20. Yüzyıldaki Rus Edebiyatı

Rus edebiyatı dünya edebiyatında özel bir yere sahiptir. 20.yüzyılı Rus edebiyatı ‘Gümüş Çağı’ olarak adlandırılan parlak bir Rus kültürünün çiçeklenmesi ile karakterize edilmektedir. Bu dönemde Rusya’nın karakteristik özelliği olarak da derin çelişkileri söyleyebiliriz. Arka arkaya yeni yetenekli yazarlar ve şairler ortaya çıkmıştı. 20. yüzyılın başında Rus kültürünün gelişmesi üzerinde büyük etkisi olan dine ilgi yeniden gündeme gelmişti. Yazarların ve şairlerin dikkatini iyilik ve kötülük, yaşam ve ölüm, insanın doğası vb. gibi ebedi derindeki sorular çekmeye başlamıştı.

Onun yanı sıra o dönemin bilimsel keşifleri, insanların dünyaya olan bakış acısını sarsıltmaya başlamıştı. Dünyaya bağlı klasik gerçekçiliklerinden farklı olan yeni vizyon, 20. yüzyılın gerçekçiliğinin yeni bir anlayışını belirlemeye başlamıştı. Kısacası bu dönemde, değerlerin yeniden değerlendirilmesi genellikle edebiyat yolu ile gerçekleşmişti.

Rus edebiyatının etkisi her zaman Rusya’nın ötesine kadar yayılmıştır. Ancak, özellikle Rus edebiyatının insanlığın ilerici hareketin belirginleştiren Ekim Devrimi’nden sonra hissedilmeye başlamıştı. Bu olaylar sayesinde Rus halkı yurtdışında, insanlık fikrine karşı büyük bir sorumluluk olan bir savaşçı ve kahraman olarak meşhur olmuştu. Dolayısıyla Rus klasik eserlerinin çok sayıda baskıları çıkarak milyonlarca yeni okuyuculara ulaşabilmiştir.

Bu tarihsel dönemde birçok  Rus yazarları ülkeden ihraç edilmişti ve bazıları ise gönüllü olarak göç etmişlerdir, ancak İç Savaş’a katılan A. Fadeev, M. Şolokhov, L. Leonov, Y. Libedinsky, A. Vesely, vb.gibi birçok yetenekli genç yazarları da ortaya çıkmıştı. Onun dışında A. Akmatova, S. Yesenin, M. Tsvetaeva.

1941.yıl II. Dünya k Savaşı dönemi, A. Tvardovsky, K. Simonov, A. Akhmatova, N. Tikhonov, V. Sayanov vb. gibi vatanseverliği yaymaya çalışan yazar ve şairler Sovyet halkının faşizme karşı verdiği mücadeleyi o kadar rengarenk bir şekilde yazdılar ki, o eserler günümüze kadar güncelliğini kaybetilmemiştir.

Rus Edebiyatın gelişiminde bir sonraki büyük aşaması ise 20. yüzyılın ikinci yarısıdır. Malum olduğu gibi Sovyetler Birliği Döneminde edebiyat siyasetin ayrılmaz parçası idi. Dolayısıyla bu dönemin içindeki Rus Edebiyatı, tarihçiler ve edebiyatçılar tarafından böylece ayırt edilmiştir: Geç Stalinizm [1] (1946-1953) Dönemi; Ottopel [2] (1953-1965) Dönemi; Durgunluk [3] (1965-1985) Dönemi; Sovyet edebiyatı resmen sonlandıktan sonra Yeniden yapılanma [4] (1985-1991) Dönemi; Modern reformlar (1991-1998) Dönemi 21. yy. Rus edebiyatının post modern çağına dahil edilmiştir.

Rus edebiyatı bütün dünya boyunca çok beğenilen, çevrilen, filmler çekilen, okunan dünya edebiyatının bir parçasıdır. Özellikle 20. yüzyılın Rus edebiyatını her insan mutlaka okumalıdır.


Dipnotlar:

[1] Stalinizm, 1928-1953 yılları arasında Sovyetler Birliği’ni yöneten Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri Josef Stalin’in uyguladığı siyasi sisteme verilen ve addır. Bu zaman dilimini şekillendiren siyasî kişilik ise Stalin’dir.

[2] Ottopel (Rusça: Оттопель: Çözülme/Erime/Açılma) 50’li yılların ikinci yarısına devredilen geleneksel isim – 60’lı yılların başlarında., İç ve dış politikadaki siyasi seyirle ilişkilendirilmiş N.S. Kruşçev yönetimine gönderme.

[3] Durgunluk Dönemi (Rusça: Застой), Brejnev’in dönemindeki “gelişmiş sosyalizm” döneminin tanımı.

[4] Yeniden Yapılanma Dönemi (Rusça: Перестройка: Perestroika) – kültür ve sanat eserlerinde, ideolojide, ekonomik ve politik alanlarında büyük değişiklikler olmuş bir dönem adlandırılmasıdır.

Reklam (#YSR)