RUSYA TARİHİ

Rusya Federasyonu Arması

Rusya tarihi, önce Rusların ardından Belarusluları ve Ukraynalıları ortaya çıkacağı Doğu Slavların yerleşmesiyle başlayan ve şu an Rsuya federasyonu olarak devam eden bir dönemdir.

988 yılında Ortodoks Hristiyanlığa geçerek Bizans ile ciddi bağlılık oluştu.[1] Bu şekilde, sonraki bin yıl boyunca Bizans ve Eski Slav kültürünün bir karışımını temsil eden Rus kültürünün bir parçası olarak kendini gösterdi.[2] Kiev Rusya’sı, Moğolların istilası nedeniyle 13. yüzyılın otuzlu yıllarında bir ülke olarak varlığını sona erdirdi. Bu dönemde Novgorod ve Pskov gibi şehirler, Kiev Rusya’sının kültürel ve siyasi mirasını korudu.

13. yüzyıldan sonra Moskova yavaş yavaş diğer kültür merkezlerine hakim olmaya başladı.[2] 18. yüzyıl itibarisiyle Moskova Knezliği merkezinde büyüyen  Rus İmparatorluğu, batıda Polonya doğuda Pasifik Okyanusuna kadar genişlemişti. Batıya doğru bölgesel genişleme, Rusya ile etkisi kapsamlı reformların gerekli olduğu bir iklimin yaratılmasına yol açan Avrupa’nın geri kalanı arasında daha iyi bağlantılar sağladı. Hükümet bu özlemlere baskı ve kararsız reformların bir bileşimiyle yanıt verdi. Rus serfleri (Köylü Köleler) 1861 Çar II. Alexander tarafında özgürleştirildi ama bu durum Ekim devrimi hızlandırdı. Stoplin reformlarının uygulanması, 1906 anayasasının kabul edilmesi ve Duma’nın aldığı kararlar, Rusya’nın politikasında ve ekonomisinde önemli değişiklikler yapıldı [3], ancak çar hala otokratik yönetim biçiminden vazgeçmek istemiyordu.[4]

“Rusya’nın Bin Yılı anıtı”, 1862 – Veliky Novgorod

1917 senesinde ki Rus Devrimi, tam ekonomik çöküşün, savaş karşıtı ruh halinin ve otokratik yönetim biçimiyle anlaşmazlığın bir kombinasyonunun mantıklı bir sonucuydu. Liberaller ve ılımlı sosyalistler başlangıçta iktidarı ele geçirdiler, ancak kendi politikalarını takip etmemeleri, Bolşevik Komünistlerin iktidara gelmesiyle Ekim Devrimi’ne yol açtı ve 1922 arası 1991’de Rusya, Sovyetler Birliği’nin bir parçası ve ana merkezi oldu. Sovyetler Birliği tarihinin farklı dönemlerinde sosyalist bir toplum yaratmadaki ilerleme, 1920’lerde karma bir ekonomi ve çeşitli bir toplumdan, sıkı bir şekilde yönetilen bir ekonomi ve politik baskı yoluyla değişken olmuştur. Seksenlerde “durgunluk çağına” kadar Stalin dönemi etkileri kendini göstermeye devam etmiştir. Mart 1918’den itibaren Sovyetler Birliği’nde sosyal düzen tek partili komünist sisteme dayanıyordu.[2] 1980’lerin sonunda, Sovyet siyasi ve ekonomik sisteminin zayıflaması ve gerilemesi giderek daha belirgin hale geldi. Sovyetler Birliği’nin liderleri, daha fazla çöküşünü engellemeye çalıştılar, ancak bu durum onun nihai dağılmasına yalnızca bir girişti.[5]

1991 sonunda Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Rusya bağımsız bir devlet oldu ve Sovyetler Birliği’nin yasal halefi olarak tanındı.[6] Rusya süper güç statüsünü kaybetti ve yeni bir siyasi ve ekonomik sistem kurmaya çalışırken ciddi zorluklarla karşı karşıya kaldı. Sosyalist planlı bir ekonomi ve devlet mülkiyeti fikri terk edildi ve ekonomi, çoğu zaman istenmeyen sonuçlar veren piyasa kapitalizmi ilkeleri üzerinde gelişmeye başladı.[5] Rusya’da, hem monarşist hem de Sovyet geçmişinin etkisi, toplumun neredeyse tüm alanlarında hala hissedilmektedir.

ERKEN TARİH   

PRESLOVENSKO DÖNEMİ  

Kurgan hipotezi

Günümüz Rusya’sı bozkırları, tarih öncesi dönemlerde göçebe kabilere ev sahipliği yapmaktaydı ve ilk yerleşik topluluk devleti İskitlerdi.[7] 20. yüzyılda bu bölgede yaşayan halkların arkeolojik kalıntıları bulunmuştur. [7][8][9][10] MÖ 8. yüzyılın sonunda Karadeniz’in kuzeyinde ve Azak Denizi civarında  Yunanlılar koloniler kurmaya başlamışlardı ki Thanais ve Phanagoria şehirleri bunlardan en büyükleriydi..[11] Bölgede ki Yunan varlığı[12]  3. ve 6. yüzyılda birkaç barbar istilası sonucu sekteye uğradı.[13]

8. yüzyılda Hazar ve Karadeniz arasındaki Aşağı Volga havzasındaki bozkırlar, bir Türk devleti olan Hazarların kontrolüne geçti.[14] 8. Yüzyılda Musevi inancını kabul eden Hazarlar Bizans İmparatorluğu’nun[15] önemli müttefikleriydiler ve Araplara karşı bir dizi başarılı savaşa öncülük ettiler.[14][16] 

ERKEN DOĞU SLAVLARI  

Varanglıların gelişi sırasında Rusya’nın Avrupa kısmında var olan kültürleri gösteren bir harita

Bazı bilim adamlarının tezlerine göre Rusların kökeni olan eski Slav kabileleri, günümüz Ukrayna toprakları dahilinde olan  Pripyat bataklık bölgelerinde yaşamaktaydı.[17] Doğu Slavları, batı Rusya topraklarında iki dalga halinde geldiler. İlk göç dalgası Kiev’e  Suzdal ve Muroma’dan ve diğer dalga ise Polotsk için Novgorod ve Rostov’dan oluştu.[18] 7. yüzyıldan itibaren, Doğu Slavlar batı Rusya’da çoğunluk nüfusu[18] oluşturdu ve onlardan önce bu bölgede yaşayan Fin-Ogor kabilelerini asimile ettiler. [19][20][21]

KİEV RUS 

11. yüzyılda Kiev Rusyası

Varegler(Vikingler),[22] Ladoga Gölü bölgesinde ilk barınanlardı ve daha sonra Novgorod’un güneyine doğru ticaret ve istila için ilerlediler.  9. yüzyılın ortalarında  Baltık Denizinden Hazar ve Karadeniz boyunca hareket etmeye başladılar.[23]

Geçmiş Yazların Hikayesi adlı bir vakayinamede anlatılan efsaneye göre, Vareš Prensi Rurik 860 civarında Novgorod hükümdarı seçildi.[2] Ardılları, daha önce Hazarlar tarafından yönetilen Kiev’i[24] alarak yönetimlerini güneye doğru genişlettiler.[25]

İlk Rus devleti olan Kiev Rusya’sı, 9. yüzyılda Dinyeper Nehri vadisinde kuruldu.[2] Şehirlerin ticari çıkarları, şehirler İskandinavya ve Bizans arasındaki ticari bağlantıları sürdüren gemileri için güvenlik sağlamaya çalıştıkları için Kiev yönetimi altında birleşmelerine yol açtı. Bu şekilde Kiev Rusya’sı, Dinyeper ve Volkhov nehirleri boyunca deri, balmumu ve kölelerin taşınması için rotaların kontrolünü ele geçirdi. [2]

10. yüzyılın sonunda, azınlık Varanglılar, çoğunluk Slavlar tarafından neredeyse tamamen asimile edildi.[26] Konstantinopolis’e yaptıkları sayısız sefer sırasında Bizans kültürüyle temasa geçtiler.[27]

Kiev Rusya’sı Ortodoksluğun Rus varyantını inanç olarak seçmeye başladı ve[2] Bizans kültürü ile Slav Kültürü sentezi derinleşerek ilerleyen zamanlarda bir bütün halini aldı. Vladimir I’in emriyle gerçekleştirilen Kiev sakinlerinin halka açık vaftiz eylemi ile Hıristiyanlık 988’de resmen kabul edildi. [28] Birkaç yıl sonra, ilk anayasaı olan Rus Adaleti ilan edildi.[29] Kiev hükümdarları, kiliseyi bağımlı bir konumda tutmak için Bizans hükümdarlarının örneğini takip ettiler [30] ki bu nedenle Rusya’da tarih boyunca kilise ve devlet her zaman yakından bağlantılı olmuştur.

11. yüzyılda ve özellikle Bilge Yaroslav’ın saltanatı sırasında, Kiev Rusya ekonomi, mimari ve edebi yaratımda önemli atılımlar gösterdi.[31]

Türk halkı olan Kumanlar, 11. yüzyılın sonlarında güney Rusya’yı fethetti ve Karadeniz kıyısında bir göçebe devlet kurdu. Kardeş devlet olan Peçeneklersulh halinde olan Kumanlar kuzeye sürekli akınlar düzenlediler. O bölgeden nüfus kuzeye topluca göç etmeye başladı. Kiev Rus’un hızla zayıflaması, taht için hanedan mücadelesinden etkilendi. Kiev’in zayıflaması diğer Rus devletlerine, Vladimir-Suzdal’a, Novgorod Cumhuriyeti’ne ve Galiçya Rusya’ya da yansıdı. Altın Orda devletinin güçlenmesi ile 13. yüzyılda  Kiev Rusya’nın varlığı sona erdi.[32] Galiçya Rusya’sı Polonya-Litvanya İttifakına ilhak edildi.[2] Vladimir-Suzdal Moğol egemenliği altındayken, yalnızca Novgorod Cumhuriyeti bağımsızlığını korudu.[2]

MOĞOL İSTİLASI 

Şubat 1238’de Batu Han liderliğindeki Suzdal kuşatması.

Moğol istilası 1223’te Kalka Nehri’nde ki savaştan sonra Kiev Rusyası’nın parçalanmasını hızlandırdı. Ruslarla Moğolların karşı karşıya geldiği yıl Moğollar büyük bir zafer elde etti.[33] 1237 ve 1238 yapılan savaşlar sonunda Moğollar  Vladimir şehrini[34] ve kuzeydoğu Rusya’daki diğer büyük şehirleri yaktılar.[35] Daha sonra batıya, Polonya ve Macaristan’a yöneldiler.[36] Rus devletlerinin çoğunu fethettiler[37] ve sadece Novgorod Cumhuriyeti yıkımdan kurtuldu ve içinde bağımsızlığını korudu.[38]

Moğol istilasının sonuçları çok büyüktü. Saldırıda Rusya nüfusunun yaklaşık yarısı öldü. En büyük kültür merkezleri tamamen yok edildi. Kiev ve Vladimir gibi şehirler yıkımdan asla kurtulamadı.[32] Güney Rusya’dan ayrılan mülteciler çoğunlukla Volga ve Oka arasındaki bölgede yaşamaya başladı ki bu bölge Ortaçağ Rusya’sının çekirdeğini temsil eden bir yer haline geldi. Moskova,[39] Tver[39] ve Nizhny Novgorod [40] gibi yeni şehirler üstünlük için birbirleriyle savaşmaya başladı. Rusların  1380 tarihinde kazandığı Kulikovo Savaşına rağmen[41] Rus toprakları  1480 yılına kadar Moğol egemenliği altında kaldı.[39]

ALTINORDU 

Alexander Nevsky

10 yüzyılda Hazar Devletinin yıkılmasından sonra Volga Bölgesinde Volga Bulgarları güç haline geldi ve kısa bir süre sonra, sakinleri İslam’a dönüştü. Moğol istilasından sonra Altın Orda’nın bir parçası olan bu bölge ve onlardan bugünkü Çuvaş ve Kazan Tatarları oluşmuştur.

Altınordu hükümdarı Berke , başkentlerini Volga Nehri kıyısında olan Saray’dan yönetti ve o zamanlar şehir,  dünyanın en büyük şehirlerinden birisiydi.[42] güney ve doğu Rusya prensleri[42] iç işlerinde istedikleri gibi yönetme özgürlüğüne sahip olmakla beraber Tatar hanından mesleklerinin onayını almak zorundaydılar.[42] Tatarlar tüm ayrıcalıkları Rus Ortodoks Kilisesi’ne bıraktı, ona zulmetmediler ve hatta din adamları bile vergi ödemekten muaf tuttular.

Papa Gregory IX daveti ile Almanlar, İsveçliler ve Litvanyalılardan oluşan bir Haçlı ordusu 1237 senesinde, Rus topraklarını fethetmek için bir sefer düzenledi. Ortodoks Kilisesi ve diğer prensler Batı’dan gelen bu Haçlı ordusunu Moğollardan daha büyük bir tehlike gördüler. Nevsky, Moğol istilasından sonra Rusya’nın çöküşünden faydalanmayı umarak topraklarına saldıran Batılı işgalcilere karşı mücadelelerde Moğollardan koruma ve yardım aldı. Yine de, Nevsky’nin halefleri daha sonra Tatar hükümetine karşı ayaklanacaklardı.

Moğollar, Rus askeri taktikleri üzerinde büyük bir etkiye sahipti ve ticaret yollarının gelişmesine katkıda bulundular. Moğol yönetimi altında Rusya, bir posta yolları ağı geliştirdi, nüfus artışını hızlandırdı, bir mali sistem ve güçlü bir askeri organizasyon geliştirdi.[2] Doğu etkisi, Rus yöneticilerin ülkeyi Batı modeline göre düzenlemeye çalıştığı 17. yüzyıla kadar güçlü kalacaktı.

MOSKOVA PRENSLİĞİ 

MOSKOVA’NIN YÜKSELİŞİ  

Danilo Aleksandroviç döneminde Moskova, Rusya’nın merkezinde sadece küçük bir kaleydi.

Alexander Nevsky’nin en küçük oğlu Danilo Aleksandroviç, daha sonra Tatarları Rusya’dan tamamen kovacak olan ve halen Muscovy olarak bilinen Moskova Prensliği’ni [39] kurdu. İlk başta, Moskova Prensliği Vladimir ile vasal bir ilişki içindeydi ve daha sonra Vladimir’i ilhak etmeyi başardı. Moskova Prensliğinin yükselişinde önemli bir faktör, yöneticilerinin Büyük Dük unvanını onaylayan ve onlara diğer Rus devletlerinden kendi adlarına vergi toplama hakkı veren Moğol hükümdarlarıyla işbirliği yapmasıydı. Moskova’nın diğer Rus devletleri üzerindeki hakimiyeti, Rus Ortodoks Kilisesi’nin koltuğunun ona taşınmasıyla güçlendi. 1299 senesinde başkentlik ilk önce Kiev’den Vladimir’e ve birkaç yıl sonra kalıcı olarak Moskova’ya taşındı.

