HARP AKADEMİSİNDE UYANAMAYAN MUSTAFA KEMAL

Mustafa Kemal kendisini ne olduğunu pek iyi anlayamadığı bir takım düşünce ve duygulara kaptırmıştı. Küskündür, isyanlıdır. Peki neye ve kime karşı? Ve niçin? Sorsanız bu sorulara pek cevap veremez.

O yaşlardaki iç sıkıntılarını ve endişesini ise şöyle anlatmıştır:

“İstanbul’da Harp Akademisinde bir subayım. Henüz yirmi yaşındayım.”

Bir gün arkadaşlarından biri sordu:

‘Sen kalk borusunda bir türlü uyanmıyorsun. Nöbetçi subay karyolanı sarsmadıkça da kalkmıyorsun. Neyin var senin?’

Genç subay dedi ki:

‘Yatağa girdikten sonra ben sizin gibi uykuya dalamıyorum. Gözlerim sabaha kadar açık. Tam uyuyacağım zaman kalk borusu çalınmak üzere.”

O sırada askeri hocalardan biri bir gün sınıfta öğrencilere bir soru sormuş:

“Savaş nedir, artık biliyorsunuz, dedi, fakat bir de ‘gerilla’ denen bir şey vardır. Bu kolay bir şey değildir. Gerillayı yapmak ve bastırmak da güçtür. Sonra bir örnek üzerinde öğrencilerini imtihan etti:

‘Osmanlı İmparatorluğunun devlet merkezi İstanbul’dur. Düşünün ki şu veya bu sebepten Boğaziçi’nin doğu yakasıyla İzmit körfezi arasında halk devlete isyan etmişler. Halk böyle bir isyanı niçin yapabilir? Devlet bu isyanı ordusuyla nasıl bastırabilir?’

Bu sorulara en iyi cevapları o uyuyamayan dalgın çocuk, Mustafa Kemal verdi. Çünkü aklı fikri çok zamanlardan beri böyle hayallere saplanmıştı.”1

1 Falih Rıfkı Atay, Babamız Atatürk, 2. Baskı, İstanbul 1966, s.14-15.

Kaynak: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009

Reklam (#YSR)