Nevruz Bayramı

Yazılı kaynaklarda ilk kez 2. yüzyıl Pers kaynaklarında geçse de bu tarihten çok daha öncesinde ki (yaklaşık MÖ 648 ve 330 yılları arasında) Pers İmparatorluğu altında yaşayan değişik milletlerin Pers Şahına Nevruz gününde hediyeler getirdiğine dair bilgiler mevcuttur.

Farsça olan Nevruz kelimesi, Türkçe anlam olarak “Nev – Yeni,  Ruz- Gün ; Yenigün” demektir.

Antik Pers – Fars kültüründe yılın ilk günü  olarak kabul edilen Nevruz, Türk Kültüründe Ergenekon’dan çıkışı ve baharın gelişi olarak kutlanmaktadır.

Nevruz diğer Türk devlet ve topluluklarında da kutlanılır.

Bunlardan Azerbaycan’da Novruz, Kazakistan’da Nawrız meyramı (Наурыз мейрамы),  Kırgızistan’da Nooruz (Нооруз), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Mart dokuzu, Kırım Türklerinde Navrez, Batı Trakya Türkleri’nde Mevris ve Arnavutluk’ta ise Sultan Nevruz adları ile kutlanır.

2010’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan bu şenliği, Dünya Nevruz Bayramı olarak ilan etmiştir. 28 Eylül – 2 Ekim 2009 arasında Abu Dabi’de hükümetler arası toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, Nevruzu Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi’ne dahil etmiştir. 2010’dan başlayarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Mart’ı “Dünya Nevruz Bayramı” olarak kabul etmektedir.

Nevruz ve 21 Mart (Ekinoks) 

Baharın ilk günü olarak kutlanan Nevruz, kuzey yarım kürede ilkbahar ekinoksunun (gece ve gündüzün eşitlendiği) olduğu gündür. 

Astronomiye göre 12 burçtan Koç burcunun ilk başlangıç günüdür.

Türk Kültüründe Nevruz

Nevruz, Türkün yeniden tarih sahnesine çıkışını, yeni bir yılın başlamasını ifade eden bir gündür. Bir diğer adı “Ergenekon Bayramı”dır.

Türklerin, Ergenekon’dan demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder. Doğu Türkistan’dan Balkanlara kadar tüm Türk kavimleri ve toplulukları tarafından, MÖ 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart’ta kutlanır.

Türk Takvimi’nde bir gün 12 bölüme ayrılır, her bölüme Çağ adı verilirdi. Bir çağ iki saat, dolayısıyla bir gün de 24 saattir. Her bir çağ ise sekiz Keh’ten ibarettir. Yılbaşı olarak gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı 21 Mart, Nevruz günü olarak kutlanır. Bu güne ve yeni yılın başladığı âna Yılgayak denir.

Oniki Hayvanlı Takvim ve Melikşah’ın Celali Takvimi’nde yılbaşı olarak belirlenen 21 Mart, Divânu Lügati’t-Türk’te de ilkbaharın gelişi olarak belirtilir. Türk edebiyatı ve musikisine de Nevruz; Nevruz-ı Asl, Nevruz-ı Arap, Nevruz-ı Bayati, Nevruz-ı Hicaz, Nevruz-ı Acem ve Nevruz-ı Seba olarak girmiştir. Tarihte pek çok devlet tarafından bayram ve gelenek olarak kutlanmıştır. Bunların başında Anadolu beylikleri, Eski Mısır, İran, Safavi, Sasani, Moğollar, Selçuklu ve Osmanlılar gelmektedir.

Hun, Göktürk, Uygur, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde örfi bir bayram olmuş ve merasimler, eğlencelerle olagelmiştir.

Yani bugün Büyük Selçuklu Devleti’nin tarihi sınırlarında bulunan her yerde Nevruz bayramı  yöresel bazı farklılıklar dışında, aynı anlam çerçevesinde kutlanmıştır.

Nevruz, Kuzey Kıbrıs’tan Doğu Türkistan’a kadar ulusun ulu günü, yeni yıl habercisi ve bahara ulaşmak gibi anlamlar ifade eder. Ayrıca “Nevruz Sultanı”, “Mart Dokuzu” gibi isimlendirmeler de yapılır. Özellikle gelişmemiş ve kırsal kesimlerde böyle adlandırılmaktadır.