14. yüzyılın ortalarında Moğolların gücü azalıyordu ve Büyük Dük onlara açıkça karşı çıkabiliyordu.[41] Don nehri yakınlarında 1380 senesinde ki savaşla Don Büyük Dükü Dmitry’ye şan getiren zor bir zafer kazandılar. Moskova’nın Rusya’daki liderliği tamamen konsolide edildi ve bölge 14. yüzyılın ortalarında müzakereler, savaş ve evlilikler yoluyla önemli ölçüde genişletildi.

BÜYÜK İVAN III  

1478’de Novgorod Cumhuriyeti’nin düşüşü

15. yüzyılda, Grandük II. John(1462 – 1505) yönetimi altında Rus toprakları birleştirmek için ve bir ulus devlet oluşturma temelleri atıldı.[39] Dinyeper ve Oka nehirlerinin üst kısmında bulunan yarı bağımsız prenslikler üzerinde üstünlük sağlamak için Litvanya prensliğine karşı savaştı.[43] Diğer Rus devletlerinden soyluların bir kısmını kendi tarafına çekerek, küçük sınır çatışmaları ve Novgorod’a karşı uzun bir savaş olan III. İvan, Novgorod ve Tver’i Moskova prensliğine ilhak etmeyi başardı.[44] İvan III, saltanatı sırasında Rusya topraklarını üçe katladı. [39] Pskov ile olan ihtilaf sırasında, keşiş Philoteus, devletinin Üçüncü Roma olacağı kehanetini içeren bir mektup verdi.[45] 1453’te Konstantinopolis’in düşüşü. Moskova’nın yeni Roma ve Ortodoksluğun merkezi olabilmesi için bu fikrin popülerleşmesine katkıda bulundu. [39]

John III, mutlakiyetçi yönetimini pekiştirdi. Tatarlara haraç ödemeyi reddetti ve bir dizi saldırı ile birkaç küçük han ve orduya ayrılan Altın Orda’nın tamamen yok edilmesinin yolunu açtı. Güney sınırlarını Kırım Tatarlarından ve diğer kalabalıklardan korumak için bir savunma kuşağı inşa etmeye başladı.[46]

Ülkenin iç konsolidasyonunun uygulanması daha fazla bölgesel genişleme eşlik etti. 16. yüzyıla gelindiğinde, Moskova hükümdarları tüm Rusya topraklarını kendi kontrolleri altına almışlardı. Bağımsızlığın bazı unsurlarını[43] elinde tutan çok sayıda prenslik, ordu, yargı ve dış politika üzerinde tam kontrole sahip olan Rus hükümdarları çar unvanını taşımaya başladılar ve taç giyen ilk çar Korkunç IV. İvan oldu. [39]

RUS ÇARLIĞI 

KORKUNÇ İVAN 

Korkunç İvan

1547 – 1584 Korkunç Ivan zamanında, Emperyal otokrasiye gelişimi döneminde zirveye ulaştı. Onun anneannesi bir Sırp Prenses Ana Jaksiç-Glinska ünlü Sırp soylu bir aileden geliyordu. Korkunç İvan, tüm soyluları iradesine boyun eğdiren, en ufak bir itaatsizlik belirtisi gösterenleri sürgün ve ölümle cezalandıran mutlakiyetçi bir hükümdar olarak konumunu güçlendirdi.[39] Bununla birlikte, birçok tarihçi onu, 1550’de Kara Konseyi’nin ilk temsilci organını kurarak yeni bir yasa geçirerek Rusya’yı reforme eden büyük bir devlet adamı olarak görerek; din adamlarının[47] etkisini bastıran ve ülkenin kırsal kesimlerinde yerel yönetimler kurarak güçlendiren kişi olarak anar. [48]

Korkunç İvan, Baltık kıyıları ve limanları üzerinde tam kontrol sahibi olmak ve deniz ticaretini geliştirmesini sağlayacak olan Livonya Savaşı’nda yenilgiye uğradı.[49] Kazan, Astrahan ve Sibirya hanlıklarını Rusya’ya ilhak etmeyi başardı.[50] Bu fetihler, savaşçı göçebe kabilelerin Asya’dan Avrupa’ya, Volga ve Urallar üzerinden göçünü engelledi. Bu toprak genişlemelerinden sonra, çok sayıda Müslüman Tatar kendilerini Rusya sınırları içinde bulmuş oldu, böylece Rusya çok ırklı ve çok dinli bir devlet haline geldi ve Sibirya’da kolonizasyonu başladı. [51]

İktidarının son yıllarında, görevi kendisini korumak ve hainlere karşı savaşmak olan bir tür kişisel koruma olan oprichnina adlı yeni bir kurum oluşturarak yeni bir rejim başlattı. Takipçileri, Prens Kurbsky’nin Litvanya’ya kaçışından sonra ihanetle suçlanan feodal aristokrasiden birkaç büyük tasfiye gerçekleştirdi. Bu tasfiyeler 1570 yılında  Novgorod katliamı gerçekleştiğinde zirveye ulaştı.. Bütün bunlar, ordunun zayıflamasıyla birlikte, salgın hastalıklar ve hasatın düşük verimi, Kırım Tatarlarının merkezi Rusya’yı harap etmesine ve Moskova’yı tamamen yakmasına izin veren Rus İmparatorluğu’nun tamamen zayıflamasına yol açtı.[52] Oprichnina 1572’de çözüldü. [53] [54]

Korkunç İvan’ın saltanatının sonunda, Polonya-Litvanya İttifakı ve İsveç, Rusya’ya ortak bir saldırı düzenledi ve kuzey ve kuzeybatı bölgelerini tamamen harap etti. [55]

DOBA HUZURSUZLUĞU 

Kozma Minin, Nizhny Novgorod sakinlerini Polonya’ya karşı ayaklanmaya çağırıyor. [56]

Korkunç İvan’ın ölümünden sonra tahta oğlu I. Fyodor geçti. Fyodor’un çocukları olmamıştı ve kardeşi Dimitrije 1591 yılında ölmüştü. Rurik hanedanı sonlandı ve Boris Godunov tahta çıktı. Rurik hanedanının sonu, tarihte sıkıntılı zamanlar olarak bilinen, iç savaşlar ve ülkenin iç işlerine dış müdahale döneminin başlangıcını işaret ediyordu.[57] Çok Soğuk Yıllar olarak geçen 1601, 1602 ve 1603 kötü bir hasata neden oldu, bu da büyük kıtlığa [58] ve kitlesel huzursuzluğa yol açtı.

Asaletin bir kısmı, Boris Godunov’un yeni hükümdar olarak seçilmesine katılmadı. Dimitrije Carević olduğunu iddia eden genç bir adamın ortaya çıkması, Polonya-Litvanya ittifakına, asillerin memnun olmayan bir bölümünün yardımıyla sahte Dimitri’yi tahta çıkarma ve daha sonra prensi Vladislav IV Vasa’yı Rus tahtına yerleştirme fırsatı verdi.  [59] [60] 60] 61]

Polonya işgali, halkın tam birleşmesine ve işgalcilere karşı ayaklanmaya yol açtı. 1612 sonbaharında. Kozmo Minin ve Dimitrij Pozharsky liderliğindeki halk ordusu Moskova’yı kurtardı.[62][63] Kurtuluşa rağmen, sıkıntılı zamanlarda kaybedilen toprakların çoğu Polonya-Litvanya Birliği ve İsveç’in yönetimi altında kaldı.

ROMANOV  

17. yüzyıldan bir Moskova resmi

Düzen Şubat 1613’te kuruldu ve Michael I, oğlu Patrik Filaret, elli Rus şehrinin temsilcilerinden ve köylülerin temsilcilerinden oluşan Ulusal Meclis’in iradesiyle seçildi. Ve böylece Romanov hanedanı 1917’ye kadar Rusya’yı yönetti. 

Yeni hanedanın ilk görevi düzeni sağlamaktı. Neyse ki Ruslar için en büyük düşmanları Polonya-Litvanya İttifakı ve İsveç o sırada birbirleriyle savaş halindeydiler ve Rusların 1617’de İsveç ile barış yapmasına izin verdi. 1619’da Polonyalılarla bir ateşkes imzalandı. Bogdan Khmelnytsky’nin Ukrayna’daki Polonya hükümetine karşı ayaklanmasından sonra 17. yüzyılın ortalarında kaybedilen topraklar geri alındı. Ocak 1654 tarihinde imzalana Pereyaslav’da Anlaşması ile Çar Alexei I ve Kazak Hetman Bogdan Khmelnytsky arasında Rusya ilhak edildi. Andrusovo’da ki barışla sona eren Rus-Polonya savaşının daha da devam etmesinin nedeni buydu. Bu barışla Polonya, Smolensk, Kiev ve doğu Ukrayna’yı Rusya’ya iade etti. [39]

Bu dönemde devlet, köylülerin üzerinde çalıştıkları mülkü değiştirme hakkını kademeli olarak ortadan kaldırdı. Devlet, bağlı oldukları mülkten kaçarak kanun kaçağı haline gelen serfleri tamamen kontrol ediyordu. Arazi sahipleri, serfleri üzerinde neredeyse sınırsız bir güce sahipti. Soylular ve devlet, köylüler üzerindeki vergileri artırdı. Tüccarlar da vergilendirildi ve serfler gibi başka bir bölgeye taşınmaları yasaklandı. Nüfusun tamamı askere alınıyordu ve ayrıca özel vergiler ödemek zorundaydılar. [64]

Bu gibi durumlarda, ayaklanmalar sıktı ve Moskova’nın nüfusu bile hükümete birkaç kez başkaldırdı.[65][66] 17. yüzyılda Avrupa’daki en büyük köylü isyanı 1667’de patlak verdi. Sonra Kazaklar devletin merkezileşmesine karşı isyan ettiler ve kaçak serfler onlara katıldı. Kazak Stenka Razin, isyancılarını Volga boyunca yönetti, köylüleri isyan ettirdi ve yerel yönetimi Kazak yönetimine dönüştürdü. [39] İmparatorluk Ordusu 1670 ayaklanmasını bastırdı. Bir yıl sonra Stenka yakalandı ve idam edildi.

RUS İMPARATORLUĞU  

BÜYÜK PETRO  

Peter I, asi okçuları yok ederken

Büyük Petro (1672-1725), Rusya’daki otokrasiyi güçlendirdi ve Avrupa sistemine göre bir devlet yaratmada önemli bir rol oynadı. Rusya dünyanın en büyük ülkesiydi, yüzölçümü üç kıta Avrupası’na eşitti. Baltık Denizi’nden Pasifik Okyanusu’na kadar uzanıyordu. Bölgesel genişlemelerin çoğu, Pasifik Okyanusu’ndaki ilk Rus yerleşimlerinin oluşturulduğu, Kiev’in restore edildiği ve Sibirya kabilelerinin yatıştırıldığı 17. yüzyılda gerçekleşti. O zamanlar Rusya’nın sadece 14 milyon nüfusu vardı ve bunun sadece küçük bir kısmı şehirlerde yaşıyordu. Rusya deniz ticaretinden dışlandı ve iç ticaret hava koşullarına bağlıydı. [67]

Poltava savaşı sırasında Rus ordusunun başında Peter I

Peter’ın ilk askeri hedefleri Osmanlı İmparatorluğu’na yönelikti.[68] Daha sonra dikkatini kuzeye kaydırdı. Peter’ın kuzeyde, yılda dokuz ay buz altında kalan Beyaz Deniz’de ki Arkhangelsk limanının yanında güvenli bir limanı yoktu. Baltık’a erişim İsveç tarafından engellendi. Denize gitme arzusu onu 1699’a götürdü. Polonya-Litvanya Birliği ve Danimarka ile İsveç’e karşı gizli bir ittifak yaptı ve bu da Büyük Kuzey Savaşı’na yol açtı. Savaş 1721’de sona erdi ve yorgun İsveç barış istedi. Peter, Finlandiya Körfezi’nin güneyinde ve doğusunda dört eyalete sahip oldu ve böylece kendisine uzun zamandır istediği denize erişimi sağladı. Orada, uzun zamandır bir Rus kültür merkezi olan Moskova’nın yerini alacak bir “Avrupa’ya açılan pencere” olarak yeni bir Rus başkenti olan St. Petersburg’u inşa etti. Fetihlerinin bir parçası olarak, Peter imparator unvanını ekledi ve Rusya resmi olarak 1721’de Rus İmparatorluğu oldu. 

Peter, devleti Batı’dan gelen son modellere göre yeniden örgütledi ve Rusya’yı mutlakiyetçi bir devlet haline getirdi. Eski Boyar Duma’yı (soylular konseyi) devletin en yüksek konseyi olan dokuz üyeli bir senato ile değiştirdi. Ülke yeni il ve ilçelere bölünmüştür. Peter senatoya vergi toplamasını emretti. Saltanatı sırasında vergi gelirleri üç katına çıktı. Reformların bir parçası olarak, Rus Ortodoks Kilisesi kısmen devletin idari yapısına dahil edilmiş ve böylece devletin bir aracı haline gelmiştir. Peter, patrik unvanını kaldırdı ve yerine ortak bir yapı olan Kutsal Sinod ile değiştirdi. Bu arada, yerel özyönetimin kalıntıları kaldırıldı ve Peter, seleflerinin tüm soylular için kamu hizmeti taleplerini sürdürdü ve yoğunlaştırdı.

Peter 1725’te öldü ve miras sorununu çözümsüz bıraktı. Onun yönetimi, Rusya’nın geriliği, Batı ile ilişkisi ve kendisinden sonra gelen birçok hükümdarın yüzleşmek zorunda kaldığı diğer önemli sorunlar hakkında soru işaretleri yarattı. Bununla birlikte, modern Rus devletinin temellerini attı.

1725-1825 ARASI 

Anıtı Catherine II de St. Petersburg

Rus tahtında hırslı ve acımasız bir hükümdarın ortaya çıkması neredeyse elli yıl aldı. Catherine II, tahtın Rus varisi ile evlenen bir Alman prensesiydi. Taht varisi olan eşinin beceriksiz olduğunu keşfettiğinde, cinayeti için zımni izin verdi. “Apopleksi”den öldüğü açıklandı ve 1762’de Catherine tahta çıktı.

