Menkıbe Menkıbe, din büyüklerinin veya tarihe geçmiş ünlü kimselerin yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili hikâye.[1] Menkıbe kavramı ilk olarak hadis kitaplarının bir bölümü olarak dikkati çeker. Konularına göre düzenlenmiş hadis kitaplarında “Kitâbü’lmenâkıb” bölümleri bulunur. Buralarda Muhammed ve ashâbının fazîletlerine dâir hadisler yer alır.[2] Menkıbeleri masal ve efsanelerden ayıran yanı menkıbelerdeki şahısların gerçek hayattan alınmasıdır. Kahramanlık ve dini konuları ele
Muamma Muammalar, divan şiirinde, başta Esma’ül Hüsna (Allah’ın doksan dokuz güzel ismi) olmak üzere konusu insan ismi olan manzum bilmeceler. Kelime “gizli, örtülü, anlaşılması güç veya işaret remiz yoluyla söylenmiş söz” anlamlarına gelir. Muammalar lügazlardan farklıdır. Muammalar Allah’ın isimlerinden biri veya insan ismi için düzenlenirken lügazlar her şey hakkında düzenlenirler.
Musammat Musammat, ayrı bir nazım biçimi olmamakla birlikte gazel ve bazı kasidelere uygulanan bir divan edebiyatı tekniğidir. Bendlerden kurulu nazım biçimlerine (murabba, muhammes, müseddes, müsebba, müsemmem, mütessa, muaşşer, terbi, tahmis, taşdir, tesdis, tesbi, tesmin, tes-i, taşir, terkib-i bend ve terci-i bend) verilen genel addır. İlk bende geçen dize ya da beyitlerin, öbür
Müseddes Müseddes, aynı vezinde altışar dizelik bentlerden oluşan nazım şeklidir. İlk bendin altı dizesi birbirleriyle uyaklı, sonraki bentlerin son bir veya iki dizesi ilk bent ile uyaklı olur (aaaaaa-bbbbba… gibi). Son bir veya iki dize her bendin sonunda aynen tekrarlanıyorsa mütekerrir müseddes; yalnızca kafiye yönünden ilk bend ile benzeşiyorsa
Sebk-i Hindi Sebk-i Hindi, edebiyatta (özellikle divan edebiyatında) Hint tarzı, Hint biçemi demektir. Türk edebiyatında bir edebi akım (bazı akademisyenler tarafından akım olarak kabul edilmez) olarak ortaya çıkmıştır. Hindistan’da, Babürlü Hint-Türk hükümdarlarının saraylarında Farsça yazan ozanlarca geliştirilmiştir. Edebiyatımızda XVII.yüzyıldan başlamak üzere etkisini göstermeye başlamış kimi şairlerimizde bütün özellikleri görülürken kimi
Surname Surname, Osmanlı dönemi Türk edebiyatında şenlikler hakkında yazılan edebî metinlerin genel adıdır.[1] Osmanlı döneminde padişah çocuklarının doğum ve sünnet törenleriyle padişah kızlarının düğün törenlerini anlatan manzum, mensur ya da manzum mensur karışık yazılan eserler genellikle Surnâme adını taşır.[2] Suriyye adıyla kaside şeklinde yazılan şiirlerle “tarih manzumeleri” de bu tür içinde değerlendirilir.[2] Surnâmeler
Şehrengiz Şehrengiz, Divan edebiyatında bir şehri ve o şehrin güzellerini anlatan eserlerdir. Daha çok klasik mesnevî tarzında kaleme alınan bu yapıtlarda tevhid, münacaat, na’t gibi Allah’ı, birliğini ve Muhammed’i anlatan kısımlara rastlanmaz. Bu eserlerin başında şehirle ilgili çok umumi bilgiler verilir ve şehre övgü düzülür. Bazen bahar ve tabiat tasvirleri yapıldıktan sonra,
Şeyh Vasfi Şeyh Vasfî adıyla tanınan Kefevî Tekkesi şeyhi Ali Vasfî Efendi (d. 1850 Fatih) Türk yazar, şeyh ve mutasavvıf şairi. Hayatı Fatih, Çarşamba Pazarı civarındaki Yunus Bey Mahallesi’nde doğmuştur. İstanbul, Draman’daki Kefevî Tekkesi’nin şeyhi olan babası Muhammed Râşid Efendi’nin 1864 yılındaki vefatı üzerine 14 yaşındayken babasının yerine tekkenin şeyhliğini devralmıştır. Pek çok mektep
Tardiye Divan edebiyatında beş dizelik bentlerden oluşan musammat türüdür. Aruzun “Mef’ûlü, Mefâilün, Feûlün” vezniyle yazılır. Muhammesten ayrılan yanı, ilk bend dâhil, beşinci dizelerin kendi arasında uyaklı olmasıdır. Şeyh Galip sıkça kullanmıştır. Örnek Dize Hoş geldin eyâ berîd-i cânân Bahşet bana bir nüvîd-i cânân Cân ola fedâ-yı iyd-i cânân Bî-sûd ola mı ümîd-i cânân Yârin bize bir selâmı
Yerlileşme Eğilimi (Türk-i Basit) Yerlileşme eğilimi, divan edebiyatında ortaya çıkmış bir edebi akımdır. Anlamları aynı yazılışları farklı olan sözlerin bir arada kullanılmasıyla oluşan sanat dalıdır. Türki-i Basit (Basit Türkçe) adı verilen bu akımın temsilcileri XVI. yüzyıl ozanlarından Tatavlalı Mahremi ile Edirneli Nazmi’dir. Nazmi’nin Basit Türkçe şiirleri 45.000 beyti aşan divanına serpiştirilmiştir. Fuad