Nevruz, her şeyden önce İslama dayandırılması yanlış olan, aynı zamanda Alevilikle, Sünnilikle, Bektaşilikle bağdaştırılamayan, Türklerin İslamiyeti kabulünden çok daha gerilere uzanır.

Uygur Halk Ağız Edebiyatının Esasları” adlı eserde bu bayramın çok eskiye dayandığı,  Kazak, Kırgız, Özbek ve Tatar Türkleri tarafından kutlanıldığı ve Çin halkı üzerinde büyük etkiler yarattığı bilinmektedir. Yine bu eserde merasimin kaide ve kuralları yer almaktadır.

Bu kural ve kaidelere binayen; nevrûz-nâme adı verilen koşak ve beyitler hazırlanır. Nevruzun olduğu gün halk, ibadethanelere, camilere, mescit, takke veya pazar yerlerine toplanırlar. Buralarda dans gösterileri, çeşitli eğlenceler, oyunlar oynanır. Şair ve atışmacılar (koşakcı) aralarında atışırlar. Bu topluluk münasebetiyle gençler şiir yoluyla birbirleriyle muhabbet ederek; kendilerini açarlar. Okuyan çocuklar (okuyucular denilir) nevruz şarkısı söylerler. Öğrenciler ağaçlara yazılan nevrûznâmeleri taşıyarak birbirleriyle değiştirirler. Bu sayede ilme teşvik edilmiş olunur. Cemaat para toplayarak kazanlar kaynatılır. Zengin aileler kendi yaptıkları yemekleri merasim alanına getirirler.

Anadolu’da Mevleviler’de de kutlanan nevruz, “selam” sözüyle başlayan ve yedi ayetten oluşan bir duayla kutlanırdı: “Ey gece ve gündüzün tedbircisi, ey gözleri ve gönülleri başka hale çeviren, ey kudret ve halleri değiştiren! Halimizi en güzele çevir!”

Bektaşilerde ise dergahlarda toplanılarak, cem ayinleri yapılarak dualarla başlardı. Ve bu dualar genellikle ahlak ve ruh temizliği üzerine olurdu. Dua faslı bittikten sonra herkese süt ikram edilerek, “Nevrûziyeler” okunurdu.

Anadolu’da birçok yerde nevruz, Allah’a secde ve iman ile kutlanırdı. Değişik yerlerde de eğlenceler düzenlenir; evler temizlenir, yemek şölenleri verilir, küs olanlar barışır; suçlular affedilirdi.

Nevruz gününde göze sürme çekildiğinde, bazı hastalıklardan ve özellikle göz ağrısından kurtulunacağına, gusül abdesti alanın o yıl içerisinde hastalıktan uzak kalacağına inanılırdı.

Doğu Anadolu Bölgesi’nde, özellikle Antep ve Diyarbakır’da 21 Mart’ı 22 Mart’a bağlayan gece nevruz olarak kabul edilir. Saati belli olmayan bir vakitte gökte görünen bir kız ve kuş kılığına girmiş bir ermiş nevruz olarak kabul edilirdi. Bu saatlerde uyumayanların dua ve dileklerinin kabul olacağına inanılırdı.

Nevruz olayı hem edebî, hem folklorik yönüyle toplumda çok büyük etkiler yaratmıştır. Merasim gereği olagelenler koşmalara, kopuzlara, türkülere mâl olmuştur. Özellikle Türk-Uygur ağzının gelişmesinde büyük rol oynamıştır.

