RUM MÜDAFAAİ MİLLİYE CEMİYETİ

Mütareke döneminde İstanbul’da kurulan ve aktif olarak faaliyette bulunan cemiyetlerden biri de Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti idi. Bu cemiyetin en önemli özelliği Yunanistan’da yaşanan yönetim değişikliği sonucu İstanbul’da kurulması ve Venizelist-Kralcı çekişmeyi açıkça yansıtmasıdır. Zira bu cemiyet, Venizelos’un Yunanistan’da 1 Kasım 1920’de yapılan seçimleri kaybederek [1] İstanbul’u faaliyet alanı seçmesi ve kendi taraftarı subayları İstanbul’a göndermesi sonucu kurulmuştu. Venizelos bu konuda Başkomutan Orgeneral Paraskevopolos ve Genelkurmay Başkanı Korgeneral Pangalos’a bir talimat vererek gerek cephede gerekse Trakya’da hizmette bulunan bütün Venizelist subayların, hatta çavuş rütbesinde olanların görevlerini terk etmeleri ve hemen İstanbul’a gitmelerini emretmişti.[2]

Yine bu dönemde, Anadolu’da sürdürülmekte olan Yunan harekâtının devam edip etmemesi konusu yeniden gündeme gelmiş ve Venizelosçu subaylar kendi iktidarları için bu konuyu İstanbul’a taşımışlardı. İşte bütün bu gelişmeler sonucu Aralık 1920 tarihinde Venizelist subaylar, Anadolu harekâtının durdurulmaması için Yunan Hükûmetini baskı ve tehdit altında bulundurmak amacıyla Rum Müdafaai Milliye Cemiyetini kurmuşlardı. [3]

Rum Müdafaai Milliye Cemiyetinin amacını İstanbul’da Venizelist faaliyetleri yürüten Argiropulos’un General Danglis’e 18 Mayıs 1921’de gönderdiği mektupta açık olarak görmek mümkündür. Argiropulos cemiyetin amacını, “Millî bir gayemiz var. 1 Kasım felâketinin tamiri ve Küçük Asya’daki Yunan çıkarlarının kurtarılması ve kralın Yunanistan’dan uzaklaştırılması…”[4] şeklinde izah etmişti. Mektupta, Anadolu harekâtının durdurulmamasının yanı sıra kralın Yunanistan’dan uzaklaştırılmasının da cemiyetin hedefleri arasında olduğu belirtilmiştir.

Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti Selânik’te 1916 yılında Venizelosçu subaylardan Argiropulos, Plastiras, Kunduriotis, Sufulis, Zimbrakakis, Kondilis tarafından kurulan “Ethnik-i Amina (Millî Savunma)” adıyla başlattıkları ihtilâlci bir hareketin İstanbul’da kurulan benzer bir teşkilâtı niteliğindedir. [5] İstanbul’daki harekete öncülük eden isimlere baktığımızda bu kişilerin Selânik’te Venizelos’un yanında yer alan subayların olduğu dikkat çekmektedir.

İstanbul’da tamamen Venizelos’un desteğiyle kurulan Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti Başkan ve üyeleri şöyle idi:[6]

Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti Başkanı: G. Stavridis,
Üye: S. Casanova (Cazanova)
Üye: İksi Zotis
Üye: A. R. Konstantinidis (Constantinidis)
Üye: Andrea Antipa
Üye: L. Easonidis (Yasonidis)
Üye: A. R. Kaloteos (Caloteos)
Üye: K Syanodis (Syanoudis)606

Cemiyet başkanı ile bazı temsilciler cemiyet kurulduktan kısa bir süre sonra, Ocak 1921 tarihinde refakatinde Eski Harbiye Nazırı Mazarakis ve Albay Kondilis olduğu hâlde Paris’e giden Venizelos ile görüşmek üzere harekete geçti. Yapılan görüşmelerden sonra Rum Müdafaai Milliye Cemiyetinde, genel idare heyeti emrinde siyasî büro, askerî şûra, muhafız kıt’a, tetkik bürosu, emniyet müdürlüğü ve idare meclisi gibi teşkilâtlar oluşturuldu. [7]

Venizelos’un emri üzerine kurulan bu teşkilâtta siyasî büro idaresine eski nazır ve sefirlerden P. Argiropulos, askerî müşavir olarak yüksek rütbeli subaylardan ve ordu kumandanlarından Yuvan, Zimbrakakis, Mazarakis, Kalomenopulos ve Albay Kondilis tayin edildi. Bu kişilerin maiyetlerinde 140 muvazzaf ve 200 ihtiyat subay görev aldı. [8]

Venizelos ve onun emrinde bulunan subaylar aracılığıyla İstanbul’da kurulan Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti, Paris’te yapılan bu görüşmeler ve alınan karar sonucu hızla faaliyete geçti. Cemiyet ilk iş olarak üye kaydı yaparak kadrosunu genişletmeye çalıştı. Cemiyete üye kaydı konusunda adı geçen üst subay ve subayların yanı sıra İstanbul’da bulunan Yunan ileri gelenlerinden 150 kişinin de katkısı büyük oldu. [9]

Cemiyet kurulup üye kaydı tamamlandıktan sonra, cemiyet mensupları amaçlarına bağlı kalacaklarına dair yemin ederek işe başladı. [10] Yemin törenini gizli tutmak için, görünüşte yaptıkları düzenli toplantılarda alınan kararları imzalatmak amacıyla İstanbul’da bulunan bütün siyasî ve sosyal amaçlı Rum dernek ve kulüp üyelerini bir bildiri ile davet edilerek evrak imza ettirildi. Ancak gerçekte ant içme töreni yerine getirildi. [11] Bu toplantıda cemiyet mensuplarına, gizli olarak taşınmak üzere nikelden yapılmış ve madenî kırk para büyüklüğünde, ortasında Venizelos’un ismi ve etrafında “fedakârân-ı millete mahsûs” ibaresi kazılı birer nişan dağıtıldı. [12]

Cemiyetin İstanbul’da çeşitli şubeleri bulunmaktaydı. Bu şubelerden Yeşilköy (Ayastefanos) 14 Aralık 1920’de, Bakırköy (Makriköy) 18 Aralık 1920’de açılmıştı. [13] Cemiyetin ayrıca Rum Kadınları Müdafaai Milliye Cemiyeti adı altında kurulan tâli bir teşkilâtı da vardı. [14] Ancak, Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti, yalnız İstanbul’da kurulmuş bir teşkilât olmayıp Roma ve Londra’da şubeler açarak faaliyetini sürdürmüştü. [15] Londra Müdafaai Milliye Merkez Cemiyeti başkanlığı görevini önce Françi, daha sonra Venizelosun samimî dostlarından John Stavridis getirilmişti. [16] Cemiyetin Amerika’da da şubeleri mevcuttu. Amerika’da bulunan Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti üyeleri zaman zaman İstanbul’a gelmekte ve Rumlara destek olmakta idi. Örneğin, Amerika’da bulunan ve Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti üyesi olan Felt Smith eşiyle birlikte Tokatlıyan’a gelmiş, patrikhaneye giderek patriği ziyaret etmiş, Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti hakkında bir konuşma yapmıştı. [17]

Diğer taraftan, Rumların krala karşı harekete geçmesi konusundaki faaliyetler de ara verilmeden sürdürülmekteydi. Örneğin, Albay Kondilis’e Paris’te yapılan toplantı sonucu; Yunan ordusunun Anadolu’da uğradığı hezimet hakkında bir beyanname yayımlaması görevi verilmiş, Kondilis de bu amaç doğrultusunda bir beyanname hazırlayarak 9 Eylül 1921’de İstanbul’da çıkan Proia gazetesinde başmakale olarak yayımlamıştı. Bu beyanname ile kralın tahtından alınması için hemen isyan çıkarılması tavsiye edilmekte ve “Bu dakikalar çok naziktir, Müdafaayı Milliye subayları millî müzayika içinde bulunmalarına rağmen ihtilâl çıkarmak için müsait zamanın hulûlünü beklemektedirler.” [18] denilerek Rumlar ihtilâle davet edilmişti. Keza Rumların Anadolu’da başlatılan mücadeleye katılmaları ve gerekli ekonomik destekte bulunmaları, kralın iktidardan dürülmesi amacıyla Venizelos tarafından yabancı memleketlerde bulunan ırktaşlarının ortak dava etrafında toplanmaları için bir davetiye yayımlanmıştı. [19] Venizelos’un yayımladığı bu davet mektubu şöyledir:

“…Yabancı memleketlerde bulunan ırktaşlara davetname:
Venizelos’un malûm sebepler neticesinde iktidardan düşmesi üzerine Millî Müdafaa Komitesi derhâl faaliyete geçerek vaziyet-i hazıra ile yakından alâkadar olmaya ve Helenizmin hak ve menfaatlerinı himaye ve müdafaa etmeye karar vermiştir.
Millî Müdafaa Komitesinin şimdiye kadar akdeylemiş olduğu içtimalarındaki mesainin bir bilânçosunu vermemize müsaadenizi istiyoruz.

