26 Şubat 1954 (Beyoğlu, İstanbul) Recep Tayyip Erdoğan, Türk siyasetçi, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin genel başkanı, Türkiye’nin 12. ve görevde olan cumhurbaşkanıdır. 2003-2014 yılları arasında 11 yıl Türkiye başbakanlığı yapan Erdoğan, Cumhurbaşkanını halkın seçmesini onaylayan anayasa değişikliği referandumu sonrasında 2014 yılında gerçekleştirilen seçimle doğrudan halk oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olmuştur. 1994 ve 1998 yılları arasında Refah Partisi’nden İstanbul büyükşehir belediyesi başkanlığı görevini yürütmüştür. Kurucuları arasında yer aldığı Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 12 yıl boyunca genel başkanlığı görevini sürdürmüş, 2017 Türkiye anayasa değişikliği referandumu sonrası tekrar Adalet ve Kalkınma Partisi genel başkanı olmuştur. Genel başkanlığı sırasında 2002, 2007, 2011 ve 2018 genel seçimlerinde partisi, birinci parti olmuştur. 1976 yılında Millî Selamet Partisi Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanlığına ve aynı yıl İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanlığına seçilen Erdoğan, Aksaray İktisadi ve Ticari İlimler Yüksek Okulu’ndan 1981 yılında mezun oldu. Millî Selamet Partisi’nin 1981’de kapatılması sonrasında, 1983’te kurulan Refah Partisi ile siyasi hayatına devam etti. 1986 milletvekili ara seçimlerinde milletvekili, 1989 yerel seçimlerinde ise Beyoğlu belediye başkanı adayı olarak seçimlere girse de her iki seçimde de seçilemedi. Milletvekili adayı olduğu 1991 genel seçimlerinde ise milletvekili olmasına rağmen tercihli oy sistemi sebebiyle Yüksek Seçim Kurulu milletvekilliğini iptal etti. 1994 yerel seçimlerinde elde ettiği %25,19’luk oy oranı ile İstanbul büyükşehir belediye başkanı seçildi. 6 Aralık 1997’de Siirt’te düzenlenen bir açıkhava toplantısı sırasında topluluğa yaptığı konuşmada kullandığı ifadeler sebebiyle “halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” gerekçesiyle kendisine açılan dava sonucunda 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Belediye başkanlığı görevinden ayrılarak 26 Mart 1999’da girdiği cezaevinde dört ay on gün kaldıktan sonra 24 Temmuz 1999’da tahliye edildi. 14 Ağustos 2001’de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı ve partinin genel başkanlığına seçildi. Parti, girdiği ilk seçimler olan 2002 genel seçimlerinde %34,43’lük oy oranı ile Abdullah Gül’ün başbakanlığında 59. hükûmeti kurarken, siyasi yasağı süren Erdoğan seçimlere girememişti. Siyasi yasağının kaldırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan yasa değişikliği talebinin uygulamaya girmesiyle siyasi yasağı kalktı. 9 Mart 2003’te gerçekleştirilen ara seçimlerinde Siirt milletvekili olarak meclise girdi. Başbakan Gül’ün istifasını sunmasıyla, 14 Mart 2003’te başbakanlık görevine geldi. Genel başkanlığını yürüttüğü Adalet ve Kalkınma Partisi, 2007 genel seçimlerinde oyların %46,58, 2011 genel seçimlerinde ise oyların %49,83’ünü alarak Erdoğan’ın başbakanlığında sırasıyla 60. ve 61. hükûmetlerini kurdu. Parti ayrıca, oyların %41,67’sini aldığı 2004 yerel seçimleri, oyların %38,39’unu aldığı 2009 yerel seçimleri ve oyların %43,40’ını aldığı 2014 yerel seçimlerinde de en çok oy toplamayı başaran parti konumundaydı. 2007 anayasa değişikliği referandumu sonrasında anayasada yapılan değişiklikle birlikte cumhurbaşkanının ilk defa doğrudan halk oyuyla seçilmesinin önü açılırken, adaylığını koyduğu 2014’te yapılan seçimlerde aldığı %51,79’luk oy oranıyla cumhurbaşkanı seçildi ve başbakanlık ile partisindeki görevinden ayrılarak cumhurbaşkanlığı görevine 28 Ağustos 2014’te başladı.14Dış bağlantılar Recep Tayyip Erdoğan’ın babası Ahmet Erdoğan, “Bakatalı Tayyip” olarak da bilinen Tayyip Efendi’nin oğluydu.[1][2] Doğum tarihi net olarak bilinmeyen Ahmet Erdoğan’ın mezar taşında 1321 (Rumi takvime göre 1905-1906) yazarken, kimlik bilgilerinde 1905 yazmaktadır.[6] Güneysu’dayken Havuli ile gerçekleşen ilk evliliğinden Mehmet (1926-1988) ve Hasan (1929-2006) isimli iki erkek çocuğu olan Ahmet Erdoğan, bir süre sonra İstanbul’a yerleşirken eşini ve çocuklarını Güneysu’da bıraktı.[6] İstanbul’a geldikten bir süre sonra Şirket-i Hayriye’ye giren ve kıyı kaptanı olarak çalışmaya başladı.[1] Havuli ile olan evliliği devam ederken, Mehmet ile Havva’nın kızı Tenzile Mutlu’dan (evlendikten sonra Erdoğan, 1924-2011) Recep Tayyip, Mustafa (d. 1958) ve Vesile (d. 1965) adlı üç çocuğu oldu.[1][7][8] Havuli 1980’de vefat edince Ahmet Erdoğan ile Tenzile Mutlu arasında resmî nikah yapıldı.[9][10] 26 Şubat 1954’te İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki Kasımpaşa semtinde doğan Recep Tayyip Erdoğan;[11][12] Tayyip adını dedesinden, Recep adını ise doğduğu günün Hicrî takvime göre Recep ayına denk gelmesinden dolayı aldığı belirtilse de;[1] doğduğu gün Hicrî takvime göre Recep ayına denk gelmemektedir.[13][14] Kendisiyle yapılan bir röportajda çocukluk döneminde simit ve su sattığını ifade eden Erdoğan,[15] kendisi hakkında hazırlanan Ustanın Hikayesi belgeselinde ise çocukluğunda yaz aylarında gittiği Rize’de çay ve fındık topladığını aktarmıştı.