VİLAYÂT-I ŞARKIYE MÜDAFAA-I HUKU-I MİLLİYE CEMİYETİ VE ERZURUM ŞUBESİ |
Yazan : Prof. Dr. Selçuk URAL
Mondros Mütarekesi’nin 24. Maddesi, Erzurum başta olmak üzere bütün doğu vilayetlerini İtilaf işgaline açık hale getirmişti. Askeri makamlar kendilerine düşen sorumluluğu yerine getirirken halkın da bu maddeye karşı direnç göstermesinin büyük faydaları vardı [1]. Bu düşüncede olan Hoca Raif Efendi, doğu vilayetlerinden Ermenistan’a toprak verileceğine dair söylentilerin artması üzerine İstanbul’a gitti. Burada Süleyman Nazif Bey’e halkın endişelerini anlattı. Birlikte bazı gazeteleri ziyaret ederek tehcir aleyhinde çıkan yayınları önlemeye çalıştılar ama sonuç alamadılar. Bunun üzerine eski Beyrut Valisi İsmail Hakkı, eski Hicaz Valisi Mahmut Nedim, Beyazıt mebusu Şefik, Diyarbakır mebusları Zülfü ve Feyzi ile Cevat Bey’lerle bir araya gelerek Türk-İslam ahalinin hukukunu korumak, işgallere karşı silahlı mukabelede bulunmak üzere Vilâyât-ı Şarkiyye Müdafaa-ı Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’ni kurmaya karar verdiler[2]
2 Aralık 1918’de kurulan cemiyetin ilkeleri ve fikirleri, başyazarlığını Süleyman Nazif Bey’in yaptığı Hadisat ve Le Pais (Ülke) gazetelerinde Türk ve Avrupa kamuoyuna duyuruldu [3]. Cemiyetin kuruluşu 4 Aralık’ta Hadisat gazetesinde “Vilâyât-ı Şarkiyyemizin Hukuku” başlığıyla verilirken, cemiyetin, doğu vilayetlerinde çoğunluğu elinde bulunduran Türklerin milli hukukunu savunmak azmindeki insanlar tarafından kurulduğu, ahalinin Osmanlı Devleti’nden ayrılmak niyetinde olmadığı ve bu gerçeği bütün dünyaya ispat etmek azminde olduğu vurgulanıyordu[4].
13 Aralık 1918’de idare heyetinin tespit edildiği toplantıda şu kararlar alındı:
1-Doğu vilayetlerinde Türk-İslam ahalinin hukuku, Osmanlılık milliyeti altında toplanmıştır.
2-Avrupa’ya heyetler gönderilerek Türk hukuku savunulmalıdır.
3-İstanbul’da Fransızca bir gazete çıkarılarak cemiyetin amaçları bütün dünyaya ilan edilecektir.
4-Ermeni tehcirinde bazı memurlar ve şahıslar tarafından yapılmış olan cürümleri telin ile beraber Ermeni çeteleri tarafından işlenmiş olan cinayetler de ilan edilecektir.
5-Ermeni Sorunu’nda her iki tarafın hatalarını tespit etmek için masrafları cemiyetçe karşılanmak üzere yalnız adaletle hareket eden hukukçulardan oluşan bir heyet gönderilmesine yardım olması için Piyer Loti’ye başvurulacaktır.
6-İtilaf temsilcileriyle görüşmeler yapılmalıdır[5].
Cemiyet ortak hareket edilmesini temin maksadıyla Kürt Teali Cemiyeti ile görüşme yolları aradı. Süleyman Nazif Bey, Kürt Teali Cemiyeti başkanı Seyit Abdülkadir’e işbirliği teklif etti. Fakat Seyit Abdülkadir İtilaf Devletleri’nin kendilerine yardım edeceğini ileri sürerek teklifi geri çevirdi[6].
26 Şubat 1919’da Paris Konferansı’nda Ermeni isteklerinin dile getirilmesi cemiyetin bölgesel teşkilatlanma kararı almasına neden oldu. Erzurum şubesinin ardından Temmuz ayına kadar Elazığ, Sivas ve Diyarbakır’da yeni şubeler açıldı[7].
Cemiyetin yayınları arasında doğu vilayetleri ile ilgili muhtırayı anmak doğru olacaktır. 30 Mart 1919’da Hadisat gazetesinde yayınlanan muhtırada Ermeni taleplerinin haksızlığı ve Türk-İslam ahalinin hukuku dile getiriliyordu30. Ayrıca bölgenin nüfus yapısı hakkındaki bilgiler gündeme getirilerek Türk ahalinin çoğunluğu elinde bulunduğu ortaya koyuldu[8].
.
Cemiyetin doğu vilayetlerinde teşkilatlanma kararına binaen ilk olarak Erzurum Şubesi’nin açılması gündeme geldi. O tarihte İstanbul’da bulunan Cevat (Dursunoğlu) Bey 4 Mart 1919’da Cemiyet merkezine başvurarak Erzurum’da şube açmak için yetki aldı32. Cevat Bey yetki belgesiyle memleketine doğru yola çıkarken, Erzurum savaşın yaralarını henüz sarmış değildi. Halk İstanbul’dan bir şey beklemenin imkansız olduğunu görmekte ama umutsuz bir tevekkülle beklemek niyetinde de değildi. Cevat Bey ilk olarak Süleyman Necati Bey’i ziyaret etti. Süleyman Necati Bey teşkilatlanmaya destek verdiği gibi Albayrak gazetesini cemiyetin sesi haline getirdi33. Cevat Bey, Belediye Başkanı Zakir Bey ve şehrin ileri gelenleriyle de görüştükten sonra şubenin kurulması için 2 Mart 1919’da vilayete başvurdu ve 10 Mart l919’da gereken izni aldı[9].
