MAHMUD ABDÜLBAKİ 
1526 (İstanbul) – 7 Kasım 1600 (İstanbul)

Babası müezzin olan Abdülbaki gençliğinde saraç çırağıydı. Sonra medrese eğitimine başladı. Dönemin ünlü müderrislerinden Karamanlı Ahmed ve Mehmed Efendilerden dersler aldı.  Şiir yazmaya bu dönemde başlayan Baki Hocası Mehmed Efendi için yazdığı “Sümbül Kasidesi” ile ün yaptı. 
1555 senesinde Nahçıvan seferinden dönen Kanuni Sultan Süleyman’a sunduğu kasideyle saray çevresine girmeyi başardı ve Halep Kadılığına getirildi.

1560 senesinde Şeyhülislam Ebu Suud efendi başta olmak üzere birçok saray bürokratına yazdığı kasidelerle övgülere mazhar oldu. İstanbul’da müderrislik yapmaya başladı. 
Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümü üzerine “Kanuni kasidesi”ni yazdı. II. Selim’in tahta geçmesinden sonra hızla gözden düştü ve müderrislik görevinden alındı. 
Bu dönem işsiz ve sıkıntılı günler geçirdiği bu dönemden sonra Sokullu Mehmet Paşa’nın himayesi altına girdi.  Çeşitli medreselerde müderrislik görevleri yamaya başladı. Sokullu’nun himayesi sonrasında saraya yeniden davet edilmeye başlandı ve II. Selim’in gazellerini düzenledi. 

III. Murat döneminde yaşadığı bir iftira nedeniyle görevlerinden alındı. Kendini aklasa da Edirne Süleymaniye Medresesine müderris olarak görevlendirildi. 

Sırasıyla Mekke ve Medine Kadığına atandı. 1581 senesinde İstanbul’a geri döndü. 

1584 İstanbul kadısı oldu. 1586 Anadolu Kazaskeri, 1591 senesinde Rumeli Kazaskeri oldu. 
O döneme ait birçok kaynağa göre Baki, sohbeti seven, neşeli, nükteli, hırslı ve zevke düşkün birisi olarak tarif edilmektedir. 

Yazdığı şiirler ile Fuzuli’den sonra adı geçmektedir ve döneminde Sultanü’ş Şuara ( Şairler Sutanı) olarak anılmıştır. 

Döneminin diğer divan şairleri gibi tasavvuf merkezli olmanın yanı sıra dünyavi şiirlerde  yazmıştır.  

“Mevahibül Ledünniye Bi’l-Minahül Ahmeddiye” adında çok önemli bir Siyer (Hz Peygamberin Hayatını) yazmıştır. 

Reklam (#YSR)