A. Millî Müdafaa Komitesi, Yunanistan’ın menfaatlerine karşı bir tehlike saydığı sakit kralın avdetini tenkit ve takbih etmekten bir an dahi geri kalmamıştır. Bugün de Konstantin’in Yunanistan’a dönüşüne şiddetle itiraz ve kendisini Yunanistan’ı terke mecbur kılmak için her gayreti sarf etmektedir. Konstantin’in kendisi, memlekette huzur ve ehemmiyetin teessüsüne mani olduğuna inanmakta ve huzur ve sükunu Yunanistan için en mübrem bir ihtiyaç saydığından onu başarmak yolunda her fedakârlığı göze almış bulunmaktadır.

Komite şunlara emindir ki, Konstantin’in şahsen mevcudiyeti Yunan ordusunun Asya’da zaferi elde ettiği dahi siyasî zaruretlerin askerî zafere tercih edilmesine ve bu yoldan sulhe varılmasına ve Küçük Asya ile Trakya’nın hürriyete kavuşmasına mani teşkil edecektir.

B. Millî Müdafaa Komitesi şikâyetini iblâğ ve lüzumlu gördüğü diğer teşebbüsler için patrikhanenin tavassutunu temin etmiş bulunmaktadır. Patrikhane, müttefik devletler nezdinde Venizelos’u temsil ve onun ideolojisini müdafaa edecektir.

C. Millî Müdafaa Komitesi, İstanbul’da Venizelizmin merkez teşkilâtını kurmuştur. Yunanistan’dan kovulan subayların iltihakı ile de vücuda getirilen kuvvetli faaliyet merkezimiz millî davadan vazgeçmemesi için hükûmete karşı daima ihtar ve tazyikte bulunacaktır.

Vak’aların aldığı istikamet ve Türkiye’de ihdas edilen vaziyet karşısında alınan tedbirlerin ve Helenizmi tehdit eden tehlikenin büyük bir kısmını izaleye gayri kâfi olduğu anlaşılması üzerine gayretleri sistemli bir hâle koymak zarureti hâsıl olmuştur.

Kemalistlerin faaliyeti, gün geçtikçe her bakımdan çok tehlikeli bir mahiyet iktisap etmektedir. Bu tehlike, yalnız Anadolu’nun dağlarında ve Asya cephesinde mevcut değildir. Aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin Osmanlı Trakyası’nda ve İstanbul’un Asya kıyılarında da mevcudiyetini hissettirmiş bulunmaktadır. Hatta Yunan Krallığı dâhilinde İpir’de de bu tehlike mevcuttur. Şayet bu fenalık bertaraf edilmez ise İstanbul bile Kemalist teşkilâtı tarafından işgal edilecektir. Bu kuvvetli ihtimale, İstanbul’daki taraftarlarının hararetli faaliyeti ile tahakkuk etmek yolundadır. Yabancılar da bu kritik vaziyet karşısında endişelerini gizleyememektedirler.

Kemalist çeteler tarafından gelecek tehlikeyi bertaraf edebilmek için silâhlı teşkilât kurmamız lâzım gelmektedir. Böyle bir teşebbüs hâlinde müttefik devletlerin mani olacaklarına ihtimal vermiyoruz.” [20]

Davetiyede, Kral Konstantin’in mevcudiyetinin kendi amaçları için bir tehlike olduğu belirtildikten sonra Anadolu’da Mustafa Kemal’in önderliğinde sürdürülen mücadelenin ancak silâhlı bir teşkilâtla engellenebileceği izah edilerek bütün Rumların bu mücadeleye katılmaları çağrısında bulunulmuştu.

Cemiyetin asıl amacının Yunanistan’da Kral Hükûmetinin devrilmesi, iktidarın yeniden Venizelos lehine ele geçirilmesi olması nedeniyle, öncelikle Anadolu’da bir ihtilâl çıkararak muhtar bir devlet kurulması plânlanmıştı. Bu plânın gerçekleştirilmesi için Yunan Ordusu Başkomutanı ve Yunan siyasî temsilcisinin desteğinin alınması hedeflenmişti. Bu amaçla Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti, Siotis adında sivil bir kişiyi 23 Arılık 1921 tarihinde Yunan Ordusu Başkomutanı Papulas’a göndermişti. [21] Görüşme 26 Aralık tarihinde yapılmış ve bu görüşmede Siotis Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti adına Papulas’a şu öneride bulunmuştu;

“Teklif edilen iş birliğine esas olmak üzere Yunanistan’ın girişmiş olduğu mücadele kral ve hükûmet tarafından sevk ve idare edildiği müddetçe büyük devletler tarafından desteklenmesine imkân olmadığı, netice itibarıyla kralın Yunan devletinin başından resmen çekilmesi lâzım geldiği, Anadolu’daki Yunanlığın kurtuluş mücadelesine karşı sarih bir tutum takınması gerektiği, bu hususun, meselenin dış siyaset bakımından desteklenebilmesi için tek çare olduğu, zira mücadelenin “emperyalist” olmayıp sadece hürriyetlerini isteyen halk kitlelerinin bir kıyamı bulunduğu ve bunu gören Avrupalıların, İngiltere ve Amerika’nın, aynı zamanda Fransa’nın gözünün önüne serildiği takdirde bu meselenin büyük bir başarı şansına sahip olacağı…

İç politika bakımından ise bu hâl, cephenin daraltılması suretiyle daha müessir bir savunma yapılmasına imkân vereceği gibi daha önemli olarak, uzaklaştırılmış olan subaylara ve memurlara bir çalışma sahası bulunacak, böylece durumdan memnun olmayanlar ve küskünler ortadan kalkacaktı… Bu hareketi yapacak olan ordu ise İstanbul’dan Mısır’dan Amerika’dan Anadolu’dan gelecek, aynı zamanda Anadolu ordusunda kendi istekleri ile ve gönüllü olarak kalmak isteyenlerden teşekkül edecekti. Ordunun idaresi yine General Papulas’ın elinde kalacak…” [22] denilerek, Anadolu’da yapılacak hareketin başarı kazanması için öncelikle kralın yönetimden çekilmesi gerektiği; ancak, bu şekilde büyük devletlerin desteğinin sağlanabileceği belirtilmişti.

General Papulas bu öneriye, “Her türlü tartışmadan evvel kral meselesine temas etmek niyetinde olmadığı, emir ve komutayı alsa dahi bunu ancak Yunan Hükûmetinin tensibiyle yapacağı” [23] şeklinde bir cevap vermişti. General Papulas gönüllülerden oluşturulacak yeni bir ordu kurulması konusundaki teklife ise bu ordunun miktarı ve ordunun elde bulundurulabilmesi için gerekli ekonomik kaynaklara dair açık izahat istemiş ve kendisine yapılan bu teklifleri aralık ayı sonlarında Atina’ya bildirmişti.

Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti temsilcileri İzmir Yüksek Komiseri Stergiadis’in [24] de bu konudaki düşüncelerini öğrenmek istemiş; ancak, yüksek komiser hiçbir konuşma ve tartışmaya meydan vermeden tasarlanmakta olan iktidar değişikliğini kesin bir şekilde reddetmişti. [25]

Teşkilât temsilcileri böylece İzmir’deki girişimlerinden bir sonuç alamadan İstanbul’a dönmüşlerdi. Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti ikinci bir girişim olarak, 28 Ocak 1922 tarihinde İstanbul Rum Müdafaai Milliye Cemiyet Başkanı Stavridis, G. Tziotis, L. Kazanovas, A. Antipas tarafından İzmir’deki karargâha bir muhtıra gönderilmişti. [26] Muhtırada General Papulas’ın kendilerinden istediği bazı önemli konularda gerekli açıklamalarda bulunulduktan sonra, “…Genel olarak, barış hususundaki hareket ve faaliyetler başlayınca, daha doğrusu, Yunan Hükûmeti barışı elde etmek için her türlü fedakârlığa rağmen büyük devletlerin arabuluculuğunu istemeğe başlayınca, Yunan ordusu Anadolu’dan çıkıp gittiği takdirde Yunan halkının emniyet ve bağımsızlığının Avrupalı bir vali tarafından idare edilecek olan muhtar bir idare ile sağlanacağına inanılmaktadır. Bu hal şekli yalnız Anadolu’yu tefrik etmekte ve Trakya’nın idaresine dokunmamaktadır. Tabiatıyla bu şekil, çok vahim neticeler doğuracaktır. Zira Yunan ordusu, yani hatırı sayılır ve hükümranlık imtiyazlarını koparabilecek tek vasıta Anadolu’dan çekildiği takdirde Anadolu ve İstanbul Yunanlığı Türkiye ve bu gayeyi takip etmekte menfaatleri olan Fransız ve İtalyan kuvvetleri tarafından imha edileceklerdir. Fakat hiç olmazsa şu anda ve bazı şartlar altında Yunan Krallığı, Türk fanatizmini Çatalca’dan uzaklaştırmak suretiyle İstanbul’daki Yunan menfaatlerini koruyacaktır.

Ne yazık ki böyle bir hal çaresi de bahis konusu değildir. Ankara’nın uzlaşmaya yanaşmayan tutumu, hükümranlık tavizlerini, azınlıkların basit bir himayesi şekline sokmuş ve bundan İzmir’i de istisna etmişti. Belki bu şehre, genel ve siyasî bağımsızlıktan nasipsiz bazı hürriyetler verilecektir…” [27] denildikten sonra Trakya meselesi üzerinde durulmuş ve Trakya’daki sınırların Meriç’ten yani 1915 teki Türk-Bulgar sınırlarının bulunduğu yerden geçirilmekle mümkün olabileceğinin kesin bir şekilde belirtildiği anlatıldıktan sonra “Gonaris’in peşinde koşmakta olduğu barış anlaşmasına ulaşabilmek için istenen fedakârlıkların, sadece Anadolu’dan çekilmekle kalmasına hiçbir surette imkân yoktu.” [28] denilmiştir.

Muhtırada ayrıca General Papulas’a duyulan güven belirtilerek “…Bizi bu korkunç felaketten ancak milletin dikkat nazarını iç kavgalardan başka tarafa çekebilecek bütün Yunanlılığı, millî duyguları galeyana getirecek top yekün bir vatani hareket kurtarabilir. Bu hareketi ise, Sayın Başkomutan, yalnız tek bir Yunanlı yapabilir ki o da sizsiniz. Ordu içinde gerek Kral partisi, gerekse Venizelos partisinin emniyet ve itimadı zatı alinizin şahsında toplanmaktadır. Sizin her sahadaki şüphe götürmez iktidar ve kabiliyetiniz ve büyük siyasi ve askeri tecrübeniz, bu siyasî hareketin başarılması için tek teminattır. Sizin genel hayattaki şahsi karakteriniz, umumun ve taassuba varan bir şekilde birbirine düşmüş partilerin sevgisinin yine şahsınızda toplanmasına vesile olmuştur. Bu müstesna üstünlüğünüz, bize tevcih edilecek bütün politik düşüncelere ve şahsî itirazlara karşı koyacaktır…” [29] denildikten sonra bütün emirlerine körü körüne itaat etmeye azmetmiş olduklarını, ihtilâlin başarısının ancak bu hareketin sevk ve idaresini ve tesis edilecek Anadolu devletinin yüksek başkanlığını kabul etmesine bağlı olduğu belirtilerek “…Denilebilir ki bugün bu yüksek mevkiin gerektirdiği şekildeki bütün vasıfları şahsında toplamış olan zatıâlinizden başka hiç kimseyi bulmak mümkün değildir. Bunun içindir ki zatıâlinizin kudretli önderliği olmadan bu hareketin başarı ihtimalini pek zayıf telâkki eden İstanbul Savunma Teşkilâtı bu biçare Yunanlığın bütün itimat ve sadakati ile ümit bağlamış olduğu bu hareketin başka bir komuta altında başarılabileceği fikrini kabul etmekte zorluk çekmektedir…” [30] denilerek General Papulas’a olan ihtiyaçlarını belirtmişlerdi. Muhtırada ayrıca bu ihtilâlin nasıl yapılacağı konusunda da ayrıntılı bilgi verilmiştir. Papulas ise kendisine sıcak gelen bu öneri için kralı ikna etmek üzere Atina’ya gitmişti. [31]

Cemiyet Anadolu’da oluşturulacak ordu için daha çok İstanbul’da bulunan Rumlara güvenmekte ve bunlardan 25.000 gönüllü asker ve bol miktarda para toplanacağını hesap etmekte, bu konuda General Papulas’a bilgi vermekte idi. [32] Ancak General Stratigos’a göre teşkilât tarafından gönderilen talimatlara olumlu cevap alınamadığı ve bu çağrıya gönüllü olarak başvuran olmadığı ve üstelik bir drahmi dahi veren olmadığı ileri sürülmüştür. [33] Bu konuda Yunan başbakanı da Müdafaai Milliye Cemiyeti temsilcilerinden Siotis’e “Yunanistan, kardeşlerinin kurtarılması uğruna, kendi çocuklarının kanını ve parasını çok cömert bir şekilde harcamak suretiyle elinden geleni yapmaktadır. Onların kaderini tayin edinceye kadar da bu çabasında devam edecektir. Size düşen vazife, elinizde bulunduğunu iddia ettiğiniz kuvveti bu mücadeleye katmaktır. Bu mücadelenin takviyesi için bunları memnuniyetle kabul edeceğiz.” [34] şeklinde bir açıklamada bulunarak kendilerinin de Müdafaai Milliye subaylarının temin edeceği bu gücü beklediklerini belirtmiş; ancak, yukarıda da belirtildiği gibi bu konuda umduklarını bulamamışlardı.