Şube idare heyeti 9 Mart’ta bir beyanname yayınladı. Beyannamede Vilâyât-ı Şarkiye’nin önemli bir parçası olan Erzurum’un her açıdan bir Türk şehri, Ermenilerin ise azınlık olduğuna dikkat çekilerek Ermenistan’a verilmeyeceği vurgulandı[10].
Şube, Erzurum’un kurtuluşunun birinci yıldönümünde bir tören düzenledi. Ermeni mezaliminin izlerini taşıyan binalar gezildikten sonra, Şehzâde Abdülhalim Efendi’nin kaldığı evin önünde bir gösteri yapılarak Erzurumluların Türk varlığı ile saltanatın haklarını korumaya azmettikleri dile getirildi[11].
Şube idare heyeti 19 Mart 1919’da yeni bir beyanname yayınladı. Beyanname Ermeni propagandalarına karşı halkı bilinçlendirmek amacıyla kaleme alınmıştı. İdare heyeti, galiplerin meşru hukuka tecavüze yeltendiklerini, Ermenilere verdikleri destekle bunu gün yüzüne çıkardıklarını belirterek her şeye rağmen bölgedeki Osmanlı hâkimiyetinin süreceğini ilan etti[12].
İkinci beyannamenin ardından idare heyetinin aşırı derecede ihtiyatlı davranması ve kolordu ile irtibatın kurulamaması yüzünden Mayıs’a kadar sessiz kalındı. Şube söz konusu sıkıntıları iki kişi sayesinde aştı. Bunlar Küçük Kâzım Bey ile Karabekir Paşa idi. Mart sonunda Erzurum’a gelen Kâzım Beyin gayretleriyle hem şubenin idare heyeti yenilendi, hem de vilayet kongresinin önündeki engel aşıldı[13]. Karabekir Paşa ise 4 Mayıs’ta Şube’yi ziyaret ederek kolordunun silahları vermeyeceğini, fakat işin milli niteliğe büründürülmesi için Erzurum’da kongre yapılmasını tavsiye etti[14]. Hoca Raif Efendi’ye Milli hareket ve teşkilatlanma konularında düşüncelerini anlatarak lazım gelen yardımların Rüşdü Bey aracılığıyla sağlanacağını ifade etti[15].
Kars’ın işgali Erzurum’da uyanışı sağlarken, İzmir’in işgalini ise cemiyetin sesini ülke çapında duyurmasına vesile oldu. Kalıcı ve adil bir barışı tesis etmek üzere yapılan Paris Barış Konferansı, 12 Mayıs’ta Anadolu’nun parçalanması anlamına gelen İzmir’in işgaline karar verdi41. Yunan birlikleri karaya çıktıklarında sözde asayişi sağlamak adına Rum çeteleriyle birlikte binlerce Türkü katletti42. İşgal ve katliam haberleri Erzurum’da büyük heyecana yol açtı. Cemiyet tepkisini göstermek üzere 17 Mayıs’ta Hükümet Konağı meydanında miting düzenleme kararı aldı. Miting, Karabekir Paşa’nın teşvik ve desteğiyle 18 Mayıs’ta gerçekleştirildi. Belediye başkanı Zakir, Şeyh Eşref, Süleyman Necati ve Cevat Beyler’den oluşan miting heyeti, 22 Mayıs’ta İtilaf temsilcileri nezdinde işgali şiddetle protesto etti[16]. 30 Mayıs’ta Sadaret’e gönderilen telgrafta ise İtilaf Devletleri’nin işgale kayıtsızlığı eleştirilerek hükümetten işgale son verecek adımlar atması istendi [17]. 2 Haziran’da ikinci protesto mitingi düzenlendi ve milletin ancak kendi kuvvetleriyle kurtuluşa ulaşacağı dile getirildi. Erzurum’un kazalarında da mitingler yapıldı. Onlarca protesto telgrafı gönderildi[18].
Şube, vilayet kongresini 17-21 Haziran tarihleri arasında yaptı. 21 temsilcinin katıldığı kongrede bölgenin siyasi, sosyal, kültürel ve iktisadi durumunu ele alan iki rapor değerlendirildikten sonra Osmanlı camiasından ayrılmamak, muhtemel Ermeni saldırısına direnmek, milli hakları savunmak, muhacereti durdurmak ve “bekçi teşkilâtı” adı altında halkı, hususîyle köylüyü silahlandırmak yönünde kararlar alındı[19].
DİPNOTLAR:
KAYNAKUral, P . “MİLLİ MÜCADELENİN BAŞLARINDA DOĞU’DA MİLLİ TEŞKİLATLANMA VE HUSUSİYETLERİ / EAST AT THE BEGINNING OF THE TURKISH NATIONAL STRUGGLE: National Patriotic Organizations and Their Characteristics” . Karadeniz İncelemeleri Dergisi 13 (2012 ): 59-80 <https://dergipark.org.tr/tr/pub/kid/issue/10136/124648> |