Catherine, Büyük Peter’in ölümünden sonra başlayan Rus asaletinin yeniden canlanmasına katkıda bulundu. Kamu hizmeti kaldırıldı ve eyaletlerdeki devlet işlevlerinin çoğu soylulara verildi.

Büyük Catherine, Targovishte konfederasyonunu destekleyerek Polonya-Litvanya Konfederasyonu üzerindeki Rus siyasi nüfuzunu genişletti, ancak böyle bir prosedürün maliyeti çok büyüktü. Bu konfederasyona destek sağlanması ve serflerin neredeyse her zaman efendilerinin topraklarında çalışmasını gerektiren zalim bir sosyal sistemdi ve bu neden 1773’te büyük bir köylü ayaklanmasına yol açtı. Ayaklanmanın en önemli nedeni, serflerin topraktan ayrı satışının yasallaştırılmasıydı. Başka bir Kazak olan Jemeljan Pugachev liderliğindeki “Bütün toprak sahiplerini asalım!” diye bağıran ayaklanma, kanlı bir şekilde boğulmadan Moskova’yı ele geçirmekle tehdit etti. Katarina, Pugachev’in boğulmasını ve Kızıl Meydan’da dağıtılmasını emretti.[69] Ancak tüm bu önlemler sonuç vermedi ve yeni isyanlar onu ve varislerini sürekli tehdit etti.

Rus birlikleri 1799’da Alpleri geçti

Zayıflamış Osmanlı İmparatorluğu[70] ile başarılı savaşlar yürüttü ve Rusya’nın Karadeniz ile olan güney sınırını genişletti. Polonya’nın bölünmesi sırasında Avusturya İmparatorluğu ve Prusya’nın yöneticileriyle ittifak yaptıktan sonra, Polonya-Litvanya ittifakının yarısını[71] ele geçirdi ve Rusya sınırını batıya, Orta Avrupa’nın kendisine taşıdı. 1976 yılında ki ölümüne Catherine, ülkesini Avrupa güçlerinden biri haline getirdi. Toprak genişlemesi, 1809’da zayıflamış İsveç krallığından Finlandiya’yı alan I. Aleksandr’ın fetihleri, Türkiye’den 1812 yılında aldığı Besarabya (Moldovya) ile devam etti.

Napolyon Bonapart, Çar I. Aleksandr ile olan çatışmadan sonra 1812’de Çarlık Rusya’sını fethetmek için yola çıktığında büyük bir hata yaptı. Bu sefer Napolyon için felaket oldu. Doğrudan çatışmalardan kaçınan ve kavrulmuş toprak taktiklerini kullanan Rus ordusunu yok edemedi. Napolyon Moskova’yı ele geçirerek Çar I. Aleksandr’ı müzakereye zorlamaya çalıştı. Rusya’nın müthiş soğuk havası ve kış şartlarına hazırlıksızlık olması nedeniyle binlerce Fransız askeri donarak can verdi. Ruslar, gerilla savaşı yöntemiyle onları geri çekilmeye zorladı ve ardından onları Orta ve Batı Avrupa üzerinden Paris’e kadar kovaladı. Müttefiklerin, Rus tarafının en büyük yükü taşıdığı Napolyon’a karşı kazandığı zaferden sonra, Çar I. Aleksandr “Avrupa’nın kurtarıcısı” olarak anıldı. Viyana Kongresi’nden sonra Rusya, Varşova Voyvodalığının çoğunu aldı.

Napolyon’un Moskova’dan çekilmesi

Rus İmparatorluğu, 19. yüzyılda Napolyon’un Fransa’sına karşı kazandığı zaferle mümkün olan lider bir siyasi rol oynamasına rağmen, feodal ilişkilerin sürdürülmesi ekonomik ilerlemeyi engelledi. 18. yüzyılın ikinci yarısında başlayan Sanayi Devrimi sırasında Batı Avrupa’nın ekonomik gelişimi hızlanırken, Rusya giderek Avrupa’nın geri kalanının gerisinde kalmış ve büyük imparatorluk için ek sorunlar yaratmıştı.

EKİM DEVRİMİNE KADAR İMPARATORLUK RUSYASI 

Aralık Devrimi 

Rusya büyük bir güç olmasına rağmen, hükümeti birçok yönden verimsizdi, halkı fakirdi ve ekonomisi az gelişmişti.[72] [73] Napolyon’a karşı kazanılan zaferden sonra, I.Alexander anayasal reformlar gerçekleştirmeyi planladı. Bunlardan bazılarını uygulamaya çalışsa da en gereklileri denenmedi bile.[74]

Aralık Ayaklanması

Nispeten liberal inançlar, saltanatının başlangıcında bir ayaklanma ile karşı karşıya kalan Nicholas I Romanov’du (1825 – 1855). Bu ayaklanmanın arka planı, çok sayıda askeri subayın askeri seferlerin bir parçası olarak Avrupa’yı ziyaret ettiği ve Batı Avrupa’daki liberalizmle temas halinde olmaları onları Rusya’ya döndüklerinde değişim aramaya teşvik ettiği Napolyon Savaşlarında yatmaktadır. Bunun sonucu, Nikolai’nin erkek kardeşini anayasal bir hükümdar olarak tahta geçirmek isteyen küçük bir liberal soylular ve askeri subaylar çemberinin eseri olan Aralık Ayaklanması (Aralık 1825) oldu. Ancak ayaklanma kolayca bastırıldı, bu yüzden Nikolai, Büyük Peter tarafından başlatılan modernizasyon programından vazgeçti ve “Otokrasi, Ortodoksluk ve halka saygıyı” korumak zorunda kaldı.[75] Rus Çarı ayrıca, 1830 Kasım Ayaklanmalarını ve 1863 Ocak Ayaklanmalarını gündeme getiren Polonya Kongresi’nin yeni ele geçirilen topraklarında ki ayaklanmalarla da uğraşmak zorunda kaldı. [76]

Bölünme ve tepki 

Mihail Bakunin

Ayaklanmanın acımasız intikamı, “Ondördüncü Aralık”ı daha sonraki devrimci hareketler tarafından uzun süre hatırlanan bir gün haline getirdi. Gelecekteki ayaklanmaları bastırmak için okullar ve üniversiteler sürekli gözetim altındaydı. Polis casusları her yerdeydi. I. Nicholas döneminde  potansiyel devrimciler, özellikle yüz binlerce kişinin çalışma kamplarına gönderildiği Sibirya’ya gönderildi.

Bu durumda, Mikhail Bakunin anarşizmin babası olarak ortaya çıkmasına neden oldu. 1842’de Rusya’dan Batı Avrupa’ya gitti ve burada sosyalist hareketin aktivisti oldu. 1849’da Dresden’deki Mayıs Ayaklanmasına katıldıktan sonra tutuklandı ve Sibirya’ya gönderildi, ancak oradan kaçmayı ve Avrupa’ya dönmeyi başardı. Avrupa’da, önemli ideolojik ve taktik farklılıklara rağmen, Karl Marx ile işbirliği yapmaya başladı.

Rusya’nın yönü konusu, Büyük Petro’nun Batı’ya yaklaşma programından bu yana gündem oldu. Bazıları Avrupa’yı taklit etmenin taraftarıydı, bazıları ise Batı’ya sırtını döndü ve geleneksel geçmişe dönüşü aradı. Bu ikinci yol, “çökmekte olan” Batı’yı hor gören Slavofiller tarafından çiğnendi.[77] Slavofiller, bürokrasinin muhalifleriydi ve Batı’nın bireyciliğine karşı ortaçağ Rus barışının ve kırsal toplumun kolektivizmini tercih ediyorlardı. [78]

Aleksandar II  

II. Aleksandr Romanov

Çar Nicholas birçok çözülmemiş sorunu geride bırakarak öldü. Bundan bir yıl önce Rusya, öncelikle Kırım yarımadasında savaşan Kırım Savaşı’na katıldı. [79] Napolyon’un yenilgisinde önemli bir rol oynayan Rusya, yenilmez bir askeri güç olarak kabul edildmesine rağmen Çar Nicholas rejiminin zayıflığı nedeniyle önemli kayıplar yaşadı.

Alexander II 1855 tarihinde tahta çıktığında acil reformlara ihtiyaç vardı. Dünya’da değişen konjöktüre ayak uydurmaya çalışan Çari 1859 yılında 69 milyonluk ülkenin yaklaşık 23 milyondan fazlasını oluşturan serflerden oluşturuyordu ve çok kötü koşullarda yaşayan köylü serfliğini kaldırmaya ve devrim tarafından kaldırılmasını beklememeye karar verdi.[80]

Rusya ‘nın 1861 kurtuluşu reformu, 19. yüzyıl Rus tarihindeki en önemli olaydır. Bu, aristokrasinin toprak üzerindeki tekelinin sonunun başlangıcıydı. Reform, şehirlere bir emek akışı getirdi, endüstriyel üretimi teşvik etti, orta sınıf üyelerinin sayısı ve etkileri artırdı. Ancak, özgürleşen köylüler toprak kazanmak yerine devlet tarafından toplanan vergileri ödemek zorunda kaldılar ve toprak sahiplerine kaybettikleri topraklar için cüzi bir miktar ödendi. Çoğu durumda, köylüler en kötü toprağa sahipti. Köylülere devredilen tüm topraklar, barışın kolektif mülkiyetindeydi., araziyi bölen ve mülkü denetleyen kırsal bir topluluk olarak kalmaya devam etti. Serfliğin kaldırılmasına rağmen, sonuçları köylüler için iyi gitmedi, bu nedenle II. Aleksandr’ın niyetlerine rağmen devrimci gerilimler azalmadı.

1876 sırasında. Osmanlı İmparatorluğu’nda Balkanlar’da bir isyan patlak verdi. Rus halkı kitlesel olarak Sırp ve Bulgar kardeşlerinin yanında yer aldı ve Rusya yeniden Türkiye ile savaşa girdi. Savaşa girmek, Balkanlar’da da toprak iddiaları olan Rusya ile Avusturya-Macaristan arasındaki gerilimi artırdı.[81] Bu dönemde Rusya, Hazar Denizi bölgesinin yanı sıra hammadde açısından zengin olan Orta Asya’da ki topraklarını genişletti.[82]

Nihilizm  

1860 civarında. Rusya’da Nihilist Hareket olarak bilinen bir hareket gelişti. Pek çok Rus liberali, aydınların boş konuşmalarından memnun değildi. Nihilistler eski değerleri sorguladılar ve bireylerin bağımsızlığını savundular.

Nihilistler önce aristokrasiyi kazanmaya çalıştılar. Bunu başaramayınca köylülüğe yöneldiler. “Halka hitap” kampanyaları Halk Hareketi olarak tanındı. Hareket, sıradan insanların devleti yönetme yeteneğine sahip olduğu fikrine dayanıyordu. [39]

Narodnik hareketi güçlendikçe, hükümet hızla onu ortadan kaldırmaya karar verdi. Hükümetin tepkisine karşılık, Narodniklerin Radikal kolu teröre başvurdu.[39] Önemli görevliler birer birer öldürüldü. Sonunda, birkaç denemeden sonra, 1881’de II. Aleksandr öldürüldü, aynı gün devrimcilerin taleplerini karşılayacak yeni reformları uygulamak için temsilcileri davet etmeyi teklif etti.

III.Alexander döneminde otokrasi ve tepki  

İmparator III.Alexander’ın Portresi (1886)

Babasının aksine, yeni imparator Alexander III (1881-1894) Otokrasi, Ortodoksluk ve Milliyetçilik fikirlerine sarıldı ve sadık bir muhafazakar oldu.[83] Alexander III, bir sadık Slavophile, zararlı ideolojiler (anarşizm, sosyalizm, nihilizm) gibi Batı’dan gelen yıkıcı etkilere direnirse, Rusya’nın kaostan kurtulabileceğine inanıyordu. Onun yönetimi sırasında Rusya, giderek güçlenen Almanya’ya ortak güçlerle karşı koymak için Fransa ile ittifak yaptı.

İmparatorun en güçlü danışmanı, Alexander III ve oğlu Nicholas’ın öğretmeni ve 1880’den beri Kutsal Sinod’un bir üyesi olan Muzaffer Konstantin’di. 1895’e kadar. Öğrencilerine ifade özgürlüğünden korkmayı ve demokrasiden, anayasadan ve parlamenter sistemden nefret etmeyi öğretti.[84] Pobedonostsev döneminde devrimcilere zulmedildi[85] ve Ruslaştırma politikası imparatorluk tarafından takip edildi.[86] 

Nicholas II 

Kanlı Pazar olarak bilinen bir olay

Alexander III’in yerine oğlu II. Nicholas geçti  (1894 – 1917). Rusya’daki durum üzerinde artan bir etkiye sahip olan Sanayi Devrimi, sonunda monarşiyi devirecek güçler yarattı. Sanayi kapitalistleri ve soylular arasındaki liberal unsurlar, barışçıl sosyal reformlara ve hala Kurucu Demokratlar veya Kadetler tarafından kurulacak bir anayasal monarşiye inanıyordu. Toplumsal devrimciler Narodniklerin geleneklerini takip ettiler ve toprağın onu gerçekten işleyenler ve köylüler arasında dağıtılmasını talep ettiler. Bir diğer radikal grup, Marksistlerden oluşan Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi idi. Rusya’da. Radikal entelektüellerin ve şehirli işçi sınıfının desteğini alarak tam bir sosyal, ekonomik ve politik devrim talep ettiler.

1903’ten beri parti iki kanada bölünmüştü: Menşevikler veya Ilımlılar ve çok radikal olan Bolşevikler. Menşevikler, Rus sosyalizminin yavaş yavaş barışçıl bir şekilde gelişeceğine ve çarlık rejiminin yerini, Sosyalistlerin liberal burjuva partileriyle işbirliği yapacakları demokratik bir cumhuriyete bırakması gerektiğine inanıyorlardı. Bolşevikler, Vladimir Lenin’in önderliğinde, iktidarı zorla kazanmak için proletaryanın öncüsü olarak hareket edecek, sıkı parti disiplinine tabi, profesyonel devrimcilerden oluşan küçük bir seçkinlerin yaratılmasını talep ettiler. [87]

Sivil özgürlükleri garanti altına alan ve bir meclis kuran Ekim manifestosu

Rus-Japon Savaşı’ndaki (1904 – 1905) askeri başarısızlık, emperyal rejime büyük bir darbe oldu.[88] Ocak 1905’de Kanlı Pazar olarak bilinen büyük bir kitle hareketi oldu. St. Petersburg kışlık sarayında bulunan imparator dilekçe vermek istediler. Aziz saraya ulaştığında, Kazaklar insanlara ateş açarak birçok kişiyi öldürdü.[88] Rus halkı katliamdan o kadar etkilendi ki, demokratik bir cumhuriyetin kurulması için genel grev ilan edildi. Bu, 1905 Rus Devrimi’nin başlangıcı oldu. Çoğu şehirde  devrimci faaliyetleri yönetmek için oluşturuldu ve Rusya felç oldu, hükümet çaresiz kaldı.