Nevruz Bayramı, Türkiye’de bir gelenek, Türk Cumhuriyetlerinde ise resmî bayram olarak kutlanırken, 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti tarafından Bayram olarak kabul edilen bir gün haline gelmiştir

İran Kültüründe Nevruz 

İran’da Nevruz en önemli bayramdır. İran güneş takvimine göre ilk ay olan Farvardin’in ilk günü olan Nevruz İran’da 5 günlük (20-24 Mart arası) resmi tatil olarak kutlanır. Nevruz’un habercisi olan Hacı Firuz, hristiyan inancında olan Noel Baba’ya benzer şekilde bu tarihler arasında çocuklara hediyeler dağıtır

Fars mitolojisine göre Nevruz geleneği, tarihin en son Buzul Çağı’nın bitmesinden hemen önceki günlere yani 15.000 yıl öncesine kadar uzandığına inanılmaktadır. Mitolojik Pers Kralı Cemşid, İndo-İranlıların avcılıktan hayvancılığa ve yerleşik yaşama geçişini temsil etmektedir ve o çağlarda mevsimler insanoğlunun hayatında günümüzdekinden daha yaşamsal bir önem arz ediyordu ve yaşamla ilgili her şey dört mevsim ile çok yakından ilgiliydi.

Zor geçmiş bir kışın ardından gelen bahar, tabiat ananın çiçekler ve yeşillenen bitkiler ile birlikte uykusundan uyanması, sığırların yavrulaması, insanoğlu için büyük bir fırsat ve bolluğun canlanması demekti. İşte böyle bir dönemde Nevruz kutlamalarını başlatanın Kral Cemşid olduğuna inanılır.

Eski İran inancı olan Mecusiliğin elçisi olan Zerdüşt’ün bu bayramı kurumsallaştırdığına inanılmaktadır. 

Nevruz günü antik kültürlerden olan Babillilerde ve Yahudilerde farklı isimlerle uğurlu ve önemli sayılmıştır.

Afgan Kültüründe Nevruz   

Afganistan’da, Nevruz geleneksel olarak iki hafta boyunca kutlanılan bir bayramdır. Hazırlıklar günler öncesinden başlar ve Chaharshanbe Suriden yani Yeni Yıl’dan önceki en son Çarşamba gününden sonra bitmiş olur. Birçok gelenek ve görenek içinde en önemlileri aşağıda sıralananlardır:

Haft Mewa 
İran’da hazırlanan Haft Sinnin aksine Afganistan’da Haft Mewayı yani Yedi Meyve’yi hazırlarlar. Haft Mewa, kuru meyvelerden hazırlanarak kendi şurupları içinde sunulan bir çeşit meyve salatası gibidir. Bu 7 meyve; kuru üzüm, Senjed denilen iğde, antep fıstığı, kuru kayısı, ceviz, badem ve eriktir.
Smanak 
Buğdaydan yapılan bir çeşit tatlıdır. Kadınlar bu tatlıyı özellikle geceleri bir araya gelerek ve sabahın ilk ışıklarına kadar şarkılar söyleyerek yaparlar. Bu şarkılardan bir tanesinin sözleri: Samanak dar Josh o mā Kafcha zanem – Degarān dar Khwāb o mā Dafcha zanem.
Gul-e Surkh Festival 
Türkçedeki tam karşılığı Kırmızı Gül Bayramı’dır. Gül diyerek aslında kırmızı lalelerden  bahsedilmektedir. Bu bayram sadece Mezarı Şerif şehrinde ve yılın ilk 40 günü boyunca laleler gelişirken kutlanan eski bir gelenektir. İnsanlar, ülkenin birçok kesiminden bu bayrama katılmak için Mezarı Şerif’e gelirler. Bu bayram Jahenda Bālā denilen özel bir dini törenle birlikte kutlanır. Bu özel tören birçok Sünni Afgan’ın inancına göre dördüncü halife olan Ali ibn Abi Talib’in mezarının bulunduğu mavi camide yapılır. Kutlamalar, yılın ilk gününde yani Nevruzda camiye bir bez afişin asılmasıyla başlar ve değişik kutlamalar ile lale tarlalarında ve caminin etrafında tam kırk gün devam eder.
Buzkashi 
Diğer kutlamalarla birlikte buzkashi denilen ve at üzerinde oynanarak yerdeki bir kafası kesilmiş keçi ya da koyunu yerden alarak rakipten önce hedeflenen alana bırakmak biçiminde oynanan bir oyunun turnuvası da düzenlenir. Buzkashi maçları daha çok Afganistan’ın kuzeyinde ve Kabil’de düzenlenir.
Özel yemekler 
İnsanlar nevruz için özellikle de Nevruz arefesinde özel yemekler hazırlarlar. Genellikle, Sabzi Chalaw denen ve pilav ile ıspanaktan oluşan bir yemek hazırlarlar. Bununla birlikte, fırıncılar sadece Nevruza has olan ve adına Kulcha-e Nowrozi denen bir çeşit kurabiye yaparlar. Nevruz için hazırlanan yemeklerden bir diğeri de Māhī wa Jelabī yani kızarmış balık ve Jelabidir ve bu yemek özellikle pikniklerin vazgeçilmez yemeğidir. Afganistan’da, nişanlanmış çiftlerin ailelerinin, Nevruz ve yine diğer bayramlardan olan Ramazan Bayramı ve Beraat Kandilinde, karşı tarafa hediye vermesi ya da özel yemekli bir davet vermesi bir gelenektir.
Erguvan bahçelerine yapılan geziler 
Kabilliler Istalif, Charikar ya da çevredeki diğer Erguvan çiçeklerinin açtığı yerlere özellikle yeni yılın ilk iki haftası piknik yapmak için giderler.
Jashni Dehqān 
Çiftçilerin bayramı anlamına gelir. Çiftçiler, yeni yılın ilk gününde tarım üretiminin cesaretlendirilmesi için şehirlerin içinde yürürler. Günümüzde özellikle Kabil ya da diğer büyük şehirlerde şehrin önde gelenlerinin de katılımıyla düzenlenir.

