başlığını stoklayacaktı. Büyük Britanya, Fransa ve Çin gibi diğer ülkeler de bu süre zarfında nükleer silah geliştirdi.

Dünya Ekim 1962’de nükleer savaşın eşiğine geldi. Sovyetler Birliği, ABD kıyılarına sadece 90 mil uzaklıktaki Küba’ya nükleer silahlı füzeler yerleştirdi. 13 gün süren ve Küba Füze Krizi olarak bilinen bu olay askeri ve siyasi bir soğukkanlılıkla sıkıntı yaratmadan sonuçlandı.

Başkan John F.Kennedy, Küba çevresinde bir deniz ablukası çıkardı ve ABD’nin algılanan bu tehdidi etkisiz hale getirmek için gerekirse askeri güç kullanmaya hazır olduğunu açıkça belirtti.

ABD, Sovyet lideri Nikita Kruşçev’in Küba füzelerini kaldırmaya yönelik bir teklifte bulunarak ABD’nin Küba’yı işgal etmeme vaadinde bulunmasıyla büyük bir savaş ortaya çıkmadan durdurulmuş oldu.

Üç mil ada

Birçok kişi, II. Dünya Savaşı sırasında ve sonrası olan 1950’lerde, Pasifik’te yapılan kapsamlı nükleer silah testlerinden sonra oluşacak nükleer serpintiden (nükleer bir patlamadan sonra çevreye yayılan radyasyonun sağlık ve çevresel etkileri) endişe duydu.

Antinükleer hareket 1961’de Soğuk Savaş’ın zirvesinde toplumsal bir hareket olarak ortaya çıktı. Başta aktivist Bella Abzug tarafından düzenlenen 1 Kasım 1961’deki Kadınlar için Barış Grevi gösterileri sırasında, ABD’deki 60 şehirde 50.000 kadın nükleer silahlara karşı gösteri yürüyüşü yaptı.

Nükleer karşıtı bu hareketin sonrasında nükleer reaktörlere karşı yapılan gösterileriyle birlikte 1970 ve 1980’lerde tekrar dikkatleri üzerine çekti. Öyle ki 1979 senesinde Pensilvanya’da bulunan Üç Mil Adası’ndaki nükleer santralde kaza meydana geldi.

1982’de, bir milyon insan New York’ta yürüyüş yaparak nükleer silahları protesto ederek Soğuk Savaş ve devamındaki nükleer silahlanma yarışına bir son verilmesi çağrısında bulundu. Bu protesto, Amerika Birleşik Devletleri tarihindeki en büyük siyasi protestolardan biriydi.

Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması (NPT)

Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği, 1968’de nükleer silahların daha fazla yayılmasını durdurmak için uluslararası bir anlaşma müzakere edilmesinde öncülük etti.

Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması (Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması veya NPT olarak da bilinir) 1970 yılında yürürlüğe girdi. Dünya ülkelerini nükleer silah devletleri ve nükleer olmayan silah devletleri olmak üzere iki gruba ayırdı.

Nükleer silah devletleri, o sırada nükleer silahlara sahip olduğu bilinen beş ülkeyi içeriyordu: ABD, SSCB, Büyük Britanya, Fransa ve Çin.

Anlaşmaya göre, nükleer silah devletleri nükleer silah kullanmama veya nükleer olmayan devletlere nükleer silah edinme konusunda yardım etmede anlaştılar. Ayrıca nihai silahsızlanma hedefi ile nükleer silah stoklarını yavaş yavaş azaltmayı da kabul ettiler. Nükleer olmayan silah devletleri nükleer silah edinmemeyi veya geliştirmemeyi kabul etti.

Sovyetler Birliği 1990’ların başında çöktüğünde, hala Doğu Avrupa ve Orta Asya’ya dağılmış binlerce nükleer silah vardı. Silahların çoğu Belarus, Kazakistan ve Ukrayna’da bulunuyordu. Bu silahlar devre dışı bırakıldı ve Rusya’ya geri gönderildi.

Yasadışı Nükleer Silah Devletleri

Bazı ülkeler kendi nükleer silah cephanelerini geliştirme arzusundan vazgeçmediler ve hiçbir zaman NPT’yi imzalamadılar.

Hindistan, 1974’te NPT dışında bir nükleer silahı test eden ilk ülke oldu.

NTP’de imzası olmayan diğer ülkeler: Pakistan, İsrail ve Güney Sudan’dır. Pakistan’ın bilinen bir nükleer silah programı mevcuttur. İsrail’in nükleer silahlara sahip olduğuna inanılmaktadır, ancak nükleer silah programının varlığını hiçbir zaman resmi olarak doğrulamamıştır veya reddetmemiştir. Güney Sudan’ın nükleer silaha sahip olduğu bilinmiyor olsa da varlığına inanılıyor.

Kuzey Kore

Kuzey Kore başlangıçta NPT anlaşmasını imzaladı, ancak 2003 yılında anlaşmadan çekildiğini açıkladı. 2006’dan bu yana, Kuzey Kore nükleer silahları açıkça test ederek çeşitli uluslardan ve uluslararası organlardan yaptırımlarla caydırılmaya çalışıldı. 

Kuzey Kore 2017’de iki ABD menzilli kıtalararası balistik füzeyi test etti. Eylül 2017’de Kuzey Kore, kıtalararası bir balistik füzenin üstüne sığabilecek bir hidrojen bombasını test ettiğini iddia etti.

İran, NPT’yi imzalarken, kısa sürede nükleer silah üretimine başlayabileceğini söylemektedir.

Reklam (#YSR)