Ekim 1905’te Nikolai, gecikmeden toplanan Halk Dumasının (yasama organı) oluşturulmasına izin veren ünlü Ekim Manifestosu’nu isteksizce yayınladı. [88] Oy hakları genişletildi ve Duma’nın onayı olmadan hiçbir yasa yürürlüğe giremezdi. Ilımlılar grubu bundan memnundu[88] Ancak Sosyalistler bu değişiklikleri yetersiz bularak reddettiler ve grevler düzenlemeye çalıştılar. 1905’in sonunda, reformcular arasında anlaşmazlıklar vardı, ancak o zaman imparatorun konumu güçlendirildi.

1917 RUS DEVRİMİ  

Çar Nikolai, Sırbistan’ı Avusturya-Macaristan’dan korumak için Rusya’yı Birinci Dünya Savaşı’na soktu. Ağustos 1914. seferberlik sona ermeden önce, Rus ordusu Fransız birliklerinin baskısını hafifletmek için Almanya’ya girdi.[89] Ancak Rusya’nın zayıf ekonomisi, verimsizliği ve hükümetteki yolsuzlukları bir süre güçlü milliyetçilik kisvesi altında saklandı. Nüfusun büyük bir kısmı askeri başarısızlıklardan dolayı öfkelenmekte ve bundan hükümeti sorumlu tutmaktadır.[88] Baltık Denizi’ndeki Alman kontrolü ve Karadeniz’deki Alman-Osmanlı kontrolü, Rusya’yı yabancı tedarikçilerden ve potansiyel pazarlardan kopardı. [88]

1915’in ortalarına kadar savaş moral bozucu hale geldi. Gıda ve yakıt rezervleri azalıyordu, kurbanların sayısı çok fazlaydı, enflasyon yükseliyordu. Fabrikalardaki düşük ücretli işçiler ve tarım reformu arayan köylüler arasında grevler patlak veriyordu. Bu arada, yarı okuryazar mistik Gregory Rasputin’in hükümet üzerinde büyük siyasi etkiye sahip olduğuna dair söylentiler nedeniyle halkın rejime olan güvensizliği derinleşmekteydi. 1916’nın sonlarında suikastı ile skandal sona erdi, ancak otokrasinin kaybedilen itibarı geri yüklenmedi. [88]

1916 boyunca, Rus ordusunun arzı iyileştirildi. Rus ordusu, Baltık Denizi’nden Kafkasya’ya kadar cephe hattında Alman, Avusturya-Macaristan ve Türk ordularına karşı savaştı ve İttifak Devletleri’nin askeri güçlerinin neredeyse yarısını elinde tuttu.

3 Mart 1917’de büyük bir grev patlak verdi. Petrograd’daki fabrika (eski adıyla St. Petersburg). Bir hafta içinde tüm işçiler çalışmayı bıraktı ve sokak kavgaları patlak verdi. İmparator Duma’yı feshedip grevcilere işe dönmelerini emrettiğinde Şubat Devrimi patlak verdi. Duma feshedilmeyi reddetti, grevciler rejimi protesto etmek için çeşitli toplantılar düzenledi ve ordu açıkça halkın yanında yer aldı. Birkaç gün sonra, Duma 1917’de Prens Georgi Lavov başkanlığında bir geçici hükümet kurdu. Ertesi gün, imparator tahttan çekildi. Bu arada Petrograd’da ki Sosyalistler, Duma’da eksik oldukları gücü kendilerine verecek bir işçi ve asker konseyi (konsey) oluşturdular.

Temmuz ayında, geçici başbakanın yerini selefinden daha ileri olan ancak Bolşevikler için yeterince radikal olmayan Alexander Kerensky aldı. Kerensky hükümeti zamanı işaret etti ve St. Petersburg’daki Marksist konseyler yerel konseyler kurarak örgütlerini ülke çapında genişletti. Kerensky, kitleler arasında son derece sevilmeyen bir politika olan Rusya’nın savaşa katılımını sürdürmekle ölümcül bir hata yaptı.

Lenin, genel anlaşmazlığın Rusya’yı savaştan çekilmeye zorlayacağını uman Almanya’nın yardımıyla İsviçre’deki sürgünden Rusya’ya döndü. Binlerce köylü, işçi ve asker Lenin’i tren istasyonunda heyecanla karşıladı. Sahne arkasındaki birçok manevradan sonra, Sovyetler Kasım 1917’de iktidarı ele geçirdi ve Ekim Devrimi olarak bilinecek olaylarda Kerensky ve geçici hükümetini sürgüne gönderdi 

Ulusal Meclis Ocak 1918’de toplandı ve Bolşeviklerin kuklası olmayı reddetti, bu yüzden Lenin’in birlikleri onu dağıttı. Kurucu Meclisin dağılmasıyla birlikte, burjuva demokrasisinin tüm izleri silindi. Ilımlı muhalefeti ortadan kaldırdıktan sonra Lenin, Almanya ile Rusya’nın topraklarının büyük bir bölümünü kaybettiği Brest-Litvanya Anlaşmasını (1918) imzaladı. [90]

RUS İÇ SAVAŞI  

Çoğunlukla Beyaz Ordu olarak adlandırılan karşı-devrimcilerin ordusu, Bolşevikleri devirmek için örgütlenmeye başladı. Aynı zamanda, müttefikler anti-komünist güçleri desteklemek için Rusya’ya sefer birlikleri gönderiyor. Müttefikler, Brest-Litovsk anlaşması nedeniyle Bolşeviklerin Almanya ile komplo kurmasından korkuyorlardı ve Beyaz Hareket’in Almanya’ya karşı düşmanlığını tazeleyeceğini umuyorlardı. 1918 sonbaharında. Bolşevik rejimi kendisini tatsız bir konumda buldu. Eski Rus müttefikleri ve iç düşmanlarıyla ve ayrıca Beyaz Rusya ve Ukrayna’daki kısa ömürlü milliyetçi cumhuriyetlerle ve anarşist güçlerle ara sıra çatışmalardaydı.

Kızıl Ordu ve Çeka (gizli polis) devrimin tüm düşmanlarını yok etmek için terör uyguluyor. Tüm toplumsal unsurların desteğine sahip değillerdi, bu nedenle iç savaş sırasında egemenliklerini zorla uygulamak zorunda kaldılar. 1920 yılına kadar. Beyaz Hareket’in direnişi kırıldı, tüm yabancı ordular tahliye edildi ve Belarus, Ukrayna ve Kafkasya’da bir Bolşevik hükümeti kuruldu, ancak eski otokratik yönetim modelini yalnızca yeni bir biçimde sürdürme pahasına.

Rusya iç savaşla meşgul olduğundan, Polonya ile sınırlar savaş sonrası Versay Barışı tarafından net olarak tanımlanmadı. Kızıl Ordu’nun yenilgisiyle sonuçlanan Polonya-Sovyet Savaşı (1919-1921), Sovyet Rusya ile Polonya arasındaki sınırları belirledi.[91] Polonya topraklarına ek olarak Sovyetler Finlandiya, Moldavya ve Baltık kıyılarını kaybetti.

SSCB 

SSCB’NİN DOĞUŞU 

Rusya tarihi içinde tarihi 1922 ile 1991 arasında dönem olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin tarihi veya Sovyetler Birliği’nin tarihidir. Aralık 1922’de Rus Komünist Partisi[92] liderleri tarafından ideolojik gerekçelerle kurulan bu ittifak, genellikle Rus İmparatorluğu ile özdeşleştirildi. O zaman, yeni ulus dört kurucu cumhuriyetten oluşuyordu: Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ve Rusya SFSR, Ukrayna SSR, Beyaz Rusya SSR ve Transkafkasya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ve Transkafkasya SFSR [93] 

1924’te kabul edilen anayasa, daha geniş alanlarda köylerde, fabrikalarda ve şehirlerde kurulan konseylere dayanan federal bir hükümet sistemi kurdu. Her cumhuriyette bu konsey piramidinin tepesinde, Tüm Federal Sovyetler Kongresi vardı. Kongre egemen gücü kullanıyor gibi görünse de, bu organ, İmparator Peter döneminde olduğu gibi, Sovyetler Birliği’nin başkenti Moskova’daki SBKP Merkez Komitesinin Politbürosu tarafından kontrol edilen Komünist Parti tarafından yönetiliyordu. Büyük.

SAVAŞ KOMÜNİZMİ VE YENİ EKONOMİ POLİTİKASI 

Jozef Stalin

1917’de Bolşevik devriminin pekiştirilmesinden 1921’e kadar olan dönem. savaş komünizmi dönemi olarak bilinir.[94] Arazi, sanayi, bankalar, demiryolları ve denizcilik tamamen kamulaştırıldı ve ekonomi sınırlıydı. Çok geçmeden güçlü bir muhalefet geliştirdi.[94] Köylüler ürünlerini nakde çevirmek istediler ve fazla ürünleri hükümete teslim etmek zorunda kaldıkları için mutsuzlardı. Köylü muhalefetiyle karşı karşıya kalan Lenin, Yeni Ekonomik Politika (NEP) olarak bilinen savaş zamanı komünizminden stratejik bir geri çekilmeye başladı.[94] Köylüler, toplu mal satışlarında vergiden muaftır ve fazla ürünleri açık pazarda satmalarına izin verilir. Mağaza, özel perakende satış lisansı ile teşvik edilmektedir. Devlet bankacılık, ulaşım ve ağır sanayiden sorumlu olmaya devam etti.

Sol Komünist Parti, NEP’ten büyük kazanç sağlayan zengin köylüleri veya kulakları eleştirmesine rağmen, programın son derece yararlı olduğu kanıtlandı ve ekonomi restore edildi[94]. NEP, daha sonra, 1924’ün başlarında Lenin’in ölümünden sonra parti içinde güçlü bir muhalefet geliştirecekti. [94]

RUS TOPLUMUNDA DEĞİŞİM  

Rus ekonomisi bir dönüşüm sürecinden geçerken, halkın sosyal hayatında da köklü değişimler yaşandı. Devrimin başlangıcından bu yana hükümet, ailedeki ataerkil egemenliği zayıflatmaya çalıştı. Boşanma artık mahkeme sürecini gerektirmiyordu,[95] ve kadınları doğum sorumluluğundan kurtarmak için kürtaj 1920 gibi erken bir tarihte yasallaştırıldı.[96] Sonuç olarak, kadınların özgürleşmesi istihdam talebini artırdı. Kızlar bir fabrikada veya ofiste eğitim almaya ve kariyer yapmaya teşvik edildi. Küçük çocukların bakımı için devlet anaokulları açılmış ve Sovyet kulüpleri olarak adlandırılan sosyal hayatın eğitim grupları ve rekreasyon gruplarının merkezleri haline getirilmesi için büyük çaba sarf edilmiştir.

Rejim, ulusal azınlıklara karşı emperyal ayrımcılık politikasını, iki yüzden fazla azınlık grubunu Sovyetler Birliği’nin yaşamına dahil etme politikası lehine terk etti  Rejim, tıbbi hizmetlerin kapsamını da genişletti. Tifüs, kolera ve sıtmaya karşı kampanyalar düzenlendi, doktor sayısı arttı ve yaşam beklentisi arttıkça bebek ölüm oranı kısa sürede düştü.

Hükümet ayrıca Marksist teorinin temellerini atan ateizmi ve materyalizmi de teşvik etti. Özellikle eski çarlık rejiminin direği ve toplumsal değişimin önündeki başlıca engel olan Rus Ortodoks Kilisesi’nin gücünü kırmak için örgütlü dine karşı çıktılar. Birçok dini lider, iç sürgün kamplarına gönderildi. Parti üyelerinin ayinlere katılmaları yasaklandı. Eğitim sistemi kiliseden ayrıdır. Evde eğitim dışında din eğitimi yasaktır ve okullarda ateizm vurgusu yapılır.

SANAYİLEŞME 

1929 dönemi. 1939’a kadar. Rus tarihinde çalkantılı bir dönemdir. Joseph Stalin, en hırslı imparatorların bile sahip olmadığı sınırsız güce sahip olduğundan, Rus toplumu üzerinde neredeyse tam kontrol kurduğunda, kitlesel sanayileşme ve iç huzursuzluk dönemiydi. Lenin’in ölümünden sonra Stalin, Politbüro’daki rakipleri ve özellikle Leo Troçki ile Sovyetler Birliği üzerinde iktidar için savaştı. 1928’e gelindiğinde, tüm Troçkistler sürgüne gittiklerinde veya güçlerini kaybettiklerinde, Stalin radikal bir sanayileşme programının uygulanmasına başlamaya hazırdı [97]

1928’de Stalin ilk Beş Yıllık Planı önerdi.[94] Lenin’i tasarlayan NEP (Yeni Ekonomik Politika) dışında, bu, ağır sanayinin gelişmesi, tarımsal üretimin kollektifleştirilmesi yoluyla sermayenin hızlı birikimini sağlamak için uygulanan birçok plan arasında ilkiydi. ve tüketim mallarının kısıtlayıcı bir üretim politikası [94]  Tarihte ilk kez bir ülkenin ekonomisi tamamen hükümet tarafından kontrol ediliyordu.

Planın bir parçası olarak hükümet, devlet tarımını ve kolhozları (kolhoz) kontrol altına aldı.[98] 1930 Şubat kararnamesi ile yaklaşık bir milyon “kulak” mülklerinden kovuldu.Birçok köylü rejime karşı çıktı. Çoğu zaman toprak kaybıyla karşı karşıya kaldıklarında sığırlarını öldürdüler. Bazı bölgelerde isyan ettiler, ancak çok azı köylüler idam edildi, yetkililer tarafından “Kulaklar” denirdi.[99] kötü hava kombinasyonu, şiddet kurulan kollektif çiftliklerde açığı ve mal kitlesel el koyma, açlık ortaya çıkmasına yol açmıştır.[98] Bunların o çoğu Ukrayna ve Kuban’da olmak üzere birkaç milyon çiftçi öldü.[98] Kötü kırsal koşullar, milyonlarca çaresiz köylünün şehirlere gitmesine neden oldu, sanayileşmenin gelişmesine katkıda bulundu ve sadece birkaç yıl içinde Rusya’nın kentsel nüfusunu önemli ölçüde artırdı.