Bu sırada “Venizelist-Kralcı” çekişmenin bir göstergesi olarak Rum Müdafaai Milliye Cemiyetine kralcılar tarafından önemli suçlamalar yapılmaya başlanmıştı. Örneğin kral taraftarları Kondilis’in makalesinin Ankara’da Türkler tarafından bastırılıp gizlice İstanbul’a gönderilmiş olmasının ihtimal dâhilinde olduğunu, bu gibi neşriyatın defalarca gazete sütunlarında okunduğunu, Müdafaai Milliye Komitesinin Kemalist tayyareleri ile birçok matbu beyannameleri Yunan cephesine attırdıklarını iddia etmişlerdi.[35] Bu konuda General Kiyalistra’nın Bozgunluğun Sebepleri adlı kitabında özetle, “Millî Müdafaa Komitesinin Mustafa Kemal’e açıktan yardım ettikleri, Kondilis’in Proia gazetesinde çıkan yazılarını ihtiva eden nüshaların, orduyu isyana tahrik maksadı ile Mudanya yolu ile cepheye gönderildiği, durumdan haberdar olan mütareke komisyonunun bu hareketi önlemek için derhâl tedbir aldığı ve İngiliz harp gemileri tarafından yakalanan bir motor içinde Kondilis’in Proiye’de çıkan hainane makalelerini ihtiva eden gazete nüshalarının ele geçirildiği” [36] açıklanarak, Müdafaai Milliye Cemiyeti Mustafa Kemal’e yardım etmekle suçlanmıştı. Oysa bu sırada Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti mensupları gerek İstanbul gerekse İstanbul dışında sesini duyurmak için geniş çaplı propaganda faaliyetlerinde bulunmakta, bu amaçla Rumları Türklere karşı harekete geçirmek için 200’ü aşkın Rum kulübüne çağrılar yapmakta, Kadıköy’de Piyasa Sokağı civarında oturan Dimitri Kakis’in özel kâtibi aracılığıyla da halka uyarılarda bulunmakta idi. [37]

İstanbul Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti, 21 Aralık 1920’de yerel gazeteler aracılığıyla yayımladığı bir bildiri ile İstanbul Rum halkının temsilciliğini istemişti. [38]

Cemiyet, propaganda faaliyetlerini yurt dışında da yoğun olarak sürdürmüş, bu amaçla Avrupa’ya bir heyet göndermişti. [39] 26 Şubat 1921’de kendilerini savunması için Venizelos’u vekil seçmiş, esir Rumların Türklerin eline geçmemesini sağlamak amacıyla Lloyd George’a doğrudan doğruya telgraf çekmişti. Ayrıca Spanudis, Konstantinidis ve Yuvanidis adlarında üç temsilciyi bu ve benzeri konularda yüz yüze görüşmeler yapmak üzere Londra’ya göndermişti. [40]

Cemiyetin Yunanistan Hükûmetiyle ilgisini teyit eden bir nokta, zaman zaman Yunanistan Hükûmetinin görevlileri tarafından teftiş edilmiş olmasıdır. Nitekim, eski Osmanlı Meclisi Mebusan üyelerinden Boşo’nun da bulunduğu Nikolaidi ve Dragomis’ten oluşan üç kişilik bir heyet bu amaçla 25 Aralık 1920’de İstanbul’a gelmiş, keza 22 Ocak 1921’de Yunan Siyasî Temsilcisi Kanolopulos, Sakelaropulos’u yerine vekil tayin ederek İstanbul’dan uzaklaşıncaya kadar bu tür teftiş faaliyetlerini sürdürmüştü. [41]

Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti ihtiyatî bir tedbir olmak üzere İstanbul’da bulunan ordu mensuplarının kumanda ve eğitimi altında Türkiye’de yaşayan Rumlardan silâhlı çeteler teşkilini münasip görmüştü.

Bütün bu belirtilen faaliyetlerin sürdürülebilmesi için önemli ölçüde ekonomik desteğe ihtiyaç duyulmuştu. Yalnız subay maaşları aylık 12.000 Türk lirasını geçmekte ve bu maaşlar düzenli olarak hak sahiplerine ödenmekte idi. Bu ödemeye karşılık olmak üzere Müdafaai Milliye Cemiyeti 100.000 Türk lirası istikrazda bulunmuştu. [42]

Faizsiz olan bu borcun, Venizelist partinin tekrar iktidara geçtiği zaman hükûmet hazinesinden ödenmesi plânlanmıştı. Ayrıca ihtiyaç duyulması hâlinde yeniden istikraz yapılması tasarlanmıştı. Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti para meselesini halletmek için yabancı memleketlerde bulunan ırktaşlarını da yardıma davet etmiş, yapılacak yardımların Müdafaai Milliye Cemiyeti adına Atina Bankasının mahallî şubelerine gönderilmesini istemişti. Yardımda bulunacakların yatıracakları meblâğ karşılığında adreslerine makbuz gönderileceği bildirilmişti. Ayrıca yardımda bulunan kişiler hakkında bir katalog düzenlenerek hissedarlara verileceği de ilâve edilmişti. [43] Cemiyeti her açıdan destekleyen Venizelos Rum Müdafaai Milliye Cemiyetine 50.000 Drahmi, Kepezi 1000, Kazolis de 200 İngiliz lirası göndermişti. [44] Cemiyetin faaliyetlerinin finansmanı büyük ölçüde Yunanistan ve patrikhane tarafından sağlanmakla beraber yerel kiliselerin de zaman zaman önemli yardımlarda bulunduğu tespit edilmiştir. Cemiyet mensuplarının silâh ihtiyaçları ise kiliselerde depolanmış silâhlardan temin edilmekteydi. [45] Örneğin bu amaçla, İstanbul’da 52 sandık yangın ve sis bombası temin edilerek, bunları Taksim’deki Fransız Sefarethanesinin karşısında bulunan kilisede saklamış, daha sonra da kullanılmak üzere çeşitli mevkilere sevk etmişti. [46]

Diğer taraftan Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti faaliyetlerine devam ederek Nisan 1921’de bir toplantı yapmış ve bu toplantıda bir beyanname yayımlamaya karar vermişti. Katimerini gazetesinde yayımlanan beyannamede “Londra ve Paris’ten dönen murahhas heyetleri hakikatı söylemiyorlar, söylemezler bu sukut kralın kanlı macerasını ortaya koymak ve bu sebepten de kendilerini müşkül bir vaziyete sokmak korkusudur. O kanlı macera ki Yunanistan’ı bugünkü feci ve hazin vaziyete düşmesine saik olmuştur. Millî Müdafaa Komitesi, patrikhane ve Millî Müdafaa subayları gözlerini cepheye çevirmişlerdir. Çünkü Konstantin Yunanistan’ın bugünkü hâle gelmesi mücerret Konstantin için ve cephenin kurulması da münhasıran Konstantin’in avdetini temin içindir. Selânik ihtilâlinden evvelde Yunanistan’ın hâli, şimdikinden daha az tehlikeli ve buhranlı değildi, o vakit dahi, kralın yüzünden müttefik dostlardan mahrum, yapayalnız ve himayesiz kalmıştık. O vakitte Yunanistan, Alman ve Bulgarların ayakları altında çiğneniyordu ve işte o vakit, felâket acı hakikatini haykırdı, halkın gözü açıldı ve vatan kurtarıldı. Şimdiki hâlde de aynı şeyi yapmamız lâzımdır. Cephede ordunun isyan etmesinin sebebi de işte budur.” [47] denilerek Anadolu’da çıkarılacak isyanın gerekçeleri belirtilmişti.

Müdafaai Milliye Cemiyetinin bu açıklamalarını destekleyen bir başka beyanname de 26 Nisan tarihinde Kondilis tarafından Kirika adlı gazetede yayımlanarak “Patrikhaneden, Venizelos’un kudretinden ve Kral Konstantin’in bir ay zarfında istifasını vermesi lâzım geldiğinden, Venizelos Hükûmetinin kurulmasından ve o isterse bütün rakiplerinin hayatına son verebileceğinden” bahsedilmişti. [48] Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti, Fener Rum Patrikhanesi’ni Venizelos’un ideolojisini büyük devletler nezdinde savunmak amacıyla temsilci olarak görevlendirmişti. [49] Bu dönem boyunca patrikhanenin Venizelos ve taraftarlarının denetiminde olduğunu söylemek gerekmektedir. Dolayısıyla patrikhanenin ruhanî gücü bu doğrultuda kullanılmıştır.

