Çocuk Gelişimi ve Resimleri Üzerine

Dr. Öğr. Üyesi Mehmet SAĞ
Sanat, düşünme yetisiyle varlıklar âleminin en üst tabakasında yer alan insanoğluna has, ilgi ve yeteneğe dayalı bir uğraşı alanıdır. İster yaptığı işin ön yapısına önem versin, ister duygu ve düşüncelerini estetik bir yapıya dönüştürerek arka plana anlamlar yüklesin yahut  çevresinde gördüğü tüm ontolojik yapıyı gerçekçi bir anlayışla yansıtsın ya da yapılan işle bir ihtiyacını karşılasın, işte bunların hepsi heyecan dolu, haz veren birer varoluş mücadelesinin meyveleridir.

İnsanın sanatla olan ilişkisi de bu haz ve heyecanın ilk adımlarının atıldığı dönemlere rastlar. Yani insanın çocukluk dönemleri, adına ilerde sanat diyeceğimiz eğilimlere ilk adımların atıldığı yıllardır.

Çocukluktan erginliğe insanoğlu belli gelişimler gösterir. Bunları; biyolojik gelişim, sanatsal gelişim, dilsel gelişim, entellektüel gelişim, eleştirel ve estetik gelişim, ahlaki gelişim, artistik gelişim ve bilişsel gelişim gibi daha birçok farklı isimlerle sınıflandırmak mümkündür. Burada üzerinde durmak istediğim, çocuğun sanatsal gelişimi sürecinde kendini nasıl ifade ettiği ve biz yetişkinlerin bunlardan ne anladığıdır.

Sanat, sadece yetenekli bireylerin bir uğraşı alanı değildir. Her çocuk, ilk dönemlerinden itibaren çizmeye, karalamaya dış dünyasıyla bir oyun havasında ilişki kurmaya başlar. Naif duygularının dışa vurulmuş halleriyle etkileşim içerisindedir ve bir nevi onlarla oyun oynar. Çocuğun sanatsal gelişim süreci birçok evrede yetkinleşerek devam eder. Hangi ırka, hangi dine ve kültüre ait olursa olsun her çocuk, bu gelişimsel süreci yaşar. Başlangıçta bilinçsizce ve sadece kas gelişiminin motor devinimlerine bağlı ilk karalamalar evresi, çocuğu hayretler içerisinde bırakan, yaptığı işten büyük bir haz alan oyunsal ve büyüsel bir ortamda tutmaktadır. İlerleyen süreç içerisinde yine hazzın devam ettiği ama rasgele karalamaların, yerini daha anlamlı mecaz ve simgelere, şekil ve görsellere bıraktığı görülmektedir.

Çocukların bu ilk evrelerinde baskıdan uzak, olabildiğince özgür, kontrollü alanlarda diledikleri gibi karalayabilecekleri bir imkana sahip olmaları, onların ruhsal gelişimlerini ve sanatsal gelişimlerini sağlıklı bir şekilde tamamlamalarının nedenlerindendir. (Bu dönemde ebeveynler tarafından yapılan en büyük hata; çocukların duvarları, masa ve sandalyeleri karalamalarına, boyamalarına karşı sert tepki vermeleri, hatta çocuklara şiddet uygulamalarıdır) Bu aşamalarda çocuğun doğa gezmelerine çıkarılması, kendi dışında olan dünyayı yerinde görmesi ve hissetmesi; kuşu, böceği, ağacı, çiçeği incelemeleri ebeveynler tarafından sağlanmalıdır.

Çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmasında birincil rolü üstlenen anne ve daha sonra baba ve kardeşlerin durumu, çocuğun iç dünyasındaki hali yansıtır biçimde resimlerinde yerini alacak ya da almayacaktır. Gelişim devam ettikçe aile bireyleriyle ve çevreyle kurulan duygusal bağ, iletişim ve gelişen görsel algı, bilinçli olarak çocuğun resimlerindeki imgelerin çeşitlenmesine, güçlenmesine; resimlerindeki ifadelerin simgesel yapıdan gerçekçi karaktere doğru dönüşmesine neden olmaktadır. Daha bilimsel bir ifadeyle karalama basamağının; düzleme, tamamlama, hiyerarşi, şeffaflık ve şematik gibi özelliklerinden, ilk çocukluk evrelerinin resimsel dili yavaş yavaş nesnel gerçekçilik basamağına doğru bir yönelim gösterecektir.

Nesnel gerçekçilik basamağı çocuğun ilerde sanat hayatını etkileyecek en önemli dönemlerden biridir. Bilim insanlarının 9-11 yaş olarak ifade ettiği bu dönemde çocuk, artık resimlerini kendi dünyasında bir oyun anlayışı ile yapmaktan çok, yaptıklarını gerçek görüntüsüyle kıyaslama eğilimindendir. Ve otoritelerin (anne, baba, öğretmen vb.) tutumu, çocuğu, resmi sevme ya da resimden nefret etme duygusuna itmesi açısından önemlidir. Çocuk yaptığı figürleri gerçeğine benzetmeye çalışacaktır. Ve bunu yaparken yanındaki otoritelerin onayı ya da yüreklendirmeleri, motive etmeleri onun için önemlidir. Çocuk yaptığı resimlerin üzerine kapanıp kimseye göstermeme gibi bir tutum içerisine de girebilir. Bu durum yaptığı şeyin gerçeğine benzemediği için eleştirileceği ve alay edileceği endişesidir. Böyle bir durumda hiç müdahale edilmemesi, resmini göstermesi için ısrarda bulunulmaması en doğru olanıdır. Hangi evrede olursa olsun, çocuğunuzun yaptığı resimleri evinizin bir köşesinde sergileyin, bu çocuğunuzu yüreklendirecek kendisini değerli hissettirecektir. Ayrıca çocuğunuzdaki öz güven gelişimine de katkı sağlayacaktır.

Mantık Dönemi dediğimiz 12-14 yaş evresi, çocukların en kritik dönemidir. Biyolojik gelişimini ergenliğe doğru hızla gerçekleştiren çocuk, bilişsel gelişiminde de fark edilir bir değişim gösterir; mantıklı cümleler kurar, çıkarımlarda bulunur, yorumlar yapar, beğenilerini ve nefretlerini açık eder, isyankar bir yapısı vardır, yetişkin bir birey gibi dinlenip, anlaşılmak ister. Ebeveynlerin giderek sosyalleşen, hane içerisinde kendine de söz hakkı verilmesini direk söyleyemese de beden diliyle dışa vuran çocuklarına karşı anlayışlı olması, onlara saygı duymaları ve özellikle takdir etmeleri, gençliğe geçiş kapısı olacak olan bu evrede son derece önemlidir. Çocuğun bu talep ve tavırları gayet doğal ve sağlıklıdır. Ebeveynle tartışmalar yaşayan, takdir edilmeyen, örselenen, bastırılan bu dönem çocuğu anlaşılmak, rahat bırakılmak, saygı duyulmak için neredeyse size yalvarır. İşte bu psikoloji, ebeveyn ve öğretmen tarafından çok iyi bilinmeli ve çocuğun kendisini takdir eden sokak otoritelerine kaymasının önüne geçilmelidir. Peki, şiddete maruz kalmış, taciz edilmiş ya da ruhsal bunalımda olan veyahut kötü alışkanlıklar edinerek korkusundan ebeveynlerine bunları anlatmayan, anlatamayan bir çocuğun hali nasıl anlaşılır? Elbette bunların tıbbi usulleri vardır. Ancak, resim öyle bir dünyadır ki; çocuğun kullandığı simge ve semboller, çizgiler, renkler bir psikolojiyi, bir hali yansıtır. Bunu görebilmek, çözümleyebilmek öğretmenin, uzmanın görevidir.

Sanat evet hazdır, keyif verir ve keyif aldırır. En önemlisi de yaratıcısının da ruh halini yansıtır. İşte bu yönüyle resim sadece bir hobi alanı değildir, tam tersine bir sanat-bilim nesnesidir. Çocuklarımız değerlidir, onların aile otoritesinden tartışarak, nefretle sokağa, bilinmeze kaymaları, sokakta pusu kurmuş insan avcılarının işine gelecektir. Çocuklarımızla sağlıklı ilişkiler kuralım, onları dinleyelim, aile içi kararlarda fikirlerini alalım, sorumluluk verelim ve mutlaka takdir edelim, onlarla, onları sıkmadan ve baskılamadan ilişki kuralım, inanın bu kaotik dönemi hem biz ebeveynler hem de çocuğumuz,  en sağlıklı bir şekilde atlatmış oluruz.

Reklam (#YSR)