MAVRİ MİRA (KARA BAHT)
Mondros Mütarekesi’nden sonra kurulan en önemli Rum terör örgütlerinden biri Mavri Mira idi. Fener Rum Patrikhanesi’nin desteğiyle 1919 yılında İstanbul’da kurulmuştu. Cemiyetin temel amacı; Osmanlı Devleti içinde karışıklık çıkarmak üzere çeteler kurmak ve idare etmek, mitingler ve propagandalar yapmaktı.
Cemiyetin başkanı Fener Rum Patrik Vekili Dorotheos idi. Üyeler ise; Atenagoras, Enez metropolidi, Giritli Katehakis, Kanolopulos, Dipasimas, Ayinpa, Polimitis, Siyari ismindeki şahıslardı. [1] Cemiyet doğrudan doğruya Venizelos’tan talimat almaktaydı. Bu cemiyete Rumların ve Yunan Hükûmetinin nakdî yardımları büyüktü. Anadolu’da ve Trakya’da bulunan çeteler bu cemiyetin idaresi altındaydı.
Yunan Salibi Ahmeri de Mavri Mira Cemiyetine bağlıydı. Cemiyetin faaliyetleri sonucu, İstanbul patrikhanesi ve Yunan Konsolosluğu silâh ve cephane deposu haline gelmişti. Hatta kiliseler ibadet yerinden çok askerî ambarlar gibi kullanılmaktaydı. [2] Cemiyet, kiliselerin dışında Rum okullarını da bu amaç uğrunda kullanmaktaydı. Örneğin, Rum okullarında izci teşkilâtları tamamen Mavri Mira Cemiyeti tarafından idare edilmekte idi. İstanbul, Bursa, Bandırma, Kırkkilise, Tekirdağ ve bölgelerindeki izci teşkilâtları da yine Mavri Mira Cemiyeti tarafından tamamlanmıştı. [3]
Cemiyet Ermenilerle de ortak çalışmakta, hatta Ermeni Patriği Zaven Efendi Mavri Mira heyetini desteklemekteydi. [4] Bunun dışında cemiyet İngilizlerin himayesini de sağlamıştı. [5] Mavri Mira; İngilizlerin İstanbul’da şeklen bir Hayır Cemiyeti başkanı olan esas itibarıyla İngiliz gizli servisine bağlı bulunan Papaz Frew ile iş birliği yaparak çalışmalarına devam etmiş, bu ortak çalışma neticesinde Anadolu’da büyük bir istihbarat teşkilâtı kurmuştu.[6]
Mavri Mira’nın kontrolü altında faaliyet gösteren teşkilâtlar şunlardır:
1) İZCİ TEŞKİLATI
Yukarıda da belirtildiği gibi Mavri Mira Cemiyetinin faaliyetlerinden biri de, genç yaştaki Rumlardan oluşan izci teşkilâtları kurmaktı. [7] İzci teşkilâtının amacı, Yunan askerî temsilciliği aracılığıyla İstanbul Rum gençliğini askerliğe alıştırmaktı.
İzci teşkilâtları Rumların yanı sıra Ermeniler tarafından da yapılmaktaydı. Rumlar ve Ermenilerin İstanbul’da hazırladıkları izciler yalnız askerliğe alışmakla kalmıyor, Müslümanları tedhiş ve icabında öldürmek üzere yetiştiriliyordu. [8] İzciler ayrıca dinî tören günlerinde kiliseleri korurlar ve tören geçitlerinde çeşitli gösterilerde bulunurlardı. [9] Haziran 1919’dan itibaren çalışmalarına başlayan bu kuruluş iki alaya taksim edilmişti. 1 nci Alayın idare ve teftiş heyeti başkanlığına Miralay (Albay) Katehaki ile üye olarak Mankiryani, Konstantini ve Doktor Ragordanos, [10] diğer alayın başına Yunan Kaymakamı (Yarbay) Doktor Antinyas (Antinas?) getirilmişti. [11] Bu teşkilâtın bölükleri ise Kadıköy, Beyoğlu, İstanbul adı altında üç ayrı gruptan oluşmuştu. Bu bölüklerin öğrenci sayısı 450-500 kadar olup bunların yaşları da 14-22 arasındaydı. Bölük komutanları yüzbaşı, takım komutanları da her bölükte üçer adet olmak üzere Yunan teğmenleri idi. [12]