Cemiyet siyasî etkinliklere de katılmış ve Venizelistlerle iş birliği yaparak “Demokrat Liberal” adı altında bir parti kurmuş [50] anılan partinin programı İstanbul’da çıkarılan Rumca Proia gazetesinde yayımlamıştı. [51]

Partinin 29 Ekim 1921 tarihinde yapmış olduğu toplantıya partinin nizamnamesini değiştirmek ve yeni başkanı seçmek amacıyla elliye yakın parti üyesi katılmıştı. Toplantıda eski başkanın konuşmasından sonra yapılacak değişiklikler okunarak bu değişiğin yapılması için görevlendirilen üyelerin adları okunmuştu. Değişiklikle görevli üyeler Kondilis, Konstantinidis, Borzala, Damoskinos idi. Yapılan değişiklikle partinin ismi Demokrat Liberal Avam ve Serbestî adını almış, nizamnamenin birinci maddesinde şu değişiklik yapılmıştı: partinin gayesi, bütün Rum halkına demokrasi esaslarını telkin etmek ve bunları daima Helenizmin yanında tutmaktır. [52]

Merkezi İstanbul’da bulunan bu partinin yapmış olduğu toplantıda, halkın demokratik prensiplere uygun bir idareye alıştırılması teklif ve tavsiye edilmişti. Toplantıda son olarak oy birliği ile Kondilis, Kostantinidis, Yekes, Metalas, Talonatas, Kavalis, Santorineis, Manosos, Argiropulos, Çakotos, Dedamaskinos Demokrat Meclis üyeleri olarak seçilmişti. [53]

Rum Müdafaai Milliye Cemiyetinin siyasî girişimlerinin yanı sıra diğer faaliyetlerini de aksatmadan sürdürmekte olduğu Türk istihbarat birimlerince tespit edilmiştir. Örneğin, 18 Nisan 1921 tarihli bir raporda; Zografyon Okulundaki Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti üyeleri, Fener Rum Patrikhanesi üyeleri ve Venizelos taraftarlarıyla ortak olarak İstanbul’daki Rumlarla, Yunan askerlerini cemiyete üye kaydederek silâh ve bomba ile donatmakta oldukları, bütün amaçlarının ise Yunanların istilâ ettikleri mahallerden çıkarılmaları hâlinde İngilizlerin müdahalesini sağlamak için, İstanbul’da kanlı bir ihtilâl çıkarmak olduğu, kısaca Papaz Köprüsü’yle Boğazkesen’de Osmanlı ve Fransız polisine karşı silâhla saldırmayı ve bomba atmayı amaçladıkları; Yunan askerlerinin, patrikhanenin vermiş olduğu 200 lira karşılığında söz konusu organizasyona katılmak için teşvik edildikleri belirtilmektedir. [54] İstanbul’daki diğer Rum teşkilâtları da aynı doğrultuda hummalı bir faaliyet içinde olmuşlardır. [55]

Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti suikast girişimlerinde de bulunmuş, hatta cemiyet mensubu Yozavet Keram tarafından Kral Konstantin’e düzenlenen suikaste karışmıştı. Teşkilâtın önemli kişilerinden olan Vasilos, girişimlerini Çatalca ve havalisinde sürdürmek üzere buralara seyahatlerde bulunmuştu. [56]

Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti bir taraftan da yardım toplama faaliyetlerini sürdürmekteydi. [57] Cemiyet bu amaçla düzenlediği toplantılarda aldığı kararları uygulamakta oldukça pervasız davranmıştır. Meselâ, bu toplantılardan biri Beyoğlu’nda Zografyon Okulunda 7 Ekim 1921 tarihinde yapılmış ve şu kararlar alınmıştı:

“1. Konstantin’in beceriksizliğinin müttefikleri tereddüde düşürmesi, Yunanistan’ı tehlike altında bıraktığından krala artık katiyen itimat kalmamıştır.
2. Yunanlığın geleceği Konstantin’in istifasına bağlıdır. Kral derhâl istifa etmelidir.
3. Patrikhane meclisi millîsi bu iki maddeye bağlı kalarak, krala karşı konumunu belirlemelidir.
4. Pontus ve Anadolu’daki Rum kötülüklerine karşı Müdafaai Milliye derin bir tesir gösteriyor. İstanbul’daki temsilcilerle Cemiyeti Akvam nezdinde gerekli teşebbüslerde bulunulmalıdır. [58]
5. Millî konum hakkında gelecekte ortaya çıkacak tehlikeye karşı seri teşebbüslerde bulunulması görevi Müdafaai Milliyeye verilmiştir. Bu kararların tatbiki Müdafaai Milliyeye bırakılmıştır.” [59]

Bu toplantıda alınan kararlar cemiyet üyesi on kişi tarafından Fener Rum patrik vekiline takdim edilmiş ve patrik vekili de cevaben bu yazıyı her iki meclise arz edeceğini söylemişti. [60] Aslında belge, Yunanistan’ın iç-politik çekişmelerinin aynen Türkiye’de yaşayan Rum ahaliye de yansıtıldığını göstermesi bakımından oldukça ilginçtir.

Diğer taraftan General Yuvano, İstanbul Rum Müdafaai Milliye teşkilâtı ile ilgili bilgileri General Harington’a vermişti. [61] Zira Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti, Anadolu’da çıkarılacak ihtilâl konusunda İngiltere ve General Harington’a büyük güven duymakta idi. Duyulan bu güven General Papulas’a sunulan öneride açık olarak görülmektedir. Bu öneride konuyla ilgili olarak “Mustafa Kemal’i çok sarsacağı ve savaşı uzatamayacak şekilde perişan edeceği ümit edilen ihtilâl karşısında İngiltere’nin nasıl bir tavır takınacağı düşüncesi etrafında tereddüt etmek doğru değildir. İngiltere, politikasındaki başarısızlığı tamir etmek ve Fransa’nın tahminlerini boşa çıkarmak için var kuvvetiyle Yunanistan’ı destekleyecektir. Bu konudaki inancımız, hakikaten sözlerine güvenilir İngiliz delegelerinin söylediklerine dayanmaktadır.

Son günlerde ismi çok tekrarlanan ve büyük bir İngiliz şahsiyeti olan Genelkurmay Başkanı Harington bize “Biraz faaliyet gösterin, Anadolu’yu elde tutmak hususunda kararlı olduğunuzu ispat edin… O zaman İngilizlerin sizleri destekleyeceklerini göreceksiniz.”[62] dediği belirtilerek bu konuda İngilizlerin desteğinin arkalarında olduğunu belirtmişlerdi.

Rumların bu faaliyetleri Türk istihbarat teşkilâtı tarafından yakından gözlenmekte ve ilgili makamlara bildirilmekte idi. Örneğin Ç (İstihbarat) Şubesi Başkanı Mehmed Asaf’ın Müdafaai Milliye Heyetine gönderdiği 26 Nisan 1922 tarihli istihbarat raporunda:

“İslâmiyet ve bilhassa Osmanlılığın imhası yolundaki teşkilâtlarına Müdafaai Milliye süsü vererek semt semt icrayı melânette bulunan Rumların mıntıkamız dâhilinde; riyasetinde Hasköy Rum Kilisesi başpapazı bulunduğu hâlde Hasköy’de Rum Müdafaai Milliye Komitesi azasından Venizelist Şube-i Yunaniye’den Pirin Paşa’da sakin Loenida Korakidi Hasköy iskele caddesinde Fırıncı Yorgi’nin oğlu Osmanlı şubesinden (Harb-i Umumî’de ihtiyat zabiti olarak Ordu-yu Osmanide hidmet etmiştir.) Fantazi, Hasköy Aynalı Kavak’ta sakin Değirmen Taşçıbaşısı şube-i Yunaniden Kasti, Hasköy Kalaycı Bahçesi’nde ve Çarşı Caddesi’nde gazinocu Şube-i Yunani’den Niyani Engelidi, Hayamcıoğlu’nda sakin Hasköy Kilise Caddesi’nde icracı Osmanlı Şubesi’nden Koçu, Hasköy Rum Kilisesi kethüdası Osmanlı teb’asından Sofilos, Hasköy Rum Kilisesi Zangocu Cimboz Yorgi, Hasköy Değirmen Hamallar Kulüpbaşısı Osmanlı tebaasından taşralı Andon, Hasköy Şirket-i Hayriye Fabrikası’nda müstahdem Adalı Yorgi ve Müdafaa-i Milliyeye mensup iki Yunan zabitiyle iki küçük zabitten mürekkep olduğu netice-i tahkikattan anlaşıldığı ma’ruzdur…” [63] denilmekteydi.

