FRANSIZ İHTİLALİ ( 1789)

 

La Liberté guidant le peuple, Eugène Delacroix’in 1830 Temmuz Devrimi’ni anma tablosu

 

Fransız Devrimi veya 1789 Devrimi olarak da adlandırılan, Fransa’da 1787 ve 1799 yılları arasında gerçekleşen bir dizi olay ve devamlarını içeren olaylar bütünüdür. Sonraki yıllara yaptığı etki ile Dünya çapında birçok fikre ve eyleme ilham olan bu ihtilal, aynı zamanda yeni bir çağında başlangıcı olarak belirtilmektedir.

İHTİLALİN KÖKENLERİ

Fransız Devrimi, 18. yüzyılın sonundaki tüm Batı devrimlerinde ortak olan genel nedenlere sahip olmakla beraber, en şiddetli ve evrensel olarak en önemlisidir.

Genel nedenlerden ilki Batı’nın sosyal yapısıydı. Avrupa’da feodal rejim adım adım zayıflamış ve bazı bölgelerinde kaybolmuştu. Sıklıkla burjuvazi olarak adlandırılan tüccarlar, imalatçılar ve  giderek artan sayıda ve müreffeh zengin seçkinler, hâlihazırda sahip olmadıkları ülkelerde siyasi iktidara sahip oldular. Bu seçkinlerin çoğu toprak sahipleriydi ve çok iyi bir yaşam standartına sahiptiler. Eğitim kalitelerini artıran bu seçkinler sınıfı, feodalizmin son kırıntılarına karşı daha etkin ve özgür hareket etmekteydi. Özellikle 1730’lı yıllardan itibaren yükselen yaşam stnadardına ek olarak yetişkin ölümlerinde de ciddi azalmalar görülmekteydi. Bu ve benzeri diğer nedenlerden dolayı Avrupa, eşi görülmemiş bir şekilde nüfus artışına sebep oldu. 1715 ile 1800 yılları arasınd aAvrupa nüfusu ikiye katlandı. İhtilalin hemen öncesinde 26 Milyonluk nüfusuyla Fransa, Avrupa’nın en kalabalık ülkesi durumundaydı.  

Büyüyen nüfus, gıda ve tüketim malları için daha büyük bir talep yarattı. Brezilya’da yeni altın madenlerinin keşfi, Batı’da yaklaşık 1730’dan itibaren fiyatlarda genel bir artışa yol açtı ve bu da müreffeh bir ekonomik durum için öncül oldu. Yaklaşık 1770’den itibaren bu eğilim yavaşladı ve tehlike sinyalleri vermeye başladı. Ekonomide yaşanan hızlı düşüş zamanla yerini isyan yaratan  krizleri tetikledi. Bu sosyal çöküşü ve isyanları engellemek adına birçok sosyal tedbir alınmaya çalışılsa  da yetersiz kaldı. Bu dönemde René Descartes, Benedict de Spinoza ve John Lockeama gibi filozofların ölçütleri dikkate alınmaya çalışıldı. Çağdaş olan  Montesquieu, Voltaire veya Jean-Jacques Rousseau’nun fikirlerini uygulamak için ise bir devrim gerekli görünüyordu. Fransa aydınlanması o dönemde kurulmuş olan birçok “düşünce topluluğu (mason locaları, tarım toplulukları ve okuma odaları gibi)” sayesinde eğitimliler arasında hızla yayıldı. 

Sırtında Birinci Mülkiyet (din adamları) ve İkinci Mülkiyet (asalet) taşıyan Üçüncü Mülkiyet Karikatürü

Bununla birlikte, siyasi bir krizin ek varlığı olmadan devrimin gelip gelmeyeceği belirsizdi. 18. yüzyıl savaşlarının gerektirdiği ağır harcamalarla karşı karşıya kalan Avrupa yöneticileri, o zamana kadar çoğu ülkede muaf tutulmuş olan soyluları ve din adamlarını vergilendirerek para toplamaya çalıştılar. Reformalarını haklı çıkarmak ve toplumda duyulan rahatsızlıkları aza indirmek adına  hükümdarlar “aydınlanmış despotlar” rolünü benimsemişlerdi. Bu reform tüm Avrupa’da ayrıcalıklı sınıfların tepkisini uyandırdı. 

Bu reformun yarattığı kriz, İngiltere kolonizmi olan Kuzey Amerika’da, dayatılmış olan çay vergisine karşı bir isyana neden oldu. Hükümdarlar, aristokrasinin bu tepkisini durdurmaya çalıştı ve yöneticiler, ayrıcalıklı sınıflar, imtiyazsız burjuvalar ve köylüler arasında müttefikler aradılar.

Devrimin kesin nedenleri hakkında bilimsel tartışmalar devam etse de, aşağıdaki sıralanan nedenler genel kabul gören başlıklardır:

  1.  Avrupa burjuvasının, siyasi iktidar tarafından dışlanmasına karşı gösterdiği tepki.  
  2. Köylüler yaşadıkları kötü koşullara neden olarak gördükleri Feodal sisteme karşı kayıtsızlığı. 
  3. Düşünürlerin fikirlerinin Avrupa’ya nazaran Fransa’da hızlı, yaygın ve etkin biçimde okunması.
  4. Amerikan Devrimi’ne Fransız katılımı ile hükümetin iflas eşiğine gelmesi;
  5. Avrupa’nın en kalabalık nüfusuna sahip Fransa’da yaşanan ürün yokluğu, ekonomik zorluklar ve bir bütün olarak yaşanan sosyal huzursuzluk
  6. Tam otoriter olan Fransız monarşisinin, siyasal ve toplumsal baskılara uyum sağlayamaması  

ARİSTOKRATİK İSYAN 1787 – 1789

Fransa’da maliye sorumlusu Charles-Alexandre de Calonne , Şubat 1787’de ayrıcalıklı sınıfların vergilendirilmesini artırarak bütçe açığını ortadan kaldırmak için tasarlanmış reformlar önermek üzere, bir “ileri gelenler” meclisinin (başrahipler, büyük soylular ve burjuvazinin birkaç temsilcisi) toplanmasını ayarladı. Meclis, reformların sorumluluğunu almayı reddetti. Calonne’nin haleflerinin ayrıcalıklı sınıfların direnişine rağmen mali reformları uygulamaya koyma çabaları, aristokrat organların özellikle de 1788 Mayıs fermanı ile adalet organı olan parlamento ve temsilcilerinin yetkileri kısıtlandı.

Auguste Couder: Estates-General’in Açılışı, 5 Mayıs 1789 (Estates-General’in Açılışı, 5 Mayıs 1789 , Auguste Couder tarafından tuval üzerine yağlıboya, 1839; Fransa Tarihi Müzesi, Versay Sarayı’nda.)

1788 ilkbahar ve yaz aylarında, Paris, Grenoble, Dijon, Toulouse, Pau ve Rennes’de halk arasında huzursuzluk baş gösterdi. Kral XVI. Louis, boyun eğmek zorunda kaldı. Reform düşüncesini yeniden harekete geçirerek Jacques Necker maliye bakanı olarak atadı. Ardından Bütün mülk sahiplerini 5 Mayıs 1789’da toplayacağına söz verdi. Basın özgürlüğü verdi ve Fransa devletin yeniden inşasını ele alan broşürlerle dolup taştı. 1788 hasadı kötü olduğu için, 1789 yılının Ocak ve Nisan ayları arasında yapılan seçimler daha fazla karışıklığa denk geldi. Oylamada pratik olarak hiçbir istisna yoktu ve seçmenler şikayetlerini ve umutlarını listeleyen “cahiers de doléances ”  çıkardılar. Üçüncü Meclis 600 kişiden oluşmuş ve bunun yarısı asiller diğer yarısı din adamlarından oluşmuştu.

1789 OLAYLARI

Bastille fırtınası 14 Temmuz 1789’da Bastille fırtınası, tarihsiz renkli gravür.

5 Mayıs 1789’da toplanan Estates- General şiddetli tartışmalar sonrasında dağıldı. 17 Haziranda  Üçüncü Kuvvetin (Halkın) milletvekillerini olması gerektiğini ve gerekirse kendi meclislerini kuracakları tehdidiyle yüzyüze kaldılar. Üst ruhban sınıfı ve aristokratlara karşı başlayan üçüncü kuvvetin direnişine yerel rahiplerde desteklemeye başladı. 20 Haziran’da milletvekillerini normal toplantı salonlarının dışına kilitlediler ve kralın kapalı tenis kortunu (Jeu de Paume ) işgal ettiler ve Fransa’ya yeni bir anayasa verene kadar dağılmayaklarına yemin ettiler. Kral gönülsüzce teslim oldu ve soyluları ve geri kalan din adamlarını meclise katılmaya çağırdı. 9 Temmuz’da Ulusal Kurucu Meclis ; ancak aynı zamanda onu dağıtmak için toplandı.

Yiyecek tedarikini sürdürme sorununun doruk noktasına ulaştığı bir dönemde yaşanan bu iki aylık kasos, kasabaları ve vilayetleri çileden çıkardı.  Bu dönemde askerlerin Paris çevresinde toplanması ve Necker’in görevden alınması üzerine başkentte ayaklanmalar başladı. 14 Temmuz 1789’da Parisli kalabalık, kraliyet tiranlığının sembolü olan Bastille kalesi önünde toplandı. Kral yine boyun eğmek zorunda kaldı ve Paris sokaklarına üç renkli palaskası ile çıkarak halkın egemenliğini tanıdığını gösterdi .

İnsan ve Vatandaşlık Hakları Bildirgesi. 26 Ağustos 1789

Eyaletlerdeki Büyük Temmuz Korkusu, köylülerin efendilerine karşı ayaklanmalarına yol açtı. Soylular ve burjuvalar artık korkmaya başlamıştı. Ulusal Kurucu Meclis, köylüleri kontrol etmenin tek bir yolu olarak gördükleri  feodal rejimin kaldırılmasına 4 Ağustos 1789 gecesi karar verdi. Aynı meclis 26 Ağustos’ta Özgürlüğü, eşitliği, mülkiyetin dokunulmazlığını ve baskıya direnme hakkını ilan eden İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirgesini ilan etti.

4 Ağustos kararnameleri ve bildirge Kral için oldukça marjinal kararlar içerdiğinden, kral bunları onaylamayı reddetti. Parisliler yeniden ayağa kalktılar ve 5 Ekim’de Versay’a yürüdüler. Ertesi gün kraliyet ailesini Paris’e geri getirdiler. Ulusal Kurucu Meclis mahkemeyi takip etti ve Paris’te yeni anayasa üzerinde çalışmaya devam etti.

Fransız nüfusu, Devrim’in yarattığı yeni siyasi kültüre aktif olarak katıldı. Düzinelerce sansürsüz gazete, vatandaşları olaylardan haberdar etti ve siyasi kulüpler onların fikirlerini dile getirmelerine izin verdi. Küçük köylere “özgürlük ağaçları” dikilmesi ve 1790’da Bastille fırtınasının birinci yıldönümünde Paris’te düzenlenen Federasyon Festivali gibi halk törenleri, yeni düzenin sembolik değeri olarak kabul gördü.

YENİ REJİM

Ulusal Kurucu Meclis kaldırılması tamamladı ve feodallara küçük bir azınlık olacak şekilde yeniden revize edildi. Topraklarını kamulaştırma kararı, Fransa’daki Roma Katolik Kilisesi’nin kamu borcunu ödemesi , mülkün yaygın bir şekilde yeniden dağıtımına yol açtı. Kiliseyi kaynaklarından mahrum bırakan meclis, daha sonra kiliseyi yeniden düzenlemeye karar verdi. Ruhbanların Medeni Anayasası Papa VI. Pius ve Fransız din adamlarının çoğu tarafından reddedilen  bir Fransız Devrim düzenlemesiydi. Bu düzenlemeye eşlik eden tartışmaların şiddetini artıran bir bölünme yarattı.

Eski rejimin karmaşık idari sistemi, Ulusal Kurucu Meclis tarafından kaldırıldı. Adalet yönetiminin altında yatan ilkeler de kökten değiştirildi ve sistem yeni idari bölümlere uyarlandı. Yargıçların seçilmesi önemliydi.

Ulusal Kurucu Meclis, yasama ve yürütme yetkilerinin kral ve meclis arasında paylaşıldığı monarşik bir rejim yaratmaya çalıştı. Bu rejim, kral gerçekten yeni yetkililerle birlikte yönetmek isteseydi işe yarayabilirdi, ancak Louis XVI zayıf ve kararsızdı ve aristokrat danışmanlarının tutsağıydı. 20-21 Haziran 1791’de ülkeden kaçmaya çalıştı ama Varennes’te durduruldu ve Paris’e geri getirildi.

KARŞI DEVRİM, REJİM VE TERÖR SALTANATI

Fransa’daki olaylar, birkaç yıl önce Birleşik Eyaletler, Belçika ve İsviçre’de mağlup edilen devrimcilere yeni bir umut verdi. Aynı şekilde, İngiltere, İrlanda, Alman eyaletleri, Avusturya topraklarında veya İtalya’da değişiklik isteyenler Devrim’e sempati ile baktılar.

Bir dizi Fransız karşıdevrimci – soylular, din adamları ve bazı burjuvalar – kendi ülkelerindeki mücadeleyi bırakıp göç ettiler. Göçmenlerin çoğu, Fransa’nın kuzeydoğu sınırına yakın silahlı gruplar oluşturdu ve Avrupa yöneticilerinden yardım istedi. Yöneticiler ilk başta Devrime kayıtsızdılar, ancak Ulusal Kurucu Meclis devrimci bir uluslararası hukuk ilkesini, yani bir halkın kendi kaderini tayin hakkına sahip olduğunu ilan ettiğinde endişelenmeye başladılar . Bu ilkeye uygun olarak, Avignon’un papalık bölgesi 13 Eylül 1791’de Fransa ile yeniden birleşti. 1792’nin başlarında, Devrim’in ilkelerini yaymak isteyen her iki radikal ve savaşın ya otoritesini güçlendireceğinden ya da yabancı ordular onu kurtarmak için saldırgan bir politikayı desteklediler. 20 Nisan 1792’de Avusturya Fransa karşı savaş ilan etti.

Savaşın ilk aşamasında (Nisan-Eylül 1792), Fransa yenilgilere uğradı. Prusya savaşa Temmuz ayında katıldı ve bir Avusturya-Prusya ordusu sınırı geçti ve hızla Paris’e doğru ilerledi. Monarşi tarafından ihanete uğradıklarına inanan -aslında, Fransa’nın Avusturya doğumlu kraliçesi Marie-Antoinette , kardeşi Kutsal Roma İmparatoru II. Leopold’u karşı-devrimci bir önlem olarak Fransa’yı işgal etmesi için özel olarak teşvik etmişti- Paris devrimcileri 10 Ağustos’ta ayaklandı.  1792. Louis XVI’nın yaşadığı Tuileries Sarayı’nı işgal ettiler ve kraliyet ailesini Tapınağa hapsettiler. Eylül başında Parisli kalabalık hapishanelere girdi ve orada tutulan soyluları ve din adamlarını katletti. Bu arada, Devrim Fransızları uyandırırken gönüllüler orduya akın ediyordu. Son bir çabada Fransız kuvvetleri, 20 Eylül 1792’de Valmy’de Prusyalıları kontrol etti. Aynı gün yeni bir meclis olarak toplanan Ulusal Kongre,  ertesi gün monarşinin kaldırıldığını ve cumhuriyetin kurulduğunu ilan etti.

Louis XVI: giyotin ile infaz Louis XVI’nın 1793’te idam edilmesi. Albüm / Prism / Albüm / SuperStock

Savaşın ikinci evresinde (Eylül 1792 – Nisan 1793), devrimciler düşmana yenildi. Belçika , Rhineland, Savoy ve Nice ili Fransız orduları tarafından işgal edildi. Bu arada, Ulusal Konvansiyon, Fransa’da bir burjuva cumhuriyeti örgütlemek ve Devrimi tüm Avrupa’ya yaymak isteyen Girondinler veMontagnards (“Mountain Men”), Maximilien Robespierre, alt sınıflara siyasi ve ekonomik güçten daha fazla pay vermek istedi. Girondin’lerin çabalarına rağmen, Louis XVI , Sözleşme tarafından yargılandı, vatana ihanetten ölüme mahkum edildi ve 21 Ocak 1793’te idam edildi eşi Marie-Antoinette dokuz ay sonra giyotinle idam edildi.

Élisabeth Vigée-Lebrun: Marie-Antoinette’in portresi
Marie-Antoinette’nin tablosu, Élisabeth Vigée-Lebrun, 18. yüzyıl; Versailles Müzesi’nde.

1793 baharında, savaş, yeni Fransız yenilgilerinin damgasını vurduğu üçüncü bir aşamaya girdi. Avusturya, Prusya ve İngiltere, Avrupa yöneticilerinin çoğunun bağlı olduğu bir koalisyon kurdu (daha sonra Birinci Koalisyon olarak adlandırılacaktı). Fransa, Belçika’yı ve Rheinland’ı kaybetti ve işgalci güçler Paris’i tehdit etti. 1792’de olduğu gibi bu tersine dönüşler aşırılık yanlılarını güçlendirdi. Jironden liderleri Paris desteğine sahipti ve sansculottes (işçiler, zanaatkarlar ve esnaf), iktidarı ele geçirdi ve yeni Fransız cumhuriyetçi takvime merhaba dedi. (27 Temmuz 1794). Montagnardlar, Girondinler gibi burjuva liberallerdi, ancak sansculottes’in baskısı altındaydılar ve savunmanın gereklerini karşılamak için radikal bir ekonomik ve sosyal politika benimsediler. Fiyatlarda devlet kontrolünü getirdiler. Zenginler için ayrı vergiler getirdiler. Yoksullar ve engelliler için ulusal yardımda bulundular. Eğitimin ücretsiz ve zorunlu olmasını ilan ettiler. Göçen Fransızların mülklerine el konularak satışını gerçekleştirdiler. Bu reformlar şiddetli tepkilere yol açtı. Muhalefet, Terör Hükümdarlığı tarafından kırıldı (5 Eylül 1793 – 27 Temmuz 1794), Herhangi bir yargılama olmadan 17.000’i  idam cezasına çarptırılıp idam edilen en az 300.000 şüphelinin tutuklanmasına yol açtı. Aynı zamanda, devrimci hükümet bir milyondan fazla kişiden oluşan bir ordu kurdu.

Terör Dönemi’nde infaz edilmeyi bekleyen mahkumlar

Bu ordu sayesinde savaş dördüncü aşamasına girdi (1794 baharından itibaren). Avusturyalılara karşı parlak bir zafer kazanıldı. Messidor, yıl II (26 Haziran 1794) tarihinde Fleurus , Fransızların Belçika’yı yeniden işgal etmesini sağladı. Zafer, Terörü ve ekonomik ve sosyal kısıtlamaları anlamsız hale getirdi. Kısıtlamaların sorumluluğunu üstlenen “Ölümsüz” Robespierre, 27 Temmuz 1794 tarihili Thermidor Ulusal Sözleşmesi’nde devrildi ve ertesi gün idam edildi. Düşüşünden kısa bir süre sonra Maximum kaldırıldı, sosyal kanunlar artık uygulanmadı ve ekonomik eşitliğe yönelik çabalar terk edildi. Reaksiyon başladı; Ulusal Sözleşme yeni bir anayasayı tartışmaya başladı; ve bu arada, batıda ve güneydoğuda bir kralcı “Beyaz Terör ”patlak verdi. Kraliyetçiler Paris’te iktidarı ele geçirmeye bile çalıştılar, ancak genç bir general olan Napoleon Bonaparte tarafından 5 Ekim 1795 tarihinde durduruldular. Birkaç gün sonra Ulusal Sözleşme dağıldı.

REHBER VE DEVRİM NİTELİĞİNDE GELİŞME

Ulusal Konvansiyonun onayladığı III.Yıl Anayasası, beş üyeden oluşan bir Rehberde yürütme yetkisi ve iki kamaraya yasama yetkisi verdi. Eskiler Konseyi ve Beş Yüzler Konseyi (Législatif). Bir burjuva cumhuriyeti olan bu rejim, savaş, devrimciler ve karşıdevrimciler arasındaki mücadeleyi Avrupa çapında sürdürmeseydi istikrara kavuşabilirdi. Üstelik savaş, Fransa’daki Direktör ve yasama konseyleri arasındaki mevcut çelişkileri kızıştırdı ve çoğu zaman yenilerini doğurdu. Bu anlaşmazlıklar , başta kralcıları Direktörlükten ve konseylerden çıkaran 18 Fructidor, 4 Eylül 1797 ve 18 Brumaire, 9 Kasım 1799 darbeleri ile çözüldü. Bonaparte’ın Direktörlüğü kaldırdığı ve “ilk konsolosu ” olarak Fransa’nın lideri oldu.

Fleurus’un zaferinden sonra Fransız ordularının Avrupa’daki ilerlemesi devam etti. Rheinland ve Hollanda işgal edildi ve 1795’te Hollanda, Toskana, Prusya ve İspanya barış için pazarlık yaptı. Bonaparte komutasındaki Fransız ordusu 1796 senesinde İtalya’ya girdiğinde, Sardunya hızla uzlaştı. Avusturya en son teslim oldu (Campo Formio Antlaşması, 1797). Fransızların işgal ettiği ülkelerin çoğu, Devrimci Fransa’nınkilere göre modellenen kurumlarla “kardeş cumhuriyetler” olarak örgütlendi.

Terör Dönemi’nde infaz edilmeyi bekleyen mahkumlar

Ancak Avrupa kıtasında barış, devrimci yayılmayı sona erdirmedi. Yönetmenlerin çoğunluğu Girondin’in Devrimi Avrupa’ya yayma arzusunu miras almış ve Yurtdışındaki Jakobenler. Böylece 1798 ve 1799’da Fransız birlikleri İsviçre’ye, Papalık Devletlerine ve Napoli’ye girdi ve Helvetic, Roma ve Partenopean cumhuriyetlerini kurdu. Bununla birlikte İngiltere, Fransa ile savaş halinde kaldı. İngiltere’ye bir çıkarma gerçekleştiremeyen Direktör, Bonaparte’ın talebi üzerine, Hindistan’da İngilizleri işgal ederek tehdit etmeye karar verdi.

Mısır, Bonaparte’ın komutasındaki bir keşif birliği tarafından işgal edildi. Malta ve Mısır, İngiliz Amirali Horatio Nelson’ın filosu tarafından 1 Ağustos 1798 tarihinde Nil Muharebesi’nde yok edildi. Bu felaket, bir İkinci Güçler Koalisyonu, Devrimin ilerleyişinden alarma geçti. Avusturya’nın bu koalisyonu, Rusya, Türkiye ve İngiltere 1799 baharında ve yazında büyük başarılar kazandı ve Fransız ordularını sınırlara geri püskürttü. Bunun üzerine Bonaparte, kendi büyük prestijini ve askeri geri dönüşlerin hükümete getirdiği kötü şöhreti kullanmak için Fransa’ya döndü . Bonaparte, Devrim’in sonunu ilan etmesine rağmen, onu Avrupa çapında yeni biçimlerde yayacaktı.

Reklam (#YSR)