[16] İlkokul eğitimini aldığı Kasımpaşa’daki Piyalepaşa İlkokulu’ndan 1965’te, lise eğitimini aldığı ve yatılı olarak okuduğu Fatih’teki İstanbul İmam Hatip Lisesi’nden ise 1973’te mezun oldu.[11][17] 2017 yılında okuduğu liseye adı verildi. İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde okuduğu dönemde Camialtıspor’da amatör olarak futbol oynadı.[18] İmam hatip mezunlarının üniversiteye girme konusunda uygulanan kısıtlamalar nedeniyle liseyi dışarıdan bitirme sınavlarına girerek fark derslerini verdi ve 1973 Ekim’inde Eyüp Lisesi’nden mezun olarak ikinci bir lise diploması aldı.[19][20][21] Aynı yıl, İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisine bağlı olan Aksaray İktisadi ve Ticari İlimler Yüksek Okuluna girdi.[22] Temmuz 1974’te İETT’de geçici işçi statüsüyle işe alınırken, kurumun futbol takımında da futbolculuk yapmaya devam etti.[23] 18 Haziran 1981 tarihli istifa mektubuyla İETT’deki görevinden ayrıldı.[24][25] Bu dönemden sonra bir süre amatör takımlardan Erokspor’da futbol oynadı.[24] 1977-1978 eğitim-öğretim döneminde İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi bünyesindeki yüksek okullar İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Ticari Bilimler Fakültesi adı altında birleştirilirken, Erdoğan Şubat 1981’de buradan mezun oldu.[26][27][28] Bu kurum daha sonraları, 1982 Temmuz’unda kurulan Marmara Üniversitesi’ne bağlanarak Marmara Üniversitesi İktisadi ve idari Bilimler Fakültesi adını alırken, Erdoğan’ın diploması da bu kurumdandır.[27][28] Lise yıllarında Millî Türk Talebe Birliğine girdi.[1][24] 1975’te Millî Selamet Partisi (MSP) Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanlığına, 1976 yılında ise Millî Selamet Partisi İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanlığına seçildi.[29][30] Millî Selamet Partisi’nin 12 Eylül Darbesi sonrasında kapatılmasına kadar bu görevini sürdürdü.[31][32] 1982 Mart’ında zorunlu askerlik görevini gerçekleştirmeye başladı.[32] Dört aylık acemiliğini İstanbul’un Tuzla ilçesindeki Tuzla Yedek Subay Piyade Okulu’nda yapmasının ardından kıt’a hizmetini Kâğıthane’deki 3. Kolordu 6. Piyade Tümeni 77. Piyade Alayı Karargâh Servis Bölüğü’nde, kantinlerin idaresinden sorumlu subay olarak gerçekleştirdi.[33][34][35] 19 Haziran 1983’te kurulan Refah Partisi ile siyasete geri döndü ve 1984 yılında Beyoğlu ilçe başkanı oldu.[36] Ertesi yıl düzenlenen genel kongrede Merkez Karar ve Yürütme Kurulu üyesi seçilirken, aynı yıl partinin İstanbul il başkanlığına getirildi.[36] 28 Eylül 1986’daki milletvekili ara seçimlerine Refah Partisi’nin İstanbul adayı olarak girse de seçilemedi.[37] 26 Mart 1989’daki yerel seçimlerde Beyoğlu belediye başkan adayı oldu.[37] %22,83 oranında oy toplayan Erdoğan, %29,29 oranında oy alan Sosyaldemokrat Halkçı Parti adayı Hüseyin Aslan’ın gerisinde kalarak belediye başkanı seçilemedi.[38] Sonuç birleştirme tutanaklarında usulsüzlük olduğunu öne sürerek seçim sonuçlarına itiraz eden Erdoğan, İlçe Seçim Kurulu Başkanı 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Nazmi Özcan’a hakaret ettiği gerekçesiyle Özcan tarafından mahkemeye verildi ve 18 aydan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandı.[39] Beyoğlu 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davanın duruşmalarına katılmayan Erdoğan hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı.[39] Yaklaşık bir ay sonra, 27 Nisan günü tutuklandı ve bir hafta kadar Bayrampaşa Cezaevi’nde kaldıktan sonra 500 bin lira kefaletle serbest bırakıldı.[40] Mahkeme ise kendisini “hakime hakaret” suçundan altı ay hapis ve 20 bin lira para cezasına çarptırsa da, Türk Ceza Kanunu’nun 72. maddesi gereğince hapis cezası tecil edilerek 920 bin liralık para cezasına çevrildi.[40] 20 Ekim 1991’deki genel seçimlerine Refah Partisi’nin İstanbul 6. bölge 1. sıradan adayı olarak girdi.[41] Seçimlere Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile ittifak yaparak giren Refah Partisi,[42] İstanbul’dan %16,73 oranında oy aldı. 19. dönem milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne giren Erdoğan, ilk kez uygulanan seçmenlerin parti milletvekillerini sıralamaya bakmadan tercih edebildiği tercihli oy sisteminde seçmenlerin tercihini ikinci sıradaki aday Mustafa Baş’tan yana kullanması sebebiyle, sonuçların belli olmasından birkaç gün sonra Erdoğan’ın milletvekilliği Baş’a geçti.[43] Sandıklardan Erdoğan’a yaklaşık 9 bin tercihli oy çıkarken, Baş’a yaklaşık 13. bin oy çıkmıştı.[43] 27 Mart 1994’teki yerel seçimlerde İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı adaylığı için Refah Partisi; Erdoğan, Ali Coşkun, Nevzat Yalçıntaş, Temel Karamollaoğlu ve Veysel Eroğlu için kamuoyu araştırması yaptırmıştı.[44] 15 Ocak 1994 günü parti başkanı Necmettin Erbakan tarafından Erdoğan’ın İstanbul büyükşehir belediye başkanı adayı olacağı açıklandı.[45] Seçimlerde Erdoğan %25,19 oy oranı alarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı seçildi.[46] Belediye başkanlığı döneminde 4 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdi. Kentin trafik ve ulaşım açmazına karşı 50’den fazla köprü, geçit ve çevre yolu inşa edildi.