Plan, sadece tarımda değil, diğer alanlarda da önemli sonuçlar getirdi. Bolşevik Devrimi sırasında birçok bakımdan Avrupa’nın en yoksul ülkesi olan Rusya, şimdi inanılmaz bir hızla sanayileşiyordu, 19. yüzyılda Alman sanayileşmesini ve 20. yüzyılın başlarında Japon sanayileşmesini geride bırakıyordu. 1932’de Sovyet yetkilileri. 1914’te ve 1937’de endüstriyel performansın yüzde 334 arttığını iddia etti. 1932’de ek olarak yüzde 180 oranında artırıldı. Üstelik Rusya’nın yaklaşan Nazi işgali karşısında ayakta kalması, sanayileşmenin sonucu olan üretim kapasitesi sayesinde mümkün oldu.

Beş Yıllık Plan uygulanırken, Stalin kişisel iktidarını kuruyordu. NKVD gizli polisi Sovyet vatandaşlarının onbinlerce oluşur, tutuklamalar, sürgünleri veya eylem gerçekleştirmesi amacıyla kuruldu. Lenin’den daha uzun yaşayan 1920 Politbüro’nun altı üyesi, Stalin’in tasfiyelerinde ortadan kayboldu. Lenin’e sadık yoldaşlar olan eski Bolşevikler, yüksek rütbeli Kızıl Ordu yetkilileri ve sanayi yöneticileri büyük tasfiyelerle tasfiye edildi.[100] Diğer Sovyet cumhuriyetlerindeki tasfiyeler, Sovyetler Birliği’nde iktidarın merkezileşmesine katkıda bulundu.

Stalin’in misillemeleri, geçmişte imparatorlar tarafından yaratılanlardan çok daha büyük boyutta bir iç sürgün sisteminin yaratılmasına yol açtı. Acımasız cezalar getirildi ve birçok vatandaş uydurma suçlardan, sabotajdan ve casusluktan mahkum edildi. Çalışmış mahkumları yapılmaktadır çalışma çalışma kamplarında içinde Gulag -Power, özellikle Sibirya’da, endüstrileştirilmenin etkisinin önemli bir bileşeni haline gelmiştir.[101][102]  Yaklaşık 18 milyon kişinin Gulag sisteminden geçtiğine ve yaklaşık 15 milyon kişinin zorunlu çalışmaya gönderildiğine inanılmaktadır. [103]

ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE SSCB 

Almanya’da Hitler liderliğindeki anti-komünist güçler iktidara geldiğinde Sovyetler Birliği büyük bir tehdit hissetti. Hitler, Lebensraum stratejisinin ana hedeflerinden biri olarak Doğu’ya Sızma Planını açıkça ilan ettiğinde bu tehdit gerçek oldu. [104] 1939’a kadar. Sovyetler Birliği, İspanya’da Alman ve İtalyan birliklerine karşı savaşan Cumhuriyetçileri destekleyen Nazi Almanya’sının önemli bir rakibiydi. [105][106] boyunca 1938 ve 1939’da Sovyetler Birliği, Rusya’nın Uzak Doğu’sunda Japonya’ya karşı çok başarılı bir savaş yürüttü. Ağustos 1945’e kadar yürürlükte kalan bir saldırmazlık paktının imzalanmasıyla sona erdi. [107] [108]

Ancak 1938’de Almanya, Batılı güçlerle Münih Anlaşması’nı imzaladı ve Çekoslovakya’yı Polonya ile birlikte böldü. Almanya’nın saldırısından korkan Sovyet hükümeti, Polonya’nın ortak güvenliğe katılmayı reddetmesinden sonra diplomatik manevralara başladı, bu nedenle Sovyetler Birliği, Almanya ile bir saldırmazlık paktı olan Ribbentrop-Molotov anlaşmasını sonuçlandırdı.[109] Bu anlaşma, iki ülke arasındaki karşılıklı ilişkileri normalleştirdi ve karşılıklı ticaretini sürdürdü. [110]

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI  

Alman ordusunun Polonya’yı işgalinin başlamasından on yedi gün sonra, Alman ordusu Sovyet sınırından 150 km uzaktayken, Sovyet ordusu Polonya’nın doğu kısımlarını çoğunlukla Ukraynalıların ve Belarusluların yaşadığını işgal etti. [111] [112] Sovyetlerin Leningrad’ı daha iyi savunmak için ihtiyaç duyduğu toprak değişimi konusundaki başarısız müzakerelerden sonra, Sovyetler Birliği Finlandiya ile Kış Savaşı (1939-1940) olarak bilinen bir savaş başlattı. Bu savaşı büyük kayıplarla kazandılar, ancak yine de Finlandiya’yı bir barış imzalamaya zorladılar ve bu da onlara Karelya topraklarının bir bölümünü verdi.[113][114] 1940 yazında onlar zorla Romanya ültimatom tarafından kendilerine teslim etmek Besarabya ve Kuzey Bukovina. Aynı zamanda, o zamana kadar bağımsız olan Baltık devletlerini, Letonya, Litvanya ve Estonya’yı da işgal ettiler.[115][116][117]

Bir esir kampında açlıktan ölen Sovyet askerleri

Stalin’in Almanya ile bu savaştan kaçınma çabalarına rağmen, her iki taraf da savaşa hazırlanıyordu,[118][119] Sovyetler Birliği’ne savaş ilan etti ve 22 Haziran 1941’de sınırı geçti. Kasım ayının sonunda Alman ordusu Ukrayna’yı ele geçirdi, Leningrad kuşatmasına başladı ve başkent Moskova’yı almakla tehdit etti.[120][121][122] Sovyetler Birliği’nin Almanları Moskova’dan püskürtmek için Aralık 1941’de başarılı bir karşı taarruz başlatmasına rağmen, Almanlar yeniden örgütlendi ve gelecek yıl boyunca güçlerinin çoğunu güneydoğuya yöneltti. üzerinde kırma Volga ve Kafkasya. Sovyet zaferleri Savaşı Stalingrad ve Kursk Savaşı belirleyici kanıtladı ve tüm savaşın seyrini değiştirdi. Bu yenilgilerden sonra Almanya bir taarruz savaşı yürütemedi, bu nedenle inisiyatif, savaşın sonuna kadar sürdüreceği Sovyetler Birliği’nin tarafına geçti.[123] 1943’ün sonunda Kızıl Ordu, Alman Leningrad kuşatmasını kırmış, Ukrayna ve Batı Rusya’nın çoğunu geri almış ve Beyaz Rusya’ya taşınmıştı.[124] 1944’ün sonunda, cephe 1939’da Sovyet sınırlarından çekildi. Doğu Avrupa’ya. Sovyet kuvvetleri çok daha güçlü birliklerle Doğu Almanya’ya girdi ve Mayıs 1945’te Berlin’i ele geçirdi.[125] Bu, Almanya’ya karşı savaşı Sovyetler Birliği lehine sonlandırdı.

Zafer gününden üç ay sonra Yalta’da imzalanan anlaşmanın bir parçası olarak, Sovyetler Birliği birlikleri, daha sık savaşlarını sona erdiren başarılı bir Mançurya işgali gerçekleştirdi. [126]

Sovyetler Birliği İkinci Dünya Savaşı’ndan galip çıkmasına rağmen, ekonomi harap oldu ve savaş sırasında 27 milyon Sovyet öldü.[127] Yaklaşık 1.700 şehir ve yaklaşık 70.000 yerleşim yeri yıkıldı.[128] On üç milyon Sovyet vatandaşı, Almanya ve müttefiklerinin işgal altındaki topraklardaki baskıcı politikalarının kurbanı oldu.[129][130] Özel Alman Einsackomando, Baltık ve Ukraynalı işbirlikçiler, Sovyet Yahudilerinin soykırımına katıldı. Rumen birlikleri, Odessa bölgesindeki Yahudilere yönelik soykırımda yer aldı. Kuşatma sırasında Leningrad nüfusunun %27’sini kaybetti ve Pskov ve Novgorodnüfusun beşte birini kaybetti. Karelya’daki çok sayıda Rus nüfusu Fin toplama kamplarında telef oldu. İşgal altındaki topraklar Almanya’dan büyük yıkıma, çalışma kamplarına sürgüne maruz kaldı, ancak Ruslar geri çekilirken yıkım taktiklerini de kullandılar. [131] Sonuç olarak, işgal altındaki topraklarda milyonlarca insan açlıktan ve temel tıbbi bakım eksikliğinden öldü. Alman kamplarında yaklaşık 3,5 milyon Sovyet savaş esiri (5,5 milyon kişiden) öldü. [132] [133] [134]

SOĞUK SAVAŞ   

Berlin Duvarı – Soğuk Savaş’ın bir sembolü.

Müttefik işbirliği savaşı kazandı ve savaş sonrası yeniden yapılanma ve güvenliğin temeli olacaktı. Ancak Sovyetler Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki Soğuk Savaş olarak bilinen çatışma, savaş sonrası dönemde uluslararası sahneye bir ideolojiler çatışması olarak egemen oldu.

Soğuk Savaş, 1945 yazında Potsdam Konferansı sırasında Stalin ile ABD Başkanı Harry Truman arasında Doğu Avrupa’nın geleceği konusundaki ihtilaftan doğdu. [135] Son 150 yılda Rusya, Napolyon savaşları sırasında ve Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sırasında üç yıkıcı saldırıya maruz kaldı, Stalin’in amacı, Almanya ile Sovyetler Birliği arasında ülkenin bir tampon bölgesini kurmaktı.[136] Truman, Stalin’i Yalta Anlaşmasına ihanet etmekle suçladı. Doğu Avrupa’nın Kızıl Ordu tarafından Stalin tarafından işgali, atom bombası tasarımının yavaş ama emin adımlarla ilerlediği bir zamanda aldı.[137][138] 

Nisan 1949’da Amerika Birleşik Devletleri, çoğu Batılı ülkenin içlerinden birine karşı silahlı bir saldırıyı herkese yapılmış bir saldırı olarak kabul etmek zorunda olduğu, karşılıklı koruma üzerine bir anlaşma olan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) destek oldu. Sovyetler Birliği 1955’te Varşova Paktı olarak adlandırılan NATO’nun doğudaki eşdeğerini kurdu.[139][140][141]  

Sovyet dış politikasının en önemli hedefleri, ulusal güvenliği korumak ve artırmak ve Doğu Avrupa üzerindeki üstünlüğünü korumaktı. Sovyetler Birliği, Varşova Paktı içinde ağırlığını korumak adına 1956 Macar Devrimi, [142] 1968’de Prag Baharı  Çekoslovakya’da ve bastırılmasını destekleyen Dayanışma Hareketi 1980’lerin başında Polonya’da ki eylemlerin açık tarafı oldu. Sovyetler Birliği, en büyüğü Kore Savaşı ve Vietnam Savaşı olan dünya çapında bir dizi temsili savaşta Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı çıktı.

Sovyetler Birliği, Doğu Avrupa’daki etki alanı üzerinde sıkı bir kontrol sağlamaya devam ettikçe, Soğuk Savaş kısmi bir yatıştırmaya doğru ilerliyordu ve durum, 1970’lerde artık sadece açıkça ayrılmış iki karşıt taraf olmadığı anlamında daha karmaşık hale gelmekteydi. Daha az güçlü ülkeler bağımsızlıklarını savunmak için daha fazla alana sahipti ve iki süper güç, SALT I, SALT II ve Anti-Balistik Füze gibi anlaşmalarla nükleer silahların daha da genişlemesini ve yayılmasını kontrol etmeye çalışmakta ortak bir çıkar kısmen tanıyan bir dizi anlaşma imzaladı.

Rus-Amerikan ilişkileri, 1979’da Sovyetlerin Afganistan’ı işgalinden sonra kötüleşti ve 1980 ABD başkanlık seçimleri. sadık bir anti-komünist olan Ronald Reagan’ın seçildiği, ancak 1980’lerin sonlarında Sovyet bloğu dağılmaya başladığında düzeldiği bir sürece girdi. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Rusya, II. Dünya Savaşı’nda kazandığı süper güç statüsünü kaybetti.

Kruşçev ve Brejnev 

Stalin’in 1953’teki ölümünü izleyen iktidar mücadelesinde en yakın takipçileri kaybetti. Nikita Kruşçev 1956’da Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin yirminci kongresinde yaptığı konuşmayla konumunu pekiştirdi. Stalin’in vahşetini ifşa ettiği ve onu bir kişilik kültünü teşvik etmekle suçladığı. Konuşmasının bazı bölümleri kamuoyuna duyurulduğunda, Kruşçev kısa süre sonra bir dizi reform uygulamaya başladı. Stalin’in ağır sanayi vurgusunu bir kenara bırakarak tüketim malları ve konut üretimini artırmış ve tarımsal üretimi teşvik etmiştir. Yeni politika, yaşam standardını iyileştirdi, ancak ev aletleri, giysi ve benzerlerinin kıtlığı sorunları önümüzdeki yıllarda daha da kötüleşti. Hukuk sistemi, hala Komünist Partinin tam kontrolü altında olmasına rağmen, yerini polis terörüne bıraktı, bu nedenle entelektüeller eskisinden daha fazla özgürlüğe sahipti.

Kruşçev, Küba Füze Krizi’nden sorumlu olduğu ve Çin-Sovyet sorunlarını derinleştirdiği suçlamasıyla 1964’te Komünist Parti Merkez Komitesi’nden ihraç edildi. Kısa bir ortak liderlik döneminden sonra, kıdemli bürokrat Leonid Brejnev Kruşçev’in yerini aldı.

Kruşçev’in ekonomik planlama çabalarına rağmen, ekonomik sistem, piyasa mekanizmasından bahsetmeden yapılan merkezi planlara bağlı kaldı. Gelişmiş bir sanayi ülkesi olarak Sovyetler Birliği, önceki yıllarda sahip olduğu sanayi sektöründeki yüksek büyüme oranlarını sürdürmekte giderek zorlanmaya başladı. Artan yatırıma ve artan sayıda işçiye ihtiyaç vardı, ancak kısmen tüketim mallarının üretimine yapılan yeni vurgu nedeniyle bunu başarmak zordu. Beş yıllık planların hedefleri öncekilerden daha küçük olmasına rağmen, hedefler büyük ölçüde ulaşılamazdı. Brejnev yıllarında tarımsal kalkınma çok geride kalmaya devam etti.

