Nurettin Topçu
Babasının Çemberlitaş’ta işlettiği mütevazi kasap dükkanı olmasına rağmen küçük Nurettin kitap ve gazete biriktirmekteydi. Öğretmenlerinden Nafiz Beyin etkisiyle, sakin ve ağırbaşlı karakteri olan Topçu’ya ömür boyunca sürecek olan Mehmet Akif sevgisi bu dönemde inşa olacaktı.
Lise eğitimini İstanbul Erkek Lisesinde tamamladıktan sonra Devletin açtığı sınavları kazanarak 1928 senesinde burslu olarak Fransa’ya üniversite eğitimi için gitti.
Bu dönemde Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Remzi Oğuz, Cevdet Perin, Bedrettin Tuncer, Hamdi Akverdi, Vehbi Eralp, Ziya Somara gibi isimlerle tanıştı ve görüşmelerde bulundu.
Fransa eğitimine önce Bordeaux Lisesinde başladı ve mensubu olduğu sosyoloji cemiyetine yazılar göndererek ilk yazı denemelerini burada kaleme aldı. Bu dönemde Psikoloji sertifikası aldı. Lise döneminde tanıdığı Fransız Felsefeci Maurice Blondel sık sık mektuplaştılar.
İki yıllık bir eğitim sonrasında Strazburg Üniversitesi Felsefe bölümüne geçti. Ahlak dersleri aldı ve ayrıca sanat tarihi eğitimi aldı.
Fransa’da gençlik yıllarını oldukça verimli geçiren Topçu, psikoloji, estetik, felsefe, mantık, sanat tarihi, sosyoloji, ahlak ve arkeoloji gibi birçok konuda eğitim aldı. Tatillerde döndüğü İstanbul’da boş durmayan Topçu Samet Ağaoğlu, Ömer Lütfi Barkan, Besim Darkot gibi önemli isimlerin verdiği konferanslara katıldı.
Yazları İstanbul’u ziyaret eden Topçu, 1931 yılında ağabeyi Hayrettin’i yanına aldı. Topçu’nun Avrupa’daki hayatı okul, ev ve kütüphane çerçevesi içinde geçti; haftasonları derneklerin düzenlediği, Samet Ağaoğlu, Ömer Lütfi Barkan, Besim Darkot gibi kişilerin de katıldığı toplantılara gitti.
Topçu bu yıllarda Fransız Katolik – İslam tarihçisi Louis Massignon ile tanıştı ve ona Türkçe dersleri verdi.
Topçu, Strazburg Üniversitesinde hazırladığı Felsefe Doktorasını Sorbonne Üniversitesinde verdi ve bu üniversitede bu dalda doktora veren ilk Türk öğrenci oldu. Doktora tezi 1934 senesinde Paris’te yayınlandı. Doçentlik için ünlü Fransız filozofu “Bergson” hakkında yazdığı tez hazırlasa da kadroya geçemeyince sonraki yıllarda kitap olarak yayımlandı.
1934 senesinde Türkiye’ye dönüş yaptı. 1935 senesinde Galatasaray Lisesi’nde felsefe öğretmeni olarak görev aldı. Aynı sene Fethiye Hanımla evlendi ve düğün gecesi akşamı İzmir Atatürk Lisesine tayin olduğunu öğrendi.
İzmir’de bulunduğu sürede üretkenliğinden birşey kaybetmeyen Topçu 1939 senesinde “Hareket” dergisini çıkardı. Bu dergide çıkan bir yazısı yüzünden Denizli’ye sürgün edildi. Aynı sene eşinden boşandı.
Sonra ki zamanlarda İstanbul Haydarpaşa Lisesi ve Vefa Lisesinde öğretmenliğine devam etti.
Nakşîbendi şeyhî Abdûlaziz Bekkine Efendi’ye intisap etti ve Celâl Ökten’den İslâmî ilimler eğitimi aldı.
Nurettin Topçu, ideal insan tipini “İsyan Ahlakı” adlı kitabında ifade etmiş ve “Ben Hakkım” dediği için işkenceyle öldürülen Hallac-ı Mansur’u işaret etmiştir.
Gücün desteklediği geleneksel İslam anlayışı yorumlarıyla hep hesaplaşan Topçu, idol olarak işaret ettiği Hallac-ı Mansur’un savunduğu Vahdeti Vücut anlayışını Ahlakın en üst mertebesi olarak görmüştür.
İslam anlayışını, Felsefenin gücüyle harmanladı. Felsefesiz bir İslam’ın; sorumluluk yerini vazifeye bıraktığını ve ruh dünyasının akil adamlarının yerini ise gözlerini kapayıp vazifelerini yapan görev adamları aldığını beyan etmiştir.
Topçu müslüman yozlaşmasının miladını, Osmanlı döneminde yaşanan İbn Rüşd felsefesini savunan Hocazade ile Gazalici anlayışı savunan Molla Zeyrek arasında yapılan tartışması ve ardından Gazzalici Molla Zeyrek’in kazanması olarak görmüştür.
Sosyal faaliyetlerini, Türk Kültür Ocağı, Türk Milliyetçiler Cemiyeti, Milliyetçiler Derneği ve Türkiye Milliyetçiler Derneklerinde sürdürmeye devam eden Topçu son görev yeri İstanbul Erkek Lisesinden 1974 senesinde yaş haddi nedeniyle emekli olmuştur.
Emekli olduktan bir yıl sonra hastalandı. Pankreas Kanseri olduğu geçirdiği ameliyatla belli oldu. Tedaviye cevap veremeyen Topçu 10 Temmuz 1975 senesinde vefat etti. Cenaze namazı Fatih Camisinde kılındı ve Topkapı’daki Kozlu Kabristanı’na defnedildi.