[47] 6 Aralık 1997’de Siirt’te düzenlenen bir açık hava toplantısı sırasında topluluğa yaptığı konuşmada, Ziya Gökalp’ın 1912 yılında Balkan Savaşı’ndaki Türk askerler için yazdığı “Asker Duası” adlı şiirinin sonradan değiştirilmiş bir sürümünden bir dörtlük okudu.[51][52] Okuduğu dörtlüğün bu şekliyle Gökalp’e ait olduğunu iddia eden Erdoğan, konuyla ilgili olarak “konuşmamın bütünü incelendiğinde millî birlik ve beraberlik mesajım verildiği görülür” demişti.[53] Daha sonraları Erdoğan’ın okuduğu sürümün, Türk Standartları Enstitüsünün 1994’te çıkarttığı Türk ve Türklük kitabında bulunduğu ortaya çıktı ancak kim tarafından değiştirildiği anlaşılamadı.[51] Konuşmayla ilgili olarak bir inceleme başlatıldı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Erdoğan’ın konuşmasının yer aldığı görüntüleri inceledikten sonra, Refah Partisi’nin kapatılması istemiyle açılan davayı görüşen Anayasa Mahkemesi Başkanlığına iletti.[54] Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı, Erdoğan hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 312/2 maddesine göre “halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek” suçlamasıyla hazırladığı iddianamesini 12 Şubat 1998’de tamamladı.[55] Bir yıldan üç yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Erdoğan’ın yargılanmasına 31 Mart 1998 günü başlandı.[56] 21 Nisan 1998’de sonuçlanan dava, Erdoğan’ın iddianamede bahsedilen suçu işlemesiyle sonuçlandı ve Erdoğan’a bir yıl hapis ile 860 bin TL ağır para cezası verildi. Daha sonra kendisini duruşmadaki hâli ve tavrı göz önüne alınarak cezası 10 ay hapis ve 176 milyon 666 bin 666 TL para cezasına çevrildi.[57] 3 Haziran’da açıklanan gerekçeli karara göre Erdoğan, “Siirt’te yaptığı konuşmayla dindar ve dindar olmayan diye bölünen kesimler arasındaki gerginliği canlı tutmayı amaçlamakta”ydı. “Bunları inanç birliği maksadıyla söyledim” şeklindeki ifadesinin inandırıcı bulunmadığı belirtilirken, “benim referansım İslam’dır” diyerek topluluğu inanan ve inanmayan olarak ayırdığı belirtildi. “Cezanın ertelenmesine yer olmadığı” ibaresinin de yer aldığı kararın bir aykırı oya karşılık oy çokluğuyla alındığı ve Yargıtay’a başvurulabileceği kaydedildi.[58] Mahkemenin aldığı karar 23 Eylül’de Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından, bire karşı dört oyla onaylandı.[59] Kararın ardından kendisine siyasi yasak getirilen Erdoğan, herhangi bir partiyle birlikte veya bağımsız olarak herhangi bir seçime katılamayacaktı.[59] 25 Eylül’de Yargıtay tarafından açıklanan gerekçeli kararda Erdoğan’ın söylemlerinin “savaş çağrısı” niteliği taşıdığı belirtilmekteydi.[60] Ceza infaz yasası gereği hapis cezası 4 ay 10 güne inerken, çeşitli ertelemeler sonrasında İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı görevini bırakarak 26 Mart 1999 günü Kırklareli’nin Pınarhisar ilçesindeki Pınarhisar Cezaevi’ne girdi.[61][62][63] 24 Temmuz 1999’da ceza süresini tamamlayarak cezaevinden tahliye edildi.[64] Fazilet Partisi’nin, Anayasa Mahkemesi tarafından daimi kapatılmasının ardından, bağımsız kalan milletvekilleri, yeni parti kurma çalışmalarını “gelenekçiler” ve “yenilikçiler” olarak adlandırılan iki kanattan sürdürdü. “Millî Görüşçü” olarak adlandırılan kanat, Recai Kutan’ın genel başkanlığında 20 Temmuz 2001’de Saadet Partisi’ni kurarken, “değişimci” kanat da, Tayyip Erdoğan liderliğinde 14 Ağustos 2001’de, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni kurdu ve Tayyip Erdoğan, parti genel başkanlığına seçildi.[65] Erdoğan “biz gömleğimizi değiştirdik” ifadesiyle muhafazakarlardan büyük tepki aldı.[66] Kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi, 3 Kasım 2002 seçimlerinde kayıtlı 41.291.568 seçmenin oy kullanan 32.652.702 kişisi içinden 10.770.704 adet oy alarak %34,29 ile birinci parti oldu.[67][68] Erdoğan, siyasi yasağı bulunduğu için seçimlere giremedi ve milletvekili seçilemedi. Seçim sonrasındaki 58. Hükûmet, Abdullah Gül başbakanlığında kuruldu. Bu hükûmet döneminde Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisine yasa teklifi sunuldu. Bu yasa değişikliği TBMM tarafından oy çokluğuyla kabul edilse de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer yasayı “öznel, somut ve kişisel” olduğu gerekçesiyle veto etti. Daha sonra aynı yasa değiştirilmeden mecliste tekrar kabul edildi ve Cumhurbaşkanı Sezer yasa değişikliğini bu kez onayladı. Bu yasanın kabulüyle Erdoğan’ın milletvekili seçilmesi için yasal bir engel kalmadı. Seçimlerde Siirt milletvekili seçilen Fadıl Akgündüz’ün milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından Siirt’teki seçimlerin tekrar edilmesi kararlaştırıldı. Seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ilk sıradaki adayı Mervan Gül’ün adaylıktan çekilmesi ile Erdoğan partinin birinci adayı olarak Siirt seçimlerine girdi ve oyların %85’ini alarak kazandı. 2003 yılı sonunda ülke genelindeki bölünmüş devlet ve il yolların toplam uzunluğu 4.387 km, otoyolların uzunluğu ise 1.714 km iken; 2013 yılı itibarıyla sırasıyla 16.420 km ve 530 km’lik yol inşasıyla bu uzunluklar sırasıyla 20.807 km ve 2.244 km’ye ulaştı.