1960’lar ve 1970’lerde bazı ev aletleri ve diğer ürünler daha uygun fiyatlı hale gelse de, mobilya ve beslenmedeki gelişmeler yeterli değildi. Tüketici ihtiyaçları arttı ve bununla birlikte piyasa dışı fiyat sisteminin doğasında bulunan tüketim mallarının kıtlığı, küçük devlet mülkiyeti hırsızlığı ve karaborsanın büyümesi. Ancak Sovyetler Birliği’nin doğuşuna nüfuz eden devrimci ruhun aksine, Brejnev’in 1982’de ölümü sırasında hakim olan ruh hali, değişimin peşindeydi.

Kruşçev ve Brejnev’in iktidarda olduğu yıllarda bilim ve sanayi gelişti. Dünyanın ilk nükleer santrali 1954 yılında inşa edilmiş ve işletmeye alınmıştır. Obninsk kasabası yakınlarında. Baykal-Amur karayolu, bağlı Rus Uzak Doğu ülkenin geri kalanıyla, tamamlandı.

Sergei Pavlovich Korolev liderliğindeki Sovyet uzay programı son derece başarılıydı. İlk yapay uydu olan Sputnik, 4 Ekim 1957’de uzaya fırlatıldı.[143] Yuri Gagarin’dir olan 12 Nisan 1961. Sovyet uzay gemisi Vostok 1 uzaya çıkan ilk insan oldu.[144] Sovyetler Birliği’nin uzayı fethetmedeki başarıları arasında ayın karanlık yüzünün ilk görüntüsünün çekilmesi, Valentina Tereshkova’nın ilk karısının uzaya gönderilmesi, ilk adamın Alexei Leonov tarafından uzayda kalması ve Ay’ın uzaya fırlatılması sayılabilir.  

SSCB’NİN DAĞILIŞI 

Sovyetler Birliği’nin dağılmasına giriş, iki süreçle işaretlendi: Sovyet ekonomik yapısının giderek daha görünür bir şekilde dağılması ve daha fazla dağılmayı durdurma girişimleri, hepsi de önceki duruma geri dönmek amacıyla. Brejnev döneminden iki önemli isim olan Yuri Andropov ve Konstantin Çernenko’nun hızla görevden alınmasından sonra, Mihail Gorbaçov ekonomide ve parti liderliğinde önemli değişiklikler yaptı. Onun tanıtım politikası, hükümet tarafından on yıllarca süren baskıdan sonra halka ücretsiz bilgi verdi ve medyaya bir dizi sosyal soruna halkın dikkatini çekme fırsatı verdi. 1989’da başlayan devrim dalgası sırasında. Orta ve Doğu Avrupa’yı işgal eden SSCB, neredeyse tüm dış müttefiklerini kaybetti. Gürültü, diğer cumhuriyetlerde var olan ulusal hoşnutsuzluğun su yüzüne çıkmasına izin verdi. Baltık cumhuriyetleri, Gürcistan ve Moldova, Moskova’nın kabul etmediği daha fazla özerklik talep etti. Gorbaçov bu en önemli sorunları çözemedi. Yakıt ve doğal gaz eksikliği, Afganistan’daki savaş, modası geçmiş sanayi ve sistemsel yolsuzluk, Sovyet planlı ekonomisinin üstesinden gelemediği en büyük sorunlardı, bu yüzden hükümet daha fazla uygulanmasından vazgeçti. Neredeyse tüm ürünlerde kıtlık vardı, bu yüzden nüfus en temel bakkaliye için kuyruklarda beklemek zorunda kaldı.

Mihail Gorbaçov

Rusların Sovyetler Birliği’ndeki hakim konumu nedeniyle, seksenlerin sonuna kadar neredeyse hiç kimse Rusya ile Sovyetler Birliği arasında büyük bir fark yaratmadı. Ancak Rusların Sovyet rejimine hakim olması, Rusya Cumhuriyeti’nin bu ittifaktan mutlaka yararlandığı anlamına gelmezdi. Sovyetler Birliği’nde Rusya, Komünist Partinin kendi şubesi, KGB, Sendika Konseyi, Bilimler Akademisi ve benzeri cumhuriyet düzeyindeki kurumlar gibi diğer cumhuriyetlerin sahip olduğu en zararsız devlet araçlarından bile yoksundu.[145] Bunun nedeni, kuruluşların Rusya Cumhuriyeti’nde şubeleri olması durumunda, bu şubelerin federal düzeyde bu kuruluşlarla rekabet halinde olmasıydı.

1980’lerin sonlarında Gorbaçov, Rusya Sovyet Federal Sosyalist Cumhuriyeti’nin önemini hafife aldı. Rus vatanseverleri, özellikle petrol söz konusu olduğunda, Rusya’dan diğer cumhuriyetlere para aktığını belirtmeye başladılar. Rusya’dan kendi kurumlarını kurması yönünde talepler geldi. Bu Rus talepleri 1980’lerin sonlarında daha yüksek sesle dile getirildi, öyle ki, bir yanda Sovyet devletinde Rus üstünlüğünden yana olanlar ile bağımsız bir Rusya’dan yana olanlar arasında gerilim yaşandı.

Bu gerilimler Gorbaçov ve Boris Yeltsin arasındaki kişisel iktidar mücadelesinde yoğunlaştı.[146] Gorbaçov’un sendikacı politikalarının baskısı altındaki muhalif çevrelerle hiçbir bağı olmayan bu eski parti kadrosu, Gorbaçov’u tehdit etmek için alternatif bir siyasi program aradı. Kendisini bir Rus milliyetçisi ve kararlı bir demokrat olarak sunmaya başladı. Mayıs 1990’da Rusya Yüksek Sovyet başkanlığı seçimlerini kazanmayı başardı, bu da Yeltsin’in Rusya’nın doğrudan seçilen ilk cumhurbaşkanı olduğu anlamına geliyordu.[147] Ertesi ay, Yeltsin Rus yasalarını Sovyet yasalarına tercih etti ve toplam bütçenin üçte ikisi üzerinde kontrol sağladı. Sovyet darbe girişimi ve Gorbaçov’un Komünist katı çizginin üyeleri tarafından organize edilen görevden alınması Yeltsin’in yardımıyla durduruldu. Darbeciler partiyi ve İttifak’ı korumayı amaçladılar, ancak her ikisinin de sonunu hızlandırdılar.

Sovyetler Birliği 25 Aralık 1991’de resmen dağıldı.[148] Sovyetler Birliği’nden Rusya’ya yetki devrinin son eylemi, Gorbaçov’un Yeltsin’in Sovyet nükleer silahlarının fırlatılması için kodları içeren evrak çantalarını teslim etmesiydi. Rusya Federasyonu resmi olarak 26 Aralık 1991’de var olmaya başladı. [148]

RUSYA FEDERASYONU 

Yeltsin, popüler bir iyimserlik dalgasıyla iktidara gelmesine rağmen, Yegor Gaidar tarafından önerilen ve eski Sovyetler Birliği döneminden kalma piyasa fiyat kontrollerini sona erdirmek anlamına gelen şok tedavisi ilkesine dayalı ekonomik reformları imzaladıktan sonra popülerliğini koruyamadı. 1990’ların başında hükümet harcamalarında ve açık dış ticarette ciddi azalmalar oldu. Reform, özellikle fiyat ve ücret kontrolünden, sübvansiyonlardan ve kamu mallarının dağıtımından yararlanan gruplar olmak üzere, nüfusun çoğunluğunun yaşam standardını anında yok etti. 1990’larda Rusya, Büyük Buhran sırasında altmış yıl önce ABD ve Almanya’da kinden daha şiddetli bir ekonomik gerileme yaşadı. [149]

1990’ların ortalarına kadar Rusya’da çok partili bir seçim politikası vardı. İki yapısal sorun nedeniyle temsili bir hükümet kurmak zordu ki cumhurbaşkanının parlamento ile mücadelesi ve anarşist parti sistemi idi. Yeltsin, kendisini Gorbaçov’u zayıflatacak bir demokrat olarak tanıttığı için yurtdışında sırtına vurulmuş olsa da, cumhurbaşkanlığı fikri son derece otokratikti. Ya başbakanlık görevini kendisi yapacak (Haziran 1992’ye kadar) ya da parlamentonun görüşü ne olursa olsun kendi seçtiği bir adamı atayacaktı.

Dmitry Medvedev (solda) Vladimir Putin ile (sağda)

Bu arada, çok sayıda küçük parti ve onların ittifak kurma isteksizliği, mevzuatı kaosa sürükledi. 1993’ten bu yana, Yeltsin’in parlamenter liderlikle iyi ilişkilerinin kesilmesi, Eylül ve Ekim 1993’te Rusya’nın anayasal krizine yol açtı. Kriz, Yeltsin’in parlamento ile olan tartışmayı çözmek için radikal bir çözüm seçtiği 3 Ekim’de zirveye ulaştı: tanklara ateş etmeyi kesmeleri çağrısında bulundu. Bela evinde, böylece rakiplerini yendi. Yeltsin parlamentoyu feshetmek için anayasaya aykırı önlemler alırken, Rusya 1917 devriminden bu yana ciddi bir iç çatışmaya hiç bu kadar yakın olmamıştı.. Yeltsin o zaman, Aralık 1993’te referandumla onaylanan anayasayı dayatma özgürlüğüne sahipti. Aralık seçimleri, neoliberal ekonomik reformlardaki kötü sonuçların körüklediği artan popüler hayal kırıklığını yansıtarak, komünistlere ve milliyetçilere büyük kazanımlar getirdi 

Ekonomik reformlar, kökleri eski Sovyet sisteminden gelen yarı suçlu bir oligarşiyi de pekiştirdi. Batılı hükümetlerin, Dünya Bankası’nın ve Uluslararası Para Fonu’nun tavsiyesi üzerine Rusya, dünyanın gördüğü en büyük ve en hızlı özelleştirmeye başladı. Yarım on yıl boyunca perakende, ticaret, hizmetler ve küçük sanayi özel sektöre aitti. Büyük şirketlerin çoğu eski yöneticilerine verildi ve mafya veya Batılı yatırımcılarla ittifak içinde olan yeni bir zengin Rus oligarşisi yarattı. [150]Sonuç olarak, enflasyon ve işsizlik birçok işçiyi yoksulluğa, fuhuşa veya suça itti. Bu arada, merkezi hükümet yerel yönetimler, bürokrasi ve ekonomik çekişmeler üzerindeki kontrolünü kaybetti ve gümrük vergisi çöktü. 1990’ların ortalarına kadar hâlâ büyük bir bunalım içinde olan Rus ekonomisi, 1998 mali çöküşünden büyük darbe aldı.

Yönetilen bir ekonomiye dönüş o zaman neredeyse imkansız görünüyordu. Rus ekonomisi, dünya ham petrol fiyatlarındaki büyük artış sayesinde 1999’dan beri toparlanıyor. Bu, Rusya’nın açık ara en büyük ihracatçısı olduğu doğal gaz talebinde bir artışa yol açtı.

1998 mali krizinden sonra, Yeltsin kendini siyasi kariyerinin sonunda buldu. 2000 yılının ilk gününden sadece birkaç dakika önce, Yeltsin istifasıyla halkı şaşırttı ve iktidarı eski bir KGB subayı ve Federal Güvenlik Servisi başkanı olan az bilinen Başbakan Vladimir Putin’in ellerine bıraktı.[151] 
2000 yılında, yeni cumhurbaşkanı 26 Mart cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rakibini kolayca mağlup ettiPutin Kuzey Kafkasya’da ara sıra şiddet olmasına rağmen Çeçen ayaklanmasını bastırdı. Artan iç talep, tüketim ve yatırımın eşlik ettiği yüksek petrol fiyatları ve yerel para biriminin zayıf başlangıç ​​değeri, ekonominin art arda dokuz yıl büyümesine yardımcı oldu, bu da Rus standardını iyileştirdi ve Rusya’nın uluslararası sahnedeki etkisini artırdı. Putin’in cumhurbaşkanlığı döneminde yaptığı birçok reform Batılı ülkeler tarafından demokratik olarak değerlendirilmese de, Putin’in düzeni, istikrarı ve ilerlemeyi sağlamadaki liderliği ona Rusya’da büyük bir popülerlik kazandırdı. 2004 yılında %71 oyla yeniden seçildi ve partisi, uluslararası ve yerli gözlemcilerin katılımıyla yapılan parlamento seçimlerini kazandı. [152]

2008 yılında yapılan seçimlerde. Gazprom’un eski başkanı Dmitry Medvedev cumhurbaşkanı seçildi ve Putin o zamandan beri başbakanlık görevini üstlendi. 2008’de Rusya, Gürcistan’a karşı kısa süreli başarılı bir savaş yürüttü ve bunun sonucunda Güney Osetya ve Abhazya’nın fiili bağımsızlığı doğrulandı.

