II.SELİM (SARI SELİM)

28 Mayıs 1524 (İstanbul) – 14 Aralık 1574 (İstanbul)

1560-1574 seneleri arasında hüküm sürmüş onbirinci Osmanlı Padişahı ve 90. İslam Halifesidir.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’dan doğan oğlu Şehzade Selim, 1524 yılında Topkapı Sarayı’nda dünyaya geldi. Bu açıdan İstanbul’da doğarak saltanat makanıma gelen ilk padişahtır.  Çocukluğu sarayda geçti ve iyi bir eğitim aldı. 1542 yılında ilk görevi olarak Konya’ya sancak beyliğine gönderildi. Abisi Şehzade Mehmet’in 1543 yılında ölmesiyle hayattaki en büyük oğlu olarak anne ve babası nezdinde öne çıktı ve o esnada, giderek tahta aday şehzadelere tahsis edilmeye başlanan Saruhan sancak beyliğiyle Manisa’ya nakledildi. Onun Manisa’da kaldığı süre, kendisi hakkında pek hoş olmayan izlenimlere yol açtı zira başarılı bir yönetici değildi. Dönemin yabancı kaynakları şehzadenin zevk ve eğlenceye düşkün olduğunu ve kendisini halka sevdirecek hiçbir faaliyetin içinde bulunmadığını yazarlar.

Kardeşi Şehzade Bayezid dahi Selim’den daha çok ilgi görüyor olsa da annesi Hürrem Sultan’ın ondan çok büyük beklentileri vardı. Abisi Mustafa’nın öldürülmesi üzerine Kanuni’nin hayatta kalan en büyük oğlu olarak 1553 yılında babası ile birlikte Nahcıvan Seferi’ne çıktı, 1 yıl sonra Manisa’ya döndüğünde artık kendisi için taht yolunun açıldığına emindi. Ancak kardeşi Bayezid, tahtı istiyordu ve bu nedenle abisi Selim aleyhine çalışmalara başladı. Şehzade Selim Manisa’da kaldığı 14 yıl boyunca bazı imar çalışmalarında bulunduğu bilinmekle birlikte ikinci kez gönderildiği Konya’da daha çok kardeşi Bayezid ile mücadele ettiği ortadadır. 1559 yılında kardeşi ile yüzleşen Selim, kanlı bir çatışmanın içine girdi ve Bayezid bozguna uğratıldı; tahtın tek varisiydi.

1562 yılında Kütahya’ya nakledildi ve burada saltanatı beklemeye başladı. Bu taht mücadelesi onun fiilen katılarak idare ettiği ilk ve son askeri harekat oldu. Sigetvar Kalesi önlerinde babası hayatını kaybedince hemen lalaları ile birlikte İstanbul’a geldi ve ilk olarak Topkapı Sarayı’nı temizletti; burada kardeşi Mihrimah Sultan tarafından karşılandı.

Padişahlık Dönemi

 Tahta oturan Sultan Selim’e ilk olarak devlet adamları biat etti ve İstanbul’da 3 gün kalarak orduya katılmak üzere yola çıktı. Muhtemelen Edirne’den Belgrad’a doğru giderken Sokullu Mehmed Paşa’dan bir mektup aldı. Burada bir karışıklık çıkmaması için Kanuni’nin vefatını saklamaya çalıştıkları, halbuki İstanbul’da cülus ettiği haberinin askere ulaştığı, bu durumun asker arasında yayıldığı bildiriliyor, hemen gelip orduya erişmesi isteniyordu. Zira Sokullu orduya gelmesi halinde askerin cülus bahşişi isteyeceğini, ayrıca sefer vaktinin geçtiğini, gelip hemen dönmenin uygun olmayacağını bildirmişti. 21 Ekim’de ordu Sigetvar’dan Belgrad’a hareket etti, 24-25 Ekim’de Kanuni’nin vefatı haberi resmen ilan edildi.

Sultan Selim Belgrad’a ulaştığında kapıkulu askerlerine cülus dağıttı, fakat bundan memnun olmayan askerler daha fazlasını istediler; bu istekleri de karşılanmayınca İstanbul’da bunun hesabını soracaklarını söyleyen yeniçeriler padişahın yanında getirdiği yevmlü Anadolu askerine de sert tepki gösterdiler. İstanbul’a dönüldüğünde Sokullu Mehmet Paşa’nın araya girmesi ile Sultan Selim askerlerin isteklerine boyun eğmek zorunda kaldı ve ek bahşiş ve terakki taleplerini yeniçeriler aldıktan sonra ancak saraya girebildi. 8 yıl süren saltanatı döneminde hiçbir sefere çıkmayan ilk Osmanlı padişahı olan II. Selim, vaktini İstanbul’da sarayda ve kışın Edirne’de geçirdi. Şehzadelik dönemindeki eğlence hayatına geri döndü, çevresinde şairler ve çeşitli zevk ehli vardı. İşleri Sokullu Mehmet Paşa’ya bırakmış olsa da zaman zaman yapılacak askeri harekatların planlanmasında etkili oldu.

Saltanatı sırasında patlayan ilk kriz, 1567 yılındaki Mutahhar İsyanı’dır. İsyanı bastırdıktan sonra Edirne’ye gitti, burada elçilikler ile görüştü ve Safeviler ile olan barış halinin devamına karar verdi. Habsburglar’la aradaki savaş durumuna son veren bir antlaşma imzaladı. 1570 yılında dönemin en önemli harekatı olan Kıbrıs Seferi vuku buldu ve 1 yıl sonra ada fethedildi. 1573 yılında Venedikliler ile barış yapıldı, yeni kurulmuş olan donanma Tunus’a hareket etti ve burayı da ele geçirdi.

1574 yılında zevk ve eğlenceden çekilip tövbe eden Sultan Selim’in sağlığı da iyiden iyiye bozuldu. Rahatsızlığına sebep olarak sarayda yeni yaptırdığı hamamda gezerken ayağının kayıp düşmesi, vücudunun bir yanının düşmeden mütevellit kararması, hemen ardından şiddetli bir hummaya tutulması ve mide rahatsızlığı geçirmesi gösterilir. Bir başka rivayete göre içkiye tövbe edip birden bıraktığı için baş dönmesi geçirerek rahatsızlanmıştır. O sırada İstanbul’da bulunan S. Gerlach, ölüm sebebini çok fazla koyun sucuğu yedikten sonra üzerine aşırı ölçüde su içmesi, bu yüzden iki defa kalp krizi geçirmesi, tabiplerin ısrarına rağmen kan aldırmaması ve kanın içeride kalıp akciğerine hava gitmemesi olarak açıklar. 1574 yılında hayatını kaybeden Sultan Selim’in ölümü ilan edilince oğlu Murat tahta geçti.

III. Murat’ın İstanbul’a gelişine kadar 12 gün saraydaki buzlukta bekletilen cenazesi saray avlusunda servi ağaçları altına yerleştirildi ve öğle namazını müteakip yeni padişahın, vezirlerle diğer devlet erkanının hazır bulunduğu kalabalık bir topluluğun katılımıyla şeyhülislam tarafından cenaze namazı kıldırıldı. Ardından Ayasofya Camii avlusunda kendi emriyle yapımına başlanan türbesinin bulunduğu mevkide hazırlanan yere katledilen beş şehzadesiyle birlikte defnedildi.

Reklam (#YSR)