[71] Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olması sonrasında başbakanlık görevinden ayrıldığı dönem de dahil olmak üzere 2014 yılı itibarıyla 471 km’lik bölünmüş devlet ve il yolu inşası gerçekleştirildi.[72] 1993 yılında inşası başlamış olan Bolu Dağı Tüneli ve 2000 yılında inşasına başlamış olan Nefise Akçelik Tüneli 2007’de tamamlandı, 2011’de ise halen yapımı devam eden Avrasya Tüneli ve Konak Tüneli’nin temelleri atıldı. Konak Tüneli’nin inşası 24 Mayıs 2015’te tamamlandı. Türkiye’nin ilk denizaltı tüneli olan ve İstanbul Boğazı’nın altından geçen Marmaray’ın 2004’te başlayan inşası 2013’te tamamlandı. 2003-2014 yılları arasında devlet ve il yollarında 41,2 km uzunluğunda 84 tek tüp tünel, 86,9 km uzunluğunda 46 çift tüp tünel; otoyollarda 1 km uzunluğunda tek tüp tünel ve 21,1 km uzunluğunda 12 çift tüp tünel; tüm yollarda ise toplam 64,3 km uzunluğunda 151 tek tüp tünel ve 135,8 km uzunluğunda 75 çift tüp tünel hizmete girdi.[73] 2013’te, İstanbul Boğazı üzerindeki üçüncü köprü olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile İzmit Körfezi üzerindeki İzmit Körfez Köprüsü’nün inşalarına başlandı. 2003-2013 yılları arasında toplam uzunluğu 114,2 km’yi bulan 1.608 köprü inşa edilirken, 609 köprünün bakım ve onarımı tamamlandı.[74] 2014 yılı itibarıyla inşa edilen köprülerin toplam uzunluğu 120,6 km’ye, toplam sayısı 1.669’a, bakım ve onarımı yapılan köprü sayısı ise 732’ye ulaşmıştı.[75] İlk hattı 2009’da Ankara-Eskişehir arasında devreye giren Yüksek Hızlı Tren daha sonraları çeşitli illere yayıldı. 2002’de 25 olan ülkedeki havalimanı sayısı, Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde inşası tamamlanan 27 havalimanıyla birlikte 52’ye yükseldi.[76] Uluslararası seferlerin düzenlendiği Hatay Havalimanı, Şanlıurfa GAP Havalimanı ve Eskişehir Anadolu Havalimanı 2007’de, Zafer Havalimanı ise 2012’de açılırken; İstanbul’daki üçüncü havalimanının inşasına 2014’te başlandı. Mart 2014 itibarıyla, Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde 18’i hidroelektrik santrali olmak üzere 268 baraj inşa edildi.[77][78] 138 ayrı yerleşim biriminde kentsel dönüşüm yapılarak TOKİ önderliğinde toplu konutlar yapıldı.[79] 2008’de hizmete giren e-Devlet uygulamasıyla halkın, çeşitli devlet hizmetlerine İnternet üzerinden ulaşabilmesi sağlandı.[80] 2008’de Türksat 3A,[81] 2014’te Türksat 4A haberleşme uyduları,[82] 2012’de ise Türkiye’nin ilk yer gözlem uydusu Göktürk-2 uzaya gönderildi.[83] 2002 yılında eğitime ayrılan bütçe 11.3 milyar TL iken 2014 yılında yaklaşık 7 katına çıkarak 78.5 milyar TL’ye ulaştı.[84] 2003 yılında UNICEF işbirliğiyle başlatılan “Haydi Kızlar Okula!” kampanyasıyla ülkedeki kızların okula gitmesi ve eğitim seviyesindeki cinsiyet dengesizliğinin giderilmesi amaçlandı.[85][86] Kampanya sayesinde 2002’de %87 olan kız çocuğu okullaşma oranının geçen yıl %96 seviyesine yükseldi.[87] 2003 yılında 70 olan üniversite sayısı,[88] 2008 yılı sonunda doğru 130’un üstüne çıkarak[89] ülkedeki 81 il de en az bir üniversiteye sahip oldu.[90] 2012 yılında bu sayı 186’ya ulaştı.[91] 2008’de, 2010’da başlatılan Fatih Projesi kapsamında çeşitli okullardaki bazı sınıflara akıllı tahta konuldu ve bazı öğrencilere tablet bilgisayar dağıtıldı.[92][93] 2012-2013 eğitim-öğretim döneminde itibaren uygulanan 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim yerine 12 yıllık zorunlu kademeli eğitim sistemine geçildi.[94] Erdoğan’ın Başbakanlık görevine başladığı 2003 yılından 2009’a kadar Türkiye ekonomisi büyüme göstermiş ve Türkiye’nin GSMH ‘si Dünya toplamının %1,11’inden %1,37’sine yükselmiştir.[96] Bu oranla Türkiye, AB ülkeleri arasında en iyi performansı yakaladı.[97] Ayrıca Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu’na olan borcu bitirildi.[98] Erdoğan’ın performansı Cumhuriyetin diğer dönemleriyle kıyaslandığında da ‘kuruluş yılları’ özelliği taşıyan Atatürk dönemi hariç, en yüksek performanslardan biridir.[97] Siyasi istikrar sağlandı, ekonomi güçlendi ve sosyal refah seviyesi ciddi oranlarda yükseldi.[99] Türk ekonomisinde uluslararası krizi takiben 2008’in son çeyreğinde durgunluk başladı. Ekonomik durgunluk bir yıl sürdü, Türk ekonomisinde güçlü bir küçülmeye sebep oldu ve işsizlik oranını yüzde 10’dan yüzde 14’e kadar yükseltti. 2010 ve 2011’de GSYH sırasıyla yüzde 9 ve yüzde 8’den daha fazla büyüdü; Türkiye’yi, Çin’den sonra dünyada en fazla büyümeyi sağlayan ikinci ülke konumuna yükseltti. Bu büyüme, işsizlik oranının kriz öncesi seviyesine düşmesini sağladı. 2011’e gelindiğinde, cari işlemler açığı %10’luk oranla tarihinin en yüksek noktasına ulaşarak dünya rekorunu da kırdı. Türk lirası’nın değeri, aşırı sermaye girişinin etkisiyle yükseldi. AK Parti Hükümeti, “ekonomiyi yeniden dengeleme” adlı bir uyum operasyonu yapmaya karar verdi. Bütçedeki eğitim payı 2002’de yüzde 10’dayken, 2011’de yüzde 15’e yükseldi; sağlık harcamalarının payı da yüzde 2.6’dan yüzde 5.8’e yükseldi. Bu zaman içerisinde GSYH reel olarak yüzde 50’den fazla yükseldiği için, eğitim ve sağlık harcamalarının reel artışın GSYH içindeki pay artışlarından daha fazla oldu.[99] Ekonomik iyileşmelere karşın yüksek cari açık eleştiri aldı. Türkiye 2013 yılında 65 milyar dolarlık cari açık verdi. 