Bahai Dini Kültüründe Nevruz 

Bahailer bu bayramı (Naw-Rúz derler) sadece bir bayram olarak değil aynı zamanda dini bir tatil olarak da kutlarlar. Ancak bu kutlama sadece Bahai takvimine göre yeni yılın kutlaması değil aynı zamanda tutmuş oldukları 19 günlük orucun da bitmesinin kutlanmasıdır.

19 günlük (2 Mart – 20 Mart, Bahai takvimine göre Alâ ayı) Bahaî orucunun bitimindeki günün, güneş batışından ertesi günün güneş batışı arasındaki zaman Oruç Bayramı’dır. Bugün aynı zamanda Bahaî yılbaşıdır. Bugünle takvimin son ayı olan Alâ ayı sonra ermiş ve Baha ayının ilk günü başlamış olur. Bundan dolayı bugüne nevruz bayramı adı da verilir.

Bayram güneşin koç burcuna girmesiyle başlar. Bu giriş, güneş batışından bir dakika önce bile olsa, hemen oruç bozulur ve bayram tutulur. Bayram toplantısında Nevruz’a ait levih (Bahai inancındaki Tanrı sözlerinin derlendiği kitap) ve dualar okunur.

Nevruz Bayramının Resmi – Gayri Resmi Kutlandığı Ülkeler ;

Afganistan Afganistan, Arnavutluk Arnavutluk, Azerbaycan Azerbaycan, Bosna-Hersek Bosna-Hersek, Çin Çin, Gürcistan Gürcistan, Hindistan Hindistan, Irak Irak, İran İran, Kazakistan Kazakistan, Kırgızistan Kırgızistan, Kosova Kosova, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti KKTC, Kuzey Makedonya Makedonya, Özbekistan Özbekistan,Pakistan Pakistan, Rusya Rusya, Sırbistan Sırbistan, Suriye Suriye, Tacikistan Tacikistan, Türkiye Türkiye, Türkmenistan Türkmenistan, Ukrayna Ukrayna

Kaynakça 

Yrd. Doç. Ramazan Karaman, Türk Dünyası Tarih Dergisi

Abdulhaluk Çay, Türk Ergenekon Bayramı Nevruz

Temizkan, Mehmet, Yard. Doç. Dr., Türk Dünyası Edebiyatlarında Nevrûz Konulu Şiirler Üzerine Bir İnceleme

Cunbur, Müjgân, Dr., “Klasik Edebiyatımızda Nevrûz”, Türk Kültüründe Nevruz Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri, Ankara, 1995.

Kılıç Filiz, Prof. Dr., “Osmanlı Devletinde ve Klasik Edebiyatımızda Nevrûz”, Türk Dünyasında Nevrûz Üçüncü Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri, Ankara, 2000.

Reklam (#YSR)