ONİKİNCİ YÜZYILDA TÜRK – İSLAM BİLİM GELİŞMELERİ

YAZAN: DENİZ KAYIKÇI 

12. yüzyılda özellikle astronomi alanında Endülüs’te yaşamış ve çalışmalar yapmış İbrahim bin Yahya ez-Zerkali güneş evinin, yani Güneş ile Dünya’nın en uzak mesafe noktasının, ekliptikte yerinin, Biruni’den bile daha doğru hesaplamıştır.Yine Endülüs bölgesinde yetişen Cabir Bin Eflah, Avrupa’da “torquetum” adıyla yaygın bir kullanım alanı edinen aleti, Almagest’i düzenlediği ve Ptoleme’yi eleştirdiği eserinde tanıtmıştır.Kendisiyle aynı dönemde yaşamış olan Cremonalı Gerhard tarafından Latinceye çevrilen eseri Avrupa’yı hem matematik hem de astronomi alanında etkilemiştir. Nurettin Biturici, bir diğer önemli Endülüslü astronom, Dünya merkezli bir yıldız sistemini savunmuş, Michael Scouts’un çevirisi ile Avrupa’ya yayılan eseri, İbn-İ Tufeyl ve İbn-i Rüşd gibi gezegenlerin yörüngelerinin elips biçiminde olduğunu savunmaktaydı.

Bu dönem astronomisinde olduğu kadar, matematiğinde de İslam dünyasının doğusunda Şerefeddin et- Tusi (ö.1209) çok önemlidir. “El-Muadelat” adlı eserinde üçüncü dereceden denklemlerin sistematik çözümünü anlatırken, kendi icadı olan çizgisel usturlabı aktarmaktadır.[1] Son olarak 12. yüzyıl matematiğinin birinci sınıf bir matematikçisine, Ahmed bin Muhammed bin es-Salah’a (1091-1153) değinmek gerekir. İbn es-Salah, Yunan ve önceki dönem Arap bilginlerin eserlerini güncellemeye çalıştığı birkaç eser yazmıştı.[2]

12. yüzyılda Türk-İslam kültür dünyasınıngeldiği noktayı gösteren “Mizan el-Hikme” (Bilgelik Terazisi) adlı eser, Biruni’nin ulaştığı özgül ağırlık sonuçlarını 1/60000 lik bir hassasiyetle yeniden ölçerek geliştirmektedir. Hazini, suyun özkütlesinin sıcaklığa göre değiştiği bilgisine sahipti ve bu temelde icat ettiği terazi, tarihin ilk hassas terazisi olma özelliği taşır.Ayrıca, yine aynı prensibe dayanarak dakikaları ölçmek için özel bir su saati tanıtır. Hazini’nin, yoğunluğun yüksek seviyede olduğu maddelerde ağırlığın azaldığını bilmesi o dönemde beklenen bir durum değildir. Onun şu düşüncesi de oldukça dikkate değerdir: “Sıvılar bir kapta, eğer bu kap yerin merkezine daha yakın ise daha büyük bir hacim, eğer daha uzak ise daha küçük bir hacim kaplarlar”. Hazini’nin “Mizan el-Hikme”’si önemli bir fizik eseridir ve bize 12. yüzyılda İslam alimlerinin fizik yasalarının birçoğunu bildiğini göstermektedir. Hazini’nin İbn el-Heysem ve el-Biruni gibi yüksek kalitede anlatımları çok değerlidir.[3]

Kendi geliştirdiği ilüzyon ve eğlence mekanizmaları ile ünlenmiş bir kişi de İbn-i Nedim’dir. İmal ettiği makineler, dah sonra başka amaçlarla kullanılmak üzere incelenmiş ve çeşitli saatler ile su sistemleri geliştirilmiştir. Bu yüzyılda, fizik ve mekanik alanında dünyaca ünlü bir diğer eserde, ilk robotik otomatları içeren İbn er-Rezzaz el-Cezeri tarafından 1203’te kaleme alınan Amid (Diyarbakır) prensi Nasireddin Mahmud bin Muhammed bin Karaarslan’ın isteği üzerine yazılan ve iki yılda tamamlanan: “El Cami Beyn el İlim vel Amel el Nafi fi Sınat el Hiyel” (Makine yapımında Yararlı Bilgiler ve Uygulamalar) adlı eserdir. Çok sayıda teknik çizim ve illustrasyon içeren bu eser, mekanik alanında yazılan eserlerin en önemlilerinden biridir. Saatler, makinelerin sibernetiği, su sistemleri için geliştirilen mekanizmalar yazarın değindiği konulardır. Diyarbakır Ulu Cami’deki Güneş saatini yapan Cezeri, bazı makinelerinde hidro-mekanik etkilerle denge kurma ve harekette bulunma sistemine yönelmiştir. Şamandıra, palanga ve dişli çarkları sıkça kullanmıştır. Geliştirdiği kendi kedine denge kuran otomatik makineler, robotik ve otomat bilimlerinin öncüleridir. Cezeri, en ince detaylarıyla çizdiği teknik tasarımlarını, toplam 50 tam ve ortalama 100’ünü taslak resimlerle tanıtır.[4] Cezeri, Yunan bilim adamlarının çalışmalarını geliştirmenin yanı sıra birçok yeni keşif ortaya çıkarmıştır. Hava, sıvı ve boşluk üzerine çalışmalar Cezeri ile doruk noktasına çıkmıştır. Kuramsal bilgi vermeyen Cezeri, konuyu ne kadar ayrıntılı bildiğini ürettiği makineler üzerinden ispatlamaktadır. Sıvılarda denge prensibinden yola çıkarak yaptığı hassas makineler ve otomat çalışmaları da teknoloji tarihi açısından çok önemli bir yere sahiptir. Kendi yazdıklarından yola çıkarak kitabında yazanları deneme yanılma yoluyla uygulamaya çalıştığını anlamaktayız. Mesela kitabın birinci bölümünün birinci kısmında on iki burcunun bir yarım daire üzerine yerleştirilmesinde Arşimet’in yönteminin başarısızlığını ve onu nasıl geliştirdiğini şöyle ifade eder :[5]

“Ancak bu yöntem, bir yılda bir günün (yengecin ilk günü) dışında doğru sonuç vermedi. Bu nedenle farklı şeyler aramaya başladım. Daha önceleri yapılmış ve ne inşa edenin, ne de planlayanın bilindiği bir araç buldum. Fakat bu da işlemedi.Böylece bunları bir kenara bıraktım ve konuyu baştan tekrar inceledim. Başka bir daireyi güneşin ekvatora eğimine göre bölmek aklıma geldi. Bunun uygulaması işledi ve mükemmel oldu.”[6]

Kitabın ikinci bölümünün ikinci kısmında su saatleriyle ilgili şunları yazar :

“Eğer bir damla fazla su eklenirse, uzun ucuna doğru eğilir ve bütün içindekileri boşaltır, sonra eski durumuna döner.Kefenin prensibi budur. Bu kefeyi yaptığım zaman bunu ilk yapan olduğumu bilmiyordum, o nedenle bu sanatta gereksiz uygulamaları terk ettim.”

12. yüzyılın coğrafya alanında en önemli başarısı Abdullah el-İdrisi tarafından meydana getirilmiş coğrafya eseridir. Malmesburyli William’ın eserine bakarsak, Avrupa dışındaki tüm dünyanın Müslümanların olduğunu düşündüklerini görürüz. 1100-1166 yılları arasında yaşayan İdrisi, Sicilya kralından aldığı yetki ile Sicilya’ya gelen tüccarlardan bilgi toplamıştır. Asya’dan İngiltere kıyılarına kadar gezmiş, öğrendiklerini Batı’da Rugguero’nun Kitabı diye yayımlasa da Arapça eserin adı “Kitab-ün nüshet-il Müştak fi ihtirak-il Afak”tır. [7]

Tıp alanında ise, Seyyid İsmail olarak bilinen Cürcani, Harezm’de yaşamış ve Zahire-i Harzemşahi adlı meşhur tıp eserini Kutbeddin Muhammed’e (1097-1128) atfetmiştir. Bu eser daha sonra Türkçeye de çevrilmiştir.[8] Sevilla’lı İbn-Zühr, (Latince Avenzoar) Selahattin Eyyübi’nin saray hekimliğini yapmış önemli alimdir.[9]

Bu yüzyılda Selahattin Eyyübi’nin Kahire’de 5 mederese kurdurması ve kendinden sonra gelen aile üyelerinin de bunlara 26 yeni medrese daha eklemeleri dönemin önemli bilimsel gelişmelerindendir.[10]

NOTLAR:

  1. Sezgin, 2008: c1, 34.
  2. Sezgin, 2008: c1, 36.
  3. Sezgin, 2008: c1, 36.
  4. Sezgin, 2008: c1, 37.
  5. Unat, 2008: 778-779.
  6. Unat, 2008: 779-780.
  7. Watt, 2013: 40.
  8. Açıkgenç, 2006: 115.
  9. Watt, 2013: 65.
  10. Tez, 1991: 14.

KAYNAKÇA:

Sezgin, F. (2008). İslam’da Bilim Ve Teknik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları, İstanbul.

Unat, Y. (2010), Osmanlılarda bilim ve Teknoloji, Makaleler, Nobel Yayınları, Ankara

Açıkgenç, A. (2006). İslam Medeniyetinde Bilgi ve Bilim. İSAM yayınları, İstanbul. American Association Of Museums (AAM) CuratorsCommittee (CURCOM), A Code of Ethics for Curators 15.07.2008), New York.

Reklam (#YSR)