2002 yılında %-2 ’lerde olan cari açık 2014’te %-7,9’a yükseldi. 2002’de 51.6 milyar dolarlık ithalat yapan Türkiye, 2013’te 245.6 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdi. İthalat 4.7 kat artmış oldu. 2002’de 129.6 milyar dolar olan dış borç stoku 2013 sonu itibarıyla 372.7 milyar dolara yükseldi. 2002’de 184.8 milyon dolar olan Toplam Millî gelir, 2013’te bu rakam 800 milyar doları aştı.[97] 2009’da Başbakan Erdoğan yönetimindeki hükûmet, çeyrek asırdır süren ve resmî rakamlara göre 40 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine yol açan Türkiye-PKK çatışmasını bitirmeye yardım edecek bir plan duyurdu. Avrupa Birliği tarafından da desteklenen çözüm süreci planıyla birlikte tüm medya yayınlarında ve siyasi kampanyalarda Kürtçe kullanımına izin verildi, ayrıca daha önceden Türkçe isimlerle değiştirilen Kürtçe şehir ve kasaba isimlerinin yeniden yapılandırılması kararı alındı.[100] Konuyla ilgili olarak Erdoğan, “Türkiye’nin gelişmesine, büyümesine engel olan kronik sorunları çözmek için cesur bir adım attık.” diye konuştu.[100] Ayrıca çıkarılan yasayla birlikte silah bırakan PKK mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirlerin alınması kararlaştırdı.[101] 2007 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçiminde seçilen Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi 2014 yılında dolduğundan, 2007 Türkiye anayasa değişikliği referandumu gereği Türkiye’de ilk kez cumhurbaşkanı halk tarafından doğrudan seçilmiştir.[128] İlk turu 10 Ağustos 2014 tarihinde olacak bu seçim için Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi çatı adayı olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu,[129] HDP ise Selahattin Demirtaş’ı adayları olarak belirlemiştir.[130] 1 Temmuz 2014 tarihinde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve eski TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, AK Partili bütün milletvekillerinin imzası alınarak Cumhurbaşkanı adaylarının Recep Tayyip Erdoğan olduğunu açıkladı.[131] Seçim kampanyasında kullanılan slogan ”Milletin Adamı Erdoğan” şeklinde oldu.[134] Seçimde Erdoğan %51,79 oy oranıyla birinci sırada, İhsanoğlu %38,44 oy oranıyla ikinci sırada ve Demirtaş %9,76 oy oranıyla üçüncü sırada yer aldı. Erdoğan, 28 Ağustos 2014’te yemin etti ve Türkiye’nin on ikinci cumhurbaşkanı olarak göreve başladı. Bıraktığı başbakanlık koltuğunu ise 29 Ağustos’ta yeni başbakan Ahmet Davutoğlu doldurdu. 29 Ekim 2014’te Erdoğan, ülkenin 91. kuruluş yıl dönümünü anmak için düzenlenen Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunu Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yaparak sarayın açılışını da resmen gerçekleştirmiş olacaktı ancak bazı davetli katılımcıların etkinliği boykot edeceğini açıklaması ve Ermenek maden kazasının gerçekleşmesi yüzünden resepsiyon iptal edildi.[143] Kamuoyunda ilk olarak, Ocak 2015’te Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan ancak hayata geçirilemeyen ‘şeffaflık paketi’ ve 17 Aralık Yolsuzluk soruşturmasında adı geçen 4 bakanın yüce divana gönderilmesi hususlarında Davutoğlu-Erdoğan arasında gerginlik çıktığı iddia edilmişti.[144] Mayıs 2016’da Pelikan dosyası adlı blog, ikili arasındaki gerginliği Erdoğan yanlısı bir bakış açısıyla detaylı bir şekilde maddelendirdi.[145] 4 Mayıs’ta Erdoğan ile Davutoğlu arasında yapılan görüşmeden kısa süre sonra AK Parti, olağanüstü kongre kararı alarak Davutoğlu’nun parti başkanlığına aday olmadığı bir kongre düzenledi[146][147] ve Davutoğlu başbakanlıktan çekilerek yerine Binali Yıldırım getirildi. 15 Temmuz 2016 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan bir grup asker tarafından askerî darbe girişimi gerçekleştirildi. Erdoğan, CNN Türk kanalında telefon ile gerçekleştirdiği görüntülü konuşmada darbecilere hiçbir şekilde imkan tanınmayacağını ifade ederek halkı darbeye tepki göstermek için sokağa çıkmaya davet etti. Çağrının ardından, Türkiye’nin birçok ilinde darbe karşıtı protesto gösterileri düzenlendi. 16 Temmuz sabahı, darbe girişimi bastırıldı ve askerler silahları ile birlikte teslim oldu.[151][152] Darbe girişiminin bastırılması sonrası Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama’ya seslenerek Fethullah Gülen’in terör örgütü lideri sıfatıyla Türkiye’ye iade edilmesi çağrısında bulunarak yapının mensuplarının da kararlılıkla ve ivedilikle devlet kurumlarından temizleneceğini belirtti.[153][154] 2016 Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği üyeliği referandumu öncesi Birleşik Krallık Başbakanı David Cameron “bugünkü ilerleme hızıyla Türkiye’nin AB’ye üyeliği 3000 yılını bulur.” açıklamasını yaptı.[180] 19 Haziran 2016 tarihinde ise Türkiye AB üyesi olacak diye hayır oyu kullanmayın şeklinde bir görüş belirtti.[180] Bu açıklamaların ardından Erdoğan “Bir araya geldiğimiz zaman sen böyle konuşmuyordun Cameron… Öyle demiyordun bize. Hep bize söylediği şuydu, ‘Her zaman yanınızdayız, bir an önce Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesi için her türlü gayreti gösteriyoruz’. Ne oldu şimdi?” sözleriyle tepkisini belirtti.