Yine siyasî temsilcilik istihbaratından alınan bir haberde ise Yunan Komitesi ileri gelenlerinden Panderas adında bir Yunan’ın, Bükreş’te bulunduğu ve İstanbul Rum Müdafaa Cemiyeti üyesinden ve Rum Patrikhanesi mensubu olan Toma Reis ile beraber Bükreş’te Meletios lehine bir hareket için Romanya Hükûmeti nezdinde bazı teşebbüslerde bulundukları, Paris’te bulunan ve İstanbul Rum Müdafaai Milliye Cemiyetinin üyesi olan Polikaryos’un da Tireraes(?) ve Toma Reis’e katılması lüzumunun Meletios tarafından Polikaryos’a telgrafla bildirildiği, bu hareketin Romanya kilisesi tarafından desteklenmesi için Venizelos’un Romanya başvekili nezdinde tavsiyede bulunduğu bildirilmekteydi. [64]

Cemiyet yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı Venizelos tarafından destek görmesine karşılık, doğal olarak Kral Konstantin ve taraftarlarınca tepkiyle karşılanmaktaydı. Bu nedenle Kral Konstantin İstanbul’daki Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti merkezlerini ve üyelerini dağıtarak etkinliklerini kırmak amacıyla Yunan Temsilcisi Triyandafilakos’u Atina’ya davet etmişti. Patrikhane ise Kral Konstantin’in talep ve beklentilerinin aksine cemiyeti desteklemekte ve cemiyet aracılıyla faaliyetlerini sürdürmekte idi. Bu faaliyetleri bizzat Patrik Meletios yürütüyordu. [65]

1922 yılına gelindiğinde İstanbul’da bulunan Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti mensuplarının sayısının 75.000 kişiye ulaştığı tahmin edilmekteydi. [66]

Bütün bu gelişmelerin ciddiyetinin farkında olan Erkânıharbiyei Umumiye Riyaseti, İstanbul Polis Müdüriyeti Umumîsi Esat Beye, 9 Temmuz 1922 tarihinde bir yazı göndererek durumun araştırılmasını istemişti. Erkânı harbiye-i Umumiye Riyaseti, bu yazısında özetle, “Rumların İstanbul’daki Müdafaa-i Milliye teşkilâtına son zamanlarda büyük hız verdikleri ve İngilizlerin İstanbul’da aleyhlerine herhangi bir durum oluşması hâlinde bu teşkilâta müracaat ederek korunmalarını isteyecekleri ve bunun muhtemel bulunduğunun haber alındığı, bu teşkilâtın yaptığı çalışmaların, Müdafaa-i Milliye Heyet-i Merkeziyesince takip edildiğinin, şimdiye kadar Rumların teşkilâtının ne derece ilerlemiş bulunduğunun araştırılarak” [67] bildirilmesini rica ediyordu.

Cemiyetin faaliyetleri ancak Anadolu’da Mustafa Kemal Paşa önderliğinde yürütülen Millî Mücadele’nin kesin olarak kazanılmasıyla hızını kaybetmiş ve cemiyet başkanları ülkeyi terk etmeye başlayınca sona ermişti. [68]

Türk zaferinin kesinleşmesi üzerine büyük bir umutsuzluğa kapılan Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti başkanları 13 Eylül 1922 tarihinde İstanbul’da yaşayamayacaklarını düşünerek kaçmaya karar vermişlerdi. Bu karardan önce de İstanbul’u terk edenler olmuştu. Örneğin, Müdafaai Milliye Cemiyet başkanlarından olup Tepebaşı’nda oturan Galais adlı şahıs 12 Eylül 1921 günü bir Yunan vapuruna binerek Atina’ya gitmiş, Manifaturacı Tomaris [69] ismiyle anılan diğer bir başkan ise diğer müdafaacılarla beraber kaçmaya karar vermişti. [70]

İstanbul Polis Müdürü Galip Beyin Polis Müdüriyeti Umumîliğine 23 Eylül 1922 tarihinde gönderdiği istihbarat raporunda, Müdafaai Milliye Cemiyeti başkanlarının bir kısmının İstanbul’u terk etmelerine rağmen diğer bir grubun hâlâ yardım toplama faaliyetlerine devam ettiği bildirilmektedir. Galip Beyin bu raporunda; Bebek’te Kahveci Vasil’in Yunan Müdafaai Milliye teşkilâtı adına Rumlardan para tahsili için yoğun bir şekilde çalışmakta olduğu, Tramvay Kumpanyası’ndaki Rumların aylık olarak verdikleri ianeyi Tramvay Kumpanya memurlarından Mösyö Sis ve Bebek’te Eczacı Zaro aracılığıyla topladıkları, miktarı belli olmayan ve önemli bir yekûna sahip olan paranın Yunan Sefarethanesine teslim edileceğinin haber alındığı belirtilmekte idi. [71]

Yunanistan’ın Türk ordusu karşısında uğradığı yenilgiye rağmen Rumların bir kısmının hâlâ gelecekten ümitli oldukları görülmekte idi. Bu düşüncede olan Rumlar, “Yunanlılar zaten İzmir’i terk edecekler, Düvel-i Müttefike karar vermiştir. Oradan çektiği askerleri Trakya’ya götürecek ve oradan İstanbul’a gelecektir. İstanbul bizim ana vatanımızdır.” [72] şeklinde açıklamalarda bulunarak hâlâ İstanbul’un kendilerinin olacağı ümidini taşımakta idiler. Yine bu ümitle 1923 yılı başında hâlâ Rum Müdafaai Milliye cemiyetleri kurulmaya çalışılmakta idi. Örneğin, Ayatiryadi Kilisesi’nde Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti kurulmuş, haftada iki üç gün toplanmıştı. Yapılan
toplantılarda Türkler aleyhinde propaganda yapılmış ve Rum kilisesinin içerisinde Yunan bayrağı çekilmişti. [73]

Ayatiryadi Kilisesi içinde kurulan Rum Müdafaai Milliye Cemiyetinin üyeleri ve adresleri şöyle idi:
Başkan: Doktor Yorgo Stavridis; Ağahamamı’nda Yunan Sefareti karşısındaki evde ikamet etmekte idi.
Üye: Kostantinidi (Banker); Firuzağa’da Erkek Hastahanesi karşısında, Krısti Apartmanı’nın 3 numaralı dairesinde ikamet etmekte idi. Cemiyete para yardımında bulunmanın yanı sıra cemiyetin her türlü işlerini yapmakta idi.
Üye: Tomaris Stavri; Caddei Kebir’de Doğruyol’da Saçapolo Pasajı karşısında ikamet etmekte idi.
Üye: Mösyö Beksez; Tokatlıyan karşısında fotoğraf aletleri satılan bir dükkân sahibi idi.
Üye: Nikola Şitof Ayatiryadi Kilisesi’nin mütevellisi Rum Müdafaai Milliye Cemiyetinin üyesi olup, Eski Kâtip Mustafa Çelebi Mahallesi’nin de muhtarı idi. Caddei Kebir’de 63 numarada yazıhanesi bulunmaktaydı.
Rumların ölü arabalarının sahibi idi. Rumların, İzmir ve Eskişehir’de yaptığı muharebeler sırasında kilise içerisine Yunan bayrağı çektirmiştir.
Üye: Cimmi, Ayatiryadi Kilisesi’nde ikamet etmekte idi. Kilisenin işlerini takip etmiştir.