İstanbul’da çeşitli mevkilerde Rum ve Ermeniler tarafından meydana getirilen İzci Teşkilâtının merkezleri okullar olup, teşkilât ve gözetim Yunan subaylarının yanı sıra bizzat Rum ve Ermeni patrikleri tarafından yapılmaktaydı. [13]
Kilise okullarında da izci teşkilâtları yapılmaktaydı. Örneğin Büyükada’daki kilise okulunda 15-20 yaşlarındaki Rum çocuklardan oluşan izciler mevcuttu. Miktarı yaklaşık 70 kişi olan izcilerin her gün sayıları artmaktaydı. İzciler görünüşte boru, baston ve sopalar, gizli olarak da sustalı çakılar ve bombalarla donatılarak talim ve terbiye edilmekteydiler. [14]
İzci teşkilâtları ile ilgili bilgiler Polis Müdüriyeti Umumiyesi tarafından Dâhiliye Nezaretine gönderilen raporda ayrıntılı olarak görülmektedir. Raporda, yerli Rum gençlerinden Yunan millî duygularına sahip bir kuvvet oluşturulacağı ve izci taburlarına kaydolacakların görünüşte serbest bırakıldıkları; ancak, diğer taraftan ruhanî reisler, eğitim kadrosunda bulunanlar ve bu komiteye mensup kişilerin her türlü teşvik ve tahriklerinin etkisiyle 16 yaşından 20 yaşına kadar olan bütün Rum gençlerinin rekabet edercesine kaydedildikleri, izci teşkilâtlarına öğrencilerin yanı sıra öğrenci olmayanların da dâhil oldukları, bu kişilerin Osmanlı veya Yunan vatandaşı olmalarına bakılmaksızın yalnız müracaat eden kişilerin amaçlarının dikkate alındığı, 19-20 yaşlarında olanların talim için Yunanistan’a sevk edildiği, diğerlerinin İstanbul’da bulanan Yunan subayları tarafından öğrencilerin okullarda ve öğrenci olmayanların da pazar günleri kilise avluları, kulüp, okul ve jimnastik salonlarında talim ve terbiye edildikleri ve yalnız bununla görevli olmak üzere Yunanistan’dan pek çok subayın İstanbul’a geldiği, aynı teşkilâtın müsait olan vilâyetlere de yayılması için çalışılmakta olduğu, taşraya da gerektiği kadar sivil Yunan subayının sevk edildiği, İzmir’in işgalinden önce burada da izci teşkilâtını yapmış oldukları, bu komitenin Yunan Hükûmetinin büyük desteği ile hareket ettiği, teşkilâtın dikkate değer bir tarzda yapıldığı ve daha sonra devletin siyasî durumunu etkileyecek bazı faaliyetlerde bulunduğu belirtilmişti. [15]
Raporda da görüldüğü gibi İstanbul’daki Rum okullarına devam eden gençlerinin talim ve terbiyesi için birçok Yunan subayının tayin edildiği ve ileride kendilerine dağıtılacak silâhı kullanmak ve tecrübe kazanmak üzere öncelikle odunlarla talim ettirildikleri, jimnastik kulübü görüntüsü altındaki bu heyetin başkanlığına Yunan ordusu subaylarından Yüzbaşı Yorgi Maşeopolos adlı şahsın tayin edildiği, bu şahsın propaganda için çalışan ve gençleri talim edenlere dağıtmak üzere patrikhaneden 4500 lira aldığı, kendisinin sivil olarak görev yapmakta olduğu ve gençler arasında talim ve jimnastik kulüpleri açmak üzere Edirne’ye gitmek üzere kendisine araç verildiği ve on beş yaşından yukarı olan Rum gençlerin talim ve terbiyeye mecbur tutulmalarının usul olarak kabul edildiği görülmüştür. [16]
İzci teşkilâtına kaydedilen Rumların Yunan subayı ve terhis edilmiş Osmanlı vatandaşı Rum ihtiyat subayları tarafından eğitildikleri konusunda pek çok örnek mevcuttur. Kalyoncu’da Aya Kostantin Rum Okulu, Yüksekkaldırım’da Zografyon Rum Okulu, Zafiripolü Rum Okulu, Yenimahalle’de Enosis Diyagron Kulübü, Yoğurthane Sokağı’nda Rum Kulübü, Rıza Paşa Mahallesi’nde Rum okulu, Arnavutköy’de kilise okulu, Merkünde (?) Rum Okulu gibi bazı okul ve kulüplerde bulunan izci öğretmenlerinin genel olarak Yunan subaylardan olması bu düşünceyi doğrulamaktadır. [17]
Rumlar tarafından oluşturulan izci teşkilâtlarının masrafları Yunanistan ve Amerika’dan peyderpey gelen yüklü miktarlardaki paradan karşılanmaktaydı. Ayrıca izcilerin elbiseleri de Yunanistan’dan getirilmekteydi. [18] Bu amaçla getirilen elbiseler yerli Rum mahalle muhtarları ve papazları tarafından Rum gençlerinden izci olarak kayıt olanlara dağıtılmıştı. Patrikhaneye gönderilen 600 takım elbise de yine aynı şekilde dağıtılmıştı. [19] Bu teşkilâtın giyecek ve teçhizatları Yunan hazinesinden karşılanmaktaydı. [20]
Bu şekilde eğitilen Rum izcileri de Yunan birliklerine yardımda bulunmuş, yapılan bu yardım Yunanlar tarafından sevinçle karşılanmış ve yapılan yardımdan dolayı izcilere teşekkür edilmişti. [21]
Rumlar gizli olarak başlattıkları bu örgütlenmeyi bir süre sonra saklamaya gerek duymadan açıktan sürdürmeye başlamışlardı. 25 Haziran Pazar günü İstanbul’da eski Taksim Kışlasının talimhanesinde Ermeni izcileri ile büyük bir resmigeçit yapmaları bunun açık bir örneğidir. İstanbul’da yabancı dilde yayımlanan gazeteler, bütün İstanbullu Rum ve Ermeni gençlerinin bayraklı mızıkaları, izci arabalarıyla Taksim’de resmigeçit yaptıktan sonra Beyoğlu Caddesi’nde büyük bir kalabalıkla gösteriler yaparak geçtiklerini ve Rum-Ermeni kızlarının da buna katıldıklarını çeşitli makalelerle anlatmışlardı. [22]
Bu tür faaliyetler mütarekenin imzalanmasından hemen sonra başlamış ve Yunanistan’ın kesin mağlûbiyetine kadar devam etmiştir. 1921 yılı boyunca Yunan subaylar İstanbul’da Hasköy ve civarında bazı Rum İzci Kulübü başkanlarıyla görüşerek çeşitli düzenlemeler yaptırmışlardı. [23]
1922 yılında da bu teşkilâtlanmaların devam ettiğini görüyoruz. Örneğin, Büyükada’da 21 Haziran 1922’de Rum yetimhanesinde dışarıdan gelenlerin de katılımıyla, Yunan subaylarının kumandasında izci talimlerinin düzenli olarak yapıldığı, çeşitli noktalara yeniden silâh depolandığı bilinmektedir. [24]
Genç Dernekleri müfettişi umumîsinin Harbiye Nezaretine bildirdiğine göre; mütareke döneminde İstanbul’daki izci teşkilâtları, bu teşkilâtlara kaç kişinin katıldığı ve kimler tarafından eğitim aldıkları konusunda şöyle bir tablo karşımıza çıkmaktadır:
İzcilerin bulundukları merkezler ile mevkilerin isimleri |
İzci teşkilâtına dâhil olanların adetler |
Kimler tarafından talim ettirildikleri |
Düşünceler |
Beyoğlu’nda Hamalbaşı’nda Rum Katolik Mektebi |
40-50 Rum | Mektep rahipleri olan öğretmenleri |
|
Beyoğlu’nda Kalyoncu’da Atatif’in Rum Mektebi | 100 Aşkın Rum | Bir Yunan subayı | |
Beyoğlu’nda Yüksek Kaldırım’da Zografyon Mektebi | 100 Rum | Bir Yunan subayı | |
Beyoğlu’nda Yazıcı Sokağı’nda Mevluy(?) Ticaret Ulfer(?) Mektebi | Musevî | Miktarı hakkında sağlıklı bilgi alınamadı |
|
Üsküdar İskele Merkezi dâhilinde Kuzguncuk Rum Kilisesi Mektebi | 10 Rum | Yunan Sefarethanesi memurları |
|
Üsküdar iskele merkezi dâhilinde Kuzguncuk Daporaskelesi üzerindeki kulüp |
Musevî | İngiliz tebaasından Karakor’un oğlu |
|
Balat’ta Arnavut Sokağı’nda ki kulüp | 60 Musevî | Muallim Marun | |
Ayakpora Rum Zafiropolo Mektebi | 30 Rum | Bir Yunan subayı | |
Dolapdere-Tatavla’da İdman Kulübü | 90 Rum | S. Konikolopulos | |
Bağlarbaşı Cad. Hümtemen Jimnastik Kulübü |
20 Ermeni | Heranet Pasapan | |
Bağlarbaşı Cad. Harmane Marzirun Kulübü |
25 Ermeni | Basmacıyan Hayık |
|
Bağlarbaşı Cad. Yenimahallede Enislidipapron Kulübü |
30 Rum | Bir Yunan subayı | |
Kadıköy Yoğurthane Sokağı’nda Rum Kulübü | 60 Rum | Bir Yunan subayı | |
Kadıköy Rızapaşa Mahallesi’nde Rum Mektebi bahçesinde |
30 Rum | ||
Kadıköy Moda Caddesi’nde Rumlara ait Yeni Hayat Salonu’nda | Yunanlar tarafından Yapılmaktadır. | ||
Kadıköy Rıza Paşa Soyulcu Sokağı’nda Ermeni Mektebi bahçesinde |
50 Ermeni | Fünunu Askeriyeye vakıf bir Ermeni |
|
Makriköy Cevizlik Mahallesi Albon Sokak Numune Mektebi yanındaki hane |
35 Rum | Rum Gençler Kulübü başkanı idaresi altında |
|
Makriköy Trazyun Mektebi ve Zeytinlik | 45-50 Rum | Mektep Heyeti Talimiyesi |
|
Makriköy Mahallesi’nde Ermeni Yeni Bahçesi’nde | |||
Pangaltı Nişantaşı Teşvikiye Mahallesi’nde Hezliyan Mektebinde | 5 Ermeni | Öğretmen Heziyan |
|
Pangaltı Tatavla’da Aya Dimitri Kilisesi Kulübünde Musiki Mektebi | 12 Rum | Okul öğretmeni | |
Taksim Sakızağaç Caddesi’nde Ermis Kulübü |
Sagazikdis | Aylık 10 ücretle ve 17 yaşını geçmemiş ve miktarı hakkında hiç bilgi alınamayan birtakım çocuklar talim yapmakta ve 17 yaşından büyük olanlar Tatavla’daki kulübe kayıt ve orada talim ve terbiye edilmektedir. |
|
Galata Bayezit Sokağı’nda bulunan Rum mektebinde | 1000’i aşkın Rum talebe |
Yanyalı Armist | |
Beşiktaş köy içinde Rum kilisesi karşısında… | 200’ü aşkın Rum talebe |
||
İzci Kulübü | 200’ü aşkın Rum talebe |
15-20-25 yaşlarında | |
Arnavutköy Gülistan Mektebi | 45 Rum | Bir Yunan subayı | Her pazar günü talim yapmaktadır. |
Arnavutköy Kilise Sokağı’nda Rum Mektebi | 15 Rum | Bir Yunan subayı | Balta Limanı’nda talim ve terbiye etmekte |
Arnavutköy İzci Mektebinde | 30 Ermeni | Öğretmen Ormaniyan idaresinde |
Kuruçeşme sırtlarında talim yapmakta |
Kumkapıda Patrikhane Caddesi’nde |
50 Ermeni | Karabet ve Kirkor Efendi |
|
Samatya Sulu Manastır’da | 45 Ermeni | Rus tebaasından Yazıcı Arşak |
Balıklı’da Ermeni Hastahanesine ait olan yerde ayak talimi [25] |
Tabloya bakıldığında izci teşkilâtlarının; Rumların yanı sıra Ermeniler ve az sayıda da olsa Musevîler tarafından sistemli bir şekilde faaliyet gösterdiği, Rum izci teşkilâtlarında yapılan eğitimin Yunan subaylarının yanı sıra din adamları, Yunan Elçiliğinde görevli memurlar tarafından verildiği, bu teşkilâtlarda eğitim gören öğrencilerin genel olarak 15 yaş ve üzerinde olduğu, eğitimin okulların yanı sıra, kilise okulu, çeşitli Rum kulüpleri, musiki okulu gibi kalabalık hâlinde gidilebilen ve dikkat çekmeyen yerlerde yapıldığı gibi daha az dikkat çekeceği düşünülen yerlerden biri olan jimnastik kulüplerinde yapılmakta olduğu anlaşılmaktadır.
Osmanlı Hükûmetinin Rumların bu faaliyetlerinden haberdar olduğunu çeşitli yazışmalardan görmekteyiz. Örneğin, Erkânıharbiyei Umumiye Riyasetinden İstanbul Muhafızlığına 9 Haziran 1919 tarihinde gönderilen yazıda; yerli Rumların gerek İstanbul gerekse Trakya’da silâhlanarak ve izci teşkilâtı yaparak bazı emir ve fiilleri yapmaya çalışacakları belirtilerek, bunun önlenmesi için askerî kuvvetlerin takviyesi amacıyla siyasî teşebbüslerde bulunulması konusunda Sadaret makamına yazıldığı bildirilmektedir. [26]
Yine Erkânıharbiyei Umumiye Reisi Cevat’ın, 1 nci Kolordu Komutanlığına gönderdiği 11 Haziran 1919 tarihli yazısında da İstanbul içerisinde yerli Rumların oluşturduğu izci teşkilâtının dikkate değer bir şekil aldığı, bunlara borular verildiğinin görüldüğü, Fener ve Tatavla kilisesine silâh ve cephane toplandığının haber alındığı belirtilmişti. [27] Harbiye Nezareti, Erkânıharbiyei Umumiye reisinin bildirdiği hususları 16 Haziran 1919 Pazartesi günü bir tamimle bildirmiş ve tamimde; bunun bir talim ve tatbikat olduğu, bu nedenle mütayakkız bulunulması gerektiği belirtilmişti. [28]
Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa daha sonra Ordu Dairesi ve İstanbul Muhafızlığına gönderdiği 22 Haziran 1919 tarihli yazısında alınması gereken tedbirleri bildirmişti. Harbiye nazırı bu yazısında, “Payitaht asayişine sûret-i mahsûsâda ehemmiyet verilmesi lüzumu muhtelif istihbâratla te’yid etmektedir. Rum İzci Teşkilâtı ve bu teşkilât meyanında pek kuvvetli ve sinni ilerlemiş insanlara tesadüf edilmiş bunlara borular tevzi’, Sinem köy Tatavla ve Fener kiliselerine esliha ve cephane idhar edilmesi gibi haberler bu mehaldedir. Ayrıca 8 Haziran 335 tarihinde nısf-ül-leylden sonra Çengelköy Kilisesi’nde çalınan bir kampana üzerine bütün Rumların kiliseye toplandığı ve kısa bir zaman sonra dağıldıkları görülmüştür ki bunun da bir talim maksadına mebna olması ihtimali vardır. Bu ahval nazar-ı dikkate alındığı takdirde payitahttaki kıtaatın ve silâh istigmaline kadar bil umum askerî müessesât ve mekteplerin kendi mevcutlarını daima el altında bulundurmaları lüzumu tezahür eder… mümkün mertebe tatillerden sarf-ı nazar edilmesi ve biz-zarûri me’zun bırakılmak iktiza eden zabitân efrât ve şakirdân arasında münavebeye riayet edilmesi ve mezunların ihtiyaç halinde kıtalarına sürati iltihaklarının te’mini her kıta ve müessese de her zaman emre müheyya bir kıta-ı muntazıra bulundurulması ehemmiyetle tavsiye olunur. İstanbul Muhafızlığı muhtelif kıtaat-ı müessesât ve mekteplerin bu emri ne dereceye kadar icra ettikleri ve muhafaza-ı asayişe hazırlıkları derecesini ansızın yapacağı tecrübelerle muayene etmelidir.” [29] denilerek bu teşkilâtların faaliyetlerinin engellenmesi konusunda emir verilmişti.
İstanbul Muhafızı Mirliva Sait Paşaya göre; bu teşkilât İstanbul, Bursa, Bandırma, Kırkkilise, Tekfurdağı ve bölgelerine yayılmış, izciler mahalle itibarıyla takımlara, kilise itibarıyla bölük ve taburlara, metropolitler itibarıyla de alaylara taksim edilmiştir. İzciler arasında 25 yaşını geçmiş kişiler olduğu gibi Osmanlı ordusunda hizmet etmiş yedek subaylar da bulunmaktadır. [30]
Temin ettiği silâh ve donanımı, tebaası oldukları devlete ve Müslümanlara karşı kullanmak için yerli Rumlara askerî eğitim veren bu teşkilât, ortaya çıkan ve çıkacak olan olaylara katılarak, Yunanistan’ın amaçlarına hizmet etmekteydi. Bu durumun farkında olan Türk askerî makamları bunun önlenmesi için Osmanlı sivil makamlarının ve İtilâf devletleri temsilcilerinin dikkatinin çekilmesi gerektiği düşüncesine sahipti. [31]
30ncu Alay Komutanlığının raporunda bu gelişmelere dikkat çekilerek sakıncalarından bahsedildikten sonra, anılan teşkilâtın yasaklanması gerektiği konusu üzerinde durulmuştu. Raporda; “…İçlerinde 20 yaşını tamamlamış gençler bulunan bu teşkilât efrâdı geceleri devriye kılıklı sokaklarda geziyorlar. Bu hâlin adalarda oturan halkın emniyet ve istirahatini daima ihlâl etmekte olduğu oradaki tabur komutanlığına Müslüman halk tarafından yapılan müracaatlardan anlaşılmaktadır. İcabında aleyhimize de müessir bir surette kullanılabilecek olan teşkilâtın bir an evvel kaldırılması memleketin selâmeti adına gerek görüldüğü” belirtilmişti. [32]
Bu durumun ülke menfaatleri açısından son derece sakıncalı olduğunun bilincinde olan Osmanlı Devleti bu teşkilâtların yasaklanması konusunda kesin bir önlem alamamıştı. Osmanlı Devleti’nin gerekli önlemleri alamamasının önemli sebeplerinin başında İstanbul’un işgal altında olması ve özellikle İngilizlerin, Rumların bu faaliyetine hoşgörüyle bakması hatta teşvik etmesi sayılabilir.
2) RUM SALİBİ AHMER CEMİYETİ ( RUM KIZILHAÇ TEŞKİLATI)
Rum Salibi Ahmer Cemiyeti doğrudan doğruya Atina’dan idare edilen ve Mavri Miraya bağlı bir dernekti.[33] Cemiyeti mütarekeden sonra Albay Antipas idare etmişti. Muhacirlere bakmak ve yardım yapmak gibi bir perde altında, çete teşkili ve bir ihtilâl ortamı meydana getirmek için çalışan Salibi Ahmer Cemiyeti, [34] Anadolu’ya diğer Rum örgütleri aracılığı ile tıbbî ilâçlar, sıhhî malzemeler yardımı maskesi altında silâh, cephane ve teçhizat gönderiyordu. [35] Cemiyet, Cibali Rum Mektebini hastahane olarak kullanmıştı. Yine Yedikule’de bulunan Rum Hastahanesinin Dâhiliye kısmına da Salibi Ahmer Cemiyeti tarafından el konulmuştu.[36]
3) RUM MUHACİRİN TEŞKİLATI
Mavri Mira Cemiyetinin emrinde bulunan Rum Muhacirin Cemiyeti mütarekeden sonra kurulmuştu. Patrikhanede bulunan Trakya ve Anadolu metropolitleri tarafından kurulmuş ve derhâl çalışmalara başlamıştı. [37]
Cemiyet, Birinci Dünya Savaşı sırasında güya Yunanistan’a, adalara ve diğer yerlere göç etmiş Rumları eski yerlerine getirmeye çalışmıştı. Cemiyet ayrıca, yıllar önce Amerika’ya yerleşmiş bulunan Rumların İstanbul’a göçlerini sağlamak için metropolitlere birer bildiri göndermişti. Mayıs 1919’da da metropolitlere kendi ruhanî çevrelerinin Rum nüfusunu kayıt ve tespit için emir vermişlerdi.
Muhacirin Cemiyeti propaganda için Yunanistan özel teşkilât dairesinden yüz binlerce lira almıştı. Cemiyetin İslâm emlâk ve arazisine Rumların sahip olmaları ve bunların satın alınması konusunda büyük katkısı olmuştu.
“Gemlik Mezâlimi” başlıklı propaganda kitabı da bu dernek tarafından 2 Kasım 1920’de hazırlanmıştı. Cemiyeti Akvama Türk mezalimi ve toplu göç olayını anlatmak için Cenevre’ye giden, Mustafa Kemal önderliğinde mezalim yapıldığı hakkında yayında bulunmak için Rumca gazetelere 1 Kasım 1920’de duyuruda bulunan da yine bu dernek üyeleri idi. Cemiyetin işleri 2 Şubat 1921 tarihinden itibaren doğrudan doğruya siyasî temsilciliğe devredilmişti. [38]
DİPNOTLAR :
KAYNAKÇA :Milli Savunma Bakanlığı – Arşiv ve Askeri Tarih Daire Başkanlığı – Türk İstiklal Harbi Serisi – Mütareke Döneminde İstanbul Rumları – Dr. Hülya TOKER – Genelkurmay ATASE ve Denetleme Başkanlığı Yayınları – ANKARA GENELKURMAY BASIMEVİ – 2006 s. 132- 168 |