[181] Haziran 2016’da Almanya Federal Meclisi’nde Hristiyan Birlik Partileri, Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller Partisi’nin Ermeni Soykırımı’nı tanıdığı tasarı önergesini oy çokluğuyla kabul edilmesi Türkiye ile Almanya ilişkilerini gerdi. Erdoğan, bu oylamanın Almanya ilişkilerini etkileyeceğini belirterek “Atmamız gereken adımları atacağız” açıklamasını yaptı.[182] Açıklamanın ardından Türkiye otepki olarak parlamentosunun kararının “şiddetle kınanacak bir karar” ve “kabul edilemez” olduğunu açıkladı ve “tarihi olaylara siyasetçiler değil, tarihçiler karar vermeli” tezini ortaya koydu. Ayrıca Almanya’daki büyükelçisini geri çağırdı.[183] 2002 yılında Türkiye ve Rusya arasındaki ticaret yaklaşık 5 milyar dolar değerindeyken bu rakam 2011 yılı sonu itibarıyla 32 milyar dolara ulaşmıştır.[184] Kasım 2005’te Vladimir Putin’in açılışına katıldığı iki ülke arasında ortaklaşa inşa edilecek olan Mavi Akım doğal gaz boru hattı projesi başlatılmıştır. Yine iki ülke arasında Akkuyu Nükleer Enerji Santrali projesi planlanmaktadır. Türkiye başbakanı Tayyip Erdoğan 3 Aralık 2012 tarihindeki Rusya başbakanı Putin’in Türkiye ziyaretinde iki ülke ilişkilerinde hedefin 100 milyar dolar olduğunu belirtmiştir.[185] Sınır ihlali gerçekleştiren Rus Su-24 uçağının Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmesi olayının ardından iki ülke arasında gerek siyasi gerek ekonomik olarak ciddi bir gerilim yaşandı.[186] Erdoğan olayın ardından uçağın sınır ihlali yapılması sebebiyle böyle bir olayın yaşandığını belirtti ve “Bugün olsa yine aynısını yaparız” şeklinde bir açıklama yaptı.[187] Olayın ardından Rusya, Türkiye’den ithal edilen tarım ürünlerinin neredeyse tümünü yasaklamıştı ve Rus vatandaşlarına Türkiye’de tatile gitmeme çağrısı yapmış ve turizm acentelerinin de Türkiye’ye tur satışlarını engelledi.[188] Bunun sonucu olarak Antalya’daki Rus turistlerin sayısı %98.5 azaldı.[189] Rusya parlamentosunun üst kanadı Federasyon Konseyi Dış İlişkiler Komitesi Başkan Yardımcısı Vladimir Cabarov, Binali yıldırım’ın başbakan olması ve kurulan yeni hükümet ile ilgili ”Türkiye’de hükümetin değişmesiyle pratikte hiçbir şey değişmiyor. İlişkilerimiz değişmez.” şeklinde bir açıklama yaptı.[190][191][192] Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov gazetecilere yaptığı açıklamada Erdoğan’ın Putin’e yazdığı mektupta olayda ölen pilotun ailesine başsağlığı mesajı verdiğini ve “af dilediğini” söyledi.[193][194] Yıldırım, Erdoğan’ın Putin’e gönderdiği mektupla ilgili “Rusya ile mesele tatlıya bağlanmıştır… Sadece üzüntülerimizi bildirdik.” açıklamasını yaptı ve 6 ayda yaşananları yaşanmamış gibi kabul edip yola devam edeceklerini belirtti.[195][196] Putin bu açıklamanın ardından hükümetine, Türkiye ile karşılıklı ticari anlaşmaları iyileştirmek üzere görüşmelere başlamaları talimatı verdi ve Rus turistlerin Türkiye’ye gelmesini engelleyen seyahat kısıtlamalarını da kaldırma kararı aldı.[197][198] Erdoğan, Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme süreciyle ilgili Karabağ Sorunu hakkında ‘Karabağ’da Ermeni işgali sona ermeden biz de sınırı Ermenilere açmayız’ demiştir.[199] Erdoğan İsrail’in sahip olduğu nükleer tesisleri “bölgesel barış için ana tehdit” olarak tanımladı ve UAEK denetimi altına girmesi için çağrıda bulundu.[200] Erdoğan “açık hava hapishanesi” olarak tanımladığı Gazze’nin bu durumu için İsrail’i suçlu bulduğunu açıklamıştır.[201] 2009 Dünya Ekonomik Forumu toplantısında Gazze çatışması ile ilgili olarak Shimon Peres ve Erdoğan arasında geçen konuşma, Erdoğan’ın toplantıyı terketmesiyle sonuçlandı. Peres Erdoğan’ın açıklamaları sonrası İstanbul’a bir roket düşse aynı tutumun Türkiye tarafından yapılacağını söyleyerek Erdoğan’ın durumu anlamadığını söyledi.[202] Erdoğan Peres’e şu sözleri söyledi: “Sesin çok yüksek çıkıyor. Biliyorum ki sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum.” Peres’e yanıt vermesi esnasında konuşması moderatör tarafından kesilen Erdoğan, şu sözleri söyleyerek salondan ayrılmıştır. ” Benim için de bundan böyle Davos bitmiştir. Daha Davos’a gelmem. Siz konuşturmuyorsunuz. 25 dakika konuştu, 12 dakika konuşturuyorsunuz. Olmaz.”[203] 31 Mart 2010 tarihinde Gazze’ye insani yardım taşıyan altı gemiye Akdeniz’de İsrail Savunma Kuvvetleri tarafından gemilerde bulunan aktivistlerden bir kısmının öldürülmesi, bir kısmının yaralanması ve gemilerin yolcularıyla birlikte rehin alınması ile sonuçlanan olayın[204][205] ardından iki ülke arasında gerek siyasi gerek ekonomik olarak ciddi bir gerilim yaşandı. Olay hakkında Türk Dışişleri Bakanı 2010 yılında, olayın iki ülkenin arasındaki ilişkileri geri dönülmez bir şekilde zedeleyebileceğini belirtti.[206] Erdoğan, 6 Ekim 2011 tarihinde Güney Afrika Cumhuriyeti’ne İsrail Başkatiplerinden Ya’akov Finkelstein, Erdoğan’ın Güney Afrika Başbakanı ile yaptığı basın açıklamasında “Tünellerden sadece gıda değil, silahlar, füzeler geçiyor. Bu füzelerle şehirlerimiz, çocuklarımız vuruluyor” diyen Başkatibin sözlerine “O tünellerden atom bombası geçmez. Nükleer silah geçmez, fosfor bombaları geçmez. İsrail, fosfor bombalarıyla Gazze’yi bombalamıştır. Bu bir kitle imha silahıdır. Ve kitle imha silahı kullanmak suçtur. O tünellerden geçse geçse ancak küçük çaplı silahlar geçebilir. Tüfek geçer. Ama oradan tank, top bunlar geçmez değil mi?” sözlerini sarf etmiş ve devamında “İsrail, bölge için en büyük tehlike çünkü atom bombası var” demiştir.