Rum Müdafaai Milliye Cemiyetinin eski üyeleri ve eski Rum kilisesinin mütevellileri ve adresleri ise şöyle idi:

Aleko, Tarlabaşı Caddesi’nde 155 numarada ikamet etmekte idi.
Nikola Şitof mütevelli olup Ananik Sokağı’nda 14 numarada ikamet etmekte idi.
Nikola Karaperi, Duvarcı Sokağı’nda 78 numarada ikamet etmekte idi. Kilisenin eski mütevellilerindendi. Toma Paparoga, Duvarcı Sokağı’nda 78 numarada ikamet etmekte idi. Kilisenin eski mütevellilerindendi.
Kosti Kostantinidi, Ağahamam Tabancacı Sokak’ta ikamet etmekte idi.
Marko Kesrji, Yağhane Sokak 31 numarada ikamet etmekte idi. [74] Cemiyete mensup şahısların bir çoğu Beyoğlu’nda oturmaktaydı. [75]

Bu gibi cemiyet mensupları Yunanların askerî yenilgisini kabul etmeyen ve İstanbul’un her ne pahasına olursa olsun kendilerinin olacağı düşüncesinde direnen kişilerdi. Ayrıca İstanbul’da, Anadolu Rum Müdafaai Milliye ve Trakya Müdafaai Milliye komiteleriyle ortak çalışan ve onlarla aynı amacı taşıyan Bizans Teşkilâtı adında başka bir cemiyet daha bulunmaktaydı. [76]

DİPNOTLAR:

  1. Bu tarih Murat Hatipoğlu’nun “Türk-Yunan İlişkilerinin 101 Yılı” adlı eserinde (s.167) 14 Kasım olarak geçmektedir.
  2. 15 Kasım 1922 Kurbanların Müdafaaları, Mütercim Ziya Güney, Atina P.G. Makri Matbaası, (Kirye Vozikis’in tetkikinden geçmiştir) (ATASE ve Dent. Başkanlığı Küt. No. İstiklâl 130), s.94.
  3. Garp Cephesi İstihbarat Şubesinin Eskişehir’den 19 Aralık 1920 tarihinde gönderdiği 44 numaralı istihbarat raporu. Gnkur. ATASE ve Dent. Arşivi; Kutu No: 723, Gömlek No: 67, Belge No: 67-1, 67-2. 15 Kasım 1922 Kurbanların Müdafaaları; s.92. Kral taraftarlarına göre Venizelos’un harbin devamındaki amacı 1 Kasım hezimetini telâfi ve yeni hükûmeti iskat maksadına dayanıyordu. 15 Kasım 1922 Kurbanların Müdafaaları; s.93.
  4. a.g.e.; s.98.
  5. Hatipoğlu; Yunanistan’daki Gelişmeler Işığında Türk-Yunan İlişkilerinin 101 Yılı (1821-1922), s. 6869.
  6. Bu liste 9 Eylül 1921 tarihine ait başkan ve üyelerden oluşmaktadır.
  7. TİTE Arşivi; Kutu No: 51, Gömlek No: 73, Belge No: 73. Genelkurmay ATASE ve Denetleme Başkanlığında bulunan bir belgede de 19 Ekim 1921 tarihli İstanbul Rum Müdafaai Milliye Cemiyeti Başkanı Stovridis, Üye S. Kazanova, Üye Kostantinidis, Üye Andipis, Üye Asvandis, Üye Spanadis, Üye Kalotcous olarak verilmektedir. Gnkur. ATASE ve Dent. Arşivi; Kutu No: 1485, Gömlek No: 67, Belge No: 67-1, 2, 3. Stratigos,cemiyetin ferdî olduğunu, herkesi ve her şeyi askerî şahısların idare ettiğini, patriğin dahi askerlerin elinde olduğunu belirtmektedir. K. Stratigos; Yunanistan Küçük Asya’da, Tarihi Bir Müşahede Resmi Vesikalar ve Kaynaklara Göre, 2. Kitap, Çev. Cemal Tosun, Atina, 1925, (ATASE Kütüphanesi Yer No: İstiklâl 120/1), s.113. Stratigos’un bu eseri A. Pallis’in Yunanlıların Anadolu Macerası adlı eserinde “Küçük Asya’da Yunanistan” olarak çevrilmiştir. Pallis, a.g.e., s.138. Hatipoğlu, General Ksenofon Stratigos’un Sakarya Meydan Muharebesi öncesi Yunan Genelkurmay Başkan Yardımcısı olduğunu ve Yunanistan’da 27 Kasım 1922 tarihli askeri mahkemede ömür boyu hapse mahkûm edildiğini belirtmektedir. Hatipoğlu; Yakın Tarihte Türkiye ve Yunanistan 1923-1954, s.35. Hatipoğlu, Türk-Yunan İlişkilerinin 101 Yılı, s.125.
  8. 15 Kasım 1922 Kurbanların Müdafaaları; s.95.
  9.  a.g.e.; s.94, 101.
  10. 24 ncü Fırka kumandan vekilinin 27 Kasım 1920 tarihli istihbarat raporu. Gnkur. ATASE ve Dent. Arşivi; Kutu No: 990, Gömlek No: 55, Belge No: 55-1.
  11. Garp Cephesi İstihbarat Şubesinin Eskişehir’den 19 Aralık 1920 tarihinde gönderdiği 44 numaralı istihbarat raporu. Gnkur. ATASE ve Dent. Arşivi; Kutu No: 723, Gömlek No: 67, Belge No: 67-1, 67-2; Kutu No: 945, Gömlek No: 122, Belge No: 122-1. Muhtemelen aralık ayında yapılan ant içme töreni, Pontus Meselesi adlı eserde 12-22 Şubat 1921 tarihleri olarak verilmektedir. Pontus Meselesi; s.41.
  12. Pontus Meselesi; s.41.
  13. Garp Cephesi İstihbarat Şubesinin Eskişehir’den 19 Aralık 1920 tarihinde gönderdiği 44 numaralı istihbarat raporu. Gnkur. ATASE ve Dent. Arşivi; Kutu No: 723, Gömlek No: 67, Belge No: 67-1, 67-2; Kutu No: 945, Gömlek No: 122, Belge No: 122-1.
  14. Pontus Meselesi; s.39-40. 614 TİTE Arşivi; Kutu No :51, Gömlek No: 12, Belge No: 12-3 (18 Nisan 1922).
  15. 15 Kasım 1922 Kurbanların Müdafaaları; s.124.
  16. a.g.e.; s.234.
  17. TİTE Arşivi; Kutu No: 51, Gömlek No: 12, Belge No: 12-3 (18.Nisan 1922).
  18. 15 Kasım 1922 Kurbanların Müdafaaları; s.107.
  19.  a.g.e.; s.99.
  20. a.g.e.; s.100 (İfadeler olduğu gibi aktarılmıştır).
  21. Stratigos; s.112.
  22. a.g.e.; s.113-114.
  23. a.g.e.; s.114.
  24. Yunanistan’da yapılan seçimleri Venizelos’un kaybetmesi üzerine Stergiadis istifasını sunmuş; ancak, yeni hükûmet bunu kabul etmeyerek göreve devam etmesini istemişti. Hatipoğlu; Türk-Yunan İlişkilerinin 101 Yılı, s.118.
  25. Stratigos; s.114.
  26. Bu muhtıra, 13 Ekim 1924’te Papulas tarafından ve “Elefteros Tipos” -Hür Basıngazetesinde yayımlanmıştır. Stratigos; s.115.
  27. a.g.e.; s.115-116.
  28. a.g.e.; s.11116.
  29. a.g.e.; s.117-118.
  30. a.g.e.; s.117-118.
  31. a.g.e.; s.130.
  32. a.g.e.; s.124.
  33. a.g.e.; s.133. (Yazar, bu tespiti şüphesiz kendi siyasal konumuna göre yapmaktadır.)
  34. a.g.e.; s.132.
  35. 15 Kasım 1922 Kurbanların Müdafaaları, s.132.
  36. a.g.e.; s.133.
  37. TİTE Arşivi; Kutu No: 51, Gömlek No: 12, Belge No: 12-3 (18 Nisan 1922).
  38. Pontus Meselesi; s.39-40.
  39. a.g.e.; s.39-40.
  40. Hâkimiyeti Milliye; 12 Kanunusani 1337 (12 Ocak 1921).
  41. Doğu Araştırma Merkezi; s.58.
  42. 15 Kasım 1922 Kurbanların Müdafaaları; s.101.
  43. a.g.e.; s.101.
  44. a.g.e.; s.127.
  45. Garp Cephesi İstihbarat Şubesinin Eskişehir’den 19 Aralık 1920 tarihinde gönderdiği 44 numaralı istihbarat raporu. Gnkur. ATASE ve Dent. Arşivi; Kutu No: 723, Gömlek No: 67, Belge No: 67-1, 67-2; Kutu No: 945, Gömlek No: 122, Belge No: 122-1.
  46. TİTE Arşivi; Kutu No: 46, Gömlek No: 67, Belge No: 67 (17 Aralık 1922).
  47. 15 Kasım 1922 Kurbanların Müdafaaları; s.96-97.
  48. a.g.e.; s.97.
  49. a.g.e.; s.92.
  50. “15 Kasım Kurbanların Müdafaaları” adlı eserde (eldeki veriler değerlendirildiğinde her iki partinin de aynı olduğu ihtimali kuvvetlenmektedir) İstanbul’da Demokrat Partisinin kuruluşunun ve Atina’da Venizelist ayaklanmasının başladığı (1 Kasım sonrası) günlere rastladığı, Atina’daki Hürriyetperverler Partisinin Demokrat Partisi adını aldığı, bu yoldaki çalışmaların, demokratların Girit meselesi ile alâkadar olduklarını ihsas ettirmek maksadı ile gerek İstanbul gerekse Atina’da gayet gizli tutulduğu, bu gizlilik sayesinde Demokrat Partisinin kurulduğu, Atina ve İstanbul’da ancak dört ay sonra kralı tahkir eden yazılarla duyurulduğu belirtilmektedir. 15 Kasım 1922 Kurbanların Müdafaaları; s.126-127.
  51. Gnkur. ATASE ve Dent. Arşivi; Kutu No: 1170, Gömlek No: 92, Belge No: 92-1.
  52. Merkezi İstanbul’da teşkil eden komitenin esas prensipleri ise şöyledir: “1. Mesâil-i milliyemizin emr-i idaresinde adem-i merkeziyet usulünün tatbiki cemiyetler ahvali muhafaza olunursa da bunun idamelerine kâni dâhili bir muhtariyet itâ edilir. İctima menafi’-i haiz bulunan bu cemiyetler tarz-ı mezkûrda teşekkül etmekle bunlardan gruplar meydana gelir. Gruplardan keza kendi kendilerini idare ve ikmal edecek daha küçük aksam vücuda getirilir. Cemiyetleri âli-i idaresine fırkanın heyet-i temsiliyesi memurdur. “Cemaat Meclisi” vasi’ havali veya büyük nahiyeler cemiyetlerinin idaresine bunlara mensup heyetler memurdur. “Nahiye Meclisi” daha küçük ve kilise heyet-i ihtiyârisi veya ona muhail ve teşkilât memurdur. İdare-i merkeziye mesâil-i milliyeyi tedvir, bütün hayat-ı milliye ve ictimaiyeyi tanzim ve merakiye(?) için ahali tarafından müntehab bir heyet-i mümessile tertip edilecektir. (Meclis-i Millî) işbu meclise muayyen bir zaman zarfında intihap edilmek suretiyle bir reis intihap ve tayin edilecektir. Adem-i merkeziyet usul ve esâsâtı bütün bu cemiyetler ve aksâmını yekdiğerine bağlı tutan rabtiyeleri ihlal etmeyecek suretiyle tatbik eyleyecektir. İşbu aksam ve şuebâtın serbest-i hareketleri ise Meclis-i Millî tarafından emir ve tahdid olunan sudur haricine çıkmayacaktır. Bilakis bütün Yunanlılığın vücud-u vahid halinde tekmil gayesi takip edilecektir. Sunuf-u ahalinin gerek kendilerine ve gerekse millete nâfi’ işlerin bunları temin eyleyecektir…. 3. Heyet-i ruhban vezâif-i diniyeye hazr vücud(?) edecek ve idare nokta-i nazarından diğer efrad-ı ahali misüllü müsavât-ı tamme dairesinde hakk-ı iştirake mâlik bulunacak ve hiçbir zaman …muhtar metalibini su-i hakkı olmayacaktır. Hüküm ve kaza selahiyeti heyet-i ruhban yedinden alınacak ayrı hakimin tevdi’ olunacaktır. 4. Talim ve terbiye atika-ı milliyeye ve asri hayat-ı miliyeye tatbik edecek vechle gayet… ve imkân dairesinde vasi’ olarak icra edilecektir. 5. Kadınlara rey vermek ve mesâil-i milliye ve içtimaiyemizin emr-i idaresine iştirak eylemek hakkı verilmesi tedrici bir surette takip ve temin edilecektir.” Heyet-i müntehibe ta’dilatı alkışlarla ve ittifak-ı âra ile kabul edildi.” Gnkur. ATASE ve Dent. Arşivi; Kutu No: 1170, Gömlek No: 92, Belge No: 92-1, 2, 3, 4.
  53. Gnkur. ATASE ve Dent. Arşivi; Kutu No: 1170, Gömlek No: 92, Belge No: 92-4.
  54. TİTE Arşivi; Kutu No: 54, Gömlek No: 61, Belge No: 61.
  55. Erkânıharbiye İstihbarat Şube Müdüriyetine Düzce’den 29 Nisan 1921 tarihinde gönderilen 120 numaralı istihbarat raporu. Gnkur. ATASE ve Dent. Arşivi; Kutu No: 882, Gömlek No: 155, Belge No: 155-1; Kutu No: 657, Gömlek No: 38, Belge No: 38
  56. TİTE Arşivi; Kutu No: 63, Gömlek No: 10, Belge No: 10 ( 26.Mayıs 1921).
  57. TİTE Arşivi; Kutu No: 53, Gömlek No: 82, Belge No: 82 (29.Eylül 1922).
  58. TİTE Arşivi; Kutu No: 51, Gömlek No: 72, Belge No: 72.
  59. TİTE Arşivi; Kutu No: 51, Gömlek No: 72, Belge No: 72-1 (9 Ekim 1921). Gnkur. ATASE ve Dent. Arşivi; Klâsör No: 1050, Dosya No: 337-182, Fihrist No: 36-1, 2.
  60. Gnkur. ATASE ve Dent. Arşivi; Klâsör No: 1050, Dosya No: 337-182, Fihrist No: 36-1,2.
  61. TİTE Arşivi; Kutu No: 51, Gömlek No: 9, Belge No: 9-1 (2 Nisan 1922).
  62. Stratigos; s.121-122.
  63. TİTE Arşivi; Kutu No: 43, Gömlek No: 102, Belge No: 102.
  64. TİTE Arşivi; Kutu No: 46, Gömlek No: 50, Belge No: 50 (25 Haziran 1923)
  65. TİTE Arşivi; Kutu No: 57, Gömlek No: 59, Belge No: 59-1 (5 Temmuz 1922).
  66. TİTE Arşivi; Kutu No: 56, Gömlek No: 113, Belge No: 113 (9 Temmuz 1922).
  67. TİTE Arşivi; Kutu No: 56, Gömlek No: 113, Belge No: 113 (9 Temmuz 1922).
  68. TİTE Arşivi; Kutu No: 55, Gömlek No: 169, Belge No: 169-1.
  69. TİTE Arşivi; Kutu No: 55, Gömlek No: 169, Belge No: 169.
  70. TİTE Arşivi; Kutu No: 55, Gömlek No: 169, Belge No: 169-1.
  71. TİTE Arşivi; Kutu No: 62, Gömlek No: 76, Belge No: 76.
  72. TİTE Arşivi; Kutu No: 40, Gömlek No: 183, Belge No: 183-1.
  73. TİTE Arşivi; Kutu No: 62, Gömlek No: 101, Belge No: 101 (7/8 Şubat 1923).

KAYNAKÇA :

Milli Savunma Bakanlığı – Arşiv ve Askeri Tarih Daire Başkanlığı – Türk İstiklal Harbi Serisi – Mütareke Döneminde İstanbul Rumları – Dr. Hülya TOKER  – Genelkurmay ATASE ve Denetleme Başkanlığı Yayınları – ANKARA GENELKURMAY BASIMEVİ – 2006 s. 140-156

Reklam (#YSR)