Chicago Okulu (Sosyoloji)

Chicago Okulu, 20. yüzyılın başlarında Chicago Üniversitesi’nde ortaya çıkan ve kent sosyolojisi ve sembolik etkileşimcilik yaklaşımının gelişmesinde etkili olan bir sosyoloji ve kriminoloji düşünce okuludur. Chicago Okulu üyeleri, insan davranışının genetik ve kişisel özelliklerden ziyade sosyal yapılar ve fiziksel çevre faktörleri tarafından şekillendirildiğine inanmışlardır.

Biyologlar ve antropologlar, evrim teorisini hayvanların çevrelerine uyum sağladığını gösteren bir teori olarak kabul etmişlerdir. İnsanlar kendi kaderlerinden sorumlu oldukları için, okul üyeleri toplumun yaşadığı doğal çevrenin insan davranışını şekillendirmede önemli bir faktör olduğunu ve kentin bir mikrokozmos olarak işlev gördüğünü savunmuşlardır: “Bu büyük şehirlerde, insanlığın bütün tutkuları, bütün enerjileri serbest bırakıldığı yerde, medeniyet sürecini, sanki bir mikroskop altında inceleme imkanına sahibiz.” 

Okul üyeleri çalışmalarının nesnesi olarak Chicago kentini seçmişler ve kentleşme ve artan sosyal hareketliliğin çağdaş sosyal sorunların nedenleri olup olmadığını araştırmışlardır. 1910 yılına gelindiğinde, nüfus iki milyonu aştı, bunların birçoğu ABD’ye yeni göç etmişti. Konut sıkıntısı ve gelişen fabrikalarda düzenleme eksikliği ile şehrin sakinleri evsizlik ve kötü konut, yaşam ve çalışma koşulları ile karşı karşıya kaldılar; düşük ücretler, uzun saatler ve aşırı kirlilik yaşadılar.

Chicago Okulu’nun kurucuları arasında Nels Anderson, Ernest Burgess, Ruth Shonle Cavan, Edward Franklin Frazier, Everett Hughes, Roderick D. McKenzie, George Herbert Mead, Robert E. Park, Walter C. Reckless, Edwin Sutherland, W. I. Thomas, Frederic Thrasher, Louis Wirth ve Florian Znaniecki gibi isimler yer almaktadır. Ayrıca aktivist, sosyal bilimci ve Nobel Barış Ödülü sahibi Jane Addams da okulun bazı üyeleriyle yakın ilişkiler kurmuş ve sürdürmüştür. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından “ikinci Chicago Okulu” ortaya çıkmıştır. Bu okulun üyeleri sembolik etkileşimcilik ile alan araştırması yöntemlerini (bugün etnografi olarak adlandırılır) birleştirerek yeni bir çalışma alanı yaratmışlardır. İkinci Chicago Okulu’nun önde gelen isimleri arasında Howard S. Becker, Richard Cloward, Erving Goffman, David Matza, Robert K. Merton, Lloyd Ohlin ve Frances Fox Piven sayılabilir.

Teori ve Yöntem

Blumer, Herbert G. : Photographic Archive : The University ...

Herbert G. Blumer,

Chicago Okulu en çok kent sosyolojisi ve Herbert Blumer’in çalışmalarıyla geliştirdiği sembolik etkileşimcilik yaklaşımıyla tanınmaktadır. Kentteki sosyal laboratuvarı kullanmışlar, sosyal bağlantılara çok nitel bir yaklaşım sergilemişler ve veri analizinde titiz davranmışlardır.

Chicago Okulu’nun oluşum tarihini anlamak için önce zaman ve mekanın farkında olmak gerekir. Chicago Okulu’nun altın çağı Birinci Dünya Savaşı ile Büyük Buhran’ın sona erdiği dönem arasında; her ikisi de büyük değişim ve gelişim zamanlarıydı. Önemli yılları yüzyılın başından 1950’lerin sonuna kadar sürdü. Bu dönemde yaşanan önemli bir gelişme, kırsal, homojen, tarımsal toplumdan büyük, çeşitli, sanayi kentine doğru artan nüfus hareketiydi. Chicago, hızlı büyüyen Amerikan şehirlerinden biri olarak “anlık” bir şehir haline geldi. Bu kentsel dinamiğin ortasında, öncü araştırmalara dayanan ve ikonoklastik yeniliğe adanmış yeni bir üniversite kuruldu. 1892 yılında kapılarını açan Chicago Üniversitesi, ülkenin ilk sosyoloji bölümüne ev sahipliği yaptı. Chicago Okulu’nun ilkelerinin o dönemin Amerikan sosyolojisinin durumuna açık bir yanıt olduğunu anlamak önemlidir. Giddings ve Sumner gibi ünlü akademisyenlerin “koltuk değnekli” felsefeleri, çoğu zaman öznel olan ve tutarsız sosyal politikalar üreten sosyolojiye hakimdi. Sosyolojide bir paradigma değişimi gerekiyordu. Chicago Okulu, Almanya’da bir eğilim olan daha resmi, sistematik bir veri toplama ve analiz yöntemini kullanarak sosyolojinin bir “bilimi”ni yaratırken, Amerikan sosyolojisinin sorunlarını (kent yoksulluğu, suç, ırk ilişkileri ve aile gibi) benimsemiştir.

Reklam (#YSR)