[203] 20 Aralık 2015 tarihinde AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik “İsrail ile kesin bir anlaşma yok. Bir taslak üzerinde çalışılıyor. Kuşkusuz İsrail Devleti ve halkı Türkiye’nin dostudur.” açıklamasını yaptı.[207] Haziran 2016 tarihinde İsrail-Türkiye İlişkilerinin normalleşmesi için müzakerelerde Türkiye ile İsrail uzlaşmaya vardı. İsrail’le uzlaşma kapsamında iki ayrı metin düzenlendi.[208] 28 Haziran 2016 tarihinde mutabakata Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve aynı saatte İsrail Dışişleri Bakanlığı Genel Direktörü Dore Gold da Dışişleri Bakanlığı’nda basına kapalı olarak imza attı.[209] Erdoğan İsrail’le yapılan anlaşmadan bahsederken Gazze filosu saldırısı ile ilgili İHH’ya “Uluslararası bazda bir adım atıyoruz. Siz kalkıp da Türkiye’den böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz? Biz zaten oraya gerekli yardımı Gazze’ye bugüne kadar hep yaptık yapıyoruz. Filistin’e yaptık yapıyoruz.” şeklinde bir eleştiri yaptı.[210][211] Irak’ın kuzey bölgesi ile ılımanlaşan ilişkiler sonrası Erbil’de bir Türk üniversitesi ve Musul’da bir Türk konsolosluğu açılmıştır.[213] Abdullah Gül 23 Mart 2009 tarihinde Irak’a gerçekleştirmiş olduğu gezi ile 33 yıl sonra Irak’a giden ilk cumhurbaşkanı oldu. [214] Recep Tayyip Erdoğan, ailesi ve eşlik eden heyetle birlikte, 13 Eylül 2011 tarihinde [215] ilk ziyaret yeri Mısır olmak üzere Tunus ve Libya’ya[216] resmi ziyaretler gerçekleştirmiştir.[217] Mısır’ın ardından Tunus ziyaretini gerçekleştiren Erdoğan’a Mısır[218], Tunus ve Libya’da duyulan halk ilgisi dünya kamuoyunda geniş yankı bulmuştur.[219] Erdoğan, Trablus da Libya’lılara Şüheda Meydanı’nda bir konuşma yapmıştır. 24 Eylül 2015’te Mina’da yaşanan izdiham üzerine Erdoğan, Suudi hükumetinin hac organizasyonları için çok çalıştığını belirterek “Dünyanın birçok yerinde bu tür organizasyonlarda bakıyorsunuz ihtimaller düşük de olsa bazı sıkıntılar yaşanıyor. Suudi Arabistan’a saldırgan tavırları doğru bulmuyorum.” dedi.[220] Recep Tayyip Erdoğan, 1986 yılından beri beşi milletvekili seçimi, ikisi yerel seçim, biri ise cumhurbaşkanlığı seçimi olmak üzere toplamda sekiz farklı seçime katıldı. İki milletvekili seçimi ile bir yerel seçim dışında katıldığı tüm seçimlerde halk tarafından seçildi. Erdoğan’ın katıldığı seçimler ve aldığı sonuçlar şu şekildedir: 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan Türkiye genel seçimleri Erdoğan’ın başkan adayı olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi 34.29%’luk oy oranı ile 363 milletvekili çıkartarak kazanmış; Erdoğan kurulacak hükümetin başkanlık etmiştir. 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan Türkiye genel seçimlerinde ise 46.58% oy oranı ile Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti kurma görevini üstlenmiştir. Seçimden önce parti tanıtımı için Erdoğan’ın seçim vaatleri ile dolu çeşitli resimler bilbordlarda gösterilmiştir. Ayrıca “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” yazılı bir Erdoğan resmide gösterilmiştir. Hükümete ve partiye Erdoğan başkanlık yapmıştır. 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan Türkiye genel seçimlerini ise Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye genel seçimlerinde bir ilke imza atarak üçüncü kez üst üste 49.83%’lük bir oy oranı ile kazanmıştır. Diğer seçim tanıtımlarından farklı olarak 2011 seçimlerinde Erdoğan farklı temaların bulunduğu parti tanıtım reklamlarında boy göstermiş ve “Haydi Bir Daha” adlı partisine ve oy verenlere atıfla hazırlanan şarkısını yorumlamıştır. Erdoğan’ın söylemiyle “Türkiye Hazır Hedef 2023” sloganı kullanılmıştır. 24 Nisan 2007 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grup toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Adayımız Abdullah Gül kardeşim” diyerek Abdullah Gül’ün 11. Cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklamıştır.[221] Abdullah Gül 28 Ağustos 2007 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü turunda 339 oy alarak Türkiye Cumhuriyetinin 11. cumhurbaşkanı seçildi.[222] Recep Tayyip Erdoğan 1994 yerel seçimlerinde %25,19 oy alarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçildi. Erdoğan’ın liderliğinde Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 genel seçimleri kazandıktan sonra, 2004 yerel seçimlerinde oy sayısını daha fazla arttırdı. Adalet ve Kalkınma Partisi 16 büyükşehir belediyesinden 12 tanesini kazanarak seçimlerden birinci parti olarak ayrıldı. 2007-2010 e-muhtıra , 2007 ve 2010 Referandumu Seçimleri , İsrail’in Filistin’e saldırıları ve Çin’in Doğu Türkistan’da olay çıkarması gibi olaylar döneminde iken 2009 yılında yerel seçim yapıldı. Bu seçimde Adalet ve Kalkınma Partisi 2004 yerel seçimlerindeki oy oranından %3 az oy alarak %39 oy aldı. İkinci parti olan CHP %23 oy aldı ve üçüncü parti olan MHP %16 oy aldı. 2014 yerel seçimlerinde , 2009 seçimlerinden %5 fazla oy alarak %43,39 oy aldı. İkinci parti olan CHP %25,61 oy aldı ve üçüncü parti olan MHP %17,62 oy aldı. 4 Temmuz 1978 günü verdiği bir konferansta tanıştığı 1955 doğumlu Emine Gülbaran ile evlenmiştir. Emine Erdoğan ile Recep Tayyip Erdoğan’ın Ahmet Burak ve Necmettin Bilal isminde iki oğlu, Esra ve Sümeyye isminde iki kızı bulunmaktadır. Mustafa isminde bir erkek kardeşi vardır. Vesile ismindeki kız kardeşi, Ziya İlgen ile evlidir.Recep Tayyip Erdoğan
12. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
28 Ağustos 2014 – (Devam Ediyor)
25. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
14 Mart 2003 – 28 Ağustos 2014
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
21 Mayıs 2017 – Devam ediyor
14 Ağustos 2001 – 27 Ağustos 2014
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
27 Mart 1994 – 6 Kasım 1998
Türkiye Büyük Millet Meclisi
22., 23. ve 24. Dönem MilletvekiliGörev süresi
9 Mart 2003 – 28 Ağustos 2014
Seçim Bölgesi
2003 – Siirt
2007 – İstanbul
2011 – İstanbul
KİŞİSEL BİLGİLERİ
Doğum
Recep Tayyip Erdoğan
26 Şubat 1954
İstanbul, Türkiye
Partisi
Millî Selamet Partisi
(1976-1981)
Refah Partisi
(1983-1998)
Fazilet Partisi
(1998-2001)
Adalet ve Kalkınma Partisi
(2001-2014, 2017-günümüz)
Evlilik
Çocukları
Ahmet Burak Erdoğan (1979)
Bilal Erdoğan (1980)
Esra Erdoğan (1983)
Sümeyye Erdoğan (1985)
Bitirdiği okul
İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Hükümeti
59., 60., 61. ve 66 Hükûmetler
Dini
İslam
İmzası
İlk yılları ve eğitimi
Erken siyasi kariyeri
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (1994-98)
Hapis dönemi
Siyasi yasaklı olduğu dönem
Başbakanlığı (2003-14)
Altyapı ve ulaşım
Haberleşme
Eğitim
Ekonomi
Çözüm Süreci
Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi
Cumhurbaşkanlığı (2014-günümüz)
Cumhurbaşkanlığı Süreci
Cumhurbaşkanlığı Sarayı
Davutoğlu ile ilişkileri
Darbe girişimi
Dış siyaset
Avrupa Birliği
Almanya
Rusya
Ermenistan
İsrail
Diğer Orta Doğu ülkeleri
Suudi Arabistan
Seçimler tarihi
Seçim
Erdoğan’ın katılımı
Parti
Oy sayısı
Oy oranı (%)
Sonuç
1986 milletvekili ara seçimleri, İstanbul 6. bölge
İstanbul milletvekili adayı
Refah Partisi
31.247
8,57
Parti 5. sırada kaldı ve seçilemedi
1989 yerel seçimleri, Beyoğlu
Beyoğlu belediye başkanı adayı
Refah Partisi
21.706
22,83
2. sırada kaldı ve seçilemedi
1991 genel seçimleri, İstanbul 6. bölge
İstanbul milletvekili adayı
Refah Partisi
70.555
20,01
Parti 5. sırada kaldı ve seçildi; ancak tercihli oy sisteminde tercih edilmediğinden milletvekilliği 2. sıradaki adaya geçti
1994 yerel seçimleri, İstanbul
İstanbul büyükşehir belediye başkanı adayı
Refah Partisi
973.704
25,19
Belediye başkanı seçildi
2003 milletvekili ara seçimleri, Siirt
Siirt milletvekili adayı
Adalet ve Kalkınma Partisi
55.203
84,82
Siirt milletvekili seçildi
2007 genel seçimleri, İstanbul 6. bölge
İstanbul milletvekili adayı
Adalet ve Kalkınma Partisi
939.027
44,07
İstanbul milletvekili seçildi
2011 genel seçimleri, İstanbul 6. bölge
İstanbul milletvekili adayı
Adalet ve Kalkınma Partisi
1.391.558
48,27
İstanbul milletvekili seçildi
2014 cumhurbaşkanlığı seçimi
Cumhurbaşkanı adayı
–
21.000.143
51,79
Cumhurbaşkanı seçildi
2018 cumhurbaşkanlığı seçimi
Cumhurbaşkanı adayı
Adalet ve Kalkınma Partisi
26.325.188
52,59
Cumhurbaşkanı seçildi
Genel seçimler
Cumhurbaşkanlığı seçimi
Yerel seçimler
Ödüller
Kurdele
Ödül ya da nişan
Ülke
Tarih
Şehir
Not
Kaynak
Nişan-ı Pakistan
Pakistan
26 Ekim 2009
İslamabad
Pakistan Hükûmeti tarafından verilen en yüksek dereceli sivil nişandır.
[260][261]
Altın Kartal Nişanı
Kazakistan
11 Ekim 2012
Ankara
Altın Kartal Nişanı Kazakistan Cumhuriyeti’nin en yüksek devlet nişanıdır.
[262]
Haydar Aliyev Nişanı
Azerbaycan
3 Eylül 2014
Bakü
Haydar Aliyev Nişanı Azerbaycan’ın en yüksek nişanıdır.
[263][264]
Leopold Nişanı
Belçika
5 Ekim 2015
Brüksel
Leopold Nişanı adını ilk Belçika Kralı I. Léopold’dan almıştır.
[265][266]
Madagaskar Devlet Yüksek Nişanı
Madagaskar
25 Ocak 2017
Antananarivo
Madagaskar’ın en önemli ve en yüksek dereceli nişandır.
[267][268]
Özel hayatı
Kaynakça
|erişimtarihi=
(yardım)|yayıncı=
dış bağlantı (yardım)|yayıncı=
dış bağlantı (yardım|yayıncı=
dış bağlantı (yardım|yayıncı=
dış bağlantı (yardım|ad1=
eksik |soyadı1=
(yardım|eser=
dış bağlantı (yardım)|eser=
dış bağlantı (yardım)|eser=
dış bağlantı (yardım)|başlık=, |eser=
dış bağlantı (yardım)|eser=
dış bağlantı (yardım)|eser=
dış bağlantı (yardım)|eser=
dış bağlantı (yardım)|eser=
dış bağlantı (yardım)|eser=
dış bağlantı (yardım)|yayıncı=
dış bağlantı (yardım)|yayıncı=
dış bağlantı (yardım)|yayıncı=
dış bağlantı (yardım)|yayıncı=
dış bağlantı (yardım)|yayıncı=
dış bağlantı (yardım)|yayıncı=
dış bağlantı (yardım)|yayıncı=
dış bağlantı (yardım)
Emine Erdoğan
Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlık dönemi boyunca; Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi tarafından düzenlenen Bağdat’ta 36 mutabakat zaptı ve çalışma protokolü imzaladı. Protokol içeriği güvenlik, enerji, petrol, elektrik, su, sağlık, ticaret, çevre, ulaşım, konut, inşaat, tarım, eğitim, yüksek öğrenim ve savunma sektörlerini içermektedir[212].
Reklam (#YSR)