KAYNAKÇA

  1. “Kiev Rus’ ve Moğol Dönemleri”  Sam Houston Eyalet Üniversitesi. Arşivlenmiş orijinal 27 Eylül 2007 tarihinde20 Temmuz 2007’de alındı 
  2.  Curtis 1998
  3. Walkin, Jacob (1962). Devrim Öncesi Rusya’da Demokrasinin Yükselişi: Son Üç Çarlık Döneminde Siyasi ve Sosyal Kurumlar. Praeger.
  4. CIAO – Atlas – Rusya, Erişim tarihi: 8 Nisan 2013.
  5. Filtzer 1994
  6. Zubok 2009, s. 1893
  7.  Belinsky, Andrei (Mart / Nisan 1999). H. Härke. “Ipatovo’nun ‘Prenses’i”. Arkeoloji52(2).
  8. Drews 2004, s. 50.
  9. Dr. Ludmila Koryakova, ” Sintashta-ARKAIM Kültür Arşivlenenüzerinde Wayback Makinası web(2019 28 Şubat)” Avrasya Nomads Araştırmaları Merkezi (CSEN). 20 Temmuz 2007’de alındı.
  10. 1998 NOVA belgeseli: “Buz Mumyaları: Sibirya Buz Kızı” transkripti.
  11. Jacobson 1995, s. 38–.
  12. Tsetskhladze 1998, s. 48–.
  13. Turchin 2003, s. 185-186.
  14. Christian 1998, s. 286-288.
  15. Rona-Tas, Andras (1999). Erken Orta Çağlarda Macarlar ve Avrupa: Erken Macar Tarihine Giriş. Orta Avrupa Üniversitesi Yayınları. P. 257. ISBN  978-963-9116-48-1 
  16. Frank & Leaman 1997, s. 196
  17. Barford 2001, s. 15-16.
  18. Christian 1998, s. 6-7.
  19. Paszkiewicz 1963, s. 262.
  20. McKitterick 1995, s. 497.
  21. Aleksandr Lvovich Mongaĭt, SSCB’de Arkeoloji  Yabancı Diller Yayınevi. 1959. s. 335.
  22. Örneğin, Ansiklopedi Britannica’da Viking (Varangian) Oleg ve Viking (Varangian) Rurik’e bakın.
  23. Obolensky 1994, s. 42.
  24. Thompson & Johnson 1937, s. 268.
  25. Hıristiyan 1998, s. 343.
  26. Özellikle aristokrasi arasında. Wayback Machine web sitesinde ArşivlenenDünya Tarihine bakın(18 Temmuz 2007). 22 Temmuz 2007’de alındı.
  27. Obolensky 1994, s. 13.
  28. The Russian Primary Chronicle’da açıklanan Rusya’nın Hıristiyanlaşması, Vladimir I’in vaftizi ve Kiev nüfusubölümüne bakın.
  29. Gordon Bob Smith (1996). Rus Hukuk Sisteminde Reform. Cambridge Üniversitesi Yayınları. P. 2 -3. ISBN  978-0-521-45669-2 
  30. PN Fedosejev, Sovyet Ortaçağ Araştırmalarında Karşılaştırmalı Tarihsel Yöntem, SSCB Bilimler Akademisi. 1979. s. 90.
  31. Russel 2003, s. 13.
  32. Hamm 1993
  33. Nicole 2001.
  34. Nosov 2007, s. 48.
  35. Martin 1995, s. 139.
  36. Piero Scaruffi, A Time-line of the Mongols,1999. Erişim tarihi: 21 Temmuz 2007.
  37. Kiev imhası Arşivlenen yolda Wayback Makinesi (27 Nisan 2011), erişildi 8 Nisan 2013.
  38. Jennifer Mills, The Hansa League in the Eastern Baltic, Mayıs 1998. Erişim tarihi: 21 Temmuz 2007.
  39. Curtis 1998.
  40. Laet, Sigfried J. de (2005). İnsanlık Tarihi: Bilimsel ve Kültürel Gelişim. UNESCO. P. 196. ISBN  978-92-3-102814-4.
  41. Kulikovo Savaşı (8 Eylül 1380) Wayback Machineweb sitesindearşivlendi(7 Haziran 2007). 2 Temmuz 2007’de alındı.
  42. “Moğolların Tarihi”. Tarih Dünyası26 Temmuz 2007’de alındı.
  43. John III,Britannica Ansiklopedisi. 2007
  44. Perrie ve Suny 2006 
  45. Doğu Ortodoksluğu, Britannica Ansiklopedisi. 2007. Ansiklopedi Britannica Çevrimiçi.
  46. The Tatar Khanate of Crimea Wayback Machine web sitesindearşivlendi (23 Mart 2016), Erişim tarihi 8 Nisan 2013.
  47. Zenkovski, Serge A. (1957). Rus Kilisesi Şizmi: Arka Planı ve Yansımaları. Rus İnceleme16 (4): 37.  
  48. Skrynnikov 2001, s. 58.
  49. Kentsel, William. “LIVONIAN SAVAŞININ KÖKENİ, 1558”  LITVANYA SANAT VE BİLİMLER ÜÇ AYLIK DERGİSİ23 Temmuz 2007’de alındı 
  50. Martin 1995  s. 395.
  51. Sibirya Günlükleri, Stroganov Sibirya Günlükleri. ed. Spaskim, St. Petersburg, 1821
  52. Skrynnikov 2001, s. 142-173.
  53. Robert I. Frost The Northern Wars: 1558-1721 (Longman, 2000), s. 26–27
  54. Moskova – Tarihsel arka plan, Erişim tarihi: 8 Nisan 2013.
  55. Skrynnikov 2001  s. 222–223.
  56. Chester SL Dunning, “Rusya’nın İlk İç Savaşı: Sorunların Zamanı ve Romanov Hanedanlığının Kuruluşu.” Penn State Press.2001. ISBN 978-0-271-02074-7. P. 433-434.
  57. Muscovy, Glenn E. Curtis (ed.), Russia: A Country Study, Department of the Army’den alıntı. 1998.  ISBN 978-0-16-061212-1 
  58. Borisenkov E, Pasetski V. “Aşırı meteorolojik olayların bin yıllık yıllıkları”. ISBN 978-5-244-00212-6. P. 190.
  59. George Vernadsky, “A History of Russia,” Cilt 5, Yale University Press, (1969). Rusça çeviri, Erişim tarihi: 8 Nisan 2013.
  60. Mikolaj Marchocki “Historia Wojny Moskiewskiej”, ch. “Başkentte katliam”,Rusça çeviri, Erişim tarihi: 8 Nisan 2013.
  61. Sergey Solovyov. Rusya Tarihi… Cilt. 8, s. 847
  62. İhbar 2001, s. 434
  63. Shubin 2009, s. 210–212.
  64. Çarlık Rusya’sında sınıf yapısının gelişimine ilişkin bir tartışma için bkz. Skocpol, Theda. Devletler ve Sosyal Devrimler: Fransa, Rusya ve Çin’in Karşılaştırmalı Bir Analizi. Cambridge U Press.1988.
  65. Jarmo Kotilaine ve Marshall Poe, Modernizing Muscovy: Onyedinci Yüzyıl Rusya’sında Reform ve Sosyal Değişim. Routledge.2004. ISBN 978-0-415-30751-2. P. 264.
  66. (Dil: Rusça) 1682 Moskova Ayaklanması içinde Rusya Tarihi Sergey Solovyov arasında
  67. Milov LV “Rus köylüsü ve Rus tarihsel sürecinin özellikleri”, XV-XVIII. yüzyıl Rus ekonomik tarihinin araştırılması., Erişim tarihi: 8 Nisan 2013.
  68. Amacı, Azak kasabasını alarak Karadeniz’de bir Rus dayanağı kurmaktı. Bakınız Lord Kinross, Osmanlı Yüzyılları: Türk İmparatorluğunun Yükselişi ve Düşüşü, Çok Yıllık. 1979.  ISBN 978-0-688-03093-3  P. 353.
  69. Emelyan İvanoviç Pugachev Biyografi içinde Dünya Biyografi Ansiklopedisi 
  70. “Tarih”. paralel 60. Arşivlenmiş orijinal 21 Ocak 2010 tarihinde 23Temmuz 2007’de alındı 
  71. Brockhaus ve Efron Ansiklopedik Sözlüğü’ne göre: 1891 Grodno eyaleti – katolikler 384.696, toplam nüfus 1.509.728 [1] ; Curland eyaleti – Katolikler 68.722, toplam nüfus 555.003 [2] ; Volyhnia Eyaleti – katolikler 193.142, toplam nüfus 2.059.870 [3], Erişim tarihi 8 Nisan 2013.
  72. Riasanovsky 1993, s. 302-303.
  73. Charques 1962, s. 125.
  74. Riasanovsky 1993, s. 302-307.
  75. Riasanovsky 1993, s. 324.
  76. Norman Davies: God’s Playground: A History of Polonya’ya bakın  Oxford Üniversitesi Yayınları. 1981. cilt 2, s. 315-333; ve 352-63
  77. Ansiklopedi Britannica Slavophile makalesi, Erişim tarihi: 8 Nisan 2013.
  78. Richmond, Yale (2003). Nyet’ten Da’ya: Rusları Anlamak (3. baskı). Kültürlerarası Basın. P. 65.
  79. Thomas Nemeth. Rus Felsefesi. İnternet Felsefe Ansiklopedisi23Temmuz 2007’de alındı
  80. 18 Haziran 1 Temmuz 2007’de Demoskop Weekly’de yayınlanan“Rusya’daki Enserfed nüfus, Sayı 293—294, “den alıntı
  81. Riasanovsky 1993, s. 386-387.
  82. Riasanovsky 1993, s. 349.
  83. Ortodoksluk, Otokrasi ve Milliyet, Encyclopædia Britannica
  84. Hugo S. Cunninggam, Konstantin Petrovich Pobedonostsev (1827—1907): Reactionary Views on Democracy, General Education, Erişim tarihi: 21 Temmuz 2007.
  85. Robert F. Byrnes, “Pobedonostsev: His Life and Thought” in Political Science Quarterly, Cilt. 85, hayır. 3 (Eylül 1970), s. 528-530.
  86. Arthur E. Adams, “Pobedonostsev’in Dini Politikası”, Kilise Tarihi, Cilt. 22, hayır. 4 (Aralık 1953), s. 314-326.
  87. Seçkinlerin devrimcilere tepkisinin bir analizi için bkz. Manning, Roberta. Rusya’da Eski Düzenin Krizi: Gentry ve Hükümet. Princeton Üniversitesi Yayınları. 1982.
  88. Otokrasinin Son Yılları,Glenn E. Curtis (ed.),Russia: A Country Study, Department of theArmy’denalıntılanmıştır. 1998. ISBN978-0-16-061212-1.
  89. Yosun 2005, s. 110.
  90. 3 Mart 1918 tarihli Brest-Litovsk Antlaşması’nın III-VI. Maddelerine bakınız.
  91. Orlando Figes: Bir Halk Trajedi (Pimlico, 1996) passim
  92. ” Tsar Killed, SSCB Oluştu “, 20th Century Russia, Erişim tarihi: 21 Temmuz 2007.
  93. Sovyetler Birliği Bilgi Bürosu, Alan ve Nüfus, Erişim tarihi: 21 Temmuz 2007.
  94. Richman Sheldon (1981). “NEP’e Savaş Komünizmi: Serfliğe Giden Yol” (PDF). Özgürlükçü Araştırmalar Dergisi5(1): 89—97. Bilinmeyen parametreyoksayıldı (yardım) |middle=
  95. Yosun 2005, s. 352.
  96. Larissa Remennick (1991), “SSCB’de İsterek Kürtajın Epidemolojisi ve Belirleyicileri”, Soc. bilim Med. 33 (7): 841-848.
  97. I. Deutscher, Stalin: Bir Politik Biyografi. Oxford University Press.1949. P. 294-344.
  98. Faith 1987
  99. Viola 1999.
  100. Faith, Robert (1990). Büyük Terör: Yeniden Değerlendirme ‘. New York: Oxford University Press. ISBN  978-0-19-507132-0.
  101. Gregory 2003
  102. İvanova 2000
  103. Applebaum 2004
  104. Bkz. Kavgam
  105. Payne, Stanley G. (2004). İspanya İç Savaşı, Sovyetler Birliği ve Komünizm. New Haven: Yale University Press. ISBN  978-0-300-10068-6.
  106. Radosh, Ronald, Mary Habeck ve Grigory Sevostianov (editörler). İspanya İhanete Uğradı: İspanya İç Savaşı’nda Sovyetler Birliği  New Haven: Yale University Press.2001. ISBN 978-0-300-08981-3
  107. Coox, Alvin D. Küçük Bir Savaşın Anatomisi: Changkufeng için Sovyet-Japon Mücadelesi / Khasan, 1938. Westport, CT. Greenwood Press.1977. ISBN 978-0-8371-9479-0
  108. Coox, Alvin D. Nomonhan: Japonya, Rusya’ya karşı, 1939. 2 cilt Stanford: Stanford University Press.1990. ISBN 978-0-8047-1835-6
  109. Roberts, Geoffrey (1992). Nazi Almanyası ile Bir Pakt için Sovyet Kararı. Sovyet Çalışmaları 44 (1), 57-78.
  110. Ericson 1999
  111. Brüt
  112. Zaloga, Steve; Madej, W. Victor (1991). Polonya kampanyası, 1939  Hipokren Kitapları. ISBN  978-0-87052-013-6 
  113. Vehvil’inen 2002
  114. Dyke 1997
  115. Dima. “1982” 
  116. Tarulis, Albert N. Baltık Devletlerine Yönelik Sovyet Politikası 1918-1940. Notre Dame, IN. Notre Dame Press.1959 Üniversitesi.
  117. Misiunas, Romuald J. & Rein Taagepera. Baltık Devletleri: Bağımlılık Yılları, 1940-90. 2. baskı. Londra: Hurst & Co.1993. ISBN 978-1-85065-157-4
  118. Isaev
  119. Meltyukhov
  120. Gilbert 2004
  121. Thurston & Bonwetsch 2000
  122. Clark 1985 
  123. Beevor, Antony (1998). Stalingrad, Kader Kuşatması: 1942-1943. New York: Viking. ISBN  978-0-670-87095-0 
  124. Glantz, David M.; Ev, Jonathan M. (1998). Titanlar Çatıştığında: Kızıl Ordu Hitler’i Nasıl Durdurdu (3. baskı). Lawrence: Kansas Üniversitesi Yayınları. ISBN  978-0-7006-0717-4
  125. Beevor, Antony (2004). Berlin: Çöküş, 1945 (3. baskı). New York: Penguen Kitapları. ISBN  978-0-14-101747-1 
  126. Glantz, David M. Mançurya’da Sovyet 1945 Stratejik Taarruzu: ‘Ağustos Fırtınası’  Londra: Routledge.2003. ISBN 978-0-7146-5279-5 
  127. Bu, Stalin tarafından verilen orijinal 7 milyon sayısından çok daha yüksektir ve aslında bu sayı çeşitli Sovyet ve Rusya Federasyonu liderleri altında artmıştır. Bkz. Mark Harrison, II. Dünya Savaşı Ekonomisi: Uluslararası Karşılaştırmada Altı Büyük Güç. Cambridge University Press.1998. ISBN 978-0-521-78503-7. P. 291.., Daha fazla bilgi için.
  128. Savaş sonrası Nürnberg Duruşmalarında kanıtlandığı gibi. Bkz. Ginsburg, George, Nuremberg Davası ve Uluslararası Hukuk, Martinus Nijhoff. 1990. ISBN 978-0-7923-0798-3. P. 160.
  129. Gerlach, C. «Hesaplanan Morde» Hamburger Sürümü, Hamburg, 1999
  130. XX yüzyılın savaşlarında Rusya ve SSCB “, M. Olma-Basın, 2001
  131. Eski Nazi Zorunlu İşçiler için Bekleyen Nihai Tazminat, Erişim Tarihi: 8 Nisan 2013.
  132. “Örnek Olay: Sovyet Savaş Esirleri (savaş esirleri), 1941-42”. Toplumsal Cinsiyet İzle22 Temmuz 2007’de alındı
  133. “Yirminci Yüzyılda Sovyet Kayıpları ve Savaş Kayıpları”, Greenhill Books, Londra, 1997, GF Krivosheev
  134. Christian Streit: Keine Kameraden: Die Wehrmacht und Sovjetischen Kriegsgefangenen, 1941-1945, Bonn: Dietz (1978.  ISBN 978-3-8012-5016-4 
  135. “Soğuk Savaş” John F. Kennedy Başkanlık Kütüphanesi ve Müzesi 
  136. Gaddis 1990, s. 176.
  137. Cochran, Norris ve Buharin 1995
  138. Gaddis 1997.
  139. Mastny & Byrne 2005 
  140. Holloway, David ve Jane MO Sharp. Varşova Paktı: İttifak Geçişte mi? Ithaca. Cornell University Press.1984. ISBN 978-0-8014-1775-7 
  141. Holden 1989
  142. Litvanya, Gyorgy, Janos M. Bak & Lyman Howard Legters (editörler). 1956 Macar Devrimi: Reform, İsyan ve Baskı, 1953-1963  Londra. New York: Longman.1996. ISBN 978-0-582-21504-7 
  143. Garber, Steve (19 Ocak 2007). “Sputnik ve Uzay Çağının Şafağı”  NASA’ya22 Temmuz 2007’de alındı  »Sovyetler Birliği’nin Sputnik I’i başarıyla fırlattığı 4 Ekim 1957’de tarih değişti. Dünyanın ilk yapay uydusu «
  144. Perry, Neil (12 Nisan 2001). “Yuri Gagarin”. Sınırsız Muhafız22Temmuz 2007’de alındı  »12 Nisan 2001, Yuri Gagarin’in uzaya uçuşunun kırkıncı yıldönümü, ilk kez bir insan gezegeni terk etti«
  145. “Hükümet”. Ülke Çalışmaları22 Temmuz 2007’de alındı. »Birlik işlerinde Rusların hakimiyeti nedeniyle, RSFSR diğer cumhuriyetlerde kamusal yaşam için tipik olan bazı yönetim ve idare kurumlarını geliştiremedi: cumhuriyet düzeyinde bir komünist parti, bir Rus bilimler akademisi  ve örneğin sendikaların Rus şubeleri. «
  146. Kaş 2013, s. 24-25.
  147. Hahn 1996, s. 17.
  148. “Zaman Çizelgesi: Sovyetler Birliği”. BBC’nin fotoğrafı22 Temmuz2007’de alındı. »1991 25 Aralık – Gorbaçov Sovyet başkanı olarak istifa etti; ABD, kalan Sovyet cumhuriyetlerinin bağımsızlığını tanıyor «
  149. Nolan 1996, s. 17-18.
  150.  Fairbanks, Jr., Charles H. 1999. “Devletin Feodalleşmesi.” Demokrasi Dergisi 10 (2): 47-53.
  151. Felkay 2002, s. 232-233.
  152. Bahar 2007, s. 39.

KAYNAKLAR

  • Gordon Bob Smith (1996). Rus Hukuk Sisteminde Reform. Cambridge Üniversitesi Yayınları. P. 2 -3. ISBN  978-0-521-45669-2
  • Payne, Stanley G. (2004). İspanya İç Savaşı, Sovyetler Birliği ve Komünizm. New Haven: Yale University Press. ISBN  978-0-300-10068-6 
  • Hamm, Michael Franklin (1993). Kiev: Bir Portre, 1800-1917. Princeton Üniversitesi Yayınları. ISBN  978-0-691-02585-8 
  • Russell, Bova (2003). Rusya ve Batı Uygarlığı: Kültürel ve Tarihsel Karşılaşmalar. BEN Sharpe. P. 13. ISBN  978-0-7656-0976-2
  • Obolensky, Dimitri (1994). “Bizans Mirası”. Bizans ve Slavlar. NS. Vladimir’in Ruhban Basını. P. 75-108. ISBN  978-0-88141-008-2
  • Thompson, James Westfall; Johnson, Edgar Nathaniel (1937). Ortaçağ Avrupasına Giriş, 300-1500. WW Norton & Co. P. 268
  • Obolensky, Dimitri (1994). NS. Vladimir’in Ruhban Basın. P. 42. ISBN  978-0-88141-008-2 
  • Paszkiewicz, Henry K. (1963). Rus Ulusunun Oluşumu. Darton, Longman ve Todd. P. 262.
  • McKitterick, Rosamond (1995). Yeni Cambridge Ortaçağ Tarihi. Cambridge Üniversitesi Yayınları. P. 497. ISBN  978-0-521-36447-8
  • Barford, Paul M. (2001). Erken Slavlar. Cornell Üniversitesi Yayınları. P. 15-16. ISBN  978-0-8014-3977-3n 
  • Frank, Daniel H.; Leaman, Oliver (1997). Yahudi Felsefe Tarihi. Routledge. P. 196. ISBN  978-0-415-08064-4 
  • Rona-Tas, Andras (1999). Erken Orta Çağlarda Macarlar ve Avrupa: Erken Macar Tarihine Giriş. Orta Avrupa Üniversitesi Yayınları. P. 257. ISBN  978-963-9116-48-1 
  • Laet, Sigfried J. de (2005). İnsanlık Tarihi: Bilimsel ve Kültürel Gelişim. UNESCO. ISBN  978-92-3-102814-4 
  • Charques, Richard Denis (1962). Rusya’nın Kısa Tarih. Phoenix Evi. P. 125. ISBN  978-0-460-07634-0.
  • Glantz, David M.; Ev, Jonathan M. (1998). Titanlar Çatıştığında: Kızıl Ordu Hitler’i Nasıl Durdurdu (3. baskı). Lawrence: Kansas Üniversitesi Yayınları. ISBN  978-0-7006-0717-4 
  • Beevor, Antony (2004). Berlin: Çöküş, 1945 (3. baskı). New York: Penguen Kitapları. ISBN  978-0-14-101747-1 
  • Martin, Janet (1995). Ortaçağ Rusya, 980-1584. Cambridge Üniversitesi Yayınları. ISBN  978-0-521-36832-2 
  • Beevor, Antony (1998). Stalingrad, Kader Kuşatması: 1942-1943. New York: Viking. ISBN  978-0-670-87095-0 
  • Thurston, Robert W.; Bonwetsch, Bernd (2000). Halk Savaşı: Sovyetler Birliği’nde İkinci Dünya Savaşı’na Tepkiler. Illinois Üniversitesi Yayınları. ISBN  978-0-252-02600-3 
  • Clark, Alan (1985). Barbaros  HarperCollins. ISBN  978-0-688-04268-4 
  • Meltyukhov, Mihail İvanoviç (2008). Stalin’in kaçırdığı şans: Avrupa için mücadele, 1939-1941: (belgeler, gerçekler, yargılar). Akşam. ISBN  978-5-9533-2697-1
  • Gilbert, Martin (2004). İkinci Dünya Savaşı: Tam Bir Tarih. Henry Holt ve Şirketi. ISBN  978-0-8050-7623-3 
  • Dima, Nicholas (1982). Besarabya ve Bukovina: Sovyet-Romen Bölgesel Anlaşmazlığı. Doğu Avrupa Monografları. ISBN  978-0-88033-003-9 
  • Isaev, Alexey (2013). Antisuvorov. İkinci Dünya Savaşı’nın on efsanesi. Yauza, Exmo. ISBN  978-5-457-09650-9 
  • Dyke, Carl Van (1997). Finlandiya’nın Sovyet İşgali, 1939-40. Psikoloji Basın. ISBN  978-0-7146-4753-1 
  • Stok, Steve; Madej, W. Victor (1991). Polonya kampanyası, 1939. Hipokren Kitapları. ISBN  978-0-87052-013-6 
  • Vehvil’inen, Olli (2002). Finlandiya İkinci Dünya Savaşında: Almanya ve Rusya Arasında. Palgrave Macmillan. ISBN  978-0-333-80149-9 
  • Ivanova, Galina Mihaylovna (2000). Çalışma Kampı Sosyalizmi: Sovyet Totaliter Sisteminde Gulag. BEN Sharpe. ISBN  978-0-7656-0426-2 
  • Applebaum, Anne (2004). Gulag: Sovyet Kamplarının Tarihi  Penguen. ISBN  978-0-14-028310-5
  • Gregory, Paul R. (2003). Zorla Çalıştırmanın Ekonomisi: Sovyet Gulag. Hoover Basın. ISBN  978-0-8179-3943-4 
  • Viola, Lynne (1999). Stalin Altında Köylü İsyancıları: Kolektifleştirme ve Köylü Direnişi Kültürü. Oxford University Press, Incorporated. ISBN  978-0-19-513104-8 
  • Fetih, Robert (1987). Hüzün Hasadı: Sovyet Kollektifleştirmesi ve Terör-Kıtlık. New York: Oxford University Press. ISBN  978-0-19-505180-3 
  • Brüt, Jan Tomasz (2002). Yurtdışından Devrim: Polonya’nın Batı Ukrayna ve Batı Beyaz Rusya’nın Sovyet Fethi. Princeton Üniversitesi Yayınları. ISBN  978-0-691-09603-2 
  • Ericson, Edward E. (1999). Alman Kartalını Beslemek: Nazi Almanyası’na Sovyet Ekonomik Yardımı, 1933-1941. Greenwood Yayıncılık Grubu. ISBN  978-0-275-96337-8 
  • Turchin, Peter (2003). Tarihsel Dinamikler: Devletler Neden Yükselir ve Düşer. Princeton Üniversitesi Yayınları. P. 185-186. ISBN  978-0-691-11669-3 
  • Tsetskhladze, Gocha R. (1998). Karadeniz bölgesinin Yunan kolonizasyonu: arkeolojinin tarihsel yorumu. F. Steiner. P. 48. ISBN  978-3-515-07302-8 
  • Jacobson, Esther (1995). İskitlerin Sanatı: Helen Dünyasının Kıyısında Kültürlerin İç içe geçmesi  BRILL. P. 38. ISBN  978-90-04-09856-5 
  • Filtzer, Donald (1994). Sovyet İşçileri ve Perestroyka’nın Çöküşü: Sovyet Emek Süreci ve Gorbaçov’un Reformları, 1985-1991. Cambridge Üniversitesi Yayınları. ISBN  978-0-521-45292-2 
  • Curtis, Glenn Eldon (1998). Rusya: Bir Ülke Çalışması. Federal Araştırma Bölümü, Kongre Kütüphanesi. ISBN  978-0-8444-0866-8 
  • Walkin, Yakup (1962). Devrim Öncesi Rusya’da Demokrasinin Yükselişi: Son Üç Çarlık Döneminde Siyasi ve Sosyal Kurumlar. Praeger.
  • Skrynnikov, Ruslan (2001). Korkunç İvan 
  • Dunning, Chester SL (2001). Rusya’nın Birinci İç Savaşı: Sıkıntılar Zamanı ve Romanov Hanedanlığının Kuruluşu. Penn Eyalet Basın. P. 434. ISBN  978-0-271-02074-7 
  • Hıristiyan, David (1998). Tarih Öncesinden Moğol İmparatorluğuna İç Avrasya. Blackwell Yayıncılar. ISBN  978-0-631-18321-1 
  • Shubin, Daniel H. (2009). Çarlar ve Sahtekarlar: Rusya’nın Sıkıntılar Zamanı. Algora Yayıncılık. ISBN  978-0-87586-689-5 
  • Drews, Robert (2004). Erken Biniciler: Asya ve Avrupa’da atlı savaşın başlangıcı. New York: Routledge.
  • Riasanovsky, Nicholas V. (1993). Rusya Tarihi, Beşinci Baskı. Oxford Üniversitesi Yayınları. ISBN  978-0-19-507462-8 
  • Felkay, Andrew (2002). Yeltsin’in Rusyası ve Batısı. Greenwood Yayıncılık Grubu. ISBN  978-0-275-96538-9 
  • Herspring, Dale Roy (2007). Putin’in Rusyası: Geçmiş Kusurlu, Gelecek Belirsiz. Rowman ve Littlefield. ISBN  978-0-7425-5393-4 
  • Hahn, Jeffrey W. (1996). Rusya’da Demokratikleşme: Yasama Kurumlarının Gelişimi  BEN Sharpe. ISBN  978-1-56324-720-0 
  • Kaş, Archie (2013). Gorbaçov, Yeltsin ve Putin: Rusya’nın Geçişinde Siyasi Liderlik. Carnegie Vakfı. ISBN  978-0-87003-328-5 
  • Gaddis, John (1990). Rusya, Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri: Yorumlayıcı Bir Tarih. McGraw-Hill. P. 176. ISBN  978-0-07-557258-9 
  • Perrie, Maureen; Suny, Ronald Grigor (2006). Rusya’nın Cambridge Tarihi. Cambridge Üniversitesi Yayınları. ISBN  978-0-521-81227-6
  • Cochran, Thomas B.; Norris, Robert Stan; Buharin, Oleg (1995). Rus Bombasını Yapmak: Stalin’den Yeltsin’e  Westview Basın. ISBN  978-0-8133-2328-2 
  • Gaddis, John Lewis (1997). Artık biliyoruz: Soğuk Savaş tarihini yeniden düşünmek. Clarendon Basın. ISBN  978-0-19-878070-0
  • Mastny, Vojtech; Byrne, Malcolm (2005). Bir Karton Kale?: Varşova Paktı’nın İç Tarihi, 1955-1991. Orta Avrupa Üniversitesi Yayınları. ISBN  978-963-7326-08-0
  • Nolan, Peter (1995). Çin’in Yükselişi, Rusya’nın Düşüşü: Stalinizmden Geçişte Siyaset, Ekonomi ve Planlama  Macmillan. ISBN  978-0-333-62264-3 
  • Litván, György; Bak, János M.; Legters, Lyman Howard (1996). 1956 Macar Devrimi: reform, isyan ve baskı, 1953-1963. Uzun adam. ISBN  978-0-582-21505-4
  • Moss, Walter. Rusya Tarihi. Marşı Basın. ISBN  978-0-85728-739-7.
  • Holden, Gerard (1989). Varşova Paktı: Sovyet Güvenliği ve Blok Siyaseti. Oxford: Blackwell. ISBN  978-0-631-16775-4 
  • Fetih, Robert (1990). Büyük Terör: Bir Yeniden Değerlendirme. New York: Oxford University Press. ISBN  978-0-19-507132-0
  • Nicole, David (2001). Kalka Nehri 1223: Cengiz Han’ın Moğolları Rusya’yı İstila. Osprey Yayıncılık. ISBN  978-1-84176-233-3
  • Zubok, Vladislav M. (2009). Başarısız İmparatorluk: Stalin’den Gorbaçov’a Soğuk Savaşta Sovyetler Birliği: Stalin’den Gorbaçov’a Soğuk Savaşta Sovyetler Birliği. Kuzey Carolina Basın Üniv. P. 1893. ISBN  978-0-8078-9905-2
  • Nossov, Konstantin S. (2007). Ortaçağ Rus Kaleleri MS 862-1480. Osprey Yayıncılık. P. 48. ISBN  978-1-84603-093-2
Reklam (#YSR)