ESERLERİ
ESER | RESİM | AÇIKLAMA |
Türkiye’nin Maarif Davası | ||
İsyan ahlakı | ||
Yarınki Türkiye | ||
İslam ve İnsan | ||
Ahlak Nizamı | ||
İradenin Davası | ||
Mehmed Akif | ||
Felsefe | ||
Büyük Fetih | ||
Bergson | ||
Amerikan Mektupları
Düşünen Adam Aranızda |
||
Ahlak | ||
Devlet ve Demokrasi | ||
Sosyoloji | ||
Millet Mistikleri | ||
Psikoloji | ||
Mantık | ||
Mevlana ve Tasavvuf | ||
Reha | ||
Kültür ve Medeniyet | ||
Taşralı | ||
Varoluş Felsefesi Hareket Felsefesi | ||
Var Olmak |
SÖZLERİ ve ALINTILAR
Takat getiremeyeceğimiz yükü bize yükleme Allah’ım ! | Mehmet Akif |
Peygamber Sünnetidir diye Büyük Peygamber’in şekil ve kıyafetine ait hallerini taklid ettiler. Halbuki asıl gaye, Peygamber’in ruh ve zihniyetinin benimsenmesiydi !!! | Mehmet Akif |
Din, ekseri hocaların dini satan ellerinde esirdir. | Yarın ki Türkiye |
Var olan her şey Allah’da vardır ve Allah olmadan hiç bir şey ne vardır, ne de tasavvur edilebilir. | İsyan Ahlakı |
Bugün talebelik artık ilim yolculuğu değil, diploma avcılığıdır. | Türkiye’nin Maarif Davası |
Bizde henüz insan yok, aydın-cahil, ilerici-gerici var. | Yarın ki Türkiye |
Toplumsal yaşamdaki gelenekler, örfler, ádetler, kurallar insan hürriyetinin önündeki en büyük engellerdir. Gelenekçi/muhafazakár; güvenliği özgürlüğe tercih etmiş, yaratıcı fikirlerden/hareketlerden vazgeçmiş bir cemiyet adamıdır. Bunlar asırlarca aynı alışkanlığı tekrarlamaktan huzur duyarlar. Örflerini değiştirmek, onların bir uzvunu kesmek gibidir. | |
Felsefe olmazsa Büyük Kitabı hakkıyla anlayamazsınız, sadece ezberlersiniz. Kuran Allah’ın kitabı, felsefe ise bizim onu anlayacak olan şahsiyetimizin örgüsüdür. | |
Din bilgi kaynağı değil, kuvvet kaynağıydı. Dindar adam başkalarından çok şey bilen değil, daha çok kuvvetli olan insan | |
Kur’an harikası olan ilahi ahlak, İslam diyarında çoktan gömülmüştür. | |
kendimiz dışında nereye koştuysak, gurbette kaldık.. | |
Zavallı halkımız, varını yoğunu, eskiden büyücü hocaya verdiği gibi, şimdi de büyüleyici Avrupa eşyasına veriyor. | Yarın ki Türkiye |
Kızlarını okutmayan bir millet oğullarını manevi öksüzlüğe mahkûm etmiş demektir; hüsranına ağlasın. | Türkiye’nin Maarif Davası |
‘Ruhun da bir gayesi var; O, Allah’a doğru yolculuktadır. | Var Olmak |
Resim günah mı, kolonya haram mı diye sayıklayan, baş açık namaz kılınır mı kılınmaz mı münakaşasını yapan din adamı, sadece cemiyetin sırtında yaşayan bir parazit değil, dinin gerçek ruhunu unutturucu zararlı bir unsurdur. Bu din adamları sınıfı ortadan kalkmalı, onların yerini, Allah sevgisini yeryüzüne serpme kabiliyeti, fedakar, aşk ve hizmet adamlarından meydana gelecek, sağcısı ve solcusunu da birlikte kucaklayan asrın kurtarıcısı olacak din adamları almalıdır. | İslam ve İnsan |
Oruç tutup uyumayı bile ibadet hali sayıyorlar. düşünmeyi âdeta günah sayıp hocanın ağzına bakıyorlar. | Amerikan Mektupları Düşünen Adam Aranızda |
Batı âleminde ne görürlerse, ruhlarına danışmadan hayat sahasına çekiyorlar ve bunu ilerleyiş sanıyorlar. Meselâ bütün bir şehir, iradesini piyangoya satıyor ve buna ”millî” vasfını veriyorlar. Halbuki millet irade ile kurulmuştu! | Amerikan Mektupları Düşünen Adam Aranızda |
Eğer ben, var olmak istediğim değilsem, ben var değilim. | Var Olmak |
Dua, Allah’la konuşmaktır. | Var Olmak |
Kalpsizlerin cenneti olan bu dünya bize vatan olmayacak. | İsyan Ahlakı |
Öğrenmek zekanın, yapmak ahlakın işidir. | |
Hürriyet tam olarak kayıtsız hürriyetin karşıtı olan şeydir. | |
Talebe, hakikatler peşinde koşmayı meslek edinen insandır, gayesi manevi olgunlaşma olan bir mesleğin insanıdır, mekteplerin diploma müşterisi ve istikbalin mevki dilencisi değildir. | |
Talebe, hakikatler peşinde koşmayı meslek edinen insandır, gayesi manevi olgunlaşma olan bir mesleğin insanıdır, mekteplerin diploma müşterisi ve istikbalin mevki dilencisi değildir. | |
Adalet öğrenilir; lakin merhametli doğulur. | |
40 yıl öğretmenlik yaptım, mabede nasıl girdimse sınıfa da öyle abdestli girdim. | |
Medeniyet satın alınır zannettik; elbiseyi aldık, insanı göremedik. |