JEAN MESLİER’İN DÜŞÜNCE DÜNYASI

Yazan: Muharrem YELLİCE 

Jean 15.nci Louis  (1710-1774) zamanında yaşadı.15 yaşında kral olup ülkeyi 59 yıl yönetti.

Güçsüz bir yönetim sergiledi, ülkeyi ihtilale hazırladı. Zamanında, Moliere, La Fontaine, Racine, Corneille gibi düşünürler yetişti. Bu sırada yoksul bir Fransız köyü olan Etrepgny’ de yoksul bir papaz yaşıyordu. Yıl  1692 idi. Köylüleri papanın emriyle Hristiyanlık yönünde yönetiyor, fakat inandığı dini baştan sona saçma buluyordu, düşüncelerini açığa vuramıyor, yalnızca okuyor ve yazıyordu.

Jean Meslier (1664-1729)

Bu bu akıllı fakat, Sokrat kadar cesur olamayan, korkak papazın ismi Jean Meslier’di. Öldüğü zaman ihtilale 60 yıl vardı. Fikirleri ancak ihtilalde doğrulandı. Yazdığı üç ciltlik  ‘’Jean Meslier’in vasiyeti’ ’adlı eseri 1864 yılında Voltaire tarafından bastırıldı. Bu kitap dini halk kitlelerini  baskı altında tutmak için icat edilmiş bir baskı unsu olarak gören bir din adamının yazdığı önemli bir eserdir. O çağın çürümüş Fransız kurum ve bürokrasisine  hiçbir ateist  veya demokrat düşünür, Meslier kadar hücum etmemiştir. Bu hücum 15 Louis yönetimine içten hücumdur. Toplumsal eleştirileri söyle özetlenebilir.

“….Toprağın ürünlerini ortaklaşa kullanmak yerine, buralara bireysel olarak sahip çıkılmalıdır.  Her topluluğun üyelerinin kendilerini bir ailenin bireyleri gibi görmeleri ve herkesin çalışarak ,herkese hayat için gerekli  şeyleri üretecek  biçimde ekmek vermeleri doğru olur. Toplumlar egemenlik kurmak isteyenler tarafından değil, en akıllı ve iyi insanlar tarafından yönetilmelidir. Toplulukların barışı sürdürmek, karşılıklı yardımlarda bulunmak için birleşmeleri kaçınılmazdır. Küçüklerle büyükler, açlarla toklar, yoksullarla zenginler arasındaki uyuşmazlığı yaratan tek şey, yer yüzü nimetlerinin bölüşülmesi yani özel mülkiyettir. Bu adaletsizler göz önüne alınırsa, yani bir yanda bulunan lükse, öte yandaki yoksulluğa bakılırsa, bir yanda erdemli hayat,öte yanda kötülük bulunmadığı görülür. Bu durumda ayrıca Tanrı’nın varlığına inanmakta mümkün değildir. Çünkü adaletin böyle tepetaklak edilmesine razı olacak bir tanrı düşünülemez….

Eşitsizlik doğal hukukun ihlal edilmesidir. Bütün insanlar eşit doğarlar. İnsanlığın kurtuluşu halkların zorbalara karşı birleşmesinde ve malların kolektifliği ile herkesin çalışmasını gerektiren doğa yasalarının bilinip kıvranılmasında aranmalıdır. Bu düşünceler Fransız devrimine giden yola düşenen  köşe taşlardır.

Meslier’in din üzerindeki görüşleri kısaca  şöyle özetlenebilir.

Çıkar sahipleri, inanmadıkları şeyleri, halka inandırmakta maharetlidirler. İnanmadıkları şeylere, inanıyormuş gibi yaparak çıkar sağlarlar. Her din temelsiz bir binadır. Teoloji; sistemleştirilmiş  bir cehalettir. Çıkar sahipleri; kendi arzu ve hilelerini, Tanrı’nın eylemleri olarak halka sunarlar. Tarih boyunca insanlar, kendi düşüncelerine uygun bir Tanrı’ya tapınmışlardır. Bütün dinlerde; kıskanç, intikamcı, öldürücü, yok edici, öldürmek ve vuruşmaktan hoşlanan, insanları kendi zevklerine göre itaat ettiren bir Tanrı’ya inanç vardır. O Tanrı’ya kuzular, tosunlar, çocuklar, insanlar ve hatta milletler tümden kurban edilir. İnsanlar, şeriatı koyanların ve rahiplerin tekrarladıkları, göklerin en yüksek bilinmeyen katından, indirildiği varsayılan, ahlaka inandırıldılar. Başka ahlak tanımadılar. insan düşüncesi bu teolojik uydurmalar sonucunda şaşkınlaştı. Kendisine yabancılaştı. Kendi gücünden kuşkuya düştü. Tecrübeye güvensizlik duydu. Korkak, ürkek bir insan tipi ortaya çıktı. Bu insan tipi, akıl ve düşünceyi aşağıladı. Ruhani otoriteye boyun büktü. Kendini unuttu. Benliğini Tanrı korkusu sardı. Korkulan bir Tanrı vazgeçilmezi oldu. Cinayet işlemiş gibi her an Tanrıdan korktu.

  • Cinayet işlemek amansız bir vicdan azabıdır ki,
  • O, azabı hatırından hiç çıkaramazsın.
  • Sen cinayet mi işledinki;
  • Tanrıdan korkup, O’nu hatırından çıkaramıyorsun??
  • Korkulan Tanrıyı hatırından çıkaramadığın sürece,
  • Düşünsel korkun,
  • Seni Tanrı bağımlılığına götürüyor.
  • Kendini
  • Birey olmak, kendiliğinden edindiğin baskıcı fikirlerden kurtulmaktır.
  • Birey olamamanın, imkansız korku kaynağı Tanrı mı acaba?
  • Korku insan aklının işlemesine engel bir duygudur. Tüm dinlerin temeli korkudur.

İnsan maddi ve manevi belirsizlikten korkar. Bir süre sonra korkusu alışkanlık halini alır. Korkulacak bir şey olmadığında, kendisini mutsuz ve boşlukta hisseder. Kavimlerin yöneticilerinin ilk yasaları, tanrısal korku yasalarıdır. Tebaada korku hakim olmalı, düşünce gücü kırılmalıdır. Din yayıcılar veya yöneticiler, amaçlarının anlaşılmaması için, kavimlerine hep gökyüzünü gösterirler. Sema ninnileriyle onları uyuturlar. Bu açıkgözler, çocuksu akılların süt anneleridirler. İnsanlara ninni söyleyip, onların rahat uyumalarını sağlarlar.

Hiçbir din Tanrıdan kuşku duymaz. Her dinin ana prensibi düşünen zekâyı hırpalamaktır. Zekası hırpalanan insan özgür olamaz. Kendisini izah edemez. Bir güce kendini bağımlı hisseder. Dinlerde tarikatlar bu içsel güdüden doğmuştur. Bu tip güçsüz insan Şeyhinden ve Tanrıdan korkar. Korkulmayan Tanrı bilincini bizim yoksul Yunus yaratmıştır Anadolu’muzda…

Yönetimleri ve dini acımasız şekilde eleştiren ilk düşünürdür Meslier.

Bertrand Russel (1872-1970) ‘’Neden Hristiyan Değilim’’ adlı eserinde, dinin uygarlık için yararlı olup olmadığı, Tanrının varlığı veya yokluğu, dinle ahlak ilişkisi, Hristiyanlığın toplumsal hayatta etkileri gibi konuları akıl terazisinde tartan bir eser. Bu tip eserler İslam dünyasında  da  meydana geldi. Fakat yazarlarına hayat hakkı tanınmadı.

Atatürk Fransız ihtilalini etkileyen tüm düşünürleri okumuştur. O’nun dünyasında Meslier’in önemli bir yeri vardır.

 Atatürk’ün  Çanakkale savaşında siperde önemli satırlarını çizerek okuduğu kitabın orijinali Anıt kabirde sergilenmektedir. Atatürk’ün emriyle Dr. Abdullah Cevdet’e ‘’Aklı Selim’ ’adıyla Atatürk tarafından  çevirtilen kitap 1928 te  eski harflerle milli Eğitim bakanlığı yayınları arasında çıktı. Kitabı Abdullah Cevdet ‘’’En acizden ,en muktedire takdimdir’ ’diye imzalayarak Atatürk’e takdim etti.. Kitabın 1929 baskısı Latin harfleriyle basıldı. Kitapta Meslier tüm dinleri akılcı bir şekilde eleştirdi. El yazamaları Paris’te, zamanında  gizlice elden ele dolaştı. Eser o günün parasıyla 10 lui’ye kapışıldı. Filozof Voltaire ‘’Hiçbir şey Meslier’in kitabından daha etkili olamaz’ ’dedi. Kitabın basımı ve dağıtımında önemli rol oynadı. Kitap etki bakımından topun barutuna benzetildi.

Atatürk’ün okuduğu kayıtlı kitap sayısı 3.997’dir. Kayda  girmeyenlerle berber 5000’in üzerine kitap okuduğu varsayılıyor. Bunlardan sadece 120 tanesi dinle ilgili kitaplar. Devrimlerin alt yapısı bilgi ve kültüre dayanıyor. Kaba kuvvette dayanan devrimler dünyada yerle bir oldu. Fransız düşünür Valery ‘’Aslanın vücudu yediği hayvanlardan mürekkeptir’ ’der. Atatürk’ü anlamak için okuduğu kitapları okumak lazım.

Meslier’in kitabı kaynak yayınları tarafından 2012 yılında 9.ncu defa basıldı. ’’Sağduyu’’ adıyla basılan kitapta Atatürk’ün altını çizdiği satırlar bir araya toplanarak bir forma  halinde kitaba ilave edilmiştir. 

 KAYNAKÇA:

1-Sosyalizm ve sosyal mücadelenin Tarihi . Max Beer. Çeviri: Hüseyin Duran Dorlion        yayınları- ANKARA.2007. 

2.Sağduyu.Jean Meslier ,çeviri: Dr. Beşir Fuat .Kaynak yayınları 2012 -